Spoiler içeriyor
Suspiria incelemem "Sinema ve Mekan" dersim için bir mekan yorumlaması olarak sahne odaklı yazılmıştır. Haliyle normalde film görüntüleri ve yazısı formatıyla hazırlanmıştır ama burada görüntü paylaşamayacağım için hangi sahne olduğunu belirterek açıklamasını yazacağım. Başlamadan önce sunumda da değineceğim giallo türünün…devamıSuspiria incelemem "Sinema ve Mekan" dersim için bir mekan yorumlaması olarak sahne odaklı yazılmıştır. Haliyle normalde film görüntüleri ve yazısı formatıyla hazırlanmıştır ama burada görüntü paylaşamayacağım için hangi sahne olduğunu belirterek açıklamasını yazacağım.
Başlamadan önce sunumda da değineceğim giallo türünün bazı özelliklerinden bahsetmek istiyorum:
🔹️İtalyan sinemasında giallo, genellikle slasher, gerilim, psikolojik korku ve daha az sıklıkla doğaüstü korku unsurları içeren bir cinayet gizemi kurgu türüdür.
🔹️1970’lerde popülerlik kazanmıştır.
🔹️Atmosfer peşindedir.
🔹️Aynalar, kırık camlardan bolca görebilirsiniz.
🔹️Röntgenci kamera hareketleri hakimdir (yakın çekim, uzun takipler).
Hikayemiz, ana karakterimiz Suzy'nin bale okuluna kabul edilmesi ve oraya gitmesiyle başlıyor. Önce havaalanından çıkışını izliyoruz. Kamera, bir Suzy'i bir kapıyı gösteriyor ve kapıya baktığımız sırada filmin geneline hâkim olan o korkunç müzik (Goblin'in efsane soundtracki) çalarken Suzy'ye baktığımız anda kesiliyor. Aynı mekânı iki farklı bakış açısıyla izleyip çok farklı bir yolculuğa çıktığımızı, korkunç şeylerin yaşanacağını anlıyoruz. Otomatik kapı mekanizmalarına birden yapılan yakın çekim de her an her şeyin olabileceği korkusunu şimdiden içimize salıyor. Daha sonra kız bir taksiye biniyor. Yönetmen daha okula varmadan gösterdiği kötü hava şartlarıyla bu yolda olmanın korkunçluğunu şimdiden hissettiriyor aslında. Zaten giallo türü atmosfer peşindedir demiştik.
Okula vardığımızda binayı dışarıdan ilk defa görüyoruz. Kırmızı renk hâkim. Bu filmdeki mekanlardan bahsederken renklere çok çok fazla değineceğim. Bunu filmi yorumlamak için yapmak dogmatik bir düşünce olacaktır. Mesela ‘’beyaz saflığı temsil eder, bu sahnede beyaz hâkim olduğu için saflık ön plana çıkarılmak istenmiştir.’’ demek aslında gösterilmek istenen dengesizliği hiçe sayabilir. Ancak biz bunu filmi değil mekanları yorumlamakta kullanacağımız için sorun olmayacaktır. Tekrar binanın kırmızılığına dönecek olursak yönetmenin hâlâ içeri girmeden buranın bize tehlikeli olduğunu söylemeye çalıştığını anlayabiliriz.
Sonra ön kapısı açık olmayan okulun arka kapısından giren bir öğrenci bizi okulun içine sokuyor. İç dekorasyon ve süslemelerin simetrik olması ve pembe rengin hâkim olması hemen dikkatimizi çekiyor. Bunları; okulu sakin, huzurlu bir mekân olarak gösterme çabası olarak yorumlayabiliriz. Ama asansörün üstündeki kırmızı üçgen bize pek de öyle olmayacağını söylüyor.
Daha sonra öğrencinin odasını görüyoruz. Yine pembe renk yoğun. Duvardaki birbirine geçmiş kuş ve balık süslemeleri ise bu odaya dışardan bakınca hâkim olan kırmızı rengin, dışarıdan gelecek olan bir tehlikenin habercisi olduğunu destekler nitelikte. *Kuş ve balık* yani av ve avcı iç içe.
