Spoiler içeriyor
Te benim çocukluğuma ait bu filmi bugün tekrar izledim. Bu kadar kaliteli bir filmin çocukken bende bıraktığı etkiden farklı anlamları olmalıydı. Küçükken kocaman yanaklarım vardı bu yüzden bu film beni rahatsız ederdi. Kendimi ordaki tavuklara benzetirdim. İşin aslı şimdi baktığımda…devamıTe benim çocukluğuma ait bu filmi bugün tekrar izledim. Bu kadar kaliteli bir filmin çocukken bende bıraktığı etkiden farklı anlamları olmalıydı.
Küçükken kocaman yanaklarım vardı bu yüzden bu film beni rahatsız ederdi. Kendimi ordaki tavuklara benzetirdim. İşin aslı şimdi baktığımda pek alakamız yokmuş. Bir de Kalender Meşrep şarkısını aşırı üzerime alınırdım çünkü yanağımda ben vardı fjfjd. Bulabilirsem bir çocukluk fotoğrafımı pp yaparım kısa süreliğine(arka plana koydum) .
Neyse efenim. Filmimizde bir grup tavuk çiftlikten kaçmaya çalışıyor. Fakat mal sahibi olmasına rağmen ceo'nun etkisinden çıkamayan çiftçi bu garibanların hapishaneden çıkmasına izin vermiyor. Geniş çekimde kümesten çok hapishane hatta belki toplama kampına benziyordu.
Planlar yapıyorlar fakat hep ellerinde patlıyor. Derken bir gün umut gökyüzünden tepelerine düşüyor: Uçmak! Fakat tavuklar uçamaz ki! Ya çabalarlarsa? İtici güç olmadan imkansız!
Burda işte biz tavukların belirli bir ritüel içinde yaşayan hayatlarına güzel bir eleştiri vardı. Doyumsuz zenginler ve onlara körü körüne itaat eden toprak sahipleri. Çünkü toprak sahiplerinin zekası yoktur, dinlenmeye değmez(!). Onlara her gün yumurta veren işçilerse küçük kar marjlarının asıl sebebi, yetersiz, canları değersiz tavuklar.
Nerde kalmıştık, gökten düşen ümit. O da kümes sakinlerine duymak istediklerini söyleyen bir sendika başkanı. Tavukların içinden çıkan anarşik için bile bir ümit.
"Yaşam koşulları yetersiz, özgürlük isteriz, bizi çitlerin dışındaki cennete taşımalıyım. " diyen melek yüzlü tavuk kadın olmanın zorlukları bir yana bir de işçiliğin marksist bakış açısına sahip.
Kümesteki tek horoz savaş gazisi olunca aile kurmaları mümkün olmuyor, bunun da altını çizeyim. Zaten görevleri daha çok yumurta üretmek.
Arada diğer tavukların 'yahu düzene karşı gelmeyelim, düzen değişir düzülen gene biz tavuklar, gel bu hayatı olduğu gibi kabul edelim, da bir yaşam biçimi' demesine rağmen anarşik tavuk 'uçacağız, biyolojimizde olmasa da bu özellik, uçacağız' söylemleriyle uçak yapıyorlar. İçlerinde mühendis ve zanaatkarların olması da işlerini kolaylaştırıyor tabi.
Şu yazıyı yazarken ulan acaba fazla mı oldu buraya diye düşünüyorum ama puf, bağane.
Neyse efendim sevgili tavuklarımız kaçıyor ve mini bir adaya yerleşip tatilimiz hiç bitmesin, sonunda tatile çıktık nidalarıyla(kömürlüğe kapatılmayı bile tatil olarak görüyorlardı) çoğalıyor, kendilerine istedikleri cenneti kuruyorlar.
Filmin sonunda kadraj genişe geçiyor ve bir bakıyoruz kümes boyutlarında etrafı sularla kapalı bir adada yaşıyorlar bu özgürlüklerini.
Farelerin son konuşmasıysa manidar. Düşünmeye itmesi bir yana düşünenin gücü tekrar bünyesine alma arzusu gündeme geri geliyor. Özgürlük, özgürlük de kafa tavuk kafası olunca vizyon bu kadar.
O yavruların hepsi tek bir horozun eseri mi, orası bir harem mi, bunlar soru işareti kalırken siz hala tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıkıyor düşünmeye devam ededurun diyor film bize.
(en son sahne filmin en sonunda, isimler bittikten sonra)
Bir çocuk filmi için fazla mı abarttım bilmiyorum ama annemin "sen de çatıya 'yakışıklı ve empati gücü yüksek bir pilot düşebilir' yaz" demesi benim için filmin en komik kısmıydı(odam çatıda). Evden çıkmayı reddedişime gelmiş anam tarzı bir eleştiriydi.
Teşekkürlerimi sunar, sizlere iyi seyirler dilerim.