Spoiler içeriyor
Karmakarışık bir filmden sonra laçka olmuş beynimle karalamaya geldim. Spoiler, inceleme kısmına geçmeden önce izlemeyi düşünenler için bir parantez açayım. Çerezimi alayım arkadaşlarımla izleyeyim filmi değil. Eğer arkadaşlarınız Peter travers, Jonathan rosenbaum değilse tekken ve kafanız çok sakinken izlemenizi öneririm.…devamıKarmakarışık bir filmden sonra laçka olmuş beynimle karalamaya geldim. Spoiler, inceleme kısmına geçmeden önce izlemeyi düşünenler için bir parantez açayım. Çerezimi alayım arkadaşlarımla izleyeyim filmi değil. Eğer arkadaşlarınız Peter travers, Jonathan rosenbaum değilse tekken ve kafanız çok sakinken izlemenizi öneririm. Mutlu olmak kafanızı dağıtmak istiyorsanız bu filmi rafa kaldırmalısınız. Atmosferi, müzikleri, ışıkları vs ne derseniz artık, gerim gerim geriyor her an korku filmi mi izliyorum acaba dedirtiyor. 2 saati geçen süresi ve ağır işleyişiyle yorucu bir film diyebilirim. Bitirdiğimde her yerde iyi bir inceleme aradım ancak elim boş bir şekilde kendi kör topal incelememi yapmaya geldim işte. :) Kafam daha müsaitken tekrar izleyip daha kapsamlı bir inceleme yapmak istiyorum. Her köşesinden, her nesnesi her diyaloğundan yakalanacak bir şey var çok sarmal bir hikaye. Diyalogları İNANILMAZ derecede başarılı. Durdurup durdurup üzerinde düşünülebilir. Filmin daha önceden yazılmış kitabın etkisiyle böyle doldurulduğunu kitap hissiyatının korunmak istendiğini tahmin ediyorum. Olmuş mu derseniz olmuş.
Şimdi meseleye gelelim. Esas kızımınızın filmdeki ismi lucy, kitapta isimsiz bir karaktermiş kendisi. Sevgilisi jake ile, sevgilisinin ailesine tanışmaya gittikleri bir hikayenin içinde izliyoruz filmi. Lucy her şeyi bitirmeyi düşünüyor kendi kendine, jake ile olan ilişkisini bitirmeyi düşünürken bir yandan onun ne kadar zeki, uyumlu biri olduğunu diğer yandan da bir şeylerin ne kadar eksik olduğunu geçiriyor aklından. Ayrılmayı düşündüğü birinin evine gidip ailesiyle tanışmak jake'e haksızlık değil mi diye düşünürken fırtınalı bir günde jake in ailesinin evine doğru araba yolculuklarını sürdürüyorlar. Lucy eve varmak ile ilgili karamsar endişelerini anlattığı şiirini okuyor. Edebi tarafı tartışılmaz derecede iyi olan bu şiir sanki jake in aile yaşantısına yazılmış gibi olacak ki bahsedilen köpeği de diğer bir iki detayı da evde görüyoruz. Jake in annesi ve babası psikolojik sorunları olan iki insan özellikle annesinde bunu görmemek imkansız. Oyunculuğu tebrik etmek lazım lucy nin üzerinde yaratılan gerginliği bana iliklerimde hissettirdiler.
Jake sürekli anne babasının hatalarını düzeltiyor, annesi sinir kahkahaları atıyor, babası fikirleriyle gelin kızımızı boğuyor boğuyor duvara atıyor derken kısır bir döngünün içine giriyoruz. Jake in anne babası sahne sahne bir yaşlanıyor bir gençleşiyor. Lucy nin telefonu durmadan çalıyor arayan kendisi, gizemli bir bodrum katı var her an film korku filmine dönebilir, lucy hadi gidelim diyor gidemiyorlar bir türlü işte böyle böyle kafam yandı benim. Gelelim işin analiz sentez kısmına. Ben ne kadar yazarsam yazayım her yanı metafor dolu bu filmin eksik bir tarafı mutlaka kalacaktır. Dediğim gibi kör topal bir şeyler yazayım istiyorum.
Jake ve lucy nin aynı kişi olabileceğini düşünüyorum. Lucy bir şeyleri bitirmek isterken kendi hayatından dolayısıyla jake ile olan ilişkisinden bahsediyordu. Yazdığı şiir de bizzat kendi çocukluğunun geçtiği travmatik eviydi bu yüzden jake şiiri kendisi için yazmış olduğunu düşündü. Bu teoriye göre doğru bir düşünce. Köpeğinin küllerini odasında gördüğünü izliyoruz oysa aşağı katta sürekli silkelenen bir köpek görüyoruz. Sahne birebir aynı. Bir köpek kaç kere üzerindeki suyu aynı şekilde atabilir ey izleyiciler? Tabi eğer bu bir anı olarak zihinde kalmış bir sahne değilse... Köpeğini hep o şekilde hatırlayan biri için anımsanan sahne hep aynı olacaktır öyle değil mi? Devam eden dakikalarda jake in resim yaptığını dahası lucy nin tablolarının üzerinde jake in isminin olduğunu görüyoruz. Duvardaki fotoğrafın önce lucy sonra jake in çocukluğu gibi görünmesi de destekliyor sanırım bu teoriyi.
"yeterince yakından bakıldığında her şey aynıdır." tam yerinde bir sözdü.
Lucy kurtulmak istediği toksik aile evinin içinde adeta kapana kısılıyor ve suçlayacağı kişi jake den başkası değil. Her şeyi bitirmeyi düşünüyor, bitirmek istediği yine jake. Kendinden kaçmak için jake i harici bir nesne olarak dizayn ettiğini düşünüyorum. Filmin başında jake ve kendisinin ayrı ayrı görünmez iki insan olduğunu ancak bir çiftken insanların dikkatini çektiğini söylüyordu. Tuhaf gelen bir nokta da jake ile olan ilişkisini çok sahiplenip aralarındaki bağı kutsal bulması, onu ezelden beri tanıyor gibi hissetmesi. Devamında 6 haftalık bir birliktelik olduğunu öğreniyoruz. 6 hafta için çok iddialı sözler değil mi lucy? Bu 6 haftalık sürecin, lucy nin jake i inşa ettiği 6 hafta olduğunu düşünüyorum. Jake her şeyi bırakmak için üretilmiş bir nesneden başkası değil. Lisede gördüğümüz hademe de aynı şekilde. Terk edebilmek geride bırakabilmek için oluşturulmuş kimlikler. ++