Canavarın kendisi olduğu canavarca bir dünyada kaybolmuş gibi hissetti kendini. Yapayalnızdı. Geçmiş ölmüştü, gelecek hayal edilemezdi. 1984, George Orwell
"Bazen yaratmak için, önce yok etmek gerekir. " ... Ridley Scott'un döktürmüş. Tamam bir başyapıt değil belki ama müthiş bir yapım ortaya çıktığı apaçık ortada. Evrenin sırlarıyla ilgili, gizemli, mistik ve felsefik bilimkurgu filmi izlemeyeli çok uzun zaman oldu. Devamı…devamı"Bazen yaratmak için, önce yok etmek gerekir. "
...
Ridley Scott'un döktürmüş. Tamam bir başyapıt değil belki ama müthiş bir yapım ortaya çıktığı apaçık ortada. Evrenin sırlarıyla ilgili, gizemli, mistik ve felsefik bilimkurgu filmi izlemeyeli çok uzun zaman oldu. Devamı da "Alien Covenant".İkinci filim ile ilgili beklentiyi çok yüksek tutmamamız söylenmiş genelikle ama bence kaliteli duruyor.
Teknik anlamda çok üst düzey, görüntü yönetmenliği harika, oyuncu performansları iyi, yönetmen R. Scott muhteşem işler başarmış her sahnede her zamanki gibi. Fakat senaryoda eksik kalan her zamanki cevapsız sorular mevcut. Bunların çoğu izleyicinin yorumuna bırakılmış. Ata insanlar nereden geliyor, peki biz onlardan geliyorsak onları kim yarattı?, evrim teorisinin daha ön plana çıktığı bir gerçek ancak din teması özellikle hristiyanlık da es geçilmemiş. Alien'ların varoluş biçimi, ata insanlar ve bir başka tür daha vardı. Toplamda 3 farklı tür mevcuttu filmde. Geçmişleriyle ilgili yine çok bir şey öğrenemiyoruz. Bilim kurgu sevenler kaçırmasın derim.
(Yaratıcı düşüncesini daha da merak etmeye başladım sağolsunlar, sonumuz aynı olmaz umarım :D)
Spoiler içeriyor
"Yaşanmış günler yaşanacak günlerin içinde erir, saatlerin günün içinde, haftaların ayların içinde eridiği gibi. Harcanmış günlerden insana kalan yalnızca yaşadıklarıdır. Bu yaşadıkları kayda değerse onun ruhunda, belleğinde unutulmaz izler bırakır. Günler aynı tonda geçiyorsa hayat çekilmez olmaya başlayacaktır." ... İki…devamı"Yaşanmış günler yaşanacak günlerin içinde erir, saatlerin günün içinde, haftaların ayların içinde eridiği gibi. Harcanmış günlerden insana kalan yalnızca yaşadıklarıdır. Bu yaşadıkları kayda değerse onun ruhunda, belleğinde unutulmaz izler bırakır. Günler aynı tonda geçiyorsa hayat çekilmez olmaya başlayacaktır."
...
İki ay sonra herkese merhabalar :))
Martin Eden son derece realist ve muhteşem bir klasikti. Üzerimde tesiri çok ama çok büyük oldu. Martin Eden yarı otobiyografik bir kitap. Yazarın hayatından parçalar da bulunuyor. Kitabı okurken başta romantik bir kitap zannettim. İlerledikçe insanlar arası statütü, sınıf farkı gibi toplumsal içerikli konulara odaklı gitmeye başladı.
Yazar kalemindeki ustalığını yine bu kitapta da göstermiş. Okurken duyguları derinden hissedeceğinize çok eminim. Jack London’ın en sevdiğim yönlerinden biri de bu. Betimlemelerle kendine hayran bırakıyor.
Uzun zamandır kendimi bu kadar yakın hissettiğim başka bir kitap karakteri olmamıştı.Ayrıca Martin Eden karakteri gerçek hayattan alınmış gibiydi. Yarı otobiyografik olmasından da kaynaklı sanırım. O azmine, pes etmeyişine ve inancına hayran kaldım. Kitabın başından sonuna kadar Martin’in gelişim sürecine de tanık oluyoruz. Çalışmak için 4-5 saatlik uykuyla durması da azmine bir örnek. Beni oldukça etkileyen bir karakter oldu.
Hayatımda okuduğum en güzel kitaplar listesinde her zaman yerini alacak bir kitap.Ben bu kitabı okurken bu kitaptaki her şeyi yaşadım,aşık oldum,hiçliğe ulaştım ve sonunda da öldüm. :')
Ölmeden önce okunacak kitaplardan sadece bir tanesi.
