Spoiler içeriyor
🇨🇳“İkisi de, hayatlarının alacakaranlığında bile olsalar, o çakıllı taşlı tarlayı sürebiliyorlardı, tıpkı dalgaların sahile vurması gibi.” “Jiazhen haklıydı. Bütün aile her gün bir arada olduğu sürece, paranın ne önemi vardı?” 🍚 Bu kitabın olay örgüsündeki ibret unsurları karakterlerin çektiği acılar,…devamı🇨🇳“İkisi de, hayatlarının alacakaranlığında bile olsalar, o çakıllı taşlı tarlayı sürebiliyorlardı, tıpkı dalgaların sahile vurması gibi.”
“Jiazhen haklıydı.
Bütün aile her gün bir arada olduğu sürece, paranın ne önemi vardı?”
🍚 Bu kitabın olay örgüsündeki ibret unsurları karakterlerin çektiği acılar, ölüm üstüne ölüm matem üstüne matem değildi bana göre. Evet adı üstünde “Yaşamak” anlatılıyordu. Fakat ben hep başlara baktım. Fugui’nin gençliğine. Eşini defalarca aldattığı, çocukluğundan beri zenginlik içinde yaşayıp hizmetçisine kendini taşıttırdığı, hamile eşini dövdüğü, sürekli kumar oynadığı; acımasız, cahil, hoyrat gençliğine. Benim için tüm anlam, Fugui’nin günahlarının onun hayatını nasıl şekillendirdiğindeydi. Kurunun yanında yaş da yandı. Jiazhen hamileyken şiddet gördüğü anda çocuklarını alıp babasının evine dönmeliydi bana göre. Ama dönmedi. Neden bilmem. Bazı insanlar dönecek bir ev bulamaz. Bazıları geri dönmeye korkar. Bazıları da Jihazen gibidir işte. Belki de çocuklarının babalarıyla olmasını istedi. Belki Çin'in o zamanlardaki kültür yapısından, toplumsal yapısından süregelen bir düşünce şeklidir. Bilmiyorum, tek bildiğim kurunun yanında yaşın yandığı. Sanki bütün ömürleri bir adamın yanlışlarının sonuçlarıyla donatıldı. Kendi hatalarını yapamadılar. Ya da kendi yanlışlarını yapamadılar. Kendi günahlarını bile işleyemediler. Bütün aile sadece bir adamın günahlarının bedelini ödedi. Fugui de sanki bütün ailesini gömerek ve ölmeyerek, yalnızlıkla cezalandırıldı. Zaten gezgine hikayesini anlatırken bahsettiği şey pişmanlıklarıydı. Fugui’ye şu an kızmıyorum. O cezalandırılmış yani günahlarının bedelini ödemiş bir adam. Jiazhen’e de kızmıyorum o ne olursa olsun ailesini bir arada tutmuş bir anne. Ama yaptığımız her yanlışın, tüm neslimizi etkileyecek kadar büyük bir kelebek etkisine sahip olduğunu görüyorum. Ve düşünüyorum, bu zamana kadar etkisi altında kaldığım yanlışları ve birilerini etki altında bırakabileceğim, ihtimal yanlışlarımı.
Bir kase pirinç için hasretlerini, çabalarını okuyunca ne çok şey bildiğimizi anladım açlık hakkında. Hayatımız boyunca ne çok fakiri dinlediğimizi, gözlerimizle hala ne çok aç insana şahit olduğumuzu. Ve belki maddi sıkıntılar çekerek az çok deneyimlediğimizi. Ama yine de masaları donatacak kadar ileri giden hadsizliğimizi. Düşen kırıntıları ezişimizi, şükrü unutulacak bir değersizliğe indirgeyişimizi. Yani insan olduğumuzu anladım. Nankör olduğumuzu, çabuk unuttuğumuzu, bu dersleri defalarca edinmemize rağmen düzelip düzelip tekrar bozulduğumuzu anladım. Gerçek şu ki, bu döngü sonsuza dek sürmez. Fugui gibi herkes bir gün her şeyiyle cezalandırılır. Dileğim anladıklarımızı istisnasız uygulamamızdır. Keyifli okumalar 🪷
家族
AİLE