Açılın, benim knkm geldi. Benim gözümde pek bir nev-i şahsına münhasır olan bu zat, bence mükemmel bir adamcağız. Benim best knkm, açıp açıp selam verdiğim nadide insan... Well, well, oh, wait... Lets'si Lets'si... Aziz Augustinus’un İtirafları, insan ruhunun en karanlık…devamıAçılın, benim knkm geldi. Benim gözümde pek bir nev-i şahsına münhasır olan bu zat, bence mükemmel bir adamcağız. Benim best knkm, açıp açıp selam verdiğim nadide insan... Well, well, oh, wait... Lets'si Lets'si...
Aziz Augustinus’un İtirafları, insan ruhunun en karanlık ve en aydınlık köşelerine doğru yapılan samimi bir yolculuğun kaldırım taşlarını döşüyor kitabında. Eserde, yüzyıllar öncesinin derin içsel sancıları, modern dünyanın yüzeyselliğinden uzak, tamamen insani bir gerçeklikle tezat oluşturacak biçimde, bana adeta bir aynada kendi benliğimi sorgulatıyor. Tabiki her seferinde... (Kitabı okuyan birçok kişiyle aynı hisleri paylaşacağımıza eminim.) Bu eser, benim bestimin kendisinden bir tutam verdiği yaşam öyküsünden ibaret değil; aynı zamanda insanın hatalarıyla, kırılganlıklarıyla, umutlarıyla yüzleştiği, kendini yeniden keşfettiği bir serüvenin tezahürü. Augustinus, hayatının dönüm noktalarını, tutkularını, şüphelerini ve sonunda bulduğu sükûneti; her kelimede, her satırda öyle doğal ve içten dile getiriyor ki, sanki sözlerini insanın kalbine nakşediyor. Hatta bu sözlerde hissedilen o teslimiyeti bir noktada öyle saf buluyorsunuz ki, acaba İslâm dünyasında teslimiyet kavramını bu denli işleyen bir alimin varlığının olup olmadığını sorguluyorsunuz. En azından ben sorguladım. İtiraflar, bir insanın en derin hatıralarını, vicdanını ve ruhunu açığa vurmaktan çekinmediğini gösteren, hatta bunu felsefe haline getiren samimi itiraflarıyla, bir yandan günahlarının ağırlığıyla baş etmeye çalışmasıyla, diğer yandan da affedilmenin ve yeniden doğuşun mümkün olduğuna dair inancın canlı tutulması gerektiği konularıyla bence başucu kitaplatından birisi. Okurken, insanın içindeki o en temel sorulara —“Ben kimim?”, “Neden bu şekilde yaşıyorum?”— yanıt arama çabasını, bazen acı verici ama çoğu zaman umut dolu bir dille hissediyorsunuz.
Eserin bir diğer çarpıcı yönlerinden biri, yazının şiirsel akıcılığı ve lirik dili. Benim knkmın (Ayağına taş değmesin) kelimeleri ustaca seçip, milleti derin bir içsel yolculuğa davet etmesi her yiğidin harcı değildir vesselam. Kimi zaman hüzün, kimi zaman coşku, kimi zaman da tarifsiz bir dinginlik hissettiriyor insanda. (Aslanım benim) Elbette bu yönüyle İtiraflar, sadece teorik bir düşünce denemesi değil; aynı zamanda kalbin derinliklerinden gelen, gerçek insan duygularının ve arayışlarının bir tezahürü olarak öne çıkıyor. Ama öyleli böyleli değil, çok sağlam şekilde he..
Eserdeki anlatımın gücü, benim can dostumun yalnızca kendi yaşamını değil, aynı zamanda evrensel bir insanlık deneyimini de içeriyor he.
Sonuç olarak, benim bestimin bu evrensel eseri insanın kendi iç dünyasında kaybolduğu, ama aynı zamanda orada yeniden kendini bulduğu güzel ve hatta ✨çokomelli✨ bir eser. Okurken, insanın ruhunun en gizli köşelerinde yankılanan, hüzünle karışık umut dolu notalara kulak verdiğini hissediyorsunuz. Adamım yapıyor bu işi, respect!
Keşke müslüman olsaydın da diğer tarafta sıkıntı çıkartmasaydın kendine be knkm. Belki seninle sohbet ederdik 😕