Sizlere bir sorum var raf ahalisi. Mutsuz olduğunuzda ne yaparsınız? Size iyi gelen keyif veren dertlerinizi biraz da olsa unutturan şey nedir? Ben cevap vereyim. Uyumak. Hem de çok fazla, hayatımı gece ayakta gündüz uykuda yaşamaya başladım. Çevremdeki pek çok…devamıSizlere bir sorum var raf ahalisi. Mutsuz olduğunuzda ne yaparsınız? Size iyi gelen keyif veren dertlerinizi biraz da olsa unutturan şey nedir?
Ben cevap vereyim. Uyumak. Hem de çok fazla, hayatımı gece ayakta gündüz uykuda yaşamaya başladım. Çevremdeki pek çok insan bunun tıbbi zararlarından tutun sosyal hayata kadar pek çok olumsuz yönünü zırvalıyor. Diyorum tamam anladım. Ama susun yeter. Benim uyumamın nedenlerine değil de saatlerine takıldıkça benimle saçma profesör doktor psikolog diyaloglarına girmeyin diyorum. Ama anlatamıyorum tabii ki. Mutsuzsam, hayattan keyif almıyorsam, bunu değiştirmek için verdiğim çabalar yetersiz kalıyorsa, bundan kaçış şeklimi yaşamak mı beni sorumsuz biri yapar? Bence yapmaz. Her insanın farklı bir yaşantısı var farklı bir kader çizilmiş hepsine ve bu kaderi yaşamak bizim mecburi sorumluluğumuz. Elbette ki kader gayrete aşıktır. Ama ya çabalar boşa gidiyorsa.
Bunu şöyle bir örnekle düşünelim.
İki yakın arkadaş var ikisinin de hayali önce öğretmen olmak, sonra ev sonra araba almak sonra evlenip yuva kurmak. bu iki arkadaşa Ahmet ve Mehmet diyelim rastgele.
Ahmet çalıştı çabaladı sınavlara girdi öğretmen oldu. Mehmet aynı prosedürleri yerine getirdi ama atanamadı. Ahmet hayallerine devam etti ve evi aldı. Mehmet hala mesleğini eline almaya çalışıyor. Ahmet evden sonra 3. Hedefi olan arabayı aldı Mehmet hala iş güç sahibi olmak için emek veriyor. Ahmet 4. Hayaline kavuştu bu sırada. evlendi çocuğu oldu onu seven güzel eşi ve evladıyla güzel bir hayata başladı. Mehmet hala iş Güç kovalıyor. Baktı ki olacağı yok hedefi değiştireyim öğretmenlikten vazgeçip başka alanlara yöneleyim. Mehmet her denediği alanda her aşamada bir sorunla karşılaştı. Ve hayat bıkkınlık verdi Mehmet’e. Ama Ahmet kalktı geldi Mehmet’e akıl vermeye başladı. Şöyledir de böyledir diye. Ama Mehmet’in buna ihtiyacı yoktu değil mi? Mehmet Ahmet’in bu tutumundan dolayı sinirlendi kızdı bağırdı çağırdı ve bu tepkilerinden dolayı yine kendisi haksız görüldü. Ama Mehmet’in kendi iç dünyasında yaşadığı çöküşleri kimse görmedi. herkes Ahmet’e olan tutumunun yanlış olduğunu söyleyip durdu. Yüzüne vurdu tekrar tekrar ve tekrar.
Gelelim bizim konuya. Velhasıl kelam Kaçış yolu arıyorsak, gerçeklerle mücadele etmeye korktuğumuz için değil. Deneyip deneyip yenilip ruhumuzu yorduğumuz içindir…