Devamı 18. Amélie (Le fabuleux destin d'Amélie Poulain) (2001) * Konu: Paris'in büyülü atmosferinde geçen bu romantik komedi, sıra dışı ve hayalperest bir genç kadın olan Amélie Poulain'in hikayesini anlatır. Montmartre'da bir kafede garson olarak çalışan Amélie, kendi küçük dünyasında…devamıDevamı
18. Amélie (Le fabuleux destin d'Amélie Poulain) (2001)
* Konu: Paris'in büyülü atmosferinde geçen bu romantik komedi, sıra dışı ve hayalperest bir genç kadın olan Amélie Poulain'in hikayesini anlatır. Montmartre'da bir kafede garson olarak çalışan Amélie, kendi küçük dünyasında mutlu olsa da, başkalarının hayatlarına gizlice dokunarak onları daha iyi hale getirmeye karar verir. Çevresindeki insanlara anonim iyilikler yaparak, onların küçük sorunlarına yaratıcı çözümler bulur ve mutluluklarına katkıda bulunur. Bu süreçte, Nino Quincampoix adında tuhaf ve fotoğraf koleksiyoncusu bir genç adamla tanışır ve ona aşık olur. Ancak kendi utangaçlığı ve hayalperestliği yüzünden Nino ile iletişim kurmakta zorlanır.
* Jean-Pierre Jeunet'nin yönettiği bu görsel açıdan büyüleyici film, Paris'in renkli sokaklarını ve Amélie'nin fantastik iç dünyasını yansıtır. Audrey Tautou'nun sevimli performansı ve filmin naif anlatımı izleyicinin kalbini çalar. İyilik, aşk, yalnızlık ve küçük mutlulukların önemi gibi temalar işlenir.
19. Being John Malkovich (1999)
* Konu: Craig Schwartz, başarısız bir kuklacıdır ve sıkıcı bir ofis işinde çalışmaktadır. Bir gün, çalıştığı binanın yedinci buçuk katında John Malkovich'in beyninin içine giden gizli bir geçit keşfeder. Bu geçit sayesinde insanlar 15 dakika boyunca John Malkovich'in gözlerinden dünyayı deneyimleyebilirler. Craig ve iş arkadaşı Maxine, bu geçidi ticari bir fırsata dönüştürmeye karar verirler ve "John Malkovich Olmak" deneyimi büyük ilgi görür. Ancak bu durum, Craig'in karısı Lotte ve Maxine arasındaki karmaşık bir aşk üçgenine ve John Malkovich'in kendi varoluşsal kriziyle yüzleşmesine yol açar.
* Spike Jonze'un yönettiği bu absürt ve sürreal komedi-drama filmi, kimlik, bilinç, arzu ve gerçeklik algısı gibi derin felsefi konuları mizahi bir dille ele alır. John Cusack, Cameron Diaz ve Catherine Keener'ın başarılı performansları filmin tuhaf ve özgün atmosferini destekler.
20. The Hand That Rocks the Cradle (1992)
* Konu: Claire Bartel, cinsel taciz suçlamasıyla intihar eden doktorunun karısı Peyton Flanders tarafından dadı olarak işe alınır. Ancak Bartel ailesi, Peyton'ın aslında intikam peşinde olan psikopat bir kadın olduğundan habersizdir. Peyton, kocasının ölümünden Claire'i sorumlu tutmaktadır ve ailenin içine sızarak onları yavaş yavaş yok etmeyi planlamaktadır. Claire'in çocuklarına yakınlaşarak güvenlerini kazanır ve ev içinde manipülasyon ve entrikalarla gerilim yaratır. Claire, Peyton'ın gerçek niyetini fark ettiğinde, ailesini korumak için amansız bir mücadele vermek zorunda kalır.
* Curtis Hanson'ın yönettiği bu psikolojik gerilim filmi, güvenin kötüye kullanılması, intikam ve aile içi tehdit temalarını işler. Rebecca De Mornay'in ürkütücü performansı Peyton Flanders karakterini unutulmaz kılar.
21. Dead Again (1991)
* Konu: Özel dedektif Mike Church, hafızasını kaybetmiş gizemli bir kadına (Grace) yardım etmeyi kabul eder. Grace, kabuslarında sürekli olarak 1940'larda işlenmiş bir cinayeti görmektedir. Mike, Grace'in geçmişini araştırmaya başlarken, kendisinin de bu cinayetle tuhaf bir bağlantısı olduğunu fark eder. Hipnoz seansları aracılığıyla geçmiş yaşamlarına dönmeye çalışan Mike ve Grace, karmaşık bir aşk hikayesi ve karanlık bir sır perdesini aralamaya başlarlar. Geçmiş ve şimdiki zaman birbirine karışırken, cinayetin ardındaki gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkar.
* Kenneth Branagh'ın yönettiği bu neo-noir gerilim filmi, reenkarnasyon, aşk ve cinayet temalarını sürükleyici bir şekilde harmanlar. Branagh ve Emma Thompson'ın başrollerinde olduğu film, gotik atmosferi ve beklenmedik dönüşleriyle izleyiciyi etkisi altına alır.
22. Muriel's Wedding (1994)
* Konu: Muriel Heslop, Avustralya'nın küçük bir kasabasında yaşayan, sosyal açıdan uyumsuz ve Abba takıntılı genç bir kadındır. Evlenmek en büyük hayalidir ancak hiç erkek arkadaşı olmamıştır. Ailesi tarafından sürekli aşağılanan ve arkadaşları tarafından dışlanan Muriel, hayatını değiştirmek için Sidney'e kaçar. Orada Rhonda Epinstall adında özgür ruhlu bir kadınla arkadaş olur ve birlikte yeni bir hayata başlarlar. Sahte bir evlilik ayarlayarak sosyal statü kazanmaya çalışan Muriel, bu süreçte kendi kimliğini ve gerçek mutluluğun ne anlama geldiğini keşfeder.
