Deme onun için ölürüm diye Ölmezsin Etme yemin ondan başkasını sevmem diye Seversin Deme ondan başkasına bakmam diye Bakarsın Deme tutuldum ben aşka diye Aşk can afetidir Deme o bir melek mi diye O bir fanidir Deme ondan başka güzel…devamıDeme onun için ölürüm diye
Ölmezsin
Etme yemin ondan başkasını sevmem diye
Seversin
Deme ondan başkasına bakmam diye
Bakarsın
Deme tutuldum ben aşka diye
Aşk can afetidir
Deme o bir melek mi diye
O bir fanidir
Deme ondan başka güzel yok diye
Ondan güzelleri de vardır
Kendini kandırma evlat aşk diye
Seninkisi bir sürelik bir meraktır
Emin ol zamanı gelince soğursun
Deme sonra aşk tamamen yalandır
Seninkisi aşk değil gönül kandırmaktır
Etme yemin kendine daha sevmem diye
Emin ol bundan daha da çok seveceğin aşikârdır
Hatta bunu unutacağın yazılmış bir destandır
Dersin sonra haklıymış Ati
Deme sakın
Şair sözü hep yalandır..
"Soru sorma konusunda bazı çekincelerim var. Bana mahşer sorgusunu hatırlatıyor. Sen bir soru sorarsın, o soru başka bir soruyu tetikler. Hareket eden taşın başka bir taşı hareket ettirmesi gibi. Düşün ki bir tepenin üzerinde oturuyorsun. Taş senden uzaklaşır, ama diğer…devamı"Soru sorma konusunda bazı çekincelerim var. Bana mahşer sorgusunu hatırlatıyor. Sen bir soru sorarsın, o soru başka bir soruyu tetikler. Hareket eden taşın başka bir taşı hareket ettirmesi gibi. Düşün ki bir tepenin üzerinde oturuyorsun. Taş senden uzaklaşır, ama diğer taşları harekete geçirir. Sonra arka bahçede kendi işine gücüne bakan ve senin aklının ucundan bile geçmeyecek olan yaşlı, kendi halinde bir adamın kafasına çarpar. Geride yas tutan ailesi kalır. Hayır, hayır efendim, bu konuda çok katıyım. Bir işte ne kadar tuhaflık varsa o kadar az soru sorarım."
Gecenin şu karanlığında aydınlık gibi geldi Özdemir Asaf. Dediği gibi: Bir şiir bir uykuya değer, Bir şiir bir uyanmaya değer, Bir şiir bir sigaraya değer, Bir şiir bir rakıya değer, Bir şiir bir şarkıya değer, Bir şiir bir türküye değer,…devamıGecenin şu karanlığında aydınlık gibi geldi Özdemir Asaf.
Dediği gibi:
Bir şiir bir uykuya değer,
Bir şiir bir uyanmaya değer,
Bir şiir bir sigaraya değer,
Bir şiir bir rakıya değer,
Bir şiir bir şarkıya değer,
Bir şiir bir türküye değer,
Bir şiir bir ağrıya değer,
Diye-diye..
Meğer.
.......
Ölebilirim genç yaşımda,
En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim.
Şimdi kavakyelleri esiyorken başımda, Sevgilim,
Seni bir akşamüstü düşündürebilirim.
...
Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş, Sersem.
Ben seni beklerken ölmem ki..
Beklersem.
.......
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar isteyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
.....
"Sen bana bakma
Ben senin baktığın yönde olurum''
"Gökleri ölçtüm biçtim. şimdi gölgelerin boyunu ölçüyorum. Zihnim göklere yönelikti, vücudum toprağa" Kitap bilgiyle dolu fakat şunu mu yazsam bunu mu yazsam diye karar veremedim 😄 O yüzden Carl Sagan'in Isaac Newton hakkında verdiği bilgiyi yazmak istedim. 1642 yılının Noel…devamı"Gökleri ölçtüm biçtim.
