Ya ben bu filmi nereden bulacağım her sitede fragmanı var sadece bana bi yardım eli uzatsanız...
İZLEDİM DE RAHATLADIM BU SEFER M60I DA ALDIK 💖MINAKOYİMM
Yine bir sahaf macerası... Normalde hiç kitap almadığım kitapçıya sevgilimi beklerken vakit geçsin diye girmiştim. İkinci el kitapların olduğu sepette "Feridun Hürel" ismi dikkatimi çekti. Üç Hürel dinlemeye bayılan biri olarak içimden "NEE FERİDUN HÜREL KİTAP MI YAZMIŞ?!" diyerek kasaya…devamıYine bir sahaf macerası... Normalde hiç kitap almadığım kitapçıya sevgilimi beklerken vakit geçsin diye girmiştim. İkinci el kitapların olduğu sepette "Feridun Hürel" ismi dikkatimi çekti. Üç Hürel dinlemeye bayılan biri olarak içimden "NEE FERİDUN HÜREL KİTAP MI YAZMIŞ?!" diyerek kasaya yöneldim. Verdiğim en iyi kararlardan biriymiş.
Hayatıma sürpriz gibi giren kitaplardan birisi. İçinde sanki yakın bir dostunuzdan almışsınızcasına aklınızda yer edinecek hayat dersleri, kendinize bakıp sorgulama seansları yapacağınız sayfalar var. Karakterlerle daha okumaya başladığım ilk andan içli dışlı oluşumu, son sayfalarda bazı karakterler için yazdığım nefret nidalarından anlıyoruz.
"Elindekiyle yetin demek, umut etmeyi bırak demektir ki bu da insanın doğasına aykırıdır. Ben elinizdekiyle yetinin demiyorum. Elinizdekinin kıymetini bilin, onu yaşamayı öğrenin diyorum.
Her zaman söylediğim gibi, mutluluk öğrenilebilir bir şeydir. Yaşama sanatını öğrenmek gerekir.
Umudun bile dozunu kaçırmamalıyız. Başkayı ararken, arayışın içinde kaybolmamalı, kendi hayatımızla başkalaşmamalıyız. Aksi takdirde kendi hayatımızı ıskalar geçeriz. Umudunuzun peşinden koşun ama koşarken etrafı seyretmeyi ihmal etmeyin. "
"Arada bir tümden değişmek iyidir. Bir ömre birden fazla hayat sığdırmış olursun."
Ha bir de bir sayfada şarap nasıl içilir diye muazzam bir bilgilendirme var (lol)
Ben çok sevmiştim, eğer şarap içersem deneyeceğim. Ertan hocam anlatmış bize de uygulamak düşer.
Ayrıca son olarak, Aysel git başımızdan.
Spoiler içeriyor
Sanırım ergenliğimizi yaşarken hepimizin kafası karmakarışık oluyor. Ben 18ime bastım ve hâlâ öyle hissediyorum ama birkaç sene önceki kadar değil. Eski günlüğüm ne kadar kötü hissettiğimi anlatmamla, kafamın içinden çıkamadığımı söylemelerimle ve kim olduğumu anlayamadığım için sürekli dile getirdiğim serzenişlerle…devamıSanırım ergenliğimizi yaşarken hepimizin kafası karmakarışık oluyor. Ben 18ime bastım ve hâlâ öyle hissediyorum ama birkaç sene önceki kadar değil. Eski günlüğüm ne kadar kötü hissettiğimi anlatmamla, kafamın içinden çıkamadığımı söylemelerimle ve kim olduğumu anlayamadığım için sürekli dile getirdiğim serzenişlerle dolu. Bu kitap da öyle. Çünkü ana karakter kendisini çözmeye çalışan bir ergen ve sürekli iniş çıkışlarını anlatıyor. Erkek olma sürecini, vücudunu keşfedişini, ailesiyle yakınlaşmasını ve aşkı bulmasını okuyoruz. Benim için çok keyifliydi okumak. Sadece bir bölüm okuyacağımı söylemiştim ama son bölümü okuyup kitabın kapağını kapattığımda saat çoktan 3 olmuştu. Baktım uykum da yok rafta yorum yazma güdülerime boyun eğip buraya geldim.
