"When you realize you wanna spend the rest of your life with somebody, you want to rest of you life to start as soon as possible." Mezuniyetlerinin ardından, New York’a gitmek üzere yola çıkarken tanışan Harry ile Sally, birlikte geçirdikleri…devamı"When you realize you wanna spend the rest of your life with somebody, you want to rest of you life to start as soon as possible."
Mezuniyetlerinin ardından, New York’a gitmek üzere yola çıkarken tanışan Harry ile Sally, birlikte geçirdikleri bu yolculukta yaşadıkları bir tartışma sonrasında asla arkadaş olamayacaklarına karar vererek, birbirlerini bir daha hiç görmemek üzere ayrılıyorlar. Ama seneler sonra yolları tekrar kesişiyor ve sonra tekrar ve tekrar...
Romantik komedi deyince günümüzde aklımıza; oldukça süslü, derinliği olmayan karakterlerle dolu, altı boş filmler geliyor. Ancak bu filmde karakterler çok iyi bir şekilde işlenmiş. Atmosferi ve mekan seçimleri güzel bir seyir zevki yaşatıyor. İçinde birçok klişe barındırıyor olmasına rağmen çok güzel bir senaryoya ve filmin en büyük artısı olan iki mükemmel oyuncuya sahip. Harry, gördüğüm en sarcastic başrol karakterlerden biri ve filmi eğlenceli yapan bir karakter. Benim için kendi türünün en güzel örneklerinden biri oldu. Sitcom tadında, eğlenceli bir yapım. Ayrıca arada gösterilen mutlu yaşlı çiftlere yer verilmesi de çok güzel olmuş.
"You can't change your situation, the only thing you can change is how you chose to deal with it." Will Reiser tarafından kaleme alınmış, senaristin en yakın arkadaşının gerçek hayat hikayesi olan bu filmde, kanser teşhisi konan bir adamın hayatının…devamı"You can't change your situation, the only thing you can change is how you chose to deal with it."
Will Reiser tarafından kaleme alınmış, senaristin en yakın arkadaşının gerçek hayat hikayesi olan bu filmde, kanser teşhisi konan bir adamın hayatının zorlu bir dönemini görüyoruz.
Adam 27 yaşındadır, bel ağrıları ile gittiği doktorda konulan kanser teşhisi hayatını değiştirir. Adam’ın yaşamak için yüzde elli şansı vardır. Genç bir terapistten yardım alırken kemoterapiye başlar. Böylelikle hayatı tamamen değişen Adam'ın, kanserle savaşı başlar.
İzleyenlerin kendine çıkarımlarda bulunabileceği, dozunda bir komedi ile hoş bir film ortaya çıkmış. Bazen duygulandıran bazen güldüren samimi bir yapım. Empati yapabilmeyi daha iyi bir şekilde öğrenebileceğimiz, duygusal bir film.
Çoğu zaman ileriye bakmaktan elimizdekilerin değerini maalesef bilemiyoruz. Hayatımız hep daha iyisini istemekle geçerken sahip olduklarımızın değerini bilmiyoruz. Sağlığımız yerindeyken sağlığımızın, sevdiklerimizle birlikteyken sevdiklerimizin, mutluluğumuz varken mutluluğumuzun kıymetini bilmiyoruz. Ummadığımız bir anda, umulmadık bir olayla karşılaşıp tüm hayatımızın seyri bir anda değişebilir.
"There should be no boundaries to human endeavor. However bad life may seem, there is always something you can do, and succeed at. While there's life, there is hope." Albert Einstein'dan sonraki en büyük dahi olarak görülen İngiliz fizikçi Stephen…devamı"There should be no boundaries to human endeavor. However bad life may seem, there is always something you can do, and succeed at. While there's life, there is hope."
Albert Einstein'dan sonraki en büyük dahi olarak görülen İngiliz fizikçi Stephen Hawking’in hayatından bir kesiti beyazperdeye taşıyan film, ünlü teorisyenin eşi Jane Hawking’in Traveling to Infinity: My Life With isimli kitabından uyarlanmış. Bu nedenledir ki film, Stephen Hawking ve Jane'in ilişkisine odaklanıyor. Hawking’in bilimsel çalışmalarını değil de daha çok özel hayatını görüyoruz.