şimdi gölgelerin boyunu ölçüyorum. Zihnim göklere yönelikti,
vücudum toprağa"
Kitap bilgiyle dolu fakat şunu mu yazsam bunu mu yazsam diye karar veremedim 😄 O yüzden Carl Sagan'in Isaac Newton hakkında verdiği bilgiyi yazmak istedim.
1642 yılının Noel günü dünyaya gelen Isaac Newton öylesine zayıf ve cılız doğmuştu ki annesi onun çay bardağına sığabilecek kadar olduğunu söylemişti.
Kepler gibi, Isaac Newton'ın da yaşadığı dönemin batıl inançlarına karşı bağışıklığı yoktu. Mistik düşüncelerden etkilendiği olurdu. Nitekim, Newton'ın zihinsel gelişiminin büyük ölçüde akılcılıkla mistisizm arasındaki çatışmadan kaynaklandığı söylenebilir. 1663 yılında yirmi yaşındayken gittiği Stourbridge Fuarı'nda bir astroloji kitabı satın almış. "içinde acaba ne var diye merak ettiği için" aldığını söylemişti. Kitaptaki bir şekille karşılaşıncaya dek okudu. Şekle gelince bundan bir şey anlamadı. çünkü bu trigonometriyle ilgiliydi. Trigonometri öğrenmek amacıyla aldığı kitapta da bu kez geometriyle ilgili tartışmaları anlayamadı. Eukleides'in geometri elemanları adlı kitabını bulup okudu. İki yıl sonra da diferansiyel hesaplamanın temelini attı.
Oğrencilik yıllarında Newton Güneş'e bakmaya bayılırdı. Güneş ışınları vücuduna sanki ok gibi geçip onu yerine mıhlardı. Güneş'in aynadakı görüntüsüne bakmak gibi tehlikeli bir alışkanlık edinmişti:
"İki saat içinde gözlerim o duruma gelmişti ki, iki gözümden ne biri, ne de ötekiyle parlak bir cisme bakabiliyordum. Gözümün önün de Güneş'ten başka bir şey göremiyordum. Ne bir şey okuyabiliyor, ne de yazabiliyordum. Gozlerimi yeniden kullanabilir duruma getirmek için kendimi karanlık bir odaya üç gün kapadım ve Güneş'i düşünmemek için zihnimi oyalamaya çalıştım. Çünkü Güneş'e bakmadan bile onu düşünecek olsam, odanın karanlığına rağmen, yine de Güneş'in görüntüsü karşıma geliyordu.
Çok sıkı çalışırdı. Odasından sadece ders vermeye gitmek için çıkardı. Ders dinlemeye gelen kişi sayısı da azdı. Dinleyici bulmak için yanıp tutuşurdu.
Az önce bitti. Şiir seven biri olarak bu kitabı daha kaç kere okurum bilmiyorum Her okuyuşta Nazım Hikmet'ten yeni şeyler öğreniyorsunuz. Birkaç dize bırakıyorum: -------- Hava kurşun gibi ağır Bağır bağır bağır Bağırıyorum Koşun! Kurşun eritmeğe çağırıyorum O diyor ki…devamıAz önce bitti. Şiir seven biri olarak bu kitabı daha kaç kere okurum bilmiyorum
Her okuyuşta Nazım Hikmet'ten yeni şeyler öğreniyorsunuz.
Birkaç dize bırakıyorum:
--------
Hava kurşun gibi ağır
Bağır bağır bağır
Bağırıyorum
Koşun!
Kurşun eritmeğe çağırıyorum
O diyor ki bana
Sen kendi sesinle kül olursun ey
Kerem gibi yana yana
Deeeert çok!
Hemdert yok
Yüreklerin kulakları sağır
Hava kurşun gibi ağır
Ben diyorum ki ona
Kül olayım
Kerem gibi yana yana
Ben yanmasam
Sen yanmasam
Nasıl çıkar
Karanlıklar aydınlığa
Hava toprak gibi gebe
Hava kurşun gibi ağır
Bağır bağır bağır
Bağırıyorum
Koşun!