Spoilerlı kısmı yazacağım şimdi.
Dante ve Aristo'nun ailelerinin tepkileri gözümü yaşarttı. Mutlu oldukları ve kendilerini sevebildikleri sürece istedikleri kişiyi sevmelerine izin verdiler. Bu senaryo şu anda benim için çok uzak geldi. Sanırım kendi ailemden duyamayacağım şeyi kitap karakterlerinin ailesinden duymak, "bu normal" denilmesi biraz yüreğimi burktu.
Aristo'nun kafası çok karışıkken Dante'ye olan aşkını kabullendikten sonra sorunlarının çoğunun çözümlenmesini sevmedim. Birden aradığı her şeyi bulmuş gibi hissetti. Belki benim kabullenmekte zorlandığım şeyler olduğundan, belki de aşk, hayatımda hiçbir zaman bu kadar önemli bir yer kaplamadığından sinirlendim. Kitabı okurken sürekli iç yüzleşme yaptığımı itiraf edeyim. Bazen karakterler size çok benzer de nefret edersiniz ya. Öyle bir şey. Ama Ari herkesin kendinden bir parça bulabileceği bir karakter bence. Kendisinin bir şarkı hakkında söylediği gibi
"I Still Haven't Found What I'm Looking For. İşte o iyi bir şarkıydı. Benim şarkım. Ama muhtemelen herkesin şarkısıydı zaten."
3 gün boyunca her gece rüzgar eşliğinde şekilden şekle girerek okuduğum o kitap. Muhtemelen 2023 yazının en akılda kalıcı anılarından olacak.
"Belki de can acısı ile iyileşmenin arasında yaşıyorduk."
Bir de, çok kötü şeyler atlatmamıza rağmen neden bazen hiç ağlayamadığımızı düşünürdüm. En azından kendim için. Sonra kitap bir bölümde cevap verdi. "Ve acı o kadar derindi ki gözyaşlarının çok ötesindeydi ve o yüzden gözleri kuruydu."
Bence okuyun. Hepimiz zaman zaman kaybolmuş hissediyoruzdur. Uzaklardan birinin elinizden tuttuğunu hissetmek güzel. Aristo ve Dante'nin el ele tutuştuğunu görmek de güzel.
Birkaç kez izleme girişiminde bulunup yarım bıraktığım fakat bugün artık bitirmeliyim diyerekten karşısına oturduğum film. Mükemmel olduğunu söylemem gerek. Filmin son sahnelerinde jumpscare yedim. Aynı anda da dayım arkamdaki kapıdan odaya girip ne yaptığımı sordu. Geldiğini hiç duymamıştım sandalyeden fırlayıp…devamıBirkaç kez izleme girişiminde bulunup yarım bıraktığım fakat bugün artık bitirmeliyim diyerekten karşısına oturduğum film. Mükemmel olduğunu söylemem gerek. Filmin son sahnelerinde jumpscare yedim. Aynı anda da dayım arkamdaki kapıdan odaya girip ne yaptığımı sordu. Geldiğini hiç duymamıştım sandalyeden fırlayıp çığlık attım...Aynı anda iki jumpscare yediğim ilk film olarak kayıtlara geçiriyorum.
Film arkadaşının düşerek öldüğünü gördükten sonra kendisinde yükseklik korkusunun baş gösterdiği Scottie'ye odaklanıyor. İşini bırakıyor ama eski dedektif olduğunu bilen bir arkadaşından iş teklifi alıyor. Bu adam eşinin akıl sağlığından şüpheleniyor, eşinin eski asillerden birinin hayaletiyle rahatsız edildiğini düşünüyor. Bu durum başta Scottie'ye çok saçma gelse de zamanla işin içine çekiliyor ve sonrasında olanları izliyoruz.
