Kim derdi ki bu filmi izlediğinde ağlayacak kadar seveceksin.. Şairlerin arasında dolanıp usul usul şiir toplarken, kendini bir köşede uçan aciz bir kelebek gibi hissedeceksin.. Neden bilmem şiir seven insanlar, şiirden anlayan insanlar ve dahası hayatın her yerinden tutup şairliğini…devamıKim derdi ki bu filmi izlediğinde ağlayacak kadar seveceksin.. Şairlerin arasında dolanıp usul usul şiir toplarken, kendini bir köşede uçan aciz bir kelebek gibi hissedeceksin..
Neden bilmem şiir seven insanlar, şiirden anlayan insanlar ve dahası hayatın her yerinden tutup şairliğini konuşturan insanlar; dünyada kaybolmuşken, yapayalnız sokaklarda dolanırken önüme düşmüş bir ışık huzmesi gibi hissettiriyor bana.
Sanki içimde olanları daha iyi anlayacaklar, aynı dili konuşurmuş gibi ruhlarımız bir güvence altında sarmaş dolaş olacak, en sonunda ifade edilemeyen sözler birer birer kelimelerde tercümanını bulacak...
Şiir bir yaşamdır, yaşadığın her âna kendi yorumunu katabilmek, belki de bu yüzden bir türlü basit yaşamayı öğrenememektir.
Ağır bir yük yapar omuzlarında; yaşamın keşmekeşinde su üzerindeyken bir anda batırır, bazen bu keşmekeşte seni sudan kurtaran bir ağaç dalıdır.
Evet, haklısınız, daha uzatmadan filme gelmek gerek.
(Her zaman dillendirip yine hasretini çektiğim şeyi burda da dillendireceğim. Keşke tüm şairlerin bir arada olduğu, dergi hakkındaki fikir alışverişinin mektuplaşma ile yapıldığı, şairlerin birbirini tanıyıp karşılıklı atıştığı dönemlerde yaşasaydım, o zamanın atmosferinden feyz alıp hayata sadece bu pencereden baksaydım.)
Oyuncu kadrosundan tutun sahnelerin güzelliğinden, dönemini yansıtan her bir zorluğun gerçekçiliğinden tutun ortadaki hayat kalitesinin uçurum farklarından... Her bir detay ayrı güzel işlenmiş, yerinde aktarılmış, duygular geçirilmişti.
Umutsuz aşkın girdabında boğulurken dostluk eline sarılıp derin bir nefes alıyorsunuz. Veremin acısında kahrolurken küçük sevinçlerle yüzünüze bir tebessüm konduruyorsunuz..
Buram buram tarih, dostluk, aşk, sevgi, umut... kokan bir yapım, fevkalade idi.
Genelde söylerim, bir filmi daha etkileyici yapan şeylerin başında yaşanmış olması gelir, sizi vurulmuşa döndürür, zaten gerçek değil tesellisine engel olur ve yüreğinize bir öküz gibi oturur. Bu film de tam olarak öyleydi işte, her duyguyu bir arada yaşatması bir kenara, bu kadar sahici yaşatması da beni pek etkiledi.
Muzafferin acı dolu gülüşleri, Rüştü'nün o çocuksu neşesi, Bahçet Necatigilin kıyamayan azarları, babacan tavırları..
Suzan'a bir yorum yapmak istemiyorum, daha yorum yapmak istediğim onlarca şey beklerken..
Ne desem filmden bir bilgi, bir spoiler içerecek, o yüzden susuyorum, eminim izleyen herkes aynı şeyleri hissetmiş, aynı tatlılıkların ve kekremsi tatların buruk lezzetine bakmıştır.
Cümlelerim yetersiz çünkü film seyri boyunca olabilecek her şeyi yaşadım, kelimelerimi yuttum... Elbet abarttığımı düşünen, sevmeyen, peh diye içinden geçiren olmuştur
Yine de
Eğer şiir, edebiyat ve dönem filmi seviyorsanız; kesinlikle tavsiye ederim.
Şimdiden iyi seyirler, şiirle kalın 🍂