"Bir memlekette insanlar namuslu oldukları ile ayrıca övünüyorlarsa, o memleketin hali dumandır" Esir Şehir üçlemesini bitirmek nasip oldu sonunda. Birkaç ay önce Yol Ayrımı'na başlayıp yarım bırakmıştım. Ilk iki kitabın ana karakteri olan Kâmil, bu kitapta yan karakter olarak karşımıza…devamı"Bir memlekette insanlar namuslu oldukları ile ayrıca övünüyorlarsa, o memleketin hali dumandır"
Esir Şehir üçlemesini bitirmek nasip oldu sonunda. Birkaç ay önce Yol Ayrımı'na başlayıp yarım bırakmıştım. Ilk iki kitabın ana karakteri olan Kâmil, bu kitapta yan karakter olarak karşımıza çıkıyor. Belki bunun da etkisi olmuştur ilk başta kitaba alışamayıp vazgeçmemde.
Bazı yanlardan bu değişiklik hem iyi hem de kötü olmuş. Kamil karakterinin gelişimini iki kitaptır takip ediyordum. Bir anda Murat karakterini görmek bambaşka bir kitap etkisi yarattı.
Bu kitapta karakterler ve kurgu dışında dönemin diğer önemli konularına da değinilmiş. Serbest Parti'nin açılıp kapanma süreci de detaylı olarak yazılıp her yönden ele alınmış.
Tuhaf bir şekilde bu üçlü seride en sevdiğim kitap Yol Ayrımı oldu. Aynı şekilde en sevmediğim kitap da yine Yol Ayrımı. Sanırım bu kitabı sevip sevmemek değil de değişimin, detayların verdiği kafa karışıklığı da olabilir.
Kemal Tahir'in kitaplarını akıcı yapan şeylerden biri, yine düz bir anlatımdan ziyade karakterlere göre değişen üslubudur. Kitaplar konuya nazaran biraz uzun olsa da sıkılmadan bitirdim üç kitabı.
Kemal Tahir'i merak edenlere de bu üçlemeyi öneririm.
(Spoiler içerir)
Biraz spoiler vermesem olmazdı. Iki kitaptır okuduğum Kâmil karakterinin gelişimi Yol Ayrımı'nda son buluyor. Şahsen tam bir hayal kırıklığıydı. Halbuki ilk iki kitapta tam bir vatansever, sorumluluk sabibi ve gelişime açık bir karakter yönünde ilerliyordu.
Bu kitapta hapisten çıkıyor, karısını boşadıktan ve zenginliğini geri aldıktan sonrası anlatılıyor özetle.
Iki sene yattıktan sonra eşine olan öfkesinden dolayı kızını da bir kere olsun görmeye gitmiyor. Kız on sekizine girince karşısına çıkıp fakir olduğunu söyleyerek test etmek istiyor.
Bu karakter hepten tuhaflaşmış. Küçücük çocuk hiç görmeye gidilmez mi, üvey babasıyla durumu nasıl diye kontrol edilmez mi, etmiyor. Umrunda bile olmuyor. Kendi bencilliğiyle melankoli içinde yaşıyor.
Ilk iki kitapta aşık olduğum karakterin balon gibi sönmesi koydu biraz. Çocuğunun hayatından on sene kaçırdın mı geriye dönüp de düzeltmenin manası yok. Fakat Kamil zenginliğiyle bunu düzeltebileceğini sanıyor.
Eski olayları dönemin özelliklerine göre yargılayın derler fakat bence bazı hatalar her devirde kötüdür.
♤
"Bazı şeyleri hep söylemek istiyoruz, karşımızdaki bakalım dinlemek istiyor mu diye hiç düşünmüyoruz."
"İlgilendiğimiz insanlarda bile müthiş bir dramın yaşanmakta olduğunu nasıl oluyor da sezemiyoruz."
"Gerçek romantikler ne kadar yumuşak hatta gözü yaşlı görünseler, gerçekten üzülmezler. Çünkü romantik olmak bencil olmaktan gelir bence. Gerçekten üzülebilmek için insanın gerçekçi olması gerekir."