Filmin iki kısmı var diyebiliriz. Birinci kısım Scottie'yle beraber öğrendiklerimiz ve gördüklerimiz. İkinci kısımsa onun bilmediği şeyleri öğrendiğimiz ve bizi finale götüren kısım.
Final şu emojiye dönüştüğüm finallerden birisidir:🤡
İzlesem mi diye aklınızda soru işareti varsa olmasın. Alfred Hitchcock arkadaşlar, Alfred Hitchcock. Ne kadar kötü olabilir ki?
8/10
Endiv onaylı.
Spoiler içeriyor
Bu sene izlediğim en iyi dizi.
Daha son bölüm gelmedi bile. Çoğu kişinin Split'i izlediğini ve çoklu kişilik bozukluğuna aşina olduğunu düşünüyorum. Karakterimiz Danny Sullivan da o zamanlar daha tanısı konulmamış ve insanların saçmalık olarak gördüğü bu hastalığa sahip.
Hastalığın…devamıBu sene izlediğim en iyi dizi.
Daha son bölüm gelmedi bile. Çoğu kişinin Split'i izlediğini ve çoklu kişilik bozukluğuna aşina olduğunu düşünüyorum. Karakterimiz Danny Sullivan da o zamanlar daha tanısı konulmamış ve insanların saçmalık olarak gördüğü bu hastalığa sahip.
Hastalığın ortaya çıkmasının nedeni genelde kişinin çocukken ağır bir acıya veya cinsel istismara uğraması ve kişinin o yaşta bu durumu kaldıramayacak olmasından kendisine bu durumu kaldırabilecek başka bir kişilik yaratmasıymış. Durum bu şekilde başlıyor ve kişi hayatı boyunca baş edemeyeceği durumlarda kendine yeni kişilikler, alter egolar ediniyormuş. Ama kişinin kendisi bunun farkına varmıyor, açma kapama düğmesine sahipmiş gibi kişilikler ihtiyaç duyulan anın farkına varıp ortaya çıkıyorlar.
Bu diziye kadar Tom Holland'ın oynadığı yapımlar hakkında pek bir şey düşünmüyordum. Uzun zamandır ağlamamış olmama rağmen 9. bölümü izledikten sonra bir anda göz yaşlarımın sel olup akmasıyla ve bu gönderiyi yarattığım selin üzerinde süzülerek yazmam aracılığıyla söylemek isterim ki, artık çok şey düşünüyorum. Mimik kullanımı, duyguları yaşama şekli, karakterler aralarındaki geçişleri mükemmel. Yaşadığı tüm kişilerle çok güzel özdeşleşmiş ve siz de artık hepsini farklı bireyler olarak tanımaya başlıyorsunuz.
(Ağır Spoiler)
Johnny Danny'nin alt kişiliklerinden birisi. Kendisi bir kaçış uzmanı ve Danny ihtiyaç duyduğunda onu kelepçelerden bile kurtarabiliyor. Kendisinin bir sürü numarası var. Geçmiş bölümde revire gitmiş ve gizlice revir doktorunun kağıtlarını tutan bir klips çalmıştı. "Ne olur ne olmaz" demişti. O klipsi sakladı ve sonrasında bir daha Danny'nin kişilik değiştirdiğini görmedik. Ne olduğunu ve ne için olduğunu anlamamıştım. Bu bölümde Danny ruhsal olarak çok yara aldı ve yastığın altında duran klipse uzandı, sivri yerini çıkardı ve bileklerini kesti... Sonra yüzümün aldığı ifadeyi tahmin edemezsiniz. Resmen kafamda yankılanıyordu. "Johnny bir kaçış uzmanı"
Artık Danny'nin dayanamama ihtimaline karşı kendisine son bir kaçış hazırlamış, "Ne olur ne olmaz"
İzlemenizi tavsiye etmiyorum, istiyorum. 10/10.
