Ön bilgi: "Oldukça uzun bir yazı olduğu için yazım/imla yanlışlarım ve kullanmayı hiç sevmediğim yabancı kelimeleri Türkçeye yamama terbiyesizliğini yapmış olabilirim, şimdiden özür dilerim." Belgesel, belki de ilk metal müzik belgesellerinden biri olan "Heavy Metal Parking Lot" kaydından alınan görseller…devamıÖn bilgi: "Oldukça uzun bir yazı olduğu için yazım/imla yanlışlarım ve kullanmayı hiç sevmediğim yabancı kelimeleri Türkçeye yamama terbiyesizliğini yapmış olabilirim, şimdiden özür dilerim."
Belgesel, belki de ilk metal müzik belgesellerinden biri olan "Heavy Metal Parking Lot" kaydından alınan görseller ile başlıyor. Aslında Antropoloji eğitimi alan Sam Dunn küçük yaşlardan beri hayranı olduğu ve yıllarca Satanizm suçlamalarına maruz kalan, dinleyicisini toplumdan izole yaşıyormuş gibi gösteren bu müziğin kültürel geçmişini gözler önüne sermeyi amaçlamış.
Küçük bir öz geçmiş hikayesinin ardından, Heavy metal nerede başladı; ilk Heavy Metal grubu hangisiydi sorusu ile Belgesel başlıyor.
Geddy Lee'ye (Rush) göre Metal öncesi sound yerleşimi olarak ilk metal grubu Blue Cheer idi, kimine göre "Born to be Wild" şarkısı ile bu tanımı ilk kullanan Steppenwolf, kimine göre Led Zeppelin. Eğer Alice Cooper'a sorarsanız Heavy Metal onun mucizesidir (seni çok severim Cooper ama uçma abicim 🤣), Lemmy (Motörhead) agama göre Deep Purple.
Cannibal Corpse, Lamb of God, Rob Zombie ve Yönetmen Sam Dunn ise Black Sabbath diyerek tartışmayı noktalıyor.
Bana sorarsanız bende hiç tartışmasız Black Sabbath derim, evet seksenlerde yoğun olarak Metal diye adlandırılan bu müziğin bir evveli muhakkak var ama daha ağır gitar tonları kullanılmış olması "bence" onları Metal olarak adlandırmamız için yeterli değil. Hatta ilk albümü 1970 çıkışlı olmasına rağmen Black Sabbath bile tam olarak Metal diye adlandırılımazdı, çünkü bunun için albümün tamamının bu sounda sahip olması gerekir. Bu demek değil ki Sabbath bir Metal grubu değil yanlış anlaşılmasın, Sabbath kendi adını taşıyan bu ilk albümle değil fitili ateşlemek resmen Bomba atmıştır orta yere, çünkü Rob Zombie'nin de belgeselde söylediği gibi bütün o sert riffleri, notaları, karamsar ve rahatsız eden vurucu sözleri ilk yazan Black Sabbath'tır onların arkasından gelen hemen hemen her grup onları kopyalamıştır.
==Tonny Iommi röportajı==
Müzik yazarları ve Müzisyenlerin Heavy Metali kendine özgü tanımladığı alt yapısının nasıl olması gerektiğini ve tarihsel geçmişini anlattıktan sonra seksenler NWOBHM
==Bruce Dickinson röportajı==
**Müzikal kökler
Michael Dome (Müzik Yazarı) şöyle bir benzetme yapıyor; Wagner bugün yaşasa Deep Purple, Beethoven ise Led Zeppelin ile çalışırdı.
Bilinçli Rock/Metal dinleyicisi bunun her zaman farkında olmuştur. "oğğğğ zert müsik, vooğğğ bağiriyelağ, gafa zallıyelağ" formundan çıkamayan kör dinleyici bunun safi gürültü olduğuna karar verir ve ne yaparsan yap onu ikna edemezsin, ama o müziğe saygı duyup kulak veren kim olursa olsun temelindeki klasik unsurları hemen farkeder ve saygı duyar. Dinleyicisi olur olmaz, sever sevmez ayrı konu ama en azından saygı duyar ve ötekileştirmez.
