(@) - Raf

İyi arkadaş seçimi diye buna derim ben.. Romantik izleye izleye romantik birine dönüşeceğim maazallah. Yine kapak tasarımı ve gördüğüm editler sayesinde izlediğim bir anime, reels kaydırmak ilk defa bir işime yarıyor ahahsh (Marin'e tutuldum, her animede yaşandığı gibi) Küçüklüğünden beri…devamıİyi arkadaş seçimi diye buna derim ben.. Romantik izleye izleye romantik birine dönüşeceğim maazallah. Yine kapak tasarımı ve gördüğüm editler sayesinde izlediğim bir anime, reels kaydırmak ilk defa bir işime yarıyor ahahsh (Marin'e tutuldum, her animede yaşandığı gibi) Küçüklüğünden beri kendini Hina bebekleri yapmaya adayan, bu tuhaf hobisi yüzünden de yalnızlaşan (kabaca dışlanan) Gojo (Beyaz saçlı olan değil) ile korkutucu seviyede sosyal ve enerjik olan Kitagawa-san (kısa ismiyle Marin) ikilisini izliyoruz bu animede. Zıtlıklara ve animenin tuhaf konusuna rağmen ben ikisini baya yakıştırdım. Tuhaf konu derken ne demek istedim? Şöyle ki lisede geçen baya bir romantik anime var, elbette bu yönden klasik ama bu iki karakterin "Cosplay" teması ile bir araya gelmesi işi ilginç yapan detay. Marin Cosplay hastası ve doğal olarak el işlerinde yetenekli olan Gojo ile bu sayede bir araya gelmiş oluyor. Şunu belirtmem gerek, anime romantik komedi olarak geçse de içinde Ecchi sayılabilecek kadar çok sahne mevcut. Direkt bir çıplaklık söz konusu değil ama sahneler özellikle bu tür şeyleri sevmeyenlere animeyi yarıda bıraktıracak kadar fazla. Benim hoşuma gitti tabii orası ayrı (Gojo, seni anlıyorum dostum) Animasyon kalitesi yine acayip hoşuma gitti. Özellikle de Marin'in yüz ifadelerine bayıldım diyebilirim. Yine komedisi ve müzikleri de iyiydi, özellikle Gojo'nun amcasının bulunduğu sahneler güldürdü baya :) (Marin şaka yaptım dermişim tarzında cümlelerle nabız yokluyor anlamadım değil, ben de çok kullanırım o hileyi.) Final bir yandan güzel bir yandan da yetersizdi, elbette @rosa' dan aldığım tavsiyeyle beraber 13. Bölümü kafamda kurgulayarak finali kendim yapıyorum✌ Hoşuma gitmeyen taraflardan bahsedeyim, Öncekikle ana karakterlerimiz oldukça uyumlu ve hoş. Ancak animede yan karakter yok neredeyse (Gojo'nun büyükbabasını saymazsak), bu da açıkça sadece ana karakterlere odaklanmamızı ve ister istemez çeşitliliği azaltıyor. Cosplay teması güzel olsa da (ben de başta Gojo kadar bilgiliydim bu konuda) baştan sona kadar hep Cosplay de Cosplay olunca ister istemez biraz sıkabiliyor, gerçi ben bir günde animeyi bitirdiğim için de olabilir. Final yetersizdi evet ve bunun üstüne sanki 2. Sezon gelecekmiş gibi bir kapanış yapmışlar. Gerek var mı 2. Sezona diye düşünürsek aslında var ya, ben isterim en azından 😄 Shikimori-san animesinde yanaktan öpücük ne ya diye dırdır etmiştim, burada o da yok. Lan bari çıkma filan teklif etseydiniz çok kuru kaldı böyle.. Her şeye rağmen izlemeye değer bir animeydi. Öyle çok aman aman bir şey değil muhtemelen, ben bayıldım yine de 🤩 (Her izlediğim şeye bayılmaktan favori listesi normal izleme listesine yetişecek shshsh) Zaten bu biraz da beklenti-sonuç meselesi. Beklentiyi düşük tuttuğum günden beri ne izlesem beğeniyorum. Son olarak animede çok göze vurmadan (belki biraz vuruyorlar) verilen bir mesaj da bulunuyor bizlere. Bu mesajı da açıkça çok beğendim, özellikle de havai fişek sahnesinde Gojo'nun artık yalnız değilim düşünceleri duygulandırdı. Sevdim seni Gojo, bi de sürekli aynı şeyleri giymesen on numara olacak.. Tavsiye ediyorum kesinlikle 👌 (Favorim 6. Bölüm) (Ayrıca animede live action ve diğer animelere ufak göndermeler de var, bu da böyle gereksiz bir bilgi işte izlerken dikkat edersiniz belki)