Filmde, 21 yaşında ASL teşhisi konan ve doktorları tarafından kendisine 2 yıl ömür biçilen Hawking'in azminin ve başarısının hikayesine tanık oluyoruz. Hastalığının tüm safhalarını gördüğümüz Hawking'in hastalığı kabullenme evresi zor olsa da hedeflerinden asla vazgeçmiyor. Hastalığı da hiçbir duygu sömürüsü olmadan filme yansıtılmış. Baştan sona merakla izlediğim filmin, en güçlü olduğu alan başta Redmayne olmak üzere oyuncu performansları bence.
"At some point in your life, you find a use for every useless talent you have." B-Movie tarzındaki bu yapımda yönetmenleri farklı, konuları bağlantısız olan iki uzun metrajlı film ve birkaç sahte film fragmanı bulunuyor. İlk film Quentin Tarantino'nun yönettiği…devamı"At some point in your life, you find a use for every useless talent you have."
B-Movie tarzındaki bu yapımda yönetmenleri farklı, konuları bağlantısız olan iki uzun metrajlı film ve birkaç sahte film fragmanı bulunuyor. İlk film Quentin Tarantino'nun yönettiği Death Proof, ikinci film ise Robert Rodriguez'in yönettiği Planet Terror. Düşük bütçeli ve ucuz prodüksiyonlu filmlere benzeyen, yer yer görüntü formatının bozulduğu bağımsız bir yapım.
İlk film olan Death Proof'u daha önce ayrı izlemiştim ve hakkında bir post da atmıştım. Kısaca bahsetmek gerekirse; takip ettiği bir grup kadını öldürmeye çalışan psikopat bir dublörün iki farklı öldürme girişimini konu alıyor. Tarantino tarzında, güzel bir filmdi. İkinci film ise kimyasal nedenlerden dolayı insanların zombiye dönüştüğü; bilim-kurgu, komedi ve gerilim tarzında olan Planet Terror. Absürt bir zombi filmi olan Planet Terror, B-Movie konseptine göre normal bir film olabilir ama ben sevmedim. İnsanların kimyasaldan dolayı derileri akıyordu, çok mide bulandırıcıydı. Genel olarak Grindhouse'u ele alırsam belki de bu konsepte alışık olmadığım için ben çok beğenmedim. Kötü bir film diyemem, sadece benim tarzım değildi. Ama bana göre Death Proof tek başına güzel bir yapım.
İki farklı tiyatro eserinden oluşan çok keyifli ve akıcı bir kitap.~ "Evlenme" isimli ilk eser, dönemin Rusya'sındaki çöpçatanlık ve insanların evliliğe karşı olan bakış açılarına bir eleştiri niteliğinde. Farklı mesleklere sahip damat adaylarının çekişmeleri ve evlenilmek istenen kadın olan Agafya…devamıİki farklı tiyatro eserinden oluşan çok keyifli ve akıcı bir kitap.~
"Evlenme" isimli ilk eser, dönemin Rusya'sındaki çöpçatanlık ve insanların evliliğe karşı olan bakış açılarına bir eleştiri niteliğinde. Farklı mesleklere sahip damat adaylarının çekişmeleri ve evlenilmek istenen kadın olan Agafya Tihonovna'nın gelgitli halleri oldukça eğlenceli. Aynı anda birçok talibi çıkan Agafya'nın, damat adayları arasında bir seçim yapması, kriterlerine uygun birini bulması oldukça zorlu bir sürece dönüşüyor.
"Kumarbazlar" isimli ikinci eserde ise İharev isimli bir kumarbazın başından geçen olaylara yer verilmektedir. Kurnaz kumarbazcıların birbirlerini kandırmaya çalışması oldukça komik bir durum yaratıyor. Kumara düşkünlüğü yüzünden ava giderken avlanan karakterlerin başına gelen olaylar çok eğlenceli bir durum komedisine dönüşüyor.
Her iki kitapta da toplumsal eleştirilerle karşılaşıyoruz. Gogol'ün alaycı, eleştirel üslubu okurken keyif veriyor. Her iki eserin de finalleri şaşırtmayı başarıyor. "Evlenme" daha eğlenceli iken, "Kumarbazlar"ın kurgusu daha başarılı.
"No matter what anyone says, you are the most precious person to yourself." 2018 yapımı, aynı isimli manhwadan (kore mangası) uyarlanmış bir dizi. Kang Mi-Rae küçüklüğünden beri çirkin olduğu için dalga konusu olan ve aşağılanan bir genç kızdır. Bir gün…devamı"No matter what anyone says, you are the most precious person to yourself."
