🥊“Dedeme göre birinin karakterinin ne kadar derin olduğunu açık fikirlilikle anlarsın. Derin karakterliyse samimiyetine nezaketle karşılık verir , değilse bunu aleyhinde kullanır.”
👊🏻 Bomba gibi bir diziydi. İzleyin derim.
Kesinlikle izlemenizi tavsiye edebileceğim Kore dizileri:
🔪My Name ( Dövüş, aksiyon , sağlam bir hikaye; sonu hariç mükemmeldi.Hala editlerini bile izliyorum. Karakterlerin hepsi çok klastı. )
🤺Twenty Five Twenty One ( Bir sporcunun mücadelesi , hayallerinin peşinden koşan genç bir…devamıKesinlikle izlemenizi tavsiye edebileceğim Kore dizileri:
🔪My Name ( Dövüş, aksiyon , sağlam bir hikaye; sonu hariç mükemmeldi.Hala editlerini bile izliyorum. Karakterlerin hepsi çok klastı. )
🤺Twenty Five Twenty One ( Bir sporcunun mücadelesi , hayallerinin peşinden koşan genç bir kız ve onun hüzünlü anlamlı aşk hikayesi; sonu daha iyi olabilirdi ama yine de şikayetim yok, çünkü çok anlamlı ve seyir zevki yüksek bir diziydi.)
🪄The Sound Of Magic ( Büyülendiğim bir dizi “Annara Sumanara” aklımdan çıkmayacak. Başrol oyuncusunu zaten çok seviyorum. Çok duygusal ve etkileyici bir diziydi. Sonu tuhaf bitse de belki amaç odur diyerek ,özellikle anlamlı bir dizi olduğunu vurgulamak istiyorum.)
🍭My First First Love ( Tatlı , huzurlu hayatın içinden bir dizi. Bu dizinin özellikle atmosferini seviyorum . Sevdiğim oyuncularda var. O yüzden çok abartılacak bir konusu, olay döngüsü olmasa bile bence bu dizinin hissi güzel o yüzden önerebilirim.)
💻My Holo Love ( Uzun zaman oldu izleyeli, ama akıcı olduğunu, soluksuz izlediğimi ve konusunu da beğendiğimi hatırlıyorum.)
⚔️Alchemy Of Souls ( Bu dizi her şeyiyle mükemmel fakat ikinci sezondaki oyuncu değişikliği çok canımı sıktı. Oyuncu değişikliği olmasaydı çok daha iyi olurdu.)
Benim için çerezlik olan Kore dizileri:
🕶️Healer ( Yine sevdiğim oyuncular ve havalı aksiyonlu , dram ve aşkın boğmadan işlendiği keyifli bir dizi. )
💪🏻Strong Woman Do Bong Soon ( Başrol kadın oyuncuyu ve polis rolündeki erkek oyuncuyu zaten seviyorum , konusu da eğlenceli ve özeldi )
🏡Hometown Cha-Cha-Cha ( Atmosferi güzel olan sıcak tatlı bir diziydi. )
🔮Abyss ( Başta biraz izleyince yarım bırakmaya karar vermiştim. Sonradan sardı ve bitirdim. Sonuç olarak çerezlik, keyifli aynı zamanda sinirimi bozan yönleri olan bir diziydi. Şu bazı Kore dizilerindeki, yok şu çirkin yok şu çok güzel vurgusunu bir türlü anlayamıyor ve hiç doğru bulmuyorum. Böyle saçma ayrıntılar olmasa çok daha iyi olacağına eminim.)
İzlemek ya da izlememek fark etmez dediğim Kore dizileri:
🤖I'm Not A Robot ( Hem iyiydi hem değildi, ortalama bir dizi olduğunu düşünüyorum.)
👩🏻💼Start Up( Başrol oyuncuları sevsemde dizinin hem sıkıcı hem güzel olduğunu söyleyebilirim. Kararsızım ama favorilerime girmeyeceğine de eminim. )
💌Because This Is My First Life ( Güzel başlayan duygu yüklü , bir kadının hayat mücadelesini izleyeceğimi sandığım ,aşırı ruhsuz olduğundan bir türlü sevemediğim bir erkek karakterle aşk hikayesine dönüşen bir dizi. Oysa mesajları , o kitaptan okudukları, hayatla ilgili anlamlı düşünceleri falan çok güzeldi ama işte erkek karakteri çok anlamsız yapmışlar ,sonradan dizinin sıkıcı bir hal alması da bu yüzden. Ama yine de izlenebilir.)