* P.J. Hogan'ın yönettiği bu komedi-drama filmi, özgüven eksikliği, aile baskısı, arkadaşlık ve kendini bulma yolculuğunu mizahi ve duygusal bir dille anlatır. Toni Collette'in unutulmaz performansıyla öne çıkan film, Avustralya sinemasının sevilen yapımlarından biridir.
23. May (2002)
* Konu: May Canavan, çocukluğundan beri sosyal açıdan izole edilmiş ve tuhaf davranışlar sergileyen yalnız bir kadındır. İnsanlarla sağlıklı ilişkiler kurmakta zorlanan May, mükemmel bir arkadaş arayışındadır. Çalıştığı veteriner kliniğindeki yakışıklı meslektaşı Adam ve lezbiyen bir fotoğrafçı olan Polly'ye ilgi duyar ancak bu ilişkiler hayal kırıklığıyla sonuçlanır. Reddedilme ve yalnızlık duygusuyla başa çıkmakta zorlanan May, sonunda kendi "mükemmel arkadaşını" yaratmak için korkunç bir plan yapar.
* Lucky McKee'nin yönettiği bu bağımsız korku filmi, yalnızlık, sosyal dışlanma ve obsesyonun karanlık sonuçlarını rahatsız edici bir atmosferde ele alır. Angela Bettis'in etkileyici performansı May karakterini unutulmaz kılar.
24. The Cell (2000)
* Konu: Catherine Deane, zihinlere girme teknolojisi üzerinde çalışan bir psikoterapisttir. Seri katil Carl Stargher yakalandığında, son kurbanının yerini saklamaktadır ve komadadır. Catherine, Stargher'ın zihnine girerek kurbanı kurtarmak için deneysel bir prosedürü kabul eder. Ancak Stargher'ın sapkın ve korkunç iç dünyası Catherine'i derinden etkiler. Kendi bilinçaltının karanlık köşeleriyle de yüzleşmek zorunda kalan Catherine, katilin zihninde kaybolmadan önce kurbanı bulmak için zamana karşı yarışır.
* Tarsem Singh'in yönettiği bu sürreal ve görsel açıdan çarpıcı gerilim filmi, bilinçaltı, kötülük ve empati sınırlarını keşfeder. Jennifer Lopez'in başrolünde olduğu film, rahatsız edici imgeleri ve psikolojik derinliğiyle dikkat çeker.
25. As Good as It Gets (1997)
* Konu: Melvin Udall, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) hastası, huysuz ve insanlarla iletişim kurmakta zorlanan başarılı bir roman yazarıdır. New York'ta yalnız başına yaşayan Melvin'in hayatı, komşusu olan eşcinsel sanatçı Simon Bishop'ın saldırıya uğraması ve Simon'ın köpeği Verdell'e bakmak zorunda kalmasıyla değişmeye başlar. Aynı zamanda, Melvin'in sık sık gittiği restorandaki sabırlı ve güçlü garson Helen Hunt ile de beklenmedik bir ilişki gelişir. Melvin, bu iki insanın hayatına girmesiyle yavaş yavaş kabuğunu kırmaya ve insanlarla daha sağlıklı ilişkiler kurmaya başlar.
* James L. Brooks'un yönettiği bu romantik komedi-drama filmi, OKB, yalnızlık, önyargılar ve beklenmedik dostlukların iyileştirici gücünü mizahi ve duygusal bir dille anlatır. Jack Nicholson ve Helen Hunt'ın Oscar ödüllü performansları filmi unutulmaz kılar.
26. The Fountain (2006)
* Konu: Bu epik ve felsefi film, aşk, ölüm ve ölümsüzlük temalarını üç farklı zaman diliminde iç içe geçmiş üç ayrı hikaye aracılığıyla anlatır. 16. yüzyılda İspanyol bir fatih, sevgilisini kurtaracak olan Hayat Ağacı'nı arar. Günümüzde bir bilim insanı, kanser hastası olan karısını kurtarmak için bir tedavi bulmaya çalışır. Uzak bir gelecekte ise, bir adam kozmik bir yolculukta geçmişiyle ve ölümsüzlükle yüzleşir. Bu üç hikaye, aynı ruhun farklı bedenlerde ve zamanlarda tekrar eden aşk ve kayıp döngüsünü sembolik bir dille ifade eder.
* Darren Aronofsky'nin yönettiği bu görsel açıdan etkileyici film, zamanın doğrusal olmadığını ve aşkın ölümsüzlüğünü düşündürücü bir şekilde ele alır. Hugh Jackman ve Rachel Weisz'in performansları filmin duygusal derinliğini artırır.
27. Willard (1971)
* Konu: Willard Stiles, annesiyle birlikte yaşayan, sosyal açıdan beceriksiz ve ezik bir genç adamdır. Patronu tarafından sürekli aşağılanan ve yalnızlıktan bunalan Willard, evlerinin bodrum katında bulduğu farelerle garip bir bağ kurar. Özellikle Ben adındaki zeki ve büyük bir fareyle özel bir iletişim geliştirir. Zamanla, Willard fareleri eğitmeye başlar ve onları intikam almak için kullanır. Patronuna ve kendisini kötü davranan diğer insanlara karşı fareleri bir silah olarak kullanmaya başlayan Willard'ın bu karanlık sırrı kontrolden çıkmaya başlar.
* Daniel Mann'in yönettiği bu kült korku filmi, yalnızlık, öfke ve hayvanlarla kurulan tehlikeli bir ilişkinin ürkütücü sonuçlarını ele alır. Bruce Davison'ın etkileyici performansı Willard karakterini unutulmaz kılar.