“Ölüm diye bir şey yok. Sadece ölüm korkusu var. Bu dehşetli bir korkudur. Bazen insanlara yapmaması gereken şeyleri yaptırır. Ölümden korkmamayı başarsaydık her şey ne kadar farklı olurdu.”
“Kanatlarımı koparmak istiyorlar, kanatları olmayan bir ruh nedir ki? Benim ruhum özgürdür. Bir kuş gibi özgür. Yükseklere çıkıp sonra aşağıya iner. Bazen gözyaşı döker, bazen de şarkılar söyleyip kahkalar atar.”
Bir zamanlar hayattaki varlığı, yaşama amacı sadece işi (kalem memurluğu) olan Akakiy Akakiyeviç yeni bir paltoya sahip olduğunda hayatı tamamen değişecekti. Öyle ki kendisinin dünyaya kalem memuru olmak için geldiğini düşünürdü herkes, sabah akşam sadece metin düzenlerdi ve bu çalışkanlığının…devamıBir zamanlar hayattaki varlığı, yaşama amacı sadece işi (kalem memurluğu) olan Akakiy Akakiyeviç yeni bir paltoya sahip olduğunda hayatı tamamen değişecekti. Öyle ki kendisinin dünyaya kalem memuru olmak için geldiğini düşünürdü herkes, sabah akşam sadece metin düzenlerdi ve bu çalışkanlığının iş arkadaşları tarafından hiçbir kıymeti olmaz, onu küçük görürlerdi. Yeni paltosundan sonra hem arkadaşları tarafından daha çok saygı görmeye başladı hem de kendine güveni geldi, işiyle de daha az ilgilenir oldu yani bütün hayatı paltosu oldu.
Aslında beni bu kitapta ve Gogol’un diğer kitaplarında da en çok etkileyen kullandığı dil oldu. Aralarda bizimle konuşması sanki yazar karşımızda bize bildiği duyduğu bir hikayeyi anlatıyor karşılıkı kahve içiyoruz gibi hissettirir bana hep.
İlk olarak benim için bu filmi güzel kılan tek bir mekanda bilim kurgu filmi yapılmasıydı. Tamamen diyaloglarla ilerlemesi, geçmişi anlatırken canlandırmaların olmaması gibi durumlar aslında normalde alıştığımız bilim kurgu filmlerinden farklı geliyor. Konusuna çok girmeden bana göre asıl etkileyici olan…devamıİlk olarak benim için bu filmi güzel kılan tek bir mekanda bilim kurgu filmi yapılmasıydı. Tamamen diyaloglarla ilerlemesi, geçmişi anlatırken canlandırmaların olmaması gibi durumlar aslında normalde alıştığımız bilim kurgu filmlerinden farklı geliyor. Konusuna çok girmeden bana göre asıl etkileyici olan kısmını söylemek istiyorum. Filmde bir karakter yanındakilere aslında çok inanmalarını önemsemeden kendi olağanüstü hikayesini anlatıyor. Film boyunca bende bazı yerlerde anlattığının şaka olduğunu düşündüm, bazı yerlerde inandım ama asıl soru eğer bu gerçekse bize yada anlattıkları kişilere nasıl inandıracaklardı? En son dakikalarda bu gerçekleşiyor aslında ve herkesin aklına gelebilecek bir yöntemle değil. Bu film benim için bu yönden bir bilim kurgudan daha fazlasıydı, sadece bir bilim kurgu filmi olsaydı muhtemelen bu kadar sevmezdim ama kesinlikle güzel bir kurgusu var filmin.
Nasıl başlayacağımı bilemedim çünkü o kadar güzel o kadar etkileyici bir hikayesi var ki. Dili için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, romanlarda gördüğümüz etkileyici cümleler uzun uzun betimlemeler, ruh tahlilleri yok, aslında bir yandan bu okumayı oldukça kolaylaştırsa da tamamen kendi fikrim…devamıNasıl başlayacağımı bilemedim çünkü o kadar güzel o kadar etkileyici bir hikayesi var ki. Dili için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, romanlarda gördüğümüz etkileyici cümleler uzun uzun betimlemeler, ruh tahlilleri yok, aslında bir yandan bu okumayı oldukça kolaylaştırsa da tamamen kendi fikrim olarak bunu görmeyi seviyorum. Ama anlatılan olay o kadar etkileyici ki aslında edebi cümlelere gerek kalmıyor. Kişiler aslında kurgu ama içinde bir çok gerçek olay var bu bir teknikmiş Livaneli böyle söylüyor. Bu sayede o kadar çok şey öğreniyoruz ki sanki dünya tarihini anlatan bir kitap. Almanya, Hitler, İstanbul ve daha birçok konuda bilgiler veriyor bize yazar. Aynı zamanda İstanbul’da gezip görmeyi isteyeceğim birçok mekanıda not ediyorum en kısa zamanda oraları gezeceğim. Kitapta Maya’nın aslında Livaneli’nin düşüncelerini, bakış açısını okumak bana zevk verdi, katılmayanlar olacaktır ama yinede hikayenin insana çok şey kattığını düşündüğüm için okunmasını tavsiye ederimm :)