Spoiler içeriyor
Kafka’nın Dönüşüm’ü gibi bir sabah kendimizi platform’da uyanmış bulsak bugün yaşadığımız hayatı nasıl anardık? Küfrettiğimiz düzen, siyasi hesaplar yüzünden ezilen çimenler; Afrika’da su içemediği için can çekişen çocuğun ağzına su damlatan ve onu hayata döndüren doktorun kalbi gibi atmaya mahir…devamıKafka’nın Dönüşüm’ü gibi bir sabah kendimizi platform’da uyanmış bulsak bugün yaşadığımız hayatı nasıl anardık? Küfrettiğimiz düzen, siyasi hesaplar yüzünden ezilen çimenler; Afrika’da su içemediği için can çekişen çocuğun ağzına su damlatan ve onu hayata döndüren doktorun kalbi gibi atmaya mahir kalpler.
Sigarayı bırakan ve kitap okuyan Don Kişot, yani kendine yönelen insan, çile çekmelidir ki bağımlılıktan kurtulsun. Bağımlılıktan kurtulan mesih mevkisine yakışır, yani kelime manasıyla mesh edilmiş, kutsanmış. Düşünün saf özgürlükten bahsediyoruz. Yeme içmeye ihtiyaç duymadığınız bir oruç dönemi size bunu sağlayabilir mi? Aralıklı oruç yapanlar hem bedenen hem ruhen farklılaştığını düşünür. Oruçla insan dönüşür. Kafka’nın Dönüşüm’üne benzetebiliriz. yabancılaştığın şey çevren olur. Yemeleri içmeleri, harcamaları boş gelmeye başlar. Tepkisizleşmeye başlarsın damarına basılıncaya dek.
Ölmediğin ama süründüğün bir hayat. etini kopartıp yiyorlar. Elin kolun bağlı, suçlayacak birini arıyorsun. Bir dost. Sana yasak elmayı fısıldayan. Sahi sen söylemediysen salyangoz sevdiğini nerden bilecekti şeytan? Akıl. Kestikçe bileylenen bıçak nedir? Bir bilmece bu. Çektikçe kısalan şey sigara. Hepsi bunun için miydi Don Kişot? Suçla ve ağla. Sana bir yardımcı gerekti mesih. Belki de gelen kadın kutsal kaseydi. Şeytanın silahıyla şeytanı yendi. Ne için? Çünkü Don Kişot’un merhametini görmüştü kadın. sonra gitti. Çünkü anneydi.
Sonraki katta eski bir tanıdığa rastlar. insanlar için iyilik yaptığını düşünen ve sisteme dahil olan. Sistemin çarkına çomak sokmak tek kişilik mesele değildir der iyiliğin sesi. İyilik için hayatta kalmanın veya ölümün önemi kalmamıştır çünkü kanserdir. İyilik hepimizin içindeki bir kanser midir? Bazen iyi bazen kötü huylu bir tümör. Don Kişot’a uygun bir tanıdıktır çünkü içindeki kötülükle savaşını bitirmiş sayar kendini ve şimdi halka hizmet zamanıdır. Ne olur? Kutsal kase gelir ve iyiliğin kadim dostunu öldürür. İyilik çöker. Düşüş başlar yeniden.
Umutsuzluk iyiliği öldürür. İyilik, bedenini bağışlayan bir donördür. Don Kişot artık iyilikle beslenir. Yeniden uyandığında artık başkadır. Rüyası bile çıkar. 6. kattaki ‘baharat’ güçtür. Don Kişot’un sahip olmadığı bir güç. Halatı ile yükseklere çıkma umudu taşır. Umudu kırıldığında öfkelenir. Sonra alışır. Don Kişot bir devrim önerir. Merhamet, akıl, iyilik ve güç birleşir ve adalete yolculuk başlar.
Burada duralım ve düşünelim. O platformda olsak biz hangisi olurduk?
Yolculukta yani hedefe giden yolda her şey mübahtır düsturunu izleriz. Önemli olan hayata bir mesaj bırakabilmektir der filmimiz. Bunun için önce yemek düşünülür fakat bilgelik işin içine girince mesaj çocuk olur. Çocuk umuttur, mesajdır, gelecektir. Her şey pisliğe bulansa bile, çektiğimiz acıları çekeceğini bilsek bile, yüz güldüren şey soyun devamıdır.
Sonuç olarak, her platformda bir hayat vardır. Hayatın olduğu yerde umut vardır.