♀️Thirty - Nine ( Ben bu diziyi, otuzlu yaşlarının sonuna gelmiş kadınların hayatlarından tatlı kesitlerle , yer yer anlamlı ve keyifli bir dizi olacağı beklentisiyle izlemeye başlamıştım. Fakat konu ağır drama gitti maalesef.Keşke konusuna falan tam baksaydım biraz spoiler yeseydim. Neyse benim beklentimi geçersek, dizi aslında kötü değildi ama ortalamaydı diyebilirim. )
💀“Güvertede korkunç cinayetler işlenirken kamarandan dışarı çıkmaya cesaret edebilecek misin?”
⚓ Kitabın ilgi çekici kısımlarından biri kesinlikle Arthur Gordon Pym'in öyküsünün gerçek olmasıdır. Önsöz ve kitabın sonunu baz alarak söylüyorum bunu. Son kısımda açığa kavuşmadan kalan şeyler ne kadar gizemli…devamı💀“Güvertede korkunç cinayetler işlenirken kamarandan dışarı çıkmaya cesaret edebilecek misin?”
⚓ Kitabın ilgi çekici kısımlarından biri kesinlikle Arthur Gordon Pym'in öyküsünün gerçek olmasıdır. Önsöz ve kitabın sonunu baz alarak söylüyorum bunu. Son kısımda açığa kavuşmadan kalan şeyler ne kadar gizemli görünüp kafamı karıştırsa da , okurken hissettiğim gerçeklik algısı kitabın sonuna kadar sürdü. Bir okuyucu için ne kadar heyecan verici ve ilgi çekici olsa da , yaşanan olaylar trajikti.Ve tabii bu trajedi okurken dehşete kapıldığım anlara sebep oldu. Nefesimi tuttuğum zamanlar bile olmuştur. Belki ilk defa bir korku kitabı okuduğum içindir. Ama kurgudan uzak aktarılan gerçek vahşet; özellikle o malum bölüm, bana farklı bir deneyim yaşattı.
🚢Kitabın akıcılığı özellikle heyecanlı bölümleriyle belli bir doğrultuda ilerledi.Fakat genel bilgilerin verildiği ya da günlerin özetlerinin anlatıldığı bölümde, mantıken akıcılık düşse de rahatsız etmedi. Atmosferin kasveti ve yaşam savaşı beni hikayenin bir parçası gibi hissettirdi. Edgar Allan Poe ve şiirlerini de çok sevdiğimi belirtmek isterim.Onunla uyuşan karanlık bir kitaptı.
🌊Açıkçası hiç spoiler vermek niyetinde değilim. O heyecan ve merakı hissetmeden okumanıza mahal vermek istemem.Ama genel hatlarıyla; macera dolu , içinde sürükleneceğiniz bir roman olduğunu belirtmek isterim.Karakterlere bağlanamadan gerçekliğin tüm çıplaklığıyla çok sert vurduğu ve okurken empati kurmamız gereken bazı durumların, maalesef vahşetten ibaret olup çaresizlikten doğduğu bölümler; duyguları köküne kadar yaşamanızı sağlayacak ve sizi güzeller güzeli okyanusun içinde geçen bir hikayede acımasızca boğacaktır. Yeri geldiğinde o gemide Augustus ve arkadaşlarıyla beraber sarsılacak , yeri geldiğinde ise onlarla beraber kurtuluşun sevincini yaşayacaksınız.
💥“Onu tepelerin içine kazıdım, intikamımı da kayaların içindeki tozlara.”
🕯️ Kitaptan Bağımsız;
Bak! ölüm kendine bir taht kurdu
Loş batının aşağılarına doğru
Yapayalnız uzanan tuhaf bir şehirde,
İyinin, kötünün, en kötünün ve en iyinin bir de
Ebedi ve ezeli uykularına vardıkları yerde.
Hepsi asılı gibi görünürler havada,
Mağrur bir kulesinden şehrin
Ölüm aşağı bakarken devcileyin.
Orada açık mabetler ve aralanmış mezarlar
Işıldayan dalgaların seviyesince doluyorlar;
Fakat ne elmas gözlerinde yatan
Zenginlikler oradaki her bir putun -
Ne o göz alıcı mücevherleriyle ölü
Kandırıp yataklarından çeviriyor suyu;
Bu camdan ıssızlık boyunca, yazık!