2018 yapımı, aynı isimli manhwadan (kore mangası) uyarlanmış bir dizi. Kang Mi-Rae küçüklüğünden beri çirkin olduğu için dalga konusu olan ve aşağılanan bir genç kızdır. Bir gün estetik ameliyat olmaya karar verir. Ama bu sefer de estetik olduğu çok belli olduğundan insanlar ondan ''Gangnam Güzeli'' (Estetikli olduğu çok belli olan insanlara söylenen bir aşağılama.) diye bahsetmeye başlar. Bütün hayatı boyunca dış görünüşü yüzünden zorbalığa maruz kalan Mi-Rae, estetik olduktan sonra da üniversite hayatında zor anlar yaşamaya devam eder. Dizi boyunca erkeklerin çevrelerindeki kadınlara yaptığı zorbalık, kız arkadaşlarını sürekli alay konusu haline getirmeleri dizinin değinmek istediği konuyu özetliyor.
Mi-Rae ilk başlarda biraz soğuktu ama sonradan tatlı olmaya başlıyor. Sürekli melek gibiydi ve herkese karşı bu kadar iyi olması bazen sinir bozucu olabiliyordu. Do Kyung-Seok ise dizinin başından sonuna kadar çok tatlıydı. Davranışları ve mimikleri diziye renk katıyordu. Mi-Rae'ye karşı tutumu çok hoştu. Hyun Soo-Ah karakterine gelecek olursak; bunca film, dizi izledim böylesine kötü, böylesine sinir bozucu bir karakter daha görmedim. Onun dışında gayet güzel ilerledi. Manhwası da çok güzel.~
"Life is all about fighting through your struggles. People may seem like they're living a worry-free life. But they're all just trying their best to keep living."
"You have to think bigger than what you know." Elmore Leonard'ın Rum Punch isimli romanından uyarlanan filmde, silah kaçakçısı olan patronu Ordell için Meksika'dan Amerika'ya para kaçakçılığı yapan, asıl mesleği hosteslik olan Afro-Amerikan kökenli Jackie Brown'ın hayatından bir bölümü görüyoruz.…devamı"You have to think bigger than what you know."
Elmore Leonard'ın Rum Punch isimli romanından uyarlanan filmde, silah kaçakçısı olan patronu Ordell için Meksika'dan Amerika'ya para kaçakçılığı yapan, asıl mesleği hosteslik olan Afro-Amerikan kökenli Jackie Brown'ın hayatından bir bölümü görüyoruz.
Çok bilinmeyen, ama ilgiyi hak eden sakin bir suç filmi. Farklı bir tarzı olan, diğer Tarantino filmleri ile karşılaştırınca biraz sönük kalan bir yapım olsa da Tarantino'nun elinden çıktığı kalitesinden belli oluyor. Müzikler, oyunculuklar ve kurgusu çok iyi. Film, temposu düşük bir şekilde ilerliyor olsa da bu beni rahatsız etmedi. Filmin tamamında bir dinginlik hakim fakat ben en azından sonunda ortalığın biraz karışmasını beklerdim. Düz bir anlatıma sahip olan filmde, mağazada geçen sahnenin oradaki kahramanların gözüyle tek tek gösterilmesi en iyi bölümlerden biriydi bence. Filmde, karakterlerdeki mizahi yön oldukça zayıf olmasına rağmen, güçlü bir başrol kadın karaktere sahip olması çok güzel olmuş.
"Don't ever give up. Even if it's painful, even if it's agonizing, don't try to take the easy way out." Anime izlemeye daha yeni yeni başladım. Bu bitirdiğim ikinci anime. Puanı yüksek, bölüm sayısı az olduğu için başlamıştım. Ama bittikten…devamı"Don't ever give up. Even if it's painful, even if it's agonizing, don't try to take the easy way out."
Anime izlemeye daha yeni yeni başladım. Bu bitirdiğim ikinci anime. Puanı yüksek, bölüm sayısı az olduğu için başlamıştım. Ama bittikten sonra keşke daha uzun olsaydı diye düşündüm. Konusu ve hissettirdiği duygular çok güzel. İzlerken asla sıkmıyor. Ayrıca çizimlerine bayıldım! Karakter tasarımları çok başarılı.
İlk sahnesi itibariyle daha çok dram tarzı bir şey izleyeceğimi düşünüyordum fakat gerçekten çok eğlenceli bir şekilde ilerledi. İşin içinde bu kadar dram unsuru barındırmasına rağmen bu kadar çok güldürebilmesi etkileyici. Birçok sahneyi hayranlıkla izledim. Tanjiro ve şeytana dönüşen kız kardeşi Nezuko'nun maceraları duygusal, bir o kadar da eğlenceli bir hikaye sunuyor. Birbirleriyle olan bağları ve Tanjiro'nun kardeşi için gösterdiği çaba çok güzeldi.