perseusjackson 4 months ago

Kawaii dake ja nai Shikimori-san

Keigo Maki

8 Gönderi

Spoiler içeriyor Finali beğenmedim. Yine kapak tasarımı yüzünden başladığım bir anime ile buradayım. Bir tarafım anime güzeldi diyor diğer yanım çok da değildi havalarında, ortada bir yerde buluşup birkaç satır yazmak isterim. (Bakmayın böyle dediğime, bayıldım animeye) Kapakta gördüğümüz Shikimori-san (kısa olması…devamıFinali beğenmedim. Yine kapak tasarımı yüzünden başladığım bir anime ile buradayım. Bir tarafım anime güzeldi diyor diğer yanım çok da değildi havalarında, ortada bir yerde buluşup birkaç satır yazmak isterim. (Bakmayın böyle dediğime, bayıldım animeye) Kapakta gördüğümüz Shikimori-san (kısa olması için Miccon'u kullanacağım) ve sakarlıkta bir dünya markası haline gelmiş bahtsız İzumi arasında geçen flörtleşmeleri izliyoruz 12 bölüm boyunca. Sakarlık diyorum ama öyle böyle değil, çocuk zar zor hayatta kalıyor öyle söyleyeyim size. Şansının tümünü kız arkadaşında kullanmış diye düşünmeden edemiyor insan. Çok tatlı bir çift, çok tatlı bir lise ortamı ve çok tatlı bir anime. Burada fark edebileceğiniz gibi "Tatlı" kelimesi vurgulu, hem de animenin her yerinde o kadar çok var ki bu durum. Bir süre sonra acaba İzumi mi daha şansız yoksa ben mi diye düşünmeye bile başladım. Ne diyeyim her şeyiyle aşırı ultra tatlı bir anime. Arkadaş ortamlarını ve lise ortamlarını acayip kıskandım, aslında bakarsanız direkt animeyi kıskanmış da olabilirim. Ama özellikle dostlukları inanılmaz hoşuma gitti, ufak ama masum kıskançlık krizleri filan güzeldi. Bu sefer kadın karakterimiz güçlü ve nispeten baskın durumda, çeşitlilik olarak gayet güzel ama İzumi'nin bu kadar sıradan olması da açıkçası hoşuma gitmeyen bir durum. Animenin hoşuma gitmeyen taraflarına geleyim. Öncelikle animenin bir konusu yok. Konu derken kast ettiğim şey şu ki biz 12 bölüm boyunca Miccon ve İzumi çiftinin yaşamlarından bir kesiti izliyoruz o kadar. Zaten sevgili oldukları için herhangi bir heyecan da yok, karakter gelişimi de neredeyse yok gibi. Herhangi bir bölümü ruhsal olarak iyi olmadığınız bir zaman açıp izleyebileceğiniz bir anime. Hani sadece gülümsemek için. Kamiya karakterinin aile hayatını ve geçmişini göremedik ki ben baya görmek isterdim, orada benim gibi değil derken ne demek istedi baya içimde kaldı. İlk defa ana karakter ve yan karakter arasında kaldım bir de, abi her karakter mi bu kadar tatlı olur? Bir diğer beğenmediğim yer tepkilerin aşırı olması. Bazı sahnelerde çok rahatsız etmese de bazılarında ediyor bu durum. Karakterlere gelelim. İzumi dışındaki çoğu karakteri sevdim. Özellikle Kamiya ve Nekozaki favorilerimdi bu animede. İzumi hariç dedim evet çünkü karakter çok şansız, çok iyi niyetli (Korkutucu bir seviyede) ve aşırı utangaç. Tamam utangaç olmayı iyi anlarım, zira ben de öyle sayılırım ama bunun da bir sınırı seviyesi var. Finale kadar geldik, ambians (Bu kelime nasıl yazılıyor acaba?) Ortam falan şahane geriye kalan tek şey de tadında bir öpüşme sahnesi. Miccon içten içe istiyor ama İzumi hiç oralı değil, yanaktan öpmekle yetiniyor. Tamam, belki daha masum böylesi ama ben sırf sen yanaktan öpeceksin diye mi 12 bölüm izledim şimdi?! Daha neyin utangaçlığı be adam? Öp gitsin sinir oldum final bölümde.. Hani soğuk su içmeye ihtiyacınız olduğunda bakkaldan aldığınız su ılık çıkınca hissettiğiniz bir duygu vardır ya, o duyguyla bitirdim animeyi. Bu yönden beğenmedim sonu. Bir İzumi'nin lise ortamına bakıyorum, bir de kendi lise ortamımla kıyaslıyorum ve şöyle ki dostlar İzumi bizim lisede Miccon gibi bir kız arkadaşı boşverin konuşacak birini bile bulamazdı. Akran zorbalığının bu denli olduğu bir yerde o çocuk hayattan soğurdu. Bu açıdan mükemmel bir lise ve arkadaş ortamına sahip bizimki. Bazen şöyle herhangi bir animede trafik lambası ya da dondurma satıcısı olsam nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyorum. Görsel kalitesi olsun atmosfer olsun gayet güzeldi. Miccon'un güzelliği de elbette animeyi taşıyan bir unsurdu. Dediğim gibi Tatlılık ve Havalılık kavramlarının uçuştuğu güzel bir anime. Boş bir vakitte kafa yormayacak tatlı bir şeyler izlemek istediğinizde göz atabileceğiniz türden. Anime gurmesi değilim, her zaman yorumlarımı hoşuma gidip gitmediğine bağlı olarak yaparım. Hoşuma da gitti (Bu arada favorim 6. Bölüm, bundan sonra böyle kısa animelerde sonradan izleyebilmek için birer favori bölüm belirleyeceğim)

