Son iki bölümü ile beklenmedik şeyler ortaya çıkaran, en son bölümü ile bu kadar da olmaz dedirten, psikolojik idare eder bir mini dizi. İzlenilesi, akıp gidiyor çünkü ama karakterlerle özdeşim yapamadım, hiçbir karakter ile bağ kuramadım. 6.8/10
Rafta bulunmadığı için sizlere bağımsız yazarak sinema hakkındaki bir belgeselden söz etmek istiyorum. "The Story of Film: An Odyssey" Sinemanın Hikayesi Uzun zamandır böylesine tatmin eden bir belgesel izlemedim, seyir keyfi yüksek ve sinema tarihine vâkıf olmak için birebir. İlk…devamıRafta bulunmadığı için sizlere bağımsız yazarak sinema hakkındaki bir belgeselden söz etmek istiyorum.
"The Story of Film: An Odyssey"
Sinemanın Hikayesi
Uzun zamandır böylesine tatmin eden bir belgesel izlemedim, seyir keyfi yüksek ve sinema tarihine vâkıf olmak için birebir.
İlk bölüm sinemanın doğuşuyla alakalı, Edison ve Lumier kardeşlerden başlıyor ve 1920'lere kadar nasıl film çekilir, hangi teknikler nasıl doğdu ve nasıl kullanılmaya başladı, Holywood, nasıl doğdu?
İkinci bölümde Chaplin, Keaton'dan ve Holywood dünyasından 1920'lerden bahsediliyor.
Bölümler belli yılları mercek altına alıyor. 15 bölümden oluşuyor ve son bölüm modern zamanlar, günümüz sinemasına değiniyor.
Doyurucu bir belgesel bahsettigim gibi.
Truffaut ve Hitchcock belgeseli de diğer önerim.
Sizin de belgesel ve kitap önerilerinizi alırım yorumlarda. :)
#Sineraf Christian Bale'in oyunculuğu ile başlamak istiyorum. Bu adamı seviyorum, narsist bir sapık bu kadar iyi canlandırılır. Tüketim çılgınlığı, marka takıntısı, lüks merakı, rekabet ve kıskançlıklar ancak en mühim olan bu kapitalist sistemde bireyin iç dünyasında kurguladıkları. İnsana dair iyi…devamı#Sineraf
Christian Bale'in oyunculuğu ile başlamak istiyorum. Bu adamı seviyorum, narsist bir sapık bu kadar iyi canlandırılır.
Tüketim çılgınlığı, marka takıntısı, lüks merakı, rekabet ve kıskançlıklar ancak en mühim olan bu kapitalist sistemde bireyin iç dünyasında kurguladıkları.
İnsana dair iyi bir eleştiri olmakla beraber çılgınca bir film. Karakter oldukça derin işlenmiş ama katiyyen özdeşleşemiyoruz. Esasında aciz bir insan mı yoksa gerçekten 27 yaşında Vice President olmuş başarılı bir insan mı?
İsmi gerçekten Bateman mı?
Ben filmde yaşananların karakterin bilinçaltının yansıması olduğunu düşünüyorum. Karakter bu sistemde elde edemediği tatmini kurgularıyla elde ediyor. Edemediği haz, çekicilik ve lüks hayatı kurgusuyla yaratan aciz bir adam belki de. Filmi birçok açıdan ele alabiliriz. Finaline dair tahminler yürütebiliriz lakin bunun pek önemi yok. Modern çağın tanrısı parayı ve paranın insana sunduğu tatmin eşiğinin her zaman büyüdüğünü, tatmin olamamanın sonuçları narsist bir birey üzerinden anlatılmış. Oldukça yüzeysel yorumladım belki de düşüncelerimi toparlayamadım ancak öneriyorum arkadaşlar. 7,6/10
Bir başyapıt. Harika. Yönetmen efsanesi. Polonski'nin izlediğim ikinci filmiydi, tüm filmlerini tek tek mercek altına alacağım, sanırım favorim olacak. 9,5/10
Öylee güzel ki. Bıkmadan usanmadan çocukluğumdan beri izliyorum. Blu Tv'de bütün bölümleri yer alıyor. Yönetmen için kötü şeyler konuşabilirim, zaten başka projesi de yok. Kanıt'ın ciddi anlamda cast direktörü ve yönetmen problemi var. Yine de o amatörlük izlememe engel olmadı,…devamıÖylee güzel ki. Bıkmadan usanmadan çocukluğumdan beri izliyorum. Blu Tv'de bütün bölümleri yer alıyor. Yönetmen için kötü şeyler konuşabilirim, zaten başka projesi de yok. Kanıt'ın ciddi anlamda cast direktörü ve yönetmen problemi var. Yine de o amatörlük izlememe engel olmadı, her bölüm büyük heyecanlı. Şimdi de rastgele açtığım bölüm yılbaşı temalıydı. Ha ri ka
8/10
#sineraf Trier, insanları nasıl rahatsız ediyor? Benim cevabım insanlara ayna tutarak. Melankoliden sonra beni Trier'le barıştıran bir film oldu. İzlediğim en iyi filmler arasında... Bencil, açgözlü insan doğası eline firsat geçtiğinde daima zalimliğe başvurur. İnsan başlı başına kötü ruhludur, çocuklar…devamı#sineraf
Trier, insanları nasıl rahatsız ediyor?