Kurşun eritmeğe çağırıyorum....
--------------
Ayriyetten Nazım Hikmet için durduk yere aklıma gelen doğaçlama bir dize bırakıyorum:
Ah Nazım
Kelimeler yetmez yaşadıklarına
Yetmez yazsan cilt cilt kitap yandıklarına
Uçtun bir gece yarısı melek kanatlarına
Her kelimesini okurken göklere doğru yükseldiğim bir Hayyam başyapıtı Sevgili bir başka güzelsin bugün Ay gibisin pırıl pırıl gülüşün Güzeller bayram günleri süslenir Seninde bayramları süsler yüzün ---- Sevgili seninle ben pergel gibiyiz İki başımız var bir tek bedenimiz Ne…devamıHer kelimesini okurken göklere doğru yükseldiğim bir Hayyam başyapıtı
Sevgili bir başka güzelsin bugün
Ay gibisin pırıl pırıl gülüşün
Güzeller bayram günleri süslenir
Seninde bayramları süsler yüzün
----
Sevgili seninle ben pergel gibiyiz
İki başımız var bir tek bedenimiz
Ne kadar dönersem döneyim çevrende
Er geç baş başa verecek değil miyiz
-----
Ferman sende ama güzel yaşamak bizde
Senden ayığız bu sarhoş halimizle
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı
İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde
İkin ara idi oksuz Kök Türk anca olurur ermiş, Bilge Kağan ermiş, alp kağan ermiş. Buyruki yime bilge ermiş erinç, alp ermiş erinç. Begleri yime budunı yime tüz ermiş. Anı üçün ilig tutmış erinç. İlig tutup törüg itmiş." Şu ibareyi…devamıİkin ara idi oksuz Kök Türk anca olurur ermiş,
Bilge Kağan ermiş, alp kağan ermiş.
Buyruki yime bilge ermiş erinç, alp ermiş erinç.
Begleri yime budunı yime tüz ermiş.
Anı üçün ilig tutmış erinç.
İlig tutup törüg itmiş."
Şu ibareyi bugünkü Türkçeye çevirirsek şu şekli alır:
"İkisi arasında Gök Türkler efendisiz oturuyorlardı. Bilici hakanlar idiler, kahraman hakanlar idiler.
Bütün buyrukları bilici idiler, alp idiler. Bütün beyleri, bütün halkları doğru idiler. Bunun içindir ki bu kadar büyük bir devleti idare ediyorlardı ve devleti idare ederken kanunlar yapıyorlardı."
.....
''
"Ey Türk Oğuz Beyleri! Bu sözümü iyi işitin! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe biliniz ki, Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz.
Ey ölümsüz Türk milleti! Kendine dön! Milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk milleti için, gece gündüz uyumadım, gündüzleri oturmadım.
Kardeşim Kül Tigin ile ölesiye çalıştım. Birleşen milleti dağıtmadım.''
Fuzuli döktürmüş. Kız ile erkeğin ara sıra birbirlerine söylediği şiirler ayrı tat katmış. ... Gönlümüz zülüflerin için artık perişan olmasın Bağrımız lâl dudakların özlemiyle kan dolmasın Vefasızsın; gözümüz seni yad ederek ağlamasın A zalim! Ahdin vardı bize; ahdini mi bozarsın?…devamıFuzuli döktürmüş. Kız ile erkeğin ara sıra birbirlerine söylediği şiirler ayrı tat katmış.
...
Gönlümüz zülüflerin için artık perişan olmasın
Bağrımız lâl dudakların özlemiyle kan dolmasın
Vefasızsın; gözümüz seni yad ederek ağlamasın
A zalim! Ahdin vardı bize; ahdini mi bozarsın?
Vuslat vaat ettin; kalmadı hiç sabrımız Vuslat istedik her gün; gerçekleşmedi muradımız
Ayrılıkla Fuzuli'den beter geçti günlerimiz A zalim! Ahdin vardı bize; ahdini mi bozarsın?"