Eskişehir YARDIM! MÜJDE!!! (Sevapoint kazanma fırsatı)
Eskişehir'de olup Porsuk Kültür dergisinin Yol dosya konulu dergisini alan varsa bir sayı da bana yollayabilir mi?
Zira içinde yazım var ama Eskişehir'e yolum düşmüyor. Sevaptır!
Onca zaman sonra kahvemi içerken anımsadığım geçmişim ile karşı karşıya kalmak ne garip. Akşam serinliği artarken çadırın demirlerini sabitliyorum. Yukarıda asfaltı yaran lastik sesleri belli bir süre sonra sıradanlaşıp siliniyor. Çevreyi daha iyi duyumsuyorum. Kavak ağaçları ince dallarını rüzgara vermiş…devamıOnca zaman sonra kahvemi içerken anımsadığım geçmişim ile karşı karşıya kalmak ne garip. Akşam serinliği artarken çadırın demirlerini sabitliyorum. Yukarıda asfaltı yaran lastik sesleri belli bir süre sonra sıradanlaşıp siliniyor. Çevreyi daha iyi duyumsuyorum. Kavak ağaçları ince dallarını rüzgara vermiş kirli sesli bir pavyon şarkıcısı gibi hışırdıyor arkamda. Sol tarafım da büyük bir çayırlık alan var. Sağımda İzmir-Aydın otobanı Torbalı bağlantı yolu. Yaz bitmek üzere ve hala cebimde ki otuz beş lira dışında bir birikimim yok. Bir de yol boyunca içip kahve ile karışan şarabın midem ile ağzım arasında ki o göğsümü yakan kusmuksu tadı. Yanımda su olmadığı için ara ara soğuyan kahve ile sabahı sabah edeceğim ve işin kötü yanı bütün öğleni berbat edecek bir baş ağrısı taşıyacağım.
Yıldızlar tam da tepe de duruyor işte bütün samanyolunu izleyebiliyorum bu karanlıkta ama ne zaman kafamı kaldırsam engel olamadığım kusma arzusu sebebi ile ağırlaşan başımı yere indiriyorum. İnsan tanrıyı hep kendinden uzakta arıyor. Öyle yüce olmalı ki mutlaka yukarıda bir yerde olsa gerek. Yoksa Ortadoğu da öldürülen çocuklara bu kadar geç kalır mıydı? Tecavüze uğrayan bir kadının çığlığı yetişmiyor olsa gerek. Dua etmek için bile ellerini yukarı kaldırıyordu annem. Oysa şu anda tam da ayaklarımın ucunda işte o zamandan mekandan ayrı olan. Veysel'in sadık yari, tırmık ile karnını yarsan da deste gül veren toprak.
Gözleri kapanıyor ve kafası omzuma düşüyordu sürekli. Sabaha karşı Beylikdüzü'ne giden metrobüste çocukça bir arzuyla camın kenarına geçerdi hep uyuya kalacağını bile bile. Bu artık ikimiz arasında sözsüz ve yazılı olmayan bir anlaşma idi. Bütün çocukça heyecanları o alır ben de onun bu heyecanından doğan anaç sevinçten payıma düşeni. Saçlarının kokusunu hatırlıyorum. Yol boyu ellerini avuçlarıma bırakır sadece köprüyü birleştiren demir tümseklerde ve durak girişlerinde ki sarsıntılar ile uyanıp daha gelip gelmediğimizi sorardı. Pencereye yansıyan silüetini izlerdim, hiç anlaşamadığı kavga dövüş yaşadığı burnunu mesela. Herşey ona öyle yakışırdı ki tarih boyu uğruna medeniyetlerin çatıştığı bir şehirin içinden geçerken izlenebilir olan şeyin yine o olması şaşırtmazdı beni. Güneş doğmak üzere ufuk kızıla çalıyor. Metrobüs durağa büyük bir gürültü ile yanaşıyor. Kapılar açıldığında sabah serinliği doluyor içeri. Her durakta açılan kapı inecek olduğunuz durakta serinletir.
- Uyanmalısın geldik.
- Uyuyamadım ki!
