Because you were foolish enough to love one place, now you are homeless, an orphan in a succession of shelters. You did not prepare yourself sufficiently. Before your eyes, two people were becoming old; I could have told you two…devamıBecause you were foolish enough to love one place,
now you are homeless, an orphan
in a succession of shelters.
You did not prepare yourself sufficiently.
Before your eyes, two people were becoming old;
I could have told you two deaths were coming.
There has never been a parent
kept alive by a child’s love.
Now, of course, it’s too late –
you were trapped in the romance of fidelity.
You kept going back, clinging
to two people you hardly recognized
after what they’d endured.
If once you could have saved yourself,
now that time’s past: you were obstinate, pathetically
blind to change. Now you have nothing:
for you, home is a cemetery.
I’ve seen you press your face against the granite markers –
you are the lichen, trying to grow there.
But you will not grow,
you will not let yourself
obliterate anything.
hayatımda denk düştüğüm en tanıdık şey burda tercüman edilen hisler, doğduğu ev’den bir kez ayrıldıktan sonra yeni ev inşa edemeyenlerin kimsesizliği, ebeveynlere olan sadakatin ruhu nasıl çürüttüğü, devam etmek için bir şeyleri yok etmek gerekliliği, aidiyet hissini bulamamak, köksüzlük,değişim ve dönüşüm…
First Memory Long ago, I was wounded. I lived to revenge myself against my father, not for what he was-- for what I was: from the beginning of time, in childhood, I thought that pain meant I was not loved.…devamıFirst Memory
Long ago, I was wounded. I lived
to revenge myself
against my father, not
for what he was--
for what I was: from the beginning of time,
in childhood, I thought
that pain meant
I was not loved.
It meant I loved.
It is true that there is not enough beauty in the world. It is also true that I am not competent to restore it. Neither is there candor, and here I may be of some use.
“Come to me said the world. I was standing in my wool coat at a kind of bright portal— I can finally say long ago; it gives me considerable pleasure. Beauty the healer, the teacher— death cannot harm me more…devamı“Come to me said the world. I was standing
in my wool coat at a kind of bright portal—
I can finally say
long ago; it gives me considerable pleasure. Beauty
the healer, the teacher—
death cannot harm me
more than you have harmed me,
my beloved life.”
GÜVENİLMEZ KONUŞMACI Dinlemeyin beni, kalbim kırık. Tarafsız bakamıyorum hiçbir şeye. Kendimi tanıyorum, bir psikiyatrist gibi dinlemeye alıştım. Tutkuyla konuştuğumda en güvenilmez zamandır bana. Bu gerçekten çok acı. Yaşamım boyunca övüldüm aklımla, dil becerimle, anlayışımla– Sonunda boşa gitti hepsi. Kendimi göremiyorum…devamıGÜVENİLMEZ KONUŞMACI
Dinlemeyin beni, kalbim kırık.
Tarafsız bakamıyorum hiçbir şeye.
Kendimi tanıyorum, bir psikiyatrist gibi dinlemeye alıştım.
Tutkuyla konuştuğumda
en güvenilmez zamandır bana.
Bu gerçekten çok acı. Yaşamım boyunca övüldüm
aklımla, dil becerimle, anlayışımla–
Sonunda boşa gitti hepsi.
Kendimi göremiyorum hiç.
Kapının önünde basamaklarda durmuş, kız kardeşimin elini tutarken.
Bu yüzden nedenini bilmiyorum kollarındaki çürüklerin
Sayamadığım, gömleğinin altında…
Görünmez olduğumu sanıyorum: Tehlikeliyim bu yüzden.
Benim gibiler, özgeci görünenler,
sakatız biz, yalancıyız:
doğruyu arayanlar
etkisiz eleman saymalı bizi.
Sustuğumda büyür doğruluk.
Açık bir gök, beyaz iplikler* gibi bulutlar.
Altlarında, küçük gri bir ev, kıpkırmızı
pespembe açelyalar.
Doğruyu duymak istersen, kapamalısın kendini
büyük kızına, uzaklaştırmalısın onu:
Yaşayan şeyler böylesine yaralanmışsa,
Davranışlarının bütün işlevleri değişmiştir artık.
Bu yüzden güvenilmemeli bana.
Çünkü yürekteki yara,
akıldaki yara demektir aslında.
Ç.N.: Şairin kaynak dilde kullandığı fiber sözcüğü aynı zamanda kişilik anlamına gelmektedir.
“Bana öyle geliyor ki sanat yapma tutkusu süreğen bir özlem ve kimi zaman, huzursuzluk yaratıyor. Her zaman önünüzde bir hedef var, bir sonraki şiir ya da öykü, görülebilir en azından sezilebilir ama erişilmez durumda. Onu kavramak onu aklından çıkarmamayı gerektiriyor.…devamı“Bana öyle geliyor ki sanat yapma tutkusu süreğen bir özlem ve kimi zaman, huzursuzluk yaratıyor. Her zaman önünüzde bir hedef var, bir sonraki şiir ya da öykü, görülebilir en azından sezilebilir ama erişilmez durumda. Onu kavramak onu aklından çıkarmamayı gerektiriyor. Sesini duyduğunuz o şiir bir yerlerde çoktan bitmiş gibi. Tıpkı bir deniz feneri gibi, tek farkı ona doğru yüzdükçe ondan uzaklaşıyorsunuz.”