Karakterlerin hikayeleri iyi bir şekilde işlenmiş. Hiç sıkmadan her karakterin hikayesine yer verilmiş. Zenitsu, Inosuke ve Tanjiro'nun sahneleri çok komikti. Benim en sevdiğim karakter Zenitsu oldu. Hep gürültü yapsa da aslında çok sevimli bir karakter. Inosuke'nin de öfkeli halleri oldukça eğlenceliydi. (Keşke İnosuke arada o domuz maskesini çıkarsaydı da güzel yüzünü görseydik.) Daha izleyeceğim birçok anime olsa da, bu anime favorilerim arasında kalacak.~
"For any kind of wound, there's always some kind of medicine or treatment."
Annabelle Lee: Why didn't you enlist? Johnnie Gray: They wouldn't take me. Annabelle Lee: Please don't lie - I don't want you to speak to me again until you are in uniform. Benny&Joon filminde Johnny Depp'in canlandırdığı karakterin Keaton'a olan…devamıAnnabelle Lee: Why didn't you enlist?
Johnnie Gray: They wouldn't take me.
Annabelle Lee: Please don't lie - I don't want you to speak to me again until you are in uniform.
Benny&Joon filminde Johnny Depp'in canlandırdığı karakterin Keaton'a olan hayranlığı sonucunda merak edip Keaton'ın filmleri arasından bu filmi izlemeye karar verdim. Film gerçek bir hikayeden uyarlanmış. Buster Keaton'ın hem yönetip hem de başrolünü üstlendiği eğlenceli bir yapım.
Annabelle, Johnnie'nin orduya yazılmasını istiyor. Ama Johnnie'ye makinist olarak daha çok ihtiyaç duyulduğu için orduya kabul edilmiyor. Johnnie'nin sevdiği kız için orduya girme çabaları başarısız olsa da bir şekilde kendisini savaşın tam ortasında buluyor. Johnnie Gray'in, General adını verdiği Lokomotif ve sevdiği kadın Anabelle Lee için girdiği macera çok eğlenceli. Çekimleri çok tehlikeli olan filmde Buster Keaton gerçek bir aksiyon filmi yaratmış. Hem aksiyonlu hem de mizah yönü güçlü bir yapım olmuş. Buster Keaton'ın ifadesiz duruşu, mimik yapmadan oynaması filmi daha komik bir hâle getiriyor. Siyah beyaz filmler arasında en çok beğendiğim filmlerden biri oldu. Absürt sahneleriyle beni çok eğlendirdi. İzlemesi çok keyifli bir film.~
"Some of you don't know what it is that you really want. And some of you do know, but you're hesitant. But opportunities come without a warning, and you must be prepared to take advantage of it." Bu benim izlediğim…devamı"Some of you don't know what it is that you really want. And some of you do know, but you're hesitant. But opportunities come without a warning, and you must be prepared to take advantage of it."
Bu benim izlediğim ilk kore yapımı dizi ve açıkçası bu kadar tatlı olmasını beklemiyordum. Küçüklüğünden beri dış görünüşü yüzünden zorbalığa uğrayan Lim Ju Kyung'ın makyaj ile tanışmasıyla hayatının nasıl değiştiğini ve bu dönemlerde ne gibi zorluklar yaşadığını görüyoruz. Dizi, Webtoon'dan uyarlanmış ama tam anlamıyla Webtoon'a göre ilerlemiyor, konular daha detaylı işlenmiş. Birkaç konuda hayal kırıklığına uğradım, yine de izlerken çok çok eğlendim.
Dizideki mekanlar özenle seçilmişti, özellikle çizgi roman dükkanı Webtoon'dakine göre bayağı güzeldi. Oyuncular Webtoon'daki karakterlere çok benzemiş, o konuda çok başarılı. Romantik komedi tarzında, eğlenceli bir şeyler izlemek isteyen herkes sevebilir. Özellikle ilk bölümleri çok eğlenceli ve akıcıydı.
Dizide iki tane çok yakışıklı oyuncu olmasına rağmen sempatik davranışlarıyla benim en sevdiğim karakter Lim Hee Kyung oldu. Dizi boyunca Soo Ho ve Seo Jun arasında gidip geldim, ikisi de çok tatlı ve sempatikti.~