Spoiler içeriyor
"-Sence hangisi daha kötü olurdu? Canavar olarak yaşamak mı? Yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi?" ... Filmi neredeyse kusursuz bulduğumu ve hayranlıkla izlediğimi söylerek başlamak isterim.Konu olarak gayet orijinal bir konu ve senaryoyla hayat bulan bir film.Oyunculuklarla hikâye adeta…devamı"-Sence hangisi daha kötü olurdu?
Canavar olarak yaşamak mı?
Yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi?"
...
Filmi neredeyse kusursuz bulduğumu ve hayranlıkla izlediğimi söylerek başlamak isterim.Konu olarak gayet orijinal bir konu ve senaryoyla hayat bulan bir film.Oyunculuklarla hikâye adeta yaşatılmış. Sürekli olarak Teddy Daniels'in hasta mı yoksa gerçekten görevli federal polis mi olduğu ikilemi gayet etkileyici ilerledi.Zaman zaman izleyicilerin fikirlerini bile değiştirebilecek ölçüde git-gellerdi bunlar. Klasik her yönüyle kötü karakterin olmadığı aslında hangi karakterin kötü olduğunu düşündüren zihin oyunlarıyla dolu bir filmdi.Aslında filmin bariz bir kötü diyebileceğimiz bir karakteri yok. Doktor Joh aslında beyine müdahaleden yani operasyonel olarak insanların kişiliğinin alınıp zombileşmesine yanaşmayan rol kuramı ile hastalarının iyileştirebileceğine inanan idealist bir psikiyatr; diğer tarafta ise Nazi kalıntısı olarak filmde bahsedilen Dr. Jeremiah, tamamen beyine müdahaleyi, cerrahi operasyonu savunan, insanları köleleştiren yönü tercih eden bir psikiyatr.Sonunda tabii ki kahramanımız Teddy Daniels kötü bir insan olarak yaşamaktansa iyi bir insan olduğumu düşünmeyi yeğlerim diyerek Dr.Jeremiah'ı bilinçli seçiyor. Aslında Teddy bu hapishane tarzı hasta rehabilitasyon merkezine girmeden önce tercihi yapmıştır ama bence zaman zaman zihni git-geller yaşasa da bu oyuna uyum sağlamıştır. Oyunun merkezinde oyun kurucu ve oyunu sonuçlandırıcı kendisidir. Kendisine itiraf edemediği yönleri en sonunda itiraf eder ve kim olduğunu bildiğini söylerek filmi sonlandırır.Yönetmen Martin Scorsese iyi bir iş çıkarmış, oyunculuklar muazzam ölçüde kaliteli. İzlemesi bir o kadar zevkli ve kült olacak bir filme imza atılmış.
Spoiler içeriyor
"Bu çarpık sistem ve sınıf ayrımı olan dünya da umudumuz;kaplumbağaları gökyüzünde görmek gibi..." ... Çocukluklarından vazgeçmiş hayatta kalabilmenin uçurum kenarına defalarca gidip gelmek yerine,atlamaktan vazgeçmeden yaşayabilmenin yolunu mayın toplamak ve onu satarak para kazanmaktır.ırak-abd savaşının en acımasız portresini çizen filmde…devamı"Bu çarpık sistem ve sınıf ayrımı olan dünya da umudumuz;kaplumbağaları gökyüzünde görmek gibi..."
...
Çocukluklarından vazgeçmiş hayatta kalabilmenin uçurum kenarına defalarca gidip gelmek yerine,atlamaktan vazgeçmeden yaşayabilmenin yolunu mayın toplamak ve onu satarak para kazanmaktır.ırak-abd savaşının en acımasız portresini çizen filmde evet bunlar gerçekten uçar! demeden bitiremiyor insan filmi..onların uçabilceklerini hayal etmek bile güzel..evet o gaz maskesi onlara yetmeyecek,evet onlar mayın toplarken bir bacaklarını daha kaybedecekler ama savaş anında onlar uçacak,bir kuştan veya bir amerikan helikopterinden daha çok sevindirici bir şekilde uçacaklar en azından bu filmi izleyen herkes onların uçtuğuna inanacak..nereye olduğunu bilmek ise uçtukları sevincinin yanında sönük kalacak düşünülmeyecek bile!.
Herkesin kesinlikle izlemesi gerek!!!