Tom Holland'ın dizi çekimleri bittikten sonra bir süre oyunculuk yapmaya ara vermesi gayet doğalmış diyeceğinize eminim.
-28/07/2023
Bitirdim, çok güzeldi. Gerildim, korktum, üzüldüm, mutlu oldum ve şimdiyse rahatladım.
When i find myself in times of trouble Mother Marry comes to me...
Spoiler içeriyor
Yaz tatilinin ilk 10/10 filmi. Tüm karmaşayı ve gerilimi iliklerime kadar öyle bir hissettim ki hâlâ etkisinden çıkamadım. Üstelik ne desem bilemediğim için gönderiyi de yazıp yazıp siliyorum fakat bu sefer gerçekten bir şeyler söyleyeceğim.
Yanıklar kasabasına gelen savcı Emre'nin…devamıYaz tatilinin ilk 10/10 filmi. Tüm karmaşayı ve gerilimi iliklerime kadar öyle bir hissettim ki hâlâ etkisinden çıkamadım. Üstelik ne desem bilemediğim için gönderiyi de yazıp yazıp siliyorum fakat bu sefer gerçekten bir şeyler söyleyeceğim.
Yanıklar kasabasına gelen savcı Emre'nin içinde boğulduğu bir olay dizisi izliyoruz. Olaylar kasabalının Emre'yi içki sofrasına davet ettiği noktaya kadar gayet güzel ve anlaşılır ilerliyor. Emreyle sohbet ediliyor, akli dengesi pek de yerinde olmayan Pekmez adında bir kız gelip eğlenceye dahil oluyor. Fakat Emre içine "ilaç" atılan rakısını içmeye devam ettikçe biz de onunla beraber içmiş gibi oluyoruz. Gece yaşanılanlar Emre'nin kafasında yok. Bizde de yok. Film boyunca da asla anlayamıyor, anlamlandıramıyoruz. Ayrıca bu durum film bittiğinde de "E noldu lan şimdi, ne yaşadım ben? dedirtiyor.
Pekmez'e tecavüz edilmiş, kim etmiş bilmiyoruz. Filmde sembol gösterilen karşı taraf birden seçimi kazanıyor, gazetede asılsız haberler çıkıyor. Emre'ye belirsiz mesajlar geliyor. Olaylar çığrından çıkıyor. Filmin temposu aşırı yüksek. Oradan oraya atlıyoruz. İşin garibi film bittiğinde de sakinleşemiyorsunuz. O "diken üstünde" hissiyatından kurtulamıyorsunuz. Sanki hâlâ filmin içerisinde, Emreyle obruğun başında bekliyormuş gibi hissediyorsunuz.
Şahsen benim kafam hâlâ olayları soruşturuyor. Ayrıca ortamın rahatsızlığı o kadar gerçekçiydi ki bi pis hissettim izlerken. Bir de hoşuma giden bir detay var. Kasabadakiler pis bir şekilde hayvan avı yapıyorlar. Emre başkanın evine gittiğinde de hayvanları avladıktan sonra çekildikleri fotoğrafları görüyor. Duvarda bir de küçük ayna var. O fotoğraflara bakarken biz de duvarda Emre'yi görüyoruz. Bir sonraki avın o olacağına işaret eder gibi.
He bir de ekin koçun ve fındık adamın kimyaları çok iyiydi fikrimce. Ayrıca artık eşcinselliğin fazla tabu olmadığını düşünmeye başladığımız bir dönemde hâlâ nasıl muameleler görebildiğini ve nasıl bakış açılarıyla mücadele etmemiz gerektiğini de gösteriyor. Ben rafta da görüyorum yok hastalıkmış yok çocukları kötü etkiliyormuş. İşte film bize bu insanların ve homofobinin de ne kadar ileri gidebileceğini gösteriyor, ki içler acısı bir durum.
Filmi izledikten sonra mutlaka analizini okuyun derim, daha çok içinize işliyor. Film tam bir koşuşturmaca olduğu için izlerken çoğu şeyi kaçırabilirsiniz. Detayları bilmek resme daha geniş açıdan bakmanızı sağlar.