Yok çünkü bükülen tek dalgacık -
Tek kabartı yok rüzgarların çok uzak daha şen
Bir deniz üzerinde olabileceğini söyleyen -
Yok korkunçluğu daha az dingin denizlerde
Rüzgarlar olduğunu ima eden tek yükselme.
Fakat bak, havada bir kıpırtı!
Bir dalga var orada, bir çalkantı!
Bellibelirsiz gömülerek duygusuz gel-gite,
Kuleler bir yana atılıyorlar adeta-
Uçlarına saydam tabakalı gökler içinde
Sanki hafifçe bir boşluk verilmişcesine.
Dalgalar şimdi daha kızıl bir kor gibi parlıyorlar -
Saatler donuk ve zayıf soluyorlar -
Dünyevi acılar arasında değil de, vakti geldiğinde,
Aşağıya, bu şehir aşağıya çökeldiğinde,
Cehennem, bin tane tahttan ayağa kalkarak,
Saygı ile onu selamlayacak.
Edgar Allan Poe ✍🏼
🌕
Ve ben sana döndüm,
Mağrur akşam yıldızı.
Senin ışığın daha değerlidir benim için.
Çünkü yüreğime mutluluk verir
Göklerdeki gururun geceleri,
Ve daha çok beğenirim
O alçaktaki daha soğuk ışıktan
Senin uzaktaki ateşini.
Edgar Allan Poe ✍🏼
🌇
🐘Çok güzel ve öğretici olmasının yanı sıra bence duygusal bir belgeseldi. Yavruların uyum sağlama çabaları , yalnız olan yavruların sürüden dışlanması , bir annenin başka bir annenin yavrusuna sahip çıkmaması sadece kendi yavrusunu düşünmesi gibi şeyler, beni biraz şaşırttı çünkü…devamı🐘Çok güzel ve öğretici olmasının yanı sıra bence duygusal bir belgeseldi. Yavruların uyum sağlama çabaları , yalnız olan yavruların sürüden dışlanması , bir annenin başka bir annenin yavrusuna sahip çıkmaması sadece kendi yavrusunu düşünmesi gibi şeyler, beni biraz şaşırttı çünkü bu tarz şeyler hep insanı akla getirir . Demek ki işte ayırt edici özelliklerimiz: aklımız, sağduyumuz ve irademiz olmasına rağmen genel olarak hayvanlar gibi davranıyoruz . Hatta onlar genel anlamda tüm insanlıktan fıtratlarına rağmen daha merhametliler. İzlerken gözümden yaş geldiği anlar oldu . Çünkü yavruların mücadeleleri , ebeveynlerinin onları doyurmak için çabaları birbirlerine gösterdikleri sevgileri çok anlamlıydı. Bu durumda, hayvanlardan öğreneceğimiz çok şey var .
🐬Çekimler zaten çok güzeldi. Belgeseli Helena Bonham Carter seslendiriyor . Kendisini oyuncu olarak zaten çok severim. Sesi ve anlatım şekli de bence çok yakışmış belgesele.
🐧🦊🐒🦁🐻🦌🦛🦦🦭
🌼Final bölümünün son sahnesinin etkisi altında olarak yazıyorum bu yazıyı. Hemen bitmesin diye uzun zamanlara yayarak izlemiştim ve daha taze bitirdim. Biraz yorumlara baktım herkes güzel anlatmıştı . Ben de yüzeysel olarak birkaç bir şeyden bahsedeyim bari . Bu dizinin…devamı🌼Final bölümünün son sahnesinin etkisi altında olarak yazıyorum bu yazıyı. Hemen bitmesin diye uzun zamanlara yayarak izlemiştim ve daha taze bitirdim. Biraz yorumlara baktım herkes güzel anlatmıştı . Ben de yüzeysel olarak birkaç bir şeyden bahsedeyim bari . Bu dizinin sevdiğim bir çok yönü var . Oyunculuklar , hikayesi , verdiği mesajlar , yan karakterlere de özen gösterilip değer verilmesi gibi . Ama başka bir şeyden bahsedecek olursam o da karakterlerin gerçekçiliği olur . Gerçekçilikten kastım: acıları, günahları, zayıf yönleri ve duygularıyla insanı anlatan bir yönü olması. Derinliği olmayan , karmaşıklığını hissedemediğimiz karakterlerin gerçek hissettirmesi bence olanaksız. Bu dizide karakterler üzerinden güzellemeler yapılmadan oldukları halleriyle sunulması , yanlışlarında pişmanlıklarını hissedip , iyiliklerinde sevinçlerini yaşamamız bence çok güzel .