Spoiler içeriyor
"Şu sözü bilirmisin bir saatlik hayat, genede hayatır." ... Film bittiğinde hala etkisi altındaydım sanırım uzun sürede öyle olucak,psikolojimi bütünüyle sarsan bir filmdi çünkü.:( Daha önce Yahudi Katliamını çok başarılı anlatan ve benim en gözde filmlerimden olan Piyanist'i de izlemiştim.Yanlız…devamı"Şu sözü bilirmisin bir saatlik hayat, genede hayatır."
...
Film bittiğinde hala etkisi altındaydım sanırım uzun sürede öyle olucak,psikolojimi bütünüyle sarsan bir filmdi çünkü.:(
Daha önce Yahudi Katliamını çok başarılı anlatan ve benim en gözde filmlerimden olan Piyanist'i de izlemiştim.Yanlız bu filmdeki gerçeklik beni apayrı etkiledi.
Yıllarca konuşuldu,hala konuşuluyor.Yadudiler şöyle suçlu,Almanlar böyle haklı.Yahudi,Sırp,Müslüman,Alman,Türk,Hristiyan her neyse bu böyle uzar gider ama hangi İnsanoğlu bu muameleyi hakeder.Bu nasıl bir vahşettir hangi gerekçe bu yapılanları haklı gösterir.Nasıl bir ruh halidir anlamıyorum ,gözünü kırpmadan silahsız savunmasız bir insanı öldürmek sonradan hiçbir şey yokmuş gibi yaşamaya devam etmek.Ne anılarına,hatıralarına saygı duyulmuş insanların,nede ölülerine...Onlarıda yaratan Allah değil mi...Ama içlerinde vicdan sahibi olanlarda varmış Oscar Schindler gibi izlediği yol hala bazı kesimler tarafından tartışılıyor,'Adam kendi iş gücünü,sermayesini ve kazancını düşündü' deniyor evet adam kendini düşünmüş doğru ama bunun yanında kurtarabildiği kadar insanı kurtarmış bu insanlık dışı muameleye diğerleri gibi kayıtsız kalmamış en azından.Ne diyebilirimki keşke savaşlar hiç olmasaydı,bu kadar günahsız,savunmasız insan hiç ölmeseydi.Çoçuklar daha renkli ve daha masum bir dünyada yaşasaydı.
Her zaman aç gözlü,vicdan yoksunu diktatörlerin günahını başka insanlar çekti,çekiyorda...Dünya hiçbir zaman adil olmadı ki zaten....Artık burda bitireyim ''KESİNLİKLE İZLENMEYE DEĞER'' olduğunu düşünüyorum.İyi seyirler...
Bu arda herşey siyah beyazken küçük kız niye montu kırmızı görünüyordu bunu hala düşünüyorum :'/
Dünyamız sürekli dönüyor, değişiyor, evrimleşiyor. Her gün rutinimize devam ediyoruz. İş, ev, aile, peki ama biz kimiz? Ben kimim? ... Ters köşe diye ben buna derim :D Filimin konusu harika, efsane,mükemmel. Son zamanlarda, en çok beğendiğim konu bu oldu sanırım.…devamıDünyamız sürekli dönüyor, değişiyor, evrimleşiyor. Her gün rutinimize devam ediyoruz. İş, ev, aile, peki ama biz kimiz? Ben kimim?
...
Ters köşe diye ben buna derim :D
Filimin konusu harika, efsane,mükemmel. Son zamanlarda, en çok beğendiğim konu bu oldu sanırım. Ama gelde bu güzelim konuyu, kalitesiz ve bi o kadar da sıkıcı efektlerle yerin dibine sok. Biraz paradan kısalım diye gül gibi filimi rezil etmişler, beğendiğim tek kısım uzaylıların kostümü :/
Bu sefer pek spoiler vermedim çünkü zaten kısa bir filim spoiler vericek pek fazla yer yok.
"Olmak yada olmamak... İşte asıl mesele bu...Acaba zalim feleğin okuna, taşına göğüs germek mi, yoksa bu mihnet deryasına karşı koyarak hepsine son vermek mi daha asil bir hareket olur? " ... Epeydir merak ettiğim kitaplar arasındaydı Shakespeare oyunları. Tiyatroyu sevmeme…devamı"Olmak yada olmamak... İşte asıl mesele bu...Acaba zalim feleğin okuna, taşına göğüs germek mi, yoksa bu mihnet deryasına karşı koyarak hepsine son vermek mi daha asil bir hareket olur? "
...
Epeydir merak ettiğim kitaplar arasındaydı Shakespeare oyunları. Tiyatroyu sevmeme rağmen okuma noktasında biraz eksiğim, mümkün oldukça izlemekten yanayım kendisini.