Valla izleyin hocam Endiv onaylı filmdir. İzleyeceklere iyi seyirler dilerim.
Merhaba bugün sizden öneri istemeye geldim. Son zamanlarda çok ağır şeyler izleyecek bir mentalde değilim ve böyle aşırı duygu karmaşası, olay silsilesi olmayan, akıp giden sakin filmler izlemek istiyorum. Call Me By Your Name havasında olabilir.
Çiçek, böcek, papatya filmleri…devamıMerhaba bugün sizden öneri istemeye geldim. Son zamanlarda çok ağır şeyler izleyecek bir mentalde değilim ve böyle aşırı duygu karmaşası, olay silsilesi olmayan, akıp giden sakin filmler izlemek istiyorum. Call Me By Your Name havasında olabilir.
Çiçek, böcek, papatya filmleri istiyorum kısacası sizden.
Aklınıza gelen olursa benimle paylaşırsanız sevinirim.
Yorum yapmaya gelmedim ama merak ettim Murat Soner çok fena gömmüş bunu, IMDBsi de düşük. Raftaki çoğu kişi nasıl beğendi anlamadım. Bi gariplik var...
"güzel kızın annesi"
"güzel kız"
"kız güzel"
"ha bi de güzel kız"
*hığğk* (burun çekme) bol duygulu raf yorumu.
Bu film kalbimin tammmm orta yerine mini bir taht kurmuş bulunmakta. Bir gün önce kitabını okumuştum, bugün de filmini izledim. Küçükken Disney'de görüp sadece şöyle bir göz attığıma üzüldüm ama belki de şimdi…devamı*hığğk* (burun çekme) bol duygulu raf yorumu.
Bu film kalbimin tammmm orta yerine mini bir taht kurmuş bulunmakta. Bir gün önce kitabını okumuştum, bugün de filmini izledim. Küçükken Disney'de görüp sadece şöyle bir göz attığıma üzüldüm ama belki de şimdi izlemem gerekiyormuş. Kitabını okuyunca karakterlerle daha da derin bir bağ kurdum çünkü hareketlerinin alt metinlerini hatırlıyordum.
Eski animasyonlar kesinlikle dublajlı izlenmeli bence. Pliklinin dublajı o kadar komikti ki (aynı zamanda Alvin ve Sincaplar'daki Ian'ı seslendiren adam) her yaptığı harekete gülesim geldi. Ki zaten bolca kahkaha attım hem de duygulandım.
Bir efsaneye göre Elvis Presley Devil in Disguise şarkısını Stiç'e yazmış.
Bir de bu filmden vücut olumlaması aldım ben, karakterlerin farklı tipte vücutları var ve Nani'nin göbüşü falan gözüküyor böyle çok tatlı hamur gibii.
Kitaptan ve filmden çok sevdiğim ve güldüğüm kısımları yazmak istiyorum.
•David Stiç'i görünce geri çekildi.
-Hey! Bunun bir köpek olduğuna emin misin?
+Hı-hı, üzerinden bir kamyon geçmeden önce çoban köpeğiymiş.
•David Nani'nin gidişini üzüntüyle izledi. "Merak etme." dedi Lilo ona tatlı bir dille. "Poponu ve uçuk saç modelini seviyor. Bunu biliyorum, çünkü günlüğünü okudum.
•"Ah harika." diye homurdandı Plikli. Ben de bugün yaptığım işler listesine hırsızlık, tehlike yaratmak ve delilik gibi maddeleri de eklemek için gerçekten can atıyordum."
Camba şaşkınlıkla ona baktı. "Sen de mi?"
Lilo'nun Stiç'i almak için 2 dolar ödediği makbuzu çıkartıp duvarıma asacağım aldkdlsşlsjdls
You look likee an angell
Walk like an angel
Talk like an angel
But i got wisee
You're the devil in disguisee...