Benim cevabım insanlara ayna tutarak. Melankoliden sonra beni Trier'le barıştıran bir film oldu. İzlediğim en iyi filmler arasında...
Bencil, açgözlü insan doğası eline firsat geçtiğinde daima zalimliğe başvurur. İnsan başlı başına kötü ruhludur, çocuklar da keza, kötüdür.
Film oldukça doyurucu bilhassa finaliyle. Ne yazık ki birçok iyi filmin finalde izleyici vuramadığıni düşünürdüm ama aklımda Dogville, tamamlayıcı finaliyle kalacak.
Oldukça keyifli distopik bir film. Ama açık uçlu epey, soru işaretleri bırakıyor. Oyuncu kadrosu geniş, müzik tam olması gerektiği gibi, filmde en beğendiğim seylerden birisi müzikleriydi belki de. Genel olarak keyifli bir film. 7/10
Spoiler içeriyor
#Sineraf günün filmi.... Villeneuve, uzun zamandir izlemek istediğim çağdaş sinemanın ses getiren yönetmenlerinden. Filmi izlerken bir yandan yazdım. İlk olarak teknik açıdan ne isim verildiğini bilmiyorum lakin son derece sarı bir film ve beni oldukça rahatsız etti bu görsel efektleri.…devamı#Sineraf günün filmi....
Villeneuve, uzun zamandir izlemek istediğim çağdaş sinemanın ses getiren yönetmenlerinden.
Filmi izlerken bir yandan yazdım.
İlk olarak teknik açıdan ne isim verildiğini bilmiyorum lakin son derece sarı bir film ve beni oldukça rahatsız etti bu görsel efektleri. Belki de bu sarının bunaltıcılığı, kasveti beni etkiledi. Müzikler ve görsel efektler gerilim unsurunu oluşturuyor. Ağır ilerleyen bir filme göre oldukça merak uyandırıcı, hiçbir sahnesinde atlayamadım yahut sıkılmadım.
Tarih profesörü Adam'ın bakış açısından yoğunlukla ilerliyor. Varlığı silik, "zevk" alamayan, pısırık, toplumdan kopuk olduğunu düşündüğüm bir karakter. Anthony, saplantılı, baskın. Film boyunca Adam'ın bastırdığı güdüleri gerçekleştirmeye çalıştığını izliyoruz. Bağlanan Adam, Anthony'e dönüşüyor. Aldatıyor ve oldukça sinirli. Adam, Anthony'e karşı silik yani derste anlattığı diktatör mevzusunda Anthony, onun diktatörü oluyor. Diyolog çok fazla yok ancak oyuncular oldukça başarılı. Karakterin duygusunu çok iyi yansıtabiliyor.
Örümcek imgesi filmde kullanılmış, yönetmen ilk sahnede bize bu mesajı veriyor. Oturdum tek tek örümcek mitolojilerine baktım..
Anthony'in karısının 6 aylik hamile oluşu ve Anthony'nin 6 aydır ajansa uğramayaşı aklıma çift karakterliliği getirdi. Acaba dedim??? Burada çözüldü.
Otel sahnesinde oyuncunun mimikler inanılmaz yalnız ikisi başka kimsenin olmadığı bir otel odasında birarada. Ta ma men psikolojik bir film oluşunu burada oturttum kafamda. Zaten yönetmenin bence kurguda hatası gözümüze sokuşuydu bu psikolojisini karakterin.
Göğüs izlerinden doğum tarihlerine... Her şey aynı.
Bir adam iki karakter...
Anthony'nin karısının tarih profesörü Adam'ı ilk görünce nasıl dehşete düştüğünü görmüştük... kadının hamileliği üzerinde de filmde oldukça çok durulmuş.
Bu çift karakteri biraraya getiren hamilelik olsa gerek.
Adam, annesiyle görüştüğünde annesi üçüncü sınıf oyunculuk hayallerini bırakmalısın derken de izleyiciye çift karakterliliği buram buram hissettirmiş, hatta açıkça söylemiştir.
"Karımla yattın mı?" sahnesinde bu iki karakterin çok farkli kişilikler olduğu gözümüze sokulmuş resmen. Gözleri hep yerde ve ezik, silik Adam'a karşı baskın, hükmeden bir Anthony görüyoruz. Adam, içerisindeki bu varoluşsal problemi baskılayarak, farkli bir benlik algısına kapılarak mi yaratti Anthony'i?
Anthony'in ve Adam'ın karısı... hastalığın bilincinde. İki karakteri çözümleyebiliyor.
"Okul nasıl geçti?"
Anthony'i burada bilinçaltına atmaya başladığını görüyoruz Adam'ın.
"Çok üzgünüm."
"Kalmanı istiyorum."
Ve kaza anı. Inanilmaz etkileyici bir andı.
En son karısı Helen'i örümcek olarak görüşü...Baskin karakteri bilinçaltina atan Adam'ın gözündeki acizliği gördüm. Filmin başına gidelim, örümcek eziliyordu ve izleyen Anthony'iydi...
Bu tarz çok film var ancak Villeneuve kendine has bir tarz yaratmış. Saramago'nun derin olay örgüsünden esinlenerek güçlü kurgulanmış karakterler başarılı oyuncularla buluşturulmuş.