perseusjackson 5 months ago

Alya Sometimes Hides Her Feelings in Russian

Ryôta Itô

3 Gönderi

Animelere henüz çok ama çok yeniyim, bunun meyvesini yiyorum şimdilik. Bu animeye neden başladığım konusunda en ufak bir fikrim yok. Neden izlemeye başladığımı bilmediğim gibi şaşırtıcı bir şekilde bayıldım animeye. Anime gurmeleri elbette bu animeye daha gerçekçi bir yorum yapmıştır,…devamıAnimelere henüz çok ama çok yeniyim, bunun meyvesini yiyorum şimdilik. Bu animeye neden başladığım konusunda en ufak bir fikrim yok. Neden izlemeye başladığımı bilmediğim gibi şaşırtıcı bir şekilde bayıldım animeye. Anime gurmeleri elbette bu animeye daha gerçekçi bir yorum yapmıştır, ben de kendimce bir şeyler söylemek istedim. Lisede geçen klasik denilebilecek bir romantik komedi animesi. Ana karakterlerimiz olan Alya mükemmeliyetçi bir kişiliğe sahip ve bundan dolayı da diğer insanları kendisi gibi olmadığı için kendinden uzaklaştıran (içten içe de sevilmek, anlaşılmak isteyen) kelimenin tam anlamıyla bir Buz Kraliçesi. Kuze ise Alya'nın bu soğuk yapısına rağmen ona dostça davranan, inek ama zeki denilebilecek bir tip. Animeyi farklı kılan şey de Alya'nın içindeki duyguları Rusça ifade etmesi, Kuze de anlıyor da çaktırmıyor devam etsin diye .d Hafif ecchi esintileriyle birlikte (çoğu kişi beğenmemiş mesela bu tarafını, ben daha iyi bile buldum) klişe yerler ve sinir bozucu olabilecek bölümler var. Ama tuhaftır bunların hiçbiri bende olmadı, Alya ve Kuze benim için mükemmeldi animede. Sadece onlar değil, ismini şu an yazmaya üşendiğim yan karakterler de çok hoşuma gitti. Özellikle Yuki animeyi sırtladı diyebilirim, ana karakterler ile uğraşması, eğlenceli kişiliği , 4. Duvarı yıkması ile izlemesi çok keyifliydi. Animede tek hoşuma gitmeyen taraf Alya ve Kuzenin birbirini sevmesine rağmen sanki bu durum kötü bir şey gibi kabullenememeleri. Alya çok değil ama Kuze özellikle böyleydi. Kabul et işte ne var sanki bunda belli zaten.. Ben görsellikten çok etkilenen bir insanım, bunu kesinleştirdim bunu izleyerek. Animenin açılış ve kapanış sahneleri dahil animasyon kalitesine tutuldum resmen. Müzikleri de bayıldığım yerlerden biriydi. Alya'nın güzelliği apayrı bir seviye zaten, bahsetmeye gerek bile yok. (Her endingin farklı olması da muhteşem bir detay bu arada..) Rekabet tadındaydı, komedisi yüz gülümseten cinstendi. Karakterler arasındaki ilişkilere de bayıldım. Karakterlerin iç duygularını yansıtma konusunda da çok başarılıydı bence anime. Aslında sorarsanız bu anime abartılacak seviyede değil, orta seviye bir anime muhtemelen. Ancak şu anda böyle bir içerik tüketmeye ihtiyacım (fena halde hem de) olduğu için bu kadar beğendiğimi düşünüyorum. Psikoloji önemlidir.. (2. Sezonu merakla bekliyorum)

perseusjackson 5 months ago

Amok Koşucusu

Stefan Zweig

136 Gönderi

Puan vermeye değer görmedim. Yorumlama isteği bir süredir içimde hiç yok, ama bu kitap ile ilgili içimde kalmasın diyebileceğim şeyler var. Öncelikle daha önce hiç Stefan Zweig kitabı okumadım, yazarın ismini sıkça duysam da ne tür ne tarz yazdığı hakkında…devamı