Hamlet etkileyici bir trajedi. Kitabın ismi neden Hamlet diye düşünüyordum aslında. Yani birçok şey olabilirdi, değil mi? Oysa okurken sebebi alenen göze çarpıyor. Başka türlüsü olamazmış. Okuduğum en asil, etkileyici erkek karakterlerden biriydi. Söylediği tüm o sözler, araya kattığı ince mizah, acısını dışa vurma şekli ve aşkını dile getirirken seçtiği kelimeler beni ona hayran bıraktı.
Şiirsel bir dille yazılmış olması, çeviri olduğunu da düşünürsek beni epeyce bir zorladı çünkü benim çok hoşuma giden bir çeviri değildi. Bundan 30 yıl önce efsane olabilirdi tabii ama şu zamana geldiğimizde güncelleme yapılmamış olması; vallahi, inşallah, maşallah ile konuşan İngiliz soyluları görmek, Tanrı ve Allah kelimelerinin bir arada aynı kelimeyi yansıtmak için kullanılması gibi noktalar beni irite etti. Onları görmezden gelmeye çalışarak okudum desem yeridir.
Tabi herşeyle rağmen eser kedisi güzel ve türünün hakını kesinlikle veriyor.
Herkesin okumasını tavsiye ederim :)
Spoiler içeriyor
"Artık doğru yada yanlış olduğunu düşünmüyorum. Yanlızca korkunç ve daha az korkunç var." ... Mükemmel bir operasyonla açılan üçüncü ve serinin son filmi. Açılış operasyonu gerçekten etkileyici ve akıllıca tasarlanmış. İkinci filmin sonunda “en fazla nasıl bir planı olabilir ki:?”…devamı"Artık doğru yada yanlış olduğunu düşünmüyorum.
Yanlızca korkunç ve daha az korkunç var."
...
Mükemmel bir operasyonla açılan üçüncü ve serinin son filmi. Açılış operasyonu gerçekten etkileyici ve akıllıca tasarlanmış. İkinci filmin sonunda “en fazla nasıl bir planı olabilir ki:?” diye düşünmüştüm. Fakat aklımda kalan en etkileyici kısımlardan biri oldu. Film boyunca bu operasyonlardan bir tane daha var o da ilki gibi sağlam sahnelere sahip. Birde tahmin edileceği üzere tarafların savaş sahneleri de var. Bunları ele alınca bu film resmen operasyon ve savaş filmlerine taş çıkarır. Ama beğenmediğim kısımlar da oldu. İlk olarak bir yıl arayla çıkan serinin ilk iki filminden üç yıl sonra çıkmış. Bu üç yılda tasarlananan senaryo ve olayların arkaplanı bence daha mantıklı yapılmalıydı. Çünkü iyi ve kötü taraf var gibi görünse de aslında düşününce iki taraf da ne iyi ne de kötü. Bu durum ikinci
filmde de aklımda dolanıyordu ama o kadar takılmamıştım. Son filmde beraber takıldı ama. Yani biri tedavi bulmaya çalışıyor diğerleri de test aşamasında işkence görmemek pahasına tedavi buldurtmayıp kaçıyor ve savaşıyor. Yani keskin sınırlı bir iyi kötü savaşı gibi değil. Ama öyle olsaydı bence daha tatmin edici olurdu. Beğenmediğim bir diğer kısım ise filmin sonlarına doğru gerilim yaratmak için aşırı tahmin edilebilir klişe sahnelerin olmasıydı. Böyle yaparak sadece süreyi uzatmışlar ve sıkıcılaşmış. Ama yinede seri boyunca totalde güzel bir macera oldu.
Ve filimin en başımdan beri fav karakterim NEWT olmuştu ama her zamanki gibi kimi tutarsam o kesin ölür yada başka bişey olur.:'(
Bide oyunculuk mükemmeldi açıkçası bu kadar beklemiyordum.
Bunu söylemeden bitirmiyeceğim geliba filim, Uyumsuz serisini hatırlatıyor biraz.
Bu karantina günlerinde çok iyi gelicek bir filim şimdi izlerseniz daha iyi anlarsınız bence. İzlemeyen kalmasın :)
Herkese merhaba arkadaşlar. Şöyle bir kitap önerisi postu atayım dedim aslında rafta çok fazla kitap paylaşılmıyor dizi filme oran olarak. Ölmeden önce kesin okunmalı dediğiniz kitaplar :? Benimki Simyacı :')