Şartları eşitlemek gerekiyor aşkta zira bir diğerinin daha fazla ödün veriyor olması beklenti yaratabilir. Gülümsüyor işte, yine kapanmak üzere olan turkuaza çalan gözleri ile. Eve geldiğimizde ise yatağın üzerine bırakıyor kendini. 'Kocaman bir yatak alalım horluyorsun ve uykumu sikiyorsun.' diye diye alınan yatakta elbiseleri ve ayakkabıları ile. Ayakkabılarını ve çoraplarını çıkaracağım. Sonra üstündekileri. Uyumuyor olduğunu anlayacağım giydirirken. Hızlı hareketler ile yatağa girmek için can atan halini. Onu giydirirken istemsizce duyduğu mutluluğu seyredeceğim.
Kusuyordum işte, gözlerimi açamıyordum.
Hiçbir şey yemedim gün boyu. Midem ağzımdan çıkacak gibi ama yine de döküyorum içimde ki herşeyi. Hava ortalama soğuk 10-12 derece arasında bu koku şimdilik rahatsız edici değil en azından yeniden uyuyana kadar.
Sıcak vurdukça içeride ağırlaşan keskin kusmuk kokusu ve terden göğsüme kadar ıslanmış tişörtün verdiği rahatsızlık ile uyanıyorum. Ne lanet bir gün Tanrım! Çadırın fermuarını açmadan önce tişörtümü değiştiriyorum. Kuru bir elbisenin verdiği güzel his bile birazdan temizleyeceğim pislik karşısında tatmin etmiyor beni. Başım da muhteşem bir ağrı var. Kafam bir mengenede ve gitgide sıkılıyor mandalı. Yolun üst tarafına çıkıyorum, cumartesi günü Kuşadası'na ve Bodrum'a giden beyaz yakalilarin tatil başlangıcı. Uzun süre yolda olmanın öğrettiği küçük püf noktaları.
Suyum yok, yiyecek tek şey uzun zamandır zor günler için çantamda bulunan köri soslu noodlle. Yola koyulmamak için herhangi bir sebebim yok sanırım.
Artık Gezgin Hippi isminde bir YouTube kanalım var. Otostopla daha önce defalarca gezip yıllarca sokaklarda kitap satmış biri olarak YouTube da bir şeyler yapayım dedim e bir destek olursunuz.
https://youtube.com/channel/UCMSfMMpb7eCsJxA9uJWGtVA
Rafullahirahim!
Bak şimdi film bir kısmı manga alıntısı ama Sion Sono bir de bunu tsunami sonrası yeniden temize geçmiş. Dramı güzel ama diğer filmlerine nazaran kötü oyunculuklar var. Herşey bir yana her gece bir Sion Sono ilaç gibi.
He film…devamıRafullahirahim!
Bak şimdi film bir kısmı manga alıntısı ama Sion Sono bir de bunu tsunami sonrası yeniden temize geçmiş. Dramı güzel ama diğer filmlerine nazaran kötü oyunculuklar var. Herşey bir yana her gece bir Sion Sono ilaç gibi.
He film Venedik film festivaline de gitmiş. Bir festival filmi yani kısacası. İzlenilesi.
Öteki Kadınlar: Queer Müslümanlar -Ve Daha Fazlası
(Sub yayından çıkmış fena bir kitap tavsiyesi- bölüm kitap içinden alıntıdır.)
Dil önemlidir. Fikirlere ve daha da önemlisi hislere ses verir. Ergenlik çağlarımdayken, neden sadece karşı cinse değil de bütün cinsiyetlere ilgi duyduğumu…devamıÖteki Kadınlar: Queer Müslümanlar -Ve Daha Fazlası
(Sub yayından çıkmış fena bir kitap tavsiyesi- bölüm kitap içinden alıntıdır.)
Dil önemlidir. Fikirlere ve daha da önemlisi hislere ses verir. Ergenlik çağlarımdayken, neden sadece karşı cinse değil de bütün cinsiyetlere ilgi duyduğumu anlamamıştım. Bir kız okuluna gittim ve etrafımdaki vücutların serpilmeye başlamasını ilgi ile izledim. Politik olarak radikal ebeveynlerim vardı, ama konu sekse geldiğinde öyle değillerdi.
Arapçada sikişmek’e ne diyorsunuz? Ya da Urducada amcık’a? Bir parçası olabileceğim bir dilim yok. ‘Kara çarşafın kola değen ince kumaşı’ yerine kullanılan bir kelime var mı? Peki Urduca konuşan bütün nüfus karanlıkta sözleri bulmak için çırpınırken saçma sesler çıkararak mı orgazm oluyor yoksa tamamen sessizce mi? Ya da sadece çığlık mı atıyorlar?