🌼 İşlenen her ilişki özel ve güzel olsada , en çok Selim Savcı ve Akgün'ün arasındaki bağ içime dokundu . Hep alıştık baba oğul , karı koca , abla kardeş ilişkileri izlemeye . Ama bu çok başkaydı . Kan bağları bile olmayan iki yetişkin insanın , ve bulundukları konumlar da değerlendirilirse , böyle sağlam bir bağ kurabilmeleri o kadar güzel ki . Tam baba oğul gibi oldular bile diyemiyorum . Yaşadıkları hayatlardan , sevdikleri kadınlara kadar onları birbirlerine bağlayan bir şey vardı gerçekten . Bu ilişkiyi izlemek hem eğlenceli hem de hüzünlüydü . Soner ayrı bir olaydı bence , keşke onun hikayesini geçmişini daha fazla öğrenebilseydik . Babası ve abisi arasında savrulmuş istismar edilmiş bir hayat . Kaybedilmiş bir çocukluk , iyi olmaya duyulan istek ama hak etmediğini düşündürtecek bir inançsızlık. Mesela Emel , ilk sezon çok gıcık bir karakter olarak işlenmişti . Hak verdiğimiz yerler oldu , ama en çok o talihsiz olaydan sonra ikinci sezonda sevdim Emel’i . Ve Selim gibi biri olduğunu fark ettim . Duvarları olan , sert , iyi ve sağlam bir karakter . Her şeyden önce Canan Kara kadar güzel ve iyi bir anne . Karakterlerle bağ kurduk , Selim Savcı'nın idealistliğine ayrı , onu canlandıran Ali Atay'ın oyunculuğuna ayrı hayran olduk . Alperen Duymaz zaten başka bir olay . Oyunculuğunu hep beğenirdim .Son Yaz’ın müzikleri de ayrı güzeldi. Kalbimde güzel bir yer edindi bu dizi. Canan Kara, izleyen herkesi mahvettin ya söylemeden edemedim yani . Kimse unutamayacak o malum repliği 😓
Anahtar saksının altında ...🥀
Selametle 🌼
🦇''Benim inandığım şeye göre insanı öldürmeyen şey tuhaflaştırır.''
”Onlardan biriymiş gibi konuşma. Çünkü değilsin! Her ne kadar olmak istesen de… Onlara göre sen de benim gibi bir ucubesin! Şu an sana ihtiyaçları var, peki ya olmadıklarında? Seni de dışlayacaklar. Onların…devamı🦇''Benim inandığım şeye göre insanı öldürmeyen şey tuhaflaştırır.''
”Onlardan biriymiş gibi konuşma. Çünkü değilsin! Her ne kadar olmak istesen de… Onlara göre sen de benim gibi bir ucubesin! Şu an sana ihtiyaçları var, peki ya olmadıklarında? Seni de dışlayacaklar. Onların ahlakı, yasaları… kötü bir espri gibi. İlk sorun belirtisinde defedildin. Onlar dünyanın izin verdiği kadar iyiler, sana göstereceğim. İşler yolunda gitmediğinde bu medeni insanlar birbirlerini yemeye başlar. Yani ben canavar değilim, sadece yılanın başıyım.”
🌑
🦇“İnsanların umursamazlıklarından çıkabilmeleri için etkileyici örneklere ihtiyaçları vardır. Etten kemikten bir insan olan Bruce Wayne olarak bunu yapabilmem mümkün değil. Göz ardı edilebilirim, yok edilebilirim. Ama bir sembol olursam, asla çürütülemem, ebedi olabilirim.”
🦇“Senin merhamet duygun, düşmanlarında bulunmayacak olan bir…devamı🦇“İnsanların umursamazlıklarından çıkabilmeleri için etkileyici örneklere ihtiyaçları vardır. Etten kemikten bir insan olan Bruce Wayne olarak bunu yapabilmem mümkün değil. Göz ardı edilebilirim, yok edilebilirim. Ama bir sembol olursam, asla çürütülemem, ebedi olabilirim.”
