Mehmet Altan'ın bu kitabında katılmadığım birçok görüş olsa da güzel olan birçok tespit de mevcut. Ancak ben bu incelemede eleştirimi yapacağım: Mehmet Altan, din istismarcısı siyasal İslam'ın iktidar sahibi olmasını, Cumhuriyet'in tekke ve zaviyeler gibi "entelektüel" kurumları kapatmasına bağlayarak meseleyi…devamıMehmet Altan'ın bu kitabında katılmadığım birçok görüş olsa da güzel olan birçok tespit de mevcut. Ancak ben bu incelemede eleştirimi yapacağım:
Mehmet Altan, din istismarcısı siyasal İslam'ın iktidar sahibi olmasını, Cumhuriyet'in tekke ve zaviyeler gibi "entelektüel" kurumları kapatmasına bağlayarak meseleyi basitleştirip yüzeyselliğe kaçmaktadır. Tekke ve zaviyeler hiçbir zaman Batı'daki bilim üreten üniversiteler mesabesindeki bir kurum değildi. Bu yüzden tekke ve zaviyelerden çağa uygun bir kent dindarlığını kolaylıkla ortaya çıkaramayız. Mehmet Altan İslam dünyasının fakir kalma nedeni olan bir lokma bir hırka prensibini eleştiriyor fakat bu prensibin İslam dünyasında etkin olmasındaki nedenlerden biri de zaten tekke ve zaviyelerde hükümranlığını sürdüren tasavvuf anlayışıdır. Cumhuriyet bu zihniyetle mücadele etmiştir.
Mehmet Altan Hıristiyanların bilime katkısından ve genetik bilimi kurucusu Mendel'in bir keşiş olarak çalışmalarını manastırda sürdürdüğünden bahsediyor. Peki tekke ve zaviyeler öyle mi? Mehmet Altan tekke ve zaviyelerin hat sanatı, edebiyat ve musiki ile uğraşması nedeniyle buna kent dindarlığı demektedir. Fakat bu Mevleviliğe özgüdür ama bu tekke ve zaviyeler bilim üreten kurum değildir. Türkiye'de kent dindarlığı yerine muhafazakâr taşra dindarlığının hâkim olmasının nedeni Mehmet Altan'ın zannettiği gibi takke ve zaviyelerin kapatılması değil, halkın büyük çoğunluğunun Osmanlı dönemindeki tarım toplumunun torunları olması, hâlâ halkın üzerinden feodal din ve tarım toplumu kültürünü atamaması ve topluma bireysel haklar tanıyan Cumhuriyet devrimlerinin de sekteye uğramasından kaynaklanmaktadır.
Mehmet Altan liberal bir burjuva aydını ve zamanında FETÖ'nün değirmenine su götürmüş biri olarak kitabının 122. sayfasında "Cumhuriyet elitleri yerel değerlerden hep korktu, komplekse kapıldı ve hem kültürün kendisini hem de kültürü besleyecek büyük bir gelişme ortamını imha ederek insanları Anadolu'ya hapsetti, onları yok saydı, bu bölgeleri geliştirmeyi değil, yadsımayı tercih etti. Sonuçta hem ülkenin demokratikleşmesi hem nitelik kazanması hem de gelişmesi engellenmiş oldu." demektedir. Yani yalanın ve iftiranın bu kadarına da pes. Kitabında sürekli olarak Atatürk'e ve Cumhuriyet'in kurucu değerlerine anlamsız suçlamalarda bulunmaktadır. Oysa Atatürk döneminde kurulan fabrikaların haddi hesabı yoktur. Anadolu'nun bozkırındaki üniversiteye Hititoloji bölümünü bile kurdurdu. Rize ve Artvin'e ilk defa çay ektirerek insanlara geçim kapısı sağlandı. Toprak reformu yaparak köylüleri ağaların ve feodalitenin tasallutundan kurtarmaya çalıştı. Halk nezdinde okuma yazma seferberliği başlattı. Kur'an ilk defa Türkçe'ye çevrildi ve halk kendi dilinde okumaya başladı. Bir de utanmadan Atatürk Anadolu'yu geliştirmeyi istemedi, yadsıdı diyor. Sen git o masalları toprak ağalarının kurduğu ve milletvekili olduğu ve üstelik Köy Enstitüleri'ni kapatan Adnan Menderes'in Demokrat Parti geleneğine anlat.
Kitabının 130. sayfasında "İslamiyet, Allah'la birebir ve doğrudan ilişki kurulan bir din olmasına karşılık uleması, hacısı, hocası emmisi tarafından sürekli olarak dinin nasıl yaşanması gerektiği bir şekilde empoze edilmeye çalışılıyor. Oysa dini yaşarken arınma çabasının kökeninde içsel bir yolculuk olursa bu arayış ancak o zaman kendi mecrasında ilerler." demektedir. Ama diğer yandan kitabın 76. sayfasında "Nitekim cumhuriyet döneminde bazı İslam âlimlerinin idam edilmesi ve sürgüne gönderilmesi sonucunda asli kaynaklarla bağlantılarını kaybeden kitlelerin inançlarına hurafeler girdi." diyerek büyük bir çelişkiye imza atmaktadır. Kitabında hem din adamının otoritesini eleştiriyor, hem de din adamının otoritesini Cumhuriyet engelledi diye kitlelerin içine hurafe dolu inançlar girdi diyor. Hangisine inananalım Mehmet Altan?