İnançlar tarihine farklı bir bakış kazanmak isteyenler için kusursuz bir film. Bu konulara ilgi duyan herkesin mutlaka izlemesi gerekir. En az Matrix kadar ufku açan, yeni bakış açıları kazanmanıza olanak sağlayan eşsiz film.
Vizyona girdiği dönemde baskıcı rejimlerin yönettiği birçok ülkede yasaklanan muazzam bir film. Film, dinin ikiyüzlülükleriyle, son derece komik sonuçlar doğuran belirsiz bir anlatı dizisiyle birleştirilmiş absürtlük ve dağınık entelektüel esprilerle dalga geçmekten büyük keyif alıyor. Din ve din fanatikliği eleştirisini…devamıVizyona girdiği dönemde baskıcı rejimlerin yönettiği birçok ülkede yasaklanan muazzam bir film. Film, dinin ikiyüzlülükleriyle, son derece komik sonuçlar doğuran belirsiz bir anlatı dizisiyle birleştirilmiş absürtlük ve dağınık entelektüel esprilerle dalga geçmekten büyük keyif alıyor. Din ve din fanatikliği eleştirisini son derece zekice yapıyor. Neredeyse 40 yıl sonra bile bugün her zamanki kadar güncel. Bu filmi güzel yapan sadece tipik Monty Python tarzında histerik bir şekilde komik olması değil, aynı zamanda muhtemelen din konusunda çoğu insandan daha akıllı bir bakış açısına sahip olmasıdır. Belki de bu film tanrıya küfürdür, ama eğer cehenneme gideceksen, oraya giderken neden eğlenmeyelim ki? Ayrıca film “toplum dini yaratır mı?” sorusunun cevabını da veriyor.
Filmin kendiside bir şeyi de bilmeyin diyor ama yorumlardan görüldüğü gibi yine herkes her şeyi biliyor, herkes fularını takmış olay örgüsünün, senaryonun falan zayıflığından bahsediyor. Yahu sanat ifadedir, bunun formu opsiyoneldir. Giriş-gelişme-sonuç motifi opsiyoneldir. Klasik Hollywood filmleri gibi belli bir…devamıFilmin kendiside bir şeyi de bilmeyin diyor ama yorumlardan görüldüğü gibi yine herkes her şeyi biliyor, herkes fularını takmış olay örgüsünün, senaryonun falan zayıflığından bahsediyor. Yahu sanat ifadedir, bunun formu opsiyoneldir. Giriş-gelişme-sonuç motifi opsiyoneldir. Klasik Hollywood filmleri gibi belli bir standarda göre yazılmış bir film değil, serbest bir film izliyorsunuz. İlla o ezber kalıplardan birine sokma işte, yok komedi, yok dram bir sus, bi’ izle sadece, bi’ bilme.
Dolu bir film. Sadece toplumsal metaforlarla değil, ifade gücüyle. Sanatın işi kolektiften ifade edilmesi gerekeni ifade etmektir ve bu film bunu yapmıştır. Örneğin bir komedyen olarak evrensel Jester arketipini verebilmiş, hem arada kalmaktan canı yanması, hem de hep arada kalmak istemesi Jester'ın karakteristik bir paradoksudur. Yine özellikle Bahtiyar ile olan sahneler senaryoda üzerine ciddi kafa yorulmuş, düşünülmüş karelerdi. Hayata ince ince ama çok akıllıca dokundurmuş. Özetle popüler kültürü, şifa bağımlısı insanları, entelektüel yorgunluğu, sokaktaki gerçekleri ilmek ilmek kara mizah ile seyrettirdiği dram filmi olmuştur.
Hikayesinden çok daha fazlasını anlatan böyle filmlerden alabilecekleriniz, kendi egonuzu 2 saatliğine bırakıp sanatçıyla ne kadar empati yapabildiğinize bağlıdır.
Bir kere bu evreni bize sevdiren yegane şey kafamızın dağılmasıydı. Bol diyalog ve derinlik içeren bir hikaye altyapısı yok John Wick'in. İnanılmaz bir aksiyon sahnesiyle başlayınca John Wick evreni budur işte dedim ancak yanılmışım. Konuyu kısaca özetleyelim, iki üç kıyafet…devamıBir kere bu evreni bize sevdiren yegane şey kafamızın dağılmasıydı. Bol diyalog ve derinlik içeren bir hikaye altyapısı yok John Wick'in. İnanılmaz bir aksiyon sahnesiyle başlayınca John Wick evreni budur işte dedim ancak yanılmışım. Konuyu kısaca özetleyelim, iki üç kıyafet ve silah tanıtımı yapıp aksiyondan aksiyona dalalım kafasında bir yapım olmuş Continental. Yoklukta gideri var tabi, ama vasatın üstünde bir dizi değil.