🦇“Senin merhamet duygun, düşmanlarında bulunmayacak olan bir zaaftır.
– İşte bu yüzden çok önemli. Bu bizi onlardan ayırır.”
🌑
🍂 Karaktere hem kızdım, hem sevdim , hem acıdım hem de nefret duydum. Tıpkı onun Liza'ya karşı duyduğu çelişkili hisleri ve sergilediği tavırları gibi . Okuldaki arkadaşlarıyla arasında geçen olaylar beni aşırı tilt etti. Bu gereksiz insanların gereksiz olduğunu bilmesine…devamı🍂 Karaktere hem kızdım, hem sevdim , hem acıdım hem de nefret duydum. Tıpkı onun Liza'ya karşı duyduğu çelişkili hisleri ve sergilediği tavırları gibi . Okuldaki arkadaşlarıyla arasında geçen olaylar beni aşırı tilt etti. Bu gereksiz insanların gereksiz olduğunu bilmesine ve nefretini , onlara karşı beslediği olumsuz duygularını dile getirmesine rağmen . Onlara devamlı kendini , başarısını bu hayatta ortaya bir şeyler koyabildiğini ve iyi durumda olduğunu kanıtlama çabası beni oldukça rahatsız etti . Bütün bu boş işlerin hayatın içinden olması da cabası . Elbet bir çok insan böyle gereksiz bir şekilde kendini kanıtlama çabası içerisinde bulunmuştur. Ve bunu hayatın içinde fark edince ne kadar kötüyse , tuhaf bir şekilde okurken daha kötüydü. İnsanın düştüğü bu aciz durumu bir mantaliteye uydurması ve kararlılıkla savunarak çabasını sürdürmesi , hem kendini kanıtlamaya çalıştığı kişi için hak edilmez bir durum hem de kendisi için felaket bir seviyede anlamsız , küçük düşürücü bir durumdur. İnsanın kendinde inşa ettiği değer , başarı , kişilik gibi kavramlar asla başkasına kanıtlama zorunluluğunun olmadığı adı üstünde kendine ait olan şeylerdir . Bu baskılanmış genel toplumun , inatla insanı belli kalıplar içine sokup , evire çevire sanki bir eşyaymış gibi durumunu incelemesi ve haklı haksız ya da hadsiz yermesi , hazin bomboş ve sağlıksız bir durumdur. Böyle bir durumda kalmamak için, herhangi bir şeyde kendimi kanıtlama isteğine yakalanırsam hemen silkinip kendime gelir ve hiç kimseye bir şey kanıtlamak zorunda olmadığımı kendime hatırlatırım . Dediğim gibi bu çok acizce , ve karşıdaki kişinin asla hak etmediği yersiz bir çaba ve tutumdur. İnsan yapacağı şeyleri kendi isteği doğrultusunda yapmalı , başkalarının anlam ifade etmeyen fikirleriyle hareket etmemelidir. Dostoyevskı'nin bu karakter çözümlemesi ustaca ve tüm gerçekliğiyle kaleme alınmış. O yüzden bu kitap benim için mükemmel sayılabilecek bir kitap . İlk kısımlardan sonra benim için akıcılaştığı da aşikar . Daha heyecanlı ve durmaksızın sıkılmadan okudum . Ama kitabın ve karakterin ustaca yazılmış olduğu ve hayatın içindeki bu hakikatlerin yüzüme tokat gibi vurduğu , okurken beni buhranlara sürüklediği gerçeğini geçersek karakter hakkında kendi görüşlerimi dile getirmek isterim . Bu karakterin içinde bulunduğu zafiyet ve aciziyet durumunun beni zerre ırgalamadığını belirteyim öncelikle. Her ne kadar empati kurabilsem , ona olan bazı benzerliklerimi fark etsem bile tutumunu ve tavrını hiç doğru bulmuyorum . Çünkü bence asıl zayıflık , zayıf hissetmesinden kaynaklı karanlık düşüncelerle sergilediği tutumu ve uzaklaştığı ahlak ilkeleridir. İnsan kendini dünyanın en işe yaramaz insanı bile hissetse , etrafındaki tüm insanlar onu aşağılasa bile bu doğru olacak değildir . Ya da böyle hissetmek bence utanılacak ya da ayıplanacak bir şey olmamalıdır. Çünkü zayıflık insana aittir . Zayıflığa sahip olduğunu bilme farkındalığı kişiyi tevazu sahibi yapar . Kimi zaman insana insan olduğunu hatırlatıp kendine fazla yüklenmemesini , kimi zaman da kibirlenmemek gerektiğini hatırlatıp haddini bildirir. Sonuç itibariyle karaktere karşı bazı yerlerde hissettiğim sevgi duygusu çürümüş ve yerine sadece acıma nefret duygularını bırakmıştır . Liza’nın, mutluluğu ondan daha çok hak ettiğini düşünüyor, ve en çok Liza’nın haline üzülüyorum . Eminim ki Liza , içinde bulunduğu durumla bile ana karakterden daha onurludur. Belki de karakterle benzeşen yönlerime öfke duyuyorumdur . Ama mühim değil , insanın kendinin farkında olması ve yanlışlarına öfke duyabiliyor olması erdemli bir davranıştır . Umuyorum ki bizim , kendimize karşı duyduğumuz öfkelerimiz , ana karakterin kendine karşı duyduğu öfkeler sonucunda üstünlük duygusuyla yaptığı , hissettikleriyle çelişen davranışlar gibi içi boş olmayacaktır .
