"Can çekişmek nasıl bir şeydir bilir misin Olric? Hayır efendimiz nasıl bir şey?Ona söyleyebileceğin o kadar şey varken susmaktır." "Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi…devamı"Can çekişmek nasıl bir şeydir bilir misin Olric? Hayır efendimiz nasıl bir şey?Ona söyleyebileceğin o kadar şey varken susmaktır."
"Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
Anlaşılmamak üzerine bir başyapıt.Turgut Özben'in yakın arkadaşı Selim Işık'ın ölümünün ardından onu anlayabilmek unutmamak unutturmamak adına verdiği bir mücadelenin öyküsü konu alınmış.Bu mücadeleyi kendi ağzından şöyle dinliyoruz:"Ölümü bilerek yaşamak istiyorum Olric.Yaşamanın anlamını bilmek için,ölümün anlamının karanlıkta kalmasını istemiyorum...Selim'in parça parça olmuş resmini yapıştırmalıyım.Selim ne yaptı?Hep düşündü mü?".Turgut Özben arkadaşının ölüm haberi üzerine zihinsel rahatsızlıklar yaşamaya başlar.Gözleri uzaklara dalar zihninde her gün yeni bir kovalamaca başlar."Anlaşılmak"ne büyük bir dert ne koca bir çaresizlik olarak kalır Turgut'un zihninde.Bir işkenceye dönüşür.Artık o yalnızca Selim'i anlamak onu dinlemek ister.Selim'in arkadaşlarına tek tek giderek hepsinde Selim'in parçasını o kayıp şeyi bulup çıkaracağını umarak iç dünyasına geri döner ve arar durur.Bu sıralarda en yakın dostu Olric ile tanışırız.Saatler süren sohbetler edilir gittikçe zaman kavramı silinir bütün maceraların sonu istediği gibi biter Olric'le.Turgut'un araştırmaları sonucunda Selim'in bir çok yazısını yok ettiği kendi sözleriyle şöyle anlaşılır"Beni bulamayacaklar.Ne kadar uğraşsalar çözemeyecekler sırrımı...Sonunda pişman olacaklar insan müzesinde bir manken eksik kalacak.Bir biçim veremeyecekler bana.Vicdan azabından kahrolacaklar.Bir türlü bir biçime sokamayacaklar beni.Böylece intikamımız alınacak."buna rağmen Selim'in ölümünden önce yazmış olduğu bir günlük sonunda bulunur."Tutunamayanlar'la işte o zaman yakından tanışırız.Onlar da kim diyeceksiniz.Onlar bizimle birlikte aramızdalar, içimizde yaşıyorlar.Okuyorlar,yazıyorlar,çiziyorlar,kırılıyorlar bolca umut ediyorlar ve karamsarlığa kapılıyorlar,uyum sağlamaya çalışıyorlar,nereye gitseler yalnız kalıyorlar belki bazen gülümsüyorlar da ama yinede hayatın akışına tutunamıyorlar.Onlar bizden gibi görünürler.Yine de bizden biri değiller.Selim yine günlüğünde şöyle diyor"Bu deftere anlamsız sözler yazmak istiyorum artık.Aklımı kullanmaktan ve anlaşılmaya çalışmaktan bıktım." bende bıktım bu kitabı yorumlamaktan ve anlaşılmadığını anlatmaya çalışmaktan o yüzdendir ki bitiriyorum...