Spoiler içeriyor
Zengin/fakir ayrımını oldukça trajik şekilde ele alan, kazandığı her oscar'ı sonuna dek hak eden çok iyi bir film olmuş Parazit. Çok farklı bir beklenti ile başlayıp, beklentilerimin çok farklı şekilde sonlanması ile ayrıca şaşırmamı sağladı. Çamaşır askısında asılı duran çoraplar…devamıZengin/fakir ayrımını oldukça trajik şekilde ele alan, kazandığı her oscar'ı sonuna dek hak eden çok iyi bir film olmuş Parazit. Çok farklı bir beklenti ile başlayıp, beklentilerimin çok farklı şekilde sonlanması ile ayrıca şaşırmamı sağladı. Çamaşır askısında asılı duran çoraplar ile başlayan ve yine aynı sahne ile (bu kez kış mevsimi) size veda eden, verdiği mesajlar ile inşa ettiğimiz dünyamızın pek de yaşanılası olmadığını, dürüst ve erdemli görünen yaşamların birer yalandan ibaret olduğunu yüzümüze acı şekilde çarpıyor. Başroldeki ailenin bodrum kattaki evlerinin penceresinden baktıkları sokakta yaşananlar bile, gelir adaletsizliğinin insanlara ne denli zorluklar yaşattığını gözler önüne seriyor. Evdeki klozet üzerine bile uzun uzun tespitler yapılabilir. Boktan bile daha aşağı bir seviyede yaşayan aile, kapitalizm sayesinde bağımlı hale geldiğimiz şeylerden kopamayarak yaşamlarımızın çarpıklığına ışık tutuyor. Zengin insanlar için kişisel keyif göstergesi olarak görülen yağmur, fakir insanlar için su baskınları ile boka batmak anlamına geliyor. Bunu en çok, zengin kadının oğlunun yaş günü için yaptığı alışveriş sonrası özel aracında eve dönerken yaptığı telefon görüşmesinde hissediyoruz.
Ve koku! Bana göre filmin en etkileyici ve vurucu gerçekliği kokuydu. Avamlar olarak istediğiniz kadar burjuvazinin bir parçası olmaya çalışın, yeri geldiğinde onlar gibi giyinin, onlar gibi yiyip için. N'aparsanız yapın, üzerinize sinen o avam kokudan kurtulamazsınız. "Alegori nedir?" sorusunun ete kemiğine bürünmüş hali, arka bahçedeki katliamın parçası haline gelen koku sayesinde tüm çıplaklığı ile karşınızda beliriverir. Dışarıdan kusursuz gibi görünen insanların, aslında o kadar da kusursuz olmadıklarına da şahit oluruz. Salondaki masanın altında gizlenirken, zengin karı ve kocanın salondaki koltuk üzerindeki yakınlaşmaları sırasındaki diyaloglar, insan zihninin ve haz algısının hastalıklı yanlarını hissettirir. Avamın, burjuvadan pek de bir farkı olmadığını, bodrum katta yaşadığı anlaşılan bir diğer avam aile ile sürpriz tanışmaları sonucu anlarız. Güç verilen insanların, birbirlerinin üzerlerine basıp geçmek için hiç de ikilemde kalmadıklarını, insan doğasının zayıf olanı ezmeye eğilimli olduğunu bir kez daha görür ve utanırız. Avam, gözlerini iğrenç gelir adaletsizliğine kapatarak gerçeklerden kaçar. Burjuva ise parazit olarak gördüğü avamlarla aralarına abartılı yaşamlarını koyarak gerçeklikten kaçar. Hepimiz, her birimiz kolay yolu seçerek bir şeylerden kaçmayı seçiyoruz.
Film durağandı. Konu düşünülünce belki bir tık daha keyif verici işlenebilirdi. Bunun dışında film ahiret kavramını ve bunun kanıtlanması halinde neler olacağını konu alıyor. Ben beğendim. Ayrıca insanlar hayatlarında bazı kararlar alırken sevginin ve aşkın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.…devamıFilm durağandı. Konu düşünülünce belki bir tık daha keyif verici işlenebilirdi. Bunun dışında film ahiret kavramını ve bunun kanıtlanması halinde neler olacağını konu alıyor. Ben beğendim. Ayrıca insanlar hayatlarında bazı kararlar alırken sevginin ve aşkın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Acaba şu an yaşadığımız hayatın bir değeri var mı yoksa her saniye geçmeye çalıştığımız bir kareden mi ibaret? Bağnaz biri değilseniz bu filmi izlemeniz için önünüzde hiçbir engel yok.
