Sonu ters köşe // sürpriz sonlu değişik filmler Ölümcül Oyunlar (Funny Games, 1997/2007) Bir aile tatil evine gelir ama kapılarını çalan iki gençle her şey tersine döner. Seyirciyle dalga geçen, rahatsız edici ve ters köşe. Buried – Toprak Altında (2010)…devamıSonu ters köşe // sürpriz sonlu değişik filmler
Ölümcül Oyunlar (Funny Games, 1997/2007)
Bir aile tatil evine gelir ama kapılarını çalan iki gençle her şey tersine döner. Seyirciyle dalga geçen, rahatsız edici ve ters köşe.
Buried – Toprak Altında (2010)
Bir adam tabutta uyanır. Tüm film bu tabutta geçer ama finali nefes keser.
Exam – Sınav (2009)
Bir şirkette işe girmek isteyen 8 kişi, çok ilginç bir sınava tabi tutulur. Sonunda neyin sınavı olduğunu anladığında şaşırırsın.
The Vanishing (Spoorloos, 1988 – Hollanda)
Bir kadının gizemli şekilde kaybolmasıyla başlayan hikâye, finalde sert ve beklenmedik bir sona ulaşır.
The Invitation – Davet (2015)
Bir adam eski karısının evindeki akşam yemeğine katılır. Davet neden yapılmış? Finalde her şey değişir.
Perfect Blue (1997 – Japonya, Anime)
Bir pop yıldızı oyunculuğa geçerken gerçeklik ve kurgu birbirine karışır. Psikolojik olarak beyin yakan bir film.
Timecrimes – Zaman Suçları (2007 – İspanya)
Zaman yolculuğu ve paradoksların mükemmel örneği. Çok katmanlı bir ters köşe.
The Autopsy of Jane Doe – Jane Doe’nun Otopsisi (2016)
Bir baba-oğul adli tıp uzmanı, genç bir kızın cesedini incelerken doğaüstü olaylarla karşılaşır. Finali hem korkutur hem şaşırtır.
Trance – Trans (2013)
Bir sanat eseri soygunu ve hipnozla açılan hafıza… Gerçek ve illüzyon birbirine girer. Finali sarsar.
— Enemy – Düşman (2013)
Bir adam kendisinin tıpatıp aynısı olan birini keşfeder. Film boyunca ne olduğunu anlamaya çalışırsın, son sahnede… BAM!
Triangle – Şeytan Üçgeni (2009)
Bir yat gezisi kabusa dönüşür. Zaman döngüsü, paralel gerçeklikler… Her şey bir noktada üst üste biner. Sonu fazlasıyla çarpıcıdır.
Coherence – Paralel Evren (2013)
Bir akşam yemeği sırasında kuyruklu yıldız geçer ve gerçeklik bölünür. Aynı evde, aynı insanlar, farklı versiyonlar. Psikolojik bilim kurgu sevenlere ilaç gibi.
Timecrimes – Zaman Suçları (2007)
Bir adam yanlışlıkla zamanda yolculuk yapar. Küçük bir hata, büyük bir paradoksa dönüşür. Finali çok sağlam ve sinsice yazılmıştır.
* The One I Love – Sevdiğim Kişi (2014)
Bir çift, ilişkilerini kurtarmak için inzivaya çekilir ama orada kendilerinin başka versiyonlarıyla karşılaşırlar. Basit başlar, uçuk biter.
— The Invitation – Davet (2015)
Eski karısından gelen bir akşam yemeği daveti. Sıradan başlar, ama yavaş yavaş gariplikler artar. Final çok net ve sert.
— The Machinist – Makinist (2004)
Bir adam uyuyamaz, zayıflar, halüsinasyonlar görür. Gerçekten ne olduğunu anladığında boğazına oturur.
I Origins – Gözlerin Ardında (2014)
Bilim ve ruh arasında kurulan ince çizgi. DNA, gözler, reenkarnasyon… Ters köşesi ruhani boyutta.
The Man from Earth – Dünyalı (2007)
Bir akademisyen, arkadaşlarına 14.000 yıldır yaşadığını söyler. Film boyunca sadece konuşurlar ama sonunda seni “acaba?” diye bırakır.