Aslında belgeselin ana fikri de bu, yıkıcı unsur gibi görülen bu müzik aslında sanat icra eder ve dinleyicisi toplumun bilnçli bir üyesidir. Tek fark sözlerinin alışılmışın dışında olması, daha doğrusu "bugün ülkemizde de yaşadığımız baskı rejiminin" duymaktan korktuklarını haykırıyor olması.
Klasik müziğin yanında tabi ki tartışmasız etkenlerden biri de "Blues". Hem bir enstrüman olarak gitarın afrika kökenli olması hem köle hayatı yaşayanların kendini ifade etmek için aykırı sözler barındırması ile Blues Metal müziğin altyapısını oluşturan önemli etkenlerden biridir, keza Geddy Lee ve Tonny Iommi'de bunun şüphesiz müziklerinde önemli bir etken olduğunu söylüyor.
**Çevre
Metal müzisyenlerinin nasıl bir ortamda büyüdüğü, gençliğinde neler yaşadıklarını ve yaptıkları müziği nasıl etkilediğini anlatan bu bölüm yine müzisyenlerin kendi anlatıları ile devam ediyor. "Heavy Metal" tanımının çıkışına tanıklık ediyoruz bir yandan, birinci ve ikinci dünya savaşlarının ardından neredeyse bütün Avrupayı etkisi altına alan Ağır Sanayi üretiminin 60/70 yıllarında zirve yaptığı bir dönem ve köleler artık Afrika kökenliler değildi, herkes köleydi.
**Hayranlar
Dinleyiciler bu müziğin onlar için ne ifade ettiğini kendilerine göre anlattığı bölümde Rob Zombie'nin söylediklerini alıntılayacağım çünkü net bir özet gibi.
"Bu müzik bir hayat tarzı. Başka müzikler için insanlar 'Bunu sevdim, ama bir hafta sonra sıkıldım' derler. Metalciler hep metalci kalır, ben sıradan bir tip değilim. Bir şey beğendiğim zaman, kalıcı olmalı. Mesela kimse 'Evet ya, bir yaz Slayer'a takmıştım' demez. Öyle birini ben görmedim. Benim tanıdığım insanların göğsünde SLAYER yazıyor." ve bu sözlere eşlik eden 'Slayer - Live Intrusion 1995' kaydının başında yer alan aykırı bir satanist ayine maruz kalıyoruz (bu bölüm bazı izleyicileri rahatsız edebilir).
**Metal Kültürü
Ve Metal müziğin ciddi anlamda "Hac Mekanı" olan Almanya Wacken Open Air bu belgesel için olmazsa olmaz bir çekim alanıydı, hem dinleyicileri hem de müzisyenleri bir arada görüp röportaj yapmak için en uygun mekan.
Ama büyük bir hata yapıp Mayhem ile başlıyorlar grubun takipçileri bilir çok olaylı bir geçmişleri vardır, alkolün de etkisiyle tatsız tuzsuz bir şey çıkıyor ortaya.
En iyi seçimi yapıp Ronnie James Dio ile röportaj yapıyolar, belgeselin ilerleyen bölümlerinde yine onunla konuşacaklar fakat şunu atlamadan geçmeyeyim "Dio: Dreamers Never Die" belgeselinde yazmıştım hangi gruplarda yer aldığını kişiliğini vs. Belgesel adına konuşacak en etkin isimlerden biridir.
Metal müziğin simgesi haline gelen (🤘) "maloik"in hikayesini anlatarak başlıyor, Black Sabbath konserlerinde sahnede bunu kullanarak kendisiyle özdeşleştiğini ama Gene Simmons'a sorarsanız onun bulduğunu söylecektir diyor. Bu kısımı yıllardır anlamadım, aralarında var olan dostluk adına yapılan bir şaka mı yoksa bir rekabet dolayısıyla sataşma mı kafamı hep kurcalamıştır. Çünkü DIO öylesine tatlı, mütevazi, egolarından arınmış bir adamdır ki, kimseyle sorunu olduğuna inanamazsın. Hem bu belgeselde hem de Dreamers Never Die belgeselinde tanık olacağınız üzere mükemmel bir insan.