Yinede , yeraltı adamına içinde bulunduğu bu keşmekeş , tekdüzelik ve yalnızlıktan ötürü saygı duyuyorum. Çünkü belki bir kerecik saygı duyulması, onu karanlık düşüncelerinden arındırır , yaşamak için sivrilttiği dişlerini kütleştirir.
“bana kuduz bir toplum çok yerimden yeltenmiştir
çocuk yaşta vazgeçtim insana aşılanmaktan
ben seni ısırırsam bil ki af dileyeceğim
sen benim dişlerime çok aldırma ne olur
ben onları bu yaşlara gelmek için sivrilttim”
Alper Gencer ✍🏼
🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂
“Siz şimdi için için gülecek, hatta belki de: “Tokat yemeyenler anlamaz!” diye ekleyeceksiniz. Bunu derken , kibar bir biçimde, tokat yediysem benim de bu işte tecrübeli olduğumu hatırlatmak isteyeceksiniz.”
“Kafasına takılan kuruntuları büyüttükçe büyütür ve bunlara eklemeler yaparak bağışlamayı da aklına hiç getirmez.”
“Bu kişiler yeri geldiğinde öküz gibi böğürerek boğazlarını yırtar dururlar. Bu durum da onları üst konuma getirir.”
“Aldatmaca, yüz boyama ve el çabukluğundan oluşmuş bir dünya yarattığınızı bile bile; kime , neden öfkelendiğinizi bilmeden , tüm bu aldatmacalar ve keşmekeş arasında içiniz sızlar. Bilmedikleriniz arttıkça da iç sızınız çoğalır.”
🔪 Abimle izleyecek bir film arıyorduk. Ahmet Kural ve Ecem Erkek'i görünce heyecanlanmıştık . Fakat beklentinin çok altındaydı . Oyunculuklar sayesinde birkaç yerde biraz güldüğümüz oldu . Ama senaryo, replikler zayıftı. Bazı yerlerde güldürmek için çok zorlama şeyler yapılmıştı .…devamı🔪 Abimle izleyecek bir film arıyorduk. Ahmet Kural ve Ecem Erkek'i görünce heyecanlanmıştık . Fakat beklentinin çok altındaydı . Oyunculuklar sayesinde birkaç yerde biraz güldüğümüz oldu . Ama senaryo, replikler zayıftı. Bazı yerlerde güldürmek için çok zorlama şeyler yapılmıştı . Özellikle Niyazi karakteri hiç komik olmayan, komik olması için gereksiz çaba harcanmış bir karakter. Ahmet Kural ve Ecem Erkek'i bir arada gördüğüme sevindim ve evet çok uyumlulardı bence . Fakat filmi başarılı bulmadım . Kazım karakterini canlandıran Mehmet Özgür , yine sevdiğim oyunculardan biridir . Kadro güzeldi ama konu ve replikler zayıf olunca güldürmüyor işte . Hatta izlediğime pişmanım diyebilirim . Kardeş Payı'ndan rastgele bir bölüm açsam çok daha fazla gülerdim . Zaman israfı olmazdı. Umarım beraber başka güzel projelerde boy gösterirler . 🙏