Louise Glück
Spoiler içeriyor
uzun bir süredir izlediğim en akıcı şeydi. kanser gibi bir hastalık üzerinden türeyen iki ucu boklu değnek olan bir endüstri, alternatif tıp güzellemeleri ve sakıncaları, narsisizm, ilgi bağımlılığı, anne’den alınan yaralar, patalojik yalancılık derken bir çok şey hakkında düşündürdü. ne…devamıuzun bir süredir izlediğim en akıcı şeydi.
kanser gibi bir hastalık üzerinden türeyen iki ucu boklu değnek olan bir endüstri, alternatif tıp güzellemeleri ve sakıncaları, narsisizm, ilgi bağımlılığı, anne’den alınan yaralar, patalojik yalancılık derken bir çok şey hakkında düşündürdü.
ne zaman sempati beslemeye başlasak kötücül bir şeyle o sempatiyi sarsan bir darbe aldık başrolümüzden.
beni en etkileyen sahneler belle’in karşılıksız ve çabasız sevilebileceğine inanamaması ve kocasının çıkarsız aşkına, onu niye sevip ele vermediğine anlam verememesi ve kendi oğlunun da kendisinin ilgisini kazanmak adına canı yandığıyla ilgili yalan söylemeye başladığını fark etmesi oldu.
spinoza felsefesinden sıklıkla söz eden içerik üreticisi pelin dilara çolak’ın bende uyandırdığı merakla destek yayınlarının felsefe serisinden ‘hakikat kendisinin ölçüsüdür’ adlı kitabını okudum. bu seriyi okunabilirliği ve hap bilgiler içerisi bakımından severek okuyorum. alt başlığı iyi eylemenin ve daima neşede…devamıspinoza felsefesinden sıklıkla söz eden içerik üreticisi pelin dilara çolak’ın bende uyandırdığı merakla destek yayınlarının felsefe serisinden ‘hakikat kendisinin ölçüsüdür’ adlı kitabını okudum.
bu seriyi okunabilirliği ve hap bilgiler içerisi bakımından severek okuyorum.
alt başlığı iyi eylemenin ve daima neşede olmanın etiği olan kitabımız henüz eksik içerik olduğu için bağımsız gönderi hazırlıyorum.
spinoza felsefesi benim için anlaşılması gerçekten zor bir felsefe oldu.
belki de neşede olmayı beceremeyişimdendir bu.
zira kendisi bilgeliğimiz ölüm üzerine değil, yaşam üzerine bir düşünüştür der o zaman da ben bilgeye en uzak şey kategorisinde konumlanırım.
bu arada bağımsız alıntı gönderilerimden rahatsız olanlar varmış, kendilerine beni engellemelerini tavsiye ediyorum çünkü bu platform benim kendim için tuttuğum bir envanter ve özel alanım dahilinde. rahatsızlık veriyorsa ya da bunaltıyorsa önüne geçilmesi de çok kolay.
şimdi alıntılarla devam edeyim.
“gerçek din; kendisini mucizeler ya da kutsal kitaplar gibi tarihsel anlatılar yoluyla değil fakat kendi zorunlu yasaları aracılığı ile görünür kılan bir tanrıyı anlama çabasında gizlidir.”
“arzu akılla dizginlenmesi gereken bir şey değil, öncelikle yetkisini akıldan alan ve nihai olarak akılla olan bir şeydir. kendilik, doğası gereği etkin olmasına rağmen, aklın da arzunun da etkisi altında kalmaya mahkumdur.”
“ilişkiler dünyaya açılmayı, kirlenmeyi, melezleşmeyi ve tüm çeşitliliği içinde gerçeğin deneyimlenmesinden elde edilen daha büyük bir gücü kucaklamayı amaç edindiklerinde erdemlidirler.”
“estetiği konu edinen sanatsal yaratımlar birer ifade biçimi ise, ifade ötekinin varlığında anlam kazanıyor ise, ötekinin varlığı benim edimsel gücümü artırıp azaltabilecek kuvvette ise, benim toplumsal varoluşum da, benim dikkatlice oluşturmam gereken yaratıcı ve dinamik bir estetik kurgudan ibaret olacaktır.”
annelik üzerinden kimlik kazanmış kadınların kendi başlarına bireyleşmesi gerektiğine dair bir hatırlatmaydı. büyük sınavlarla sınanmış olmasına rağmen sürmesi gerektiği için sürdürülen aşklar ve arkadaşlıklar çok güçlü olsa gerek. bu tarz hem sevimli hem anlamlı yapımlara ihtiyacı var ruhlarımızın.