“İnsanlık dediğin dakikada 300 km hızla giden narsist keşin teki..
Üstelik yıldızlararası boşlukta saatte 100.000 kilometre hızla dönenip duran kocaman yuvarlak ve nemli bir kayanın yüzeyindeyken.
Doyumsuz bir keş.
Boşlukta bir keş.”
Kitapta; klasik hatta oldukça klişe bir hikaye olarak…devamı“İnsanlık dediğin dakikada 300 km hızla giden narsist keşin teki..
Üstelik yıldızlararası boşlukta saatte 100.000 kilometre hızla dönenip duran kocaman yuvarlak ve nemli bir kayanın yüzeyindeyken.
Doyumsuz bir keş.
Boşlukta bir keş.”
Kitapta; klasik hatta oldukça klişe bir hikaye olarak yazar/çizerin üretememesi konusunu işleniyor, ilham eksikliği ve korku, bunun yanı sıra değişen çevresel koşullar, politik baskılar, stres ve endişe gibi nedenlerin (günümüze hiçte yabancı olmayan etkenler) tetiklediği yazar tıkanması, muhakkak her çizer/yazar hayatında böyle bir dönemden geçmiştir ancak kimsenin Frederik Peeters gibi bunu bu kadar mükemmel yansıtabileceğini düşünmüyorum.
Oleg; Topluma rağmen hiç değişmeyen aksine gelişen bir zihin, bir yazarın kendi hayatını çizgi romana aktarması ve bunu yaparken o sürecin zayıflıklarını, çelişkilerini, bocalamalarını da çizebilmesi bir yaşam diliminden beklenmeyecek kadar yaratıcı, bana kalırsa oleg herkesin hayatında sahip olduğu bir parçaya hitap ediyor ve gerçekten bu çok mükemmel bir şey. Yazarın kendi hayatını çizerken kendi hayatımdan kesitler beklemiyordum, o kadar kendimi bulduğum yer oldu ki bu hikaye de, ilk defa anlaşılıyormuş gibi hissettim.
Şu kitabı okuduğum zaman dilimi hayattan en çok zevk aldığım anlardandı, ki sadece geceleri mum ışığında kulağımda müzikle (bulana kadar aramadığım yer kalmayanlar) ne kadar süredir baktığımı farketmediğim mükemmel çizimleri, Oleg’in gerçeklikle mücadelelerinde kendimi bulmak ve yaşarken benim gibi hayatta bocalayan bir karakteri okumak gerçekten tarifi olmayan bir duyguydu. Sevdiğim bir şeyden bahsetmek istediğim zaman o kadar çok beceriksiz hissediyorum ki o an ne yazsam ne desem hep yetersiz kalıyor, hiç bilmediğimiz yerlerde, hiç tanımadığımız insanlarla, birbirimizden habersiz aynı acıları paylaşarak yaşıyoruz, aynı çukurda kendimizi yalnız hissediyor ama ne yazık ki bunun farkında olamıyoruz.
“Kayıtsızlığım yalnızlığımla ilişkili, ve yalnızlığımın özenilecek yanı yok.”
Bu kitabı okumama bende güzel bir yere sahip olmasına sebep olan @martı’m ve onunda okumasına sebep olan @turcy’e çokça teşekkür ederim.