@filmrehberi'nin paylaşımını görünce filme yorum yazmadığımı fark ettim. Nicholas Winton'ın insanlık tarihindeki kahramanlık öyküsünü beyaz perdeye taşıyan bu film, hem duygusal hem de düşündürücü bir deneyim sunuyor. Film, Nazi tehdidi altındaki çocukların kurtuluş sürecini, gerçek olaylardan esinlenerek etkileyici bir şekilde…devamı@filmrehberi'nin paylaşımını görünce filme yorum yazmadığımı fark ettim. Nicholas Winton'ın insanlık tarihindeki kahramanlık öyküsünü beyaz perdeye taşıyan bu film, hem duygusal hem de düşündürücü bir deneyim sunuyor. Film, Nazi tehdidi altındaki çocukların kurtuluş sürecini, gerçek olaylardan esinlenerek etkileyici bir şekilde kurguluyor. Yönetmenin titiz anlatımı ve oyuncuların içten performansları, izleyiciyi olayların içine çekiyor. Özellikle, Winton'ın kişisel mücadeleleri ve vicdan azabı filmde büyük bir samimiyetle işlenmiş; bu durum, izleyicide derin bir empati uyandırıyor. Tarihi gerçeklere sadık kalan film, izleyiciye hem geçmişin acı hatıralarını hem de insan ruhunun direncini hatırlatıyor. Kısa süreliğine de olsa, bu unutulmaz hikayenin bir parçası olmak, ruhu besleyen bir deneyim sunuyor
Sir Nicholas Winton; İngiliz Schindler olarak anılan ve II. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde 669 çoğunluğu Yahudi çocuğu Çekoslovakya'dan kurtararak güvenli bir şekilde İngiltere'ye getiren kişidir. Onun bu insanlık görevi, Çek Kindertransport (Çek Çocuk Taşıması) olarak bilinir ve çocukları Nazi zulmünden kurtarmıştır.
Aralık 1938'de, Winton, o dönemde 29 yaşında bir borsacı olarak Prag'ı ziyaret etti ve Almanya ve Avusturya'dan kaçan Yahudi mültecilerin zor durumda olduğunu, yeterli yiyecek ve barınaklarının bulunmadığını gördü. Nazi işgalinin yaklaşmakta olduğunu fark ederek hızla harekete geçti:
• Çocukların İngiltere'ye taşınmasını organize etti.
• Evlat edinecek aileler buldu.
• Vize ve seyahat belgeleri gibi resmi işlemleri halletti.
• Bağış toplayarak operasyonu finanse etti.
Mart - Ağustos 1939 arasında, ekibiyle birlikte 8 tren ayarlayarak yüzlerce çocuğun Prag'dan ayrılmasını sağladı. Ancak 1 Eylül 1939'da yola çıkması planlanan son tren, Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesi ve II. Dünya Savaşı'nın başlaması nedeniyle hareket edemedi. Bu trende 250 çocuk vardı ve hiçbirinden bir daha haber alınamadı.
Winton, yaptığı kahramanlıkları asla anlatmadı ve kendisini yeterince fazla çocuk kurtaramamakla suçladı. 50 yıl boyunca bu hikâye gizli kaldı. Ta ki 1988 yılında, eşi evlerinde eski belgeleri karıştırırken çocukları kurtarmak için tuttuğu kayıt defterini keşfedene kadar.
Aynı yıl, BBC'nin 'That’s Life' programı, Winton’a bir sürpriz yaptı ve kurtardığı çocuklardan bazılarını—artık yetişkin olmuş insanları—stüdyoda onunla buluşturdu. Duygusal anlar yaşayan Winton, ilk kez yaptığı işin büyüklüğünü fark etti ve dünyadan hak ettiği takdiri almaya başladı.
2003 yılında Kraliçe II. Elizabeth tarafından Sir unvanı ile şövalye ilan edilen Winton, hayatı boyunca insanlık ve fedakârlık değerlerini savundu. 2015 yılında, 106 yaşında hayata veda etti. Sir Nicholas Winton’un hikâyesi, cesaretin, merhametin ve tek bir insanın dünyayı değiştirebileceğinin en büyük kanıtlarından biridir.