Daha sonra okuldaki simetri ve pembe dolu iç tasarım, dışarıdaki bu tehlikeyi görmemizi engelliyor derken, iç ve dış mekânı birbirinden ayıran en hassas noktadan yani cam bir tavan süslemesinden bu tehlikeyle karşı karşıya kalıyoruz.
Tam bundan sonra başka bir sahne ile ertesi günün sabahına geçiyoruz ve filmde çok az sahnede bu mavi duvarları görüyoruz. Yapının genelinde pembenin yoğun olması burasının kızlar için bir okul olduğunu hatırlatıyor. Burada karşımıza çıkan mavi duvarlardan sonra ise okulda ilk defa erkek görüyoruz. Bunu dün akşam yaşanan tehlikenin sebebini onlara bağlamamıza sürükleyen bir mekân detayı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir giallo filmi, katilini en son sahnesinde açık eder. Yani burada mekân seyirciyi şaşırtma görevi görüyor diyebiliriz.
Filmdeki kırmızı koridoru çok fazla görüyoruz. Bir mekânda korkuyu hissettirmenin en kolay yollarından biri belki de. Bunun en büyük örneği olarak ‘’The Shining’’ filmini söyleyebiliriz. O da bu filmden sonra çıkmıştır. Koridorun kırmızı olmasının yanı sıra ucundaki süslü cam yine dışarıdan benzer bir tehlikeyle karşı karşıya kalabilirsiniz diyor adeta.
Daha sonra bir sebepten dolayı etrafı perdelerle çevrilmiş bir mekânda yatıyor öğrenciler. İçeriden baktığımızda kırmızı renk hâkim ve gölgeler vuruyor. Dışarıdan bir tehlike gelebileceğini söylüyor ve kamera dışarıya çıktığında ise mavi renkle karşılaşıyoruz. Yine bir av-avcı ilişkisine hizmet ediyor mekân.
Daha sonra okul müdürünün odasını görüyoruz. Beyazın hâkim olduğu nadir sahnelerden. Bu başlarda da bahsettiğim gibi saf görünme çabası, dengesizlik olarak yorumlanabilir. Yalnız bu sefer mekân, mavi duvarlar gibi yanıltma değil de bizi gerçeğe götürme görevi görüyor, yavaş yavaş sona yaklaştırıyor. Duvardaki yuvarlak kemer süslemelerinin, filmde çok gördüğümüz koridorlara benzemesi de bunu destekliyor.
Daha sonra bir sekansta Suzy'nin arkadaşının tehlikede olduğu için, mavi ile ışıklandırılmış mekanlardan kaçmaya çalıştığını görüyoruz. Ardından onu merak edip peşinden giden Suzy de, kırmızı koridordan başlayıp yine mavi ile ışıklandırılmış bir kapıya yani müdürün odasına yöneliyor. Bu mekânda dikkat çeken bir süsleme ise üç farklı renkteki sarı, kırmızı ve mavi çiçekler. Sonra karakterimiz gerçeğe bu mavi çiçekle ulaşıyor. Yani mavinin bu mekanlarda da bir kurtuluş yolu olarak karşımıza çıktığını görüyoruz.
Mavi perdelerin ardından bu sefer ucu görünmeyen sarı bir koridor. Gizlenen gerçeğin biraz ileride, koridorun sonunda olduğunu söylüyor bize mekân ve öyle de oluyor.
Karşımıza yine av-avcıyı ayıran perdeler çıkıyor. Suzy burada gördüğümüz kırmızı perde ile av konumunda dururken bir kapı ile mekân değiştirip karşısına çıkan mavi perdelerin etkisiyle birden avcı konumunu alıyor ve tüm bu olayları bitiren kişi oluyor.
Ardından orayı terk etmek için kırmızıdan mavi ışığa doğru koşuyor ve tüm kırmızılığı yani tehlikeyi arkasında bırakmış, yüzü güler bir şekilde oradan uzaklaşıyor. Şimdi yağan yağmur ise artık kötülükten arınmış olduğunu gösteriyor bir nevi. Şimşek çaktığında kırmızı arka planda parıldayan bir imgeye dönüşüyor kendisi.