Primer (2004)
Zaman makinesi keşfedilir ama olaylar o kadar karışır ki ikinci defa izlemek zorunda kalırsın. Anlaması zor ama sonu harika.
Mr. Nobody (2009) – Bay Hiçkimse
Bir adam, hayatındaki kararların milyonlarca olasılığını yaşar. “Doğru seçim var mı?” diye sorduran, hem felsefi hem sürreal bir beyin yakıcı.
Synecdoche, New York (2008)
Bir tiyatro yönetmeni, hayatını bir sahneye taşımaya kalkar. Kim gerçek, kim rol? Hayatın içiyle dışı birbirine girer.
The Double (2013)
Bir adam, tıpatıp kendisine benzeyen birinin işe başladığını fark eder. Kafayı yemelik derecede simgesel ve paranoyak.
Upstream Color (2013)
Bir kadın ve bir adam arasında gizemli bir bağ oluşur. Bakteriler, domuzlar, hafıza kaybı… Çok deneysel ama etkileyici.
Perfect Blue (1997 – Anime)
Gerçeklik ve kimlik sınırları bir pop yıldızı için çözülmeye başlar. Darren Aronofsky’nin Black Swan’ına ilham veren karanlık şaheser.
Possessor (2020)
Gelecekte bir ajanın zihinlere girerek suikast yaptığı bir teknoloji var. Ama bir gün içeride sıkışır. Görsel olarak şiddetli, tematik olarak çok derin.
The Fall (2006)
Bir hastanede yatan adam, küçük bir kıza inanılmaz bir hikaye anlatır. Hikaye mi gerçek, gerçek mi hikaye? Masalsı ama acı.
Inland Empire (2006) – David Lynch
Bu bir film değil, bir kâbus. Kim kimin rüyasında, kim neyin içinde belli değil. Ama kesin olan bir şey varsa o da: Akıl sağlığını zorlar.
The Endless (2017)
İki kardeş eski tarikatlarına geri döner. Ama orada zaman başka akar. Kapanmayan döngüler, Lovecraft havası…
The Jacket (2005)
Bir akıl hastanesinde, straitjacket (deli gömleği) içinde zaman yolculuğu yapan bir adam. Geçmiş ve gelecek arasında sıkışmış bir ruh.
A Serious Man (2009) – Ciddi Bir Adam
Her şeyi çökmeye başlayan sıradan bir adam… Ne oluyor anlamıyorsun ama rahatsız eden bir boşluk var. Coen Kardeşler’den kara mizah içinde existential depresyon.
Take Shelter (2011) – Sığınağı İnşa Et
Bir adam sürekli felaket vizyonları görmeye başlar. Paranoyak mı yoksa gerçekten bir şey mi geliyor? Sessizce içine işler.
The Night House (2020) – Gece Evi
Kocasını kaybeden bir kadın, evde garip şeyler yaşamaya başlar. Gerilim artarken asıl korku içsel bir boşlukta gizlidir.
Melancholia (2011) – Melankoli
Düğün, depresyon ve yaklaşan bir gezegenin Dünya’ya çarpışı… Film resmen ağır depresyon hissini görsel olarak yaşatıyor. Finali hem huzur hem yok oluş.
Martha Marcy May Marlene (2011)
Bir tarikattan kaçan genç kadın, normal hayata dönmeye çalışır ama geçmiş her an peşindedir. Sürükleyici değil, rahatsız edici. Ve gerçek.
We Need to Talk About Kevin (2011) – Kevin Hakkında Konuşmalıyız
Bir anne ve çocuğu arasındaki toksik bağ… Film bittikten sonra sessizlik garanti. Finali iç burkar, kafayı alır götürür.
Dogtooth (2009) – Köpek Dişi
Çocuklarını dış dünyadan tamamen koparan bir baba… Sakin sahnelerin altı şiddetle, manyaklıkla dolu. Final: Yıkım.
The Killing of a Sacred Deer (2017) – Kutsal Geyiğin Ölümü
Rasyonel bir doktor ve gizemli bir çocuk. Gerilim sanki film boyunca değil, senin ensende yükseliyor. Finali mitolojik ve manyakça.
The House That Jack Built (2018) – Jack’in Yaptığı Ev
Bir seri katilin hayatını anlatıyor ama bunu sanat gibi yapıyor. Sorgulatan, mide bulandıran, ama “bu neydi ya?” dedirten cinsten.