Urduca androjinleri ya da kız-erkekleri bilmez. Arapça kızgınlıkla Allah’a kitaba sövmeyi bilmez. Bugün Pakistanlı olmak yarıdiller bilmektir, hep kelimeleri bulamamaktır, anlamamaktır çünkü hiç konuşulmamıştır. Urducada açılamazdım. Urducada boşalamazdım. Kuir olmak ve boşalmak, benim ödünç aldığım deneyimler. Sözcük olmadan, o şey hiç var olabilir mi?
Bunu yalnızca yarı çıplakken yazabilirdim, dudaklarım sıcak sütten yanmış, arada bir memelerimi avuçlamak için durarak. Müslümanlar dramaya bayılırlar, başka hiçbir şey olmasa bile din, sizi gösterişe duyulan bir sevgiyle ortada bırakır. Ve erotizme. Nihayetinde, başörtüsünden daha erotik bir şey yoktur. Genç Pakistanlı Müslüman kızlar kolejlerden veya üniversitelerden gizlice kaçıp çocuklarla buluşmak için çarşaf giymeleriyle meşhurlardır. Yine de tamamen kara çarşafla örtünmüş kızlar birçokları tarafından şüpheyle karşılanırlar, peçe herhangi bir tanrıyı memnun etmekten ziyade kimliğini gizlemek için takılır. Bazı kadınlar tıraş olmamak ve alışıldık güzellik standartlarına uymamak için kara çarşaf giyer. Burkalar kuir vücutlar, cinsel sapıklar, genç ve azgın üniversiteli kızlar için giysilerdir. Geçmişte bende onlardan bir tanesini çok fazla giydim, özellikle de vakitsiz bir vahşi mastürbasyon seansından sonra hemen evden çıkmam gerektiğinde. Bugünlerde sadece dolapta asılı duruyor. Artık daha fazla umursayamıyorum.
Burkasıyla gezen, klitorissiz kuir kız-erkekler olarak, bizi görmezden gelen pek çok dile rağmen hep var olduk. Ve her zaman da çıkış yolumuzu bulduk.
Rafullah selam!
Uzun zamandır yolculuklar alkol ve kamp hikayesi sonunda eve varıp bir film izleyeyim dedim. İzlenmişleri izlemek bazen iyi geliyor.
Sion Sono mis gibi yönetmen. Film şöyledir böyledir diye uzun uzun anlatmam ama akıllara zarar rahatsız edici ve sevdiğim…devamıRafullah selam!
Uzun zamandır yolculuklar alkol ve kamp hikayesi sonunda eve varıp bir film izleyeyim dedim. İzlenmişleri izlemek bazen iyi geliyor.
Sion Sono mis gibi yönetmen. Film şöyledir böyledir diye uzun uzun anlatmam ama akıllara zarar rahatsız edici ve sevdiğim tarzda. Biraz kuracalayin mis gibi yorumları var. Ardından cold fish yap yansın kafalar. Hadi bakalım gidip biraz da yeni kitaptan birşeyler okuyalım onu da ekleyeceğim tavsiyeye.
Merhaba Rafgil! (Kendince önemli)
Biraz zaman ayırmanızı rica edeceğim.
3 yıl önce otostop, çadır eksenin de işporta kitap ve fanzin tezgahım ile yolculuk yapıyordum. Pandemi öncesi kısa süre borç öderim dediğim iş pandemi dolayısıyla oldukça uzun sürdü. Ama istifamı verdim…devamıMerhaba Rafgil! (Kendince önemli)
Biraz zaman ayırmanızı rica edeceğim.
3 yıl önce otostop, çadır eksenin de işporta kitap ve fanzin tezgahım ile yolculuk yapıyordum. Pandemi öncesi kısa süre borç öderim dediğim iş pandemi dolayısıyla oldukça uzun sürdü. Ama istifamı verdim yeniden yola çıkıyorum.
Konu şu ki bu süreçte yolculuk esnasında internetten de kitap satıyor olacağım. Güney Asya öncesi son kez Türkiye turu atıyor olacağım. Bu süreçte Instagram dan (gezginhippi) takip edebilir. İşporta tezgahıma gelebilirsiniz. Ya da dolap ve benzeri uygulamalardan alabilirsiniz ki o da profil linkim de bulunuyor.
Dayanışmanın gücü ile şimdiden teşekkürler.