Açıkçası Marilyn Monroe'nun hayatı hakkında çok az bilgim vardı. Tabi ki bir film ile bir insanın hayatı öğrenilmez ama en azından bir kısmına ışık tutabilir. Zaten filmin kurgu kısmını da düşünürsek eleştirel bakmak zorundayız. Evet, ben filmi sevdim. Ağır ilerliyor,…devamıAçıkçası Marilyn Monroe'nun hayatı hakkında çok az bilgim vardı. Tabi ki bir film ile bir insanın hayatı öğrenilmez ama en azından bir kısmına ışık tutabilir. Zaten filmin kurgu kısmını da düşünürsek eleştirel bakmak zorundayız. Evet, ben filmi sevdim. Ağır ilerliyor, odaklanması zor bir film ama yine de biyografi anlatımı açısından başarılıydı. Film de Marilyn Monroe hiç var olmadı diyebiliriz. O bir gölgeydi, bir hayaletti; magazin dergilerinin yarattığı sarışın saçlar ve seks bombası etiketlerinin altında aslında gerçekte olduğu kişi olarak hem sevilmek hem de saygı duyulmaktan başka bir şey istemeyen zavallı Norma Jeane'in bedenine sahip olmak için yaratılmış Marilyn anlatılıyor. Ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın, yalnızca dışını görenlerden asla kaçamadı; parlak ten, sarışın, yanaktaki güzel ben. Ve her fırsatta, onu tek kullanımlık güzel etten başka bir şey olmayan taşınıp sunulan bir şey olarak gören zalim, zalim adamlar karşısında var (Adrien Brody'nin nazik karakteri hariç).
Filmin sanatsal kısmına gelirsek sürekli değişen kare hızı ve renk değişimleri, kasıtlı olarak bulanıklaştırılan çerçeveler ve çağrıştırıcı görüntülerle birleşmesi güzel bir detaydı. Ana de Armas'ın oyunculuğu çok iyiydi. Monroe taklidi yapmıyor ve Monroe'yu bildiğimiz haliyle tamamen yakalamaya çalışıyor. Ama asıl beğendiğim sahip olamayacağı türden bir aşk isteyen, nazik, tatlı ve umutsuz bir kadın olan Norma Jeane'i de canlandırmasıydı. İliklerimize kadar işleyen hassas, korkutucu bir performans sunuyor. Şimdi filmin olumsuz yorumlarına gelirsek, film kısaca o***** çocuğu erkekleri ve bunları arka planda işleyen sistemi ve o***** muamelesi gören, sistemin ezdiği, erkeklerin parçaladığı bir kadını yansıttığı için mi kızıyorsunuz? Evet, yönetmenin bazı sahneleri abartıp, Marilyn Monroe'nin bir fahişe gibi yansıtılması hoş olmamış. Yönetmenin anlattığı bu abartı kısımlarını geçersek mantıklı bir şekilde düşünelim. Marilyn Monroe gibi seks ikonu haline gelmiş bir kadının hayatı sizce bu filmde anlatılandan farklı mı olmuştur? Gerçekten mutlu muydu? Gerçekten özgür müydü? Bu filmi ona karşı niye saygısızlık olarak algılıyorsunuz? Günümüzde de Hollywood sektöründe aynı rezillikler ortaya çıkıyor, daha çıkarılmayanları kim bilir kaç tane var? Belki de bu sapkın düzenin ilk büyük kurbanı Marilyn Monroe idi. Belki de sisteme aşıktı ya da hoşlanıyordu, yoksa niye her şeyi bırakıp ayrılmadı. Film aslında az çok bunu yansıtıyordu. Toparlarsam genel olarak başarılı bir filmdi.
Son olarak bu filmin zor konusu nedeniyle sevmemenizi ya da sadece bir film olarak sevmemenizi kesinlikle anlayabiliyorum, ancak filmi izlemeyen ya da film izlemeyi bilmeyen kişilerden gelen bazı aşırı olumsuz yorumlarla ilgilenmeye çalışmak bile gerçekten utanç verici.