Şuna da değinmek istiyorum, tüm bu renk çıkarımlarını söyleyebilmemin nedeni okula kör bir piyanist seçmeleri. Sanki mekânın verdiği mesajları anlamayacak bir çalışan bulmak sebebi ile. Sonra kendisinin okulun çok uzaklarında öldürülmesini de giallo türü bu filmdeki okul mekanında yalnızca kadınları öldürmeyi tercih eden bir yaklaşımda bulunmaları diye açıklayabiliriz.
**Ayrıca bu duvar süslemesi, ünlü Hollandalı ressam Maurits Cornelis Escher'in eserlerinden alınmıştır. Grafik mezunu olması ve daha sonra matematiğe yönelmesi, bu tarz mozaik baskılar yapmasında yol gösterici olmuş. Eserinin filmde neden kullanıldığına dair fikrim ise şu şekilde: İtalya'yı sevmesi ve burada uzun yıllar geçirmesi, eserlerinde önemli bir yeri olmasının yanı sıra mekanlara verdiği önem. Kendisi, birbirini tekrarlayan ve tamamlayan ögelerin olduğu birçok eser vermiş fakat birinde, Metamorfoz l eserinde bu ögelerin birbirini tamamlaması daha farklı. Bir İtalyan kasabasından insana doğru mozaik bir geçiş görüyoruz. İnsan ve mekanın birbirini tamamladığı fikrini benimsediğini düşünüyorum. Ve bence yönetmen de bunun farkına varmış ki filminde kullanmış. Yani aslında giallonun babası Argento'nun bu filmi hakkındaki mekansal yorumlamaların zorlama olmadığı aksine kendisinin de filmi çekerken mekan hakkındaki bu ince detayları düşünmüş olabileceği kanaatindeyim.
Giallo türünün tıpkı bu film gibi doğaüstü korku unsurları içerebileceğinden bahsetmiştik. Suzy’nin bir bale okulunu kendine paravan edinmiş bu cadılar topluluğunu yok etmesi ise tavus kuşu şeklinde toplanmış bıçaklardan birini kullanması sayesinde gerçekleşiyor. Üçgenler, perdeler, kemerler, duvar süslemelerine ek olarak böyle bir mekân detayı kullanılmasının sebebine gelecek olursak tavus kuşunun estetiği, güzelliği, çekiciliği temsil ettiğini söyleyebiliriz. Amacı yıllardır genç ve güzel kalmak olan cadının odasında böyle bir mekân detayının bulunması, hiçbir replikte bahsi geçmemesine rağmen cadının amacını ifşa ederek bu filmin mekânlarının ne kadar üst düzey bir açıklayıcılıkta kullanıldığını kanıtlıyor aslında. Tevrat’ta da cennetin bekçisi tavus kuşu, güzelliğinin sonsuza dek sürmesi için ruhunu iblise satar ve onun cennete girmesine sebep olur. Buna göre ego ve kibirle eşleştirilen bir hayvanın cadıya karşı silah olarak kullanılması yine önemli bir detay. Eski Mısır kaynaklarında ise göze benzeyen tüyleri sayesinde nazar kavramı ile ilişkilendirilen tavus kuşu, kötü enerjilerden korunmak adına tılsım olarak kullanılmıştır. Yani neresinden tutarsanız tutun kendini açıklayabilen bir mekânsal anlatım mevcut. Daha açık olan detaylardan birisi ise Suzy’nin yerde ezdiği yarasa. Yarasayı direkt olarak kötülük, karanlık, hâliyle de cadılıkla bağdaştırabiliriz. Ezilmesi ise yine Suzy’nin bu olayları bitiren kişi olacağını gösteriyor. Normal şartlarda görünmeyen cadının sadece şimşek çaktığında kırmızıya dönüşen mekânda görünmesi ve Suzy’nin tam bıçağı ona sapladığı sırada mekânın yeniden maviye dönüşmesi de yaptığımız tüm kırmızı ile kötülük, mavi ile kurtuluş yolu ilişkilendirmelerini haklı çıkarır durumda.