Saint Maud (2019)
Dindar bir hemşire, Tanrı ile birebir iletişim kurduğuna inanır. Ama her şey yavaş yavaş deliliğe evrilir. Sessiz finali iç burkar.
irreversible (2002) – dönülmez
olaylar sondan başa doğru anlatılır. içerik ağır şiddet, psikolojik travma, ama sinema diliyle kusursuz bir tokat.
antichrist (2009) – deccal
lars von trier'in en manyak işlerinden. cinsellik, ölüm, doğa, delilik… izlerken huzursuzluktan koltuğa yapışırsın.
climax (2018)
bir dans grubu gece prova yaparken lsd'li içecek yüzünden her şey çözülmeye başlar. gerçek mi kâbus mu? gaspar noé'den halüsinasyon gibi bir film.
martyrs (2008 – fransız versiyonu)
bu listeye giren filmler arasında en travmatik olan olabilir. izledikten sonra bir süre hayata küsebilirsin. ama felsefesi sağlam: acı, aydınlanma yaratır mı?
the house that jack built (2018)
bir seri katilin zihnine giriyorsun ama bu zihin sanat ve katliamla bozulmuş. filmin sonunda dante'nin cehenneminde yürüyorsun resmen.
`
possession (1981)
bir kadının boşanma sonrası yaşadığı psikoz… ama öyle böyle değil. film boyunca “ne izliyorum lan?” hissi garantili. delirme sahneleri efsane.
tetsuo: the iron man (1989)
japon çılgınlığı. et ve metalin birleştiği bir beden dönüşümü hikâyesi. cyberpunk manyaklık. siyah beyaz ama şizofren gibi.
begotten (1990)
diyalog yok. tanrının intiharı, ölüm, doğum, çürüyen bedenler… resmen sanatla delilik arasında ritüel. sadece çok sağlam sinir sistemi olanlara.
come and see (1985) – gel ve gör
savaşın en gerçek, en rahatsız edici hali. bu film “eğlencelik” değil, kafanı yere çakmak için çekilmiş.
`solaris` (1972 / 2002)
uzay istasyonunda bir gezegen insanlara zihinlerinin derinliklerinden figürler yaratıyor. varoluş, bilinç, suçluluk… tarkovsky versiyonu çok derin, 2002 versiyonu daha modern.
`stalker` (1979)
“bölge” adı verilen gizemli bir yere 3 kişi yolculuk yapar. gerçekte ne var orada? bu bir bilim kurgu değil, zihinsel meditasyon. ağır ama tokat gibi.
`annihilation` (2018)
bir bölgeye giren insanların dönüşümü anlatılıyor. bilim, doğa, ölüm ve evrim… psikolojik, görsel ve felsefi bir çöküş.
`coherence` (2013)
akşam yemeği + kuyruklu yıldız + paralel evrenler. küçük bir mekânda dev fikirler. izledikten sonra hayatına kuantum sorgularıyla devam edersin.
`arrival` (2016)
uzaylılar dünyaya geliyor ama dil üzerinden iletişim kuruluyor. film “zaman” kavramını felsefi biçimde yeniden tanımlar. sonu hem duygusal hem ters köşe.
`paprika` (2006 – anime)
rüyalara girilebilen bir teknoloji… ama ne zaman gerçek, ne zaman rüya? nolan'ın inception'ına ilham veren, çok daha çılgın bir anime.
`the fountain `(2006)
bir adam aşkını kurtarmak için zamanda ve bilinçte yolculuk yapar. 3 farklı zaman çizgisi, tek bir duygu: ölüm ve sonsuzluk.
`world of tomorrow` (2015 – kısa film)
15 dakikada kalbine de, zihnine de işler. gelecekteki bir klon, küçük haline geçmişten seslenir. felsefi, duygusal, sade ama vurucu.
`the congress` (2013)
gerçek ile dijital dünya arasındaki sınır kalkarsa ne olur? robin wright kendisini oynuyor. animasyon ve gerçek dünya iç içe geçiyor.
`predestination` (2014)
zaman yolculuğu ve kimlik üzerine kurulmuş tam anlamıyla beyin eriten bir film. finali duvara çakar. net