Inception filmini seneler önce izlemiştim şimdi sinemaya gelince büyük ekranda izleme keyfini tatmak istedim ve dün arkadaşımla sinemaya gittim. Filmi 4 parçaya bölerek yorumladım ben. Birinci Kısım: Nolan konuya tam ortadan giriş yaparak seyirciyi biraz allak bullak etmeye çalışmış. Ne…devamıInception filmini seneler önce izlemiştim şimdi sinemaya gelince büyük ekranda izleme keyfini tatmak istedim ve dün arkadaşımla sinemaya gittim. Filmi 4 parçaya bölerek yorumladım ben.
Birinci Kısım: Nolan konuya tam ortadan giriş yaparak seyirciyi biraz allak bullak etmeye çalışmış. Ne oluyor şimdi, az önce ordaydık, şimdi neden buradayız vesaire derken sorgulayıp duruyorsun. Bu benim filmlerde sevdiğim bir şey beyin yakmaları severim ve aksiyonla beraber bu filmin bize neler sunacağını oldukça güzel anlatmış.
İkinci Kısım: Cobb kendi için bir amaç ediniyor ve ekibini topluyor. Başta seyircinin çözmesini istediği rüya mantığını bu defa kendisi hem diyaloglarla hem görsel olarak seyirciye anlatıyor ve “wow” oluyorsunuz. Filmi seyirciye bağlayan en önemli kısım da zaten burası oluyor.
Üçüncü Kısım: Artık her şeye hakimiz amacımız ortada. Tek yapmamız gereken adımları uygulamak. Uçakta hepsi Fischer ile beraber rüyalar alemine dalıp soyguna başlıyor. İlk rüya alemi ile bize işlerin ne kadar zor olacağına dair gergin ve bol aksiyonlu bir sekans yaşatıyor. İkinci rüyalar aleminin çekildiği otel odası kısmı falan da zaten oldukça konuşulmuştu. Çekim tekniği, mekan tasarımı gerçekten muazzam. Bir konteynır bulup tamamen orada çekmeleri falan. Helal olsun gerçekten. Üçüncü rüyalar alemi ise kasanın olduğu burada insan zihninin bu bilgiyi korumak için ne kadar agresifleşebileceğini sanırsam göstermek istemişler. Bir üs ve bir sürü silahlı koruma. Atmosfer gayet güzel yansıtılmış ve tüm rüyalar aleminde ki zaman farklılığı yansıtılmaya çalışılmış ki bunu da güzel yapmışlar. Ancak yine de bu sekans benim pek hoşuma gitmedi çünkü bu zaman farklılığını anlatmaya çalışırken aksiyon tam verilemeyince sadece ardı ardına rastgele bir şeyler gösteriliyormuş gibi oluyor. O gerilimi alamıyorsun ve bu birkaç dakika sürüyor. 2 saat bir film izledikten sonra da böyle bir sekans gelince de filme olan bağından biraz kopuyor insan. Örneğin bu da benim için Interstellar’ın daha iyi olma sebeplerinden biridir.
Dördüncü Kısım: Filmin kesinlikle en etkileyici kısmıdır. Cobb’un yapması gereken günahını gördüğümüz birçok şeyi sorguladığımız ve her şeyi çözümlediğimiz o yer. Ta ki final kısmına kadar. Hala dönmeye devam mı ediyor yoksa durdu mu? Bu filmi en efsane yapan şey de aslında bu sorudur. Ucu açık bırakılmıştır ve sinemadan çıktıktan sonra bu soruyla tüm beyninize filmin tüm felsefesi kazınmıştır. Nolan final için "Cobb artık kendi öznel gerçekliğinde. Rüyada olup olmaması onun umurunda değil, ait olduğunu hissettiği yer artık orası. O sahnenin asıl amacı; Cobb'un odağının artık topaçta değil, çocuklarında olduğunu göstermek. Cobb, o işleri artık geride bıraktı." yorumunu yapmıştır. Bu da Cobb için gerçek ya da rüya Cobb’un umrunda değil o mutlu olduğu yerde demektir. Michael Caine ise bir röportaj da gerçek olduğunu söylemiştir. Aslında biraz seyirciye bırakılmıştır. Bana göreyse havaalanından eve kadar olan sekansta Cobb’un nasıl oraya geldiğini görüyoruz. Bu nedenle gerçeğe daha yakın geliyor.