**Sansür
Benim bu belgeseli yıllar önce ilk izlediğimde, aklımda en net yer eden bölüm: Seksenlerin ilk yarısına doğru Birleşik Devletler'de saçları kabarık İnci kolyeli teyzeler ve ağzında ki puro ile göbekli kelli felli amcalar her nedense Metal müziği bir hedef haline getirip sorgulamak istiyorlar. Bunun nedenlerinden biri de Judas Priest şarkısının neden olduğu iddia edilen yaşanan bir intihar vakası.
Bu kabarık saçlı teyzeler ve göbekli amcalar Metal müziğin şiddet içerdiğine dair hezeyana kapılıyor ve yedikleri nanelerin gençliğe bir zararı olduğunu umursamadan, Metal müziğin gençlere kötü örnek olduğunu düşünerek savunma yapması için Twisted Sister vokali Dee Snider'ı çağırıyorlar. Under the Blade şarkısının şiddet içeren sözleri nedeniyle. Neden Dee Snider seçilmişti bire bir onun röportajı ile alıntılıyorum;
"84 çılgın bir yıldı. Tipper Gore ve AMM'yi (Aile Müzik Merkezi) duymuştuk
ama çok da iplememiştik.
Her şovumuzda dini grupların protestosu olurdu. Bu da bizi gözüne kestirmiş başka bir aile grubu diye düşündük.
AMM'nin senato ile sansürü tartışacağı toplantısına gelir misin dediler.
Bence bu savaşta bayrağı sen taşır mısın demekti.
Yürü be oğlum! Cesuryürek modeli. Cesuryürek daha çekilmemişti ama olsun.
Ben de 'Verin lan bayrağı, tutmayın beni' oldum.
Onlar da herkes gibi beni küçümsüyorlardı. Beni kafasız bir metalci olarak gördükleri için çağırmışlardı. Benim salak olduğumu gösterip, fikirlerinin doğru olduğunun kanıtı olarak kullanacaklardı. Cümle kurabileceğimi, İngilizce konuşabildiğimi bile sanmıyorlardı.
Yırtık kot, deri çizmeler, göz makyajı, saç baş darmadağın gittim oraya. Ben öyle laf olsun diye giyinmem. Pisliğin tekiyimdir, hiç de utanmam. Adamlara gazı verdim bir güzel, iyice havaya soktum.
Konuşmam cebimdeydi. Zaten kaç hafta üzerinde çalışıp nükleer bir silah haline gelene kadar güzelleştirmiştim. Kötü bir öğrencinin ödevi gibi otuz kere katladım.
Kağıdı açıp masada kırışıklıklarını düzelttim. Çok pisliğim ya.
'Vah vah, kurbanlık koyun bu yahu' diye acıdılar bana. Ben de başladım okumaya:
- Snider: 'Bugün buraya çağrılan tek kişi olduğuma göre, bu fırsatı şarkı sözlerinin yorumu ve yargılanmasında nasıl yanlış anlaşılmalar olabileceğini ve bu durumun birini nasıl haksız yere karalamaya alet olabileceğini göstermek için kullanmaya karar verdim. AMM'nin hedeflerinden biri olarak açıklamam kişisel görülebilir.'
Suçlamalarının yersiz olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde gösterdim.
Suçlamalarının asılsızlığını görünce bocaladılar.
Under the Blade 'Bıçak Altında'nın sadomazoşist öğeler içerdiğini söylüyorlar, oysa gitaristimin boğaz ameliyatını anlatıyordu.
- Senato: Şarkıda ameliyat kelimesi kullanılmıyor. O yüzden böyle bir
sonuca varılabilir.
- Snider: Varılabilir tabii. Daha önce de belirttim, şarkılar aracılığıyla insanlar yaşadıklarını ifade ederler. Bunları farklı yorumlamak mümkündür. 'Gore' sadomazoşist öğeler aramış ve bulmuş. Ameliyatla ilgili öğeler arasaydı onu da bulurdu!
'Gore'un aklı oraya çalışıyorsa...' dedim. Al Gore yerinden öyle bir sıçradı ki!
Listeye şiddet içeriyor diye aldıkları şarkı bağımsızlık bildirisi kadar şiddetliydi."