Raf Yorumu: Blesk (@berrybutcher)

Golding'in The Inheritors'ı konu itibariyle Jack London'ın Adem'den önce kitabına benziyor. Aralarındaki keskin fark ise London'ın, iyisiyle ve kötüsüyle daha insani karakterler ortaya koyması. Golding, eski bir asker olarak hem Sineklerin Tanrısı hem de Mirasçılar kitabında, insanlığın köklerinin iyilikten çok…devamıGolding'in The Inheritors'ı konu itibariyle Jack London'ın Adem'den önce kitabına benziyor. Aralarındaki keskin fark ise London'ın, iyisiyle ve kötüsüyle daha insani karakterler ortaya koyması. Golding, eski bir asker olarak hem Sineklerin Tanrısı hem de Mirasçılar kitabında, insanlığın köklerinin iyilikten çok karanlığa dönük olduğunu sık sık motif olarak veriyor. Bu kitapta homo erectus yerine daha çok Neanderthalensis üzerinde durulmuş. Neandertal türünün, early Homo Sapiens ile karşılaşması etrafında şekilleniyor ana hikaye. Insanlardan ne beklerseniz early Homo Sapiens'lerden de aynı tepkileri umabilirsiniz. Neandertal'lere karşı verdikleri tepki, etik açıdan bugünün insanlığından pek farklı değil. Belgesellerde hayvanlara, maymunlara zincir vurarak eğlence için sınır tanımayan merhamet yoksunları kitapta verilen aynı özellikleri bugüne kadar korumayı başarmışlar. Ben biraz Golding'e katılıyorum. Doğamızın iyiden çok kötüye, bencilliği dönük olduğu bariz bir husus. Kitaptaki iki sembol de tam olarak bunu veriyor. Bir tarafta saflık ve kurnazlıktan yoksun, içgüdüsel hareket eden Neandertal varken, diğer yanda her türlü hile hurda ile masumluğu kirlenmiş ilk Homo Sapiens'leri görüyoruz. Kitabın tarzıyla ilgili bahsetmek isterim ki tam noktalanmamış olması biraz aceleye gelmiş gibi hissettirdi. Epilogue kısmı hızlandırılmış ve yüzeysel bir anlatıma geçmiş. Sebebini, yazarın eseri birkaç haftada tamamlamış olmasına da yorabiliriz. Akıcı ve ilgi çekici kısa bir kitaptı. Okumanızı tavsiye ederim. ♤ "Kadın olduğu sürece yaşam vardı." "İnsanlar ağaç kovuğundaki aç kalmış kurda benziyor." "Deniz kıyısındaki havuzcuk gibiyim; bir dalga doldurmuş beni, kum girdapları var içimde, sular bulanık, zihnimin çatlakları ve kuytularından garip şeyler çıkıyor sürünerek." "Dünyanın karanlığına karşı kim bir fildişini sivriltirdi?"