(@) - Raf

Spoiler içeriyor Amerikalı yazarımız Stephen Crane’ın 19.yüzyılın sonlarında savaş muhabirliği yaptığı sırada tanık olduğu nefret ve ırkçılıktan kaynaklı ağır vicdansızlık, bu eserini şekillendiren önemli bir unsur olmuş. Dışlanmışlık unsuru eserde çarpıcı şekilde işleniyor. Farklıysan dışlanırsın teması en basit ve acı hâliyle gözler…devamıAmerikalı yazarımız Stephen Crane’ın 19.yüzyılın sonlarında savaş muhabirliği yaptığı sırada tanık olduğu nefret ve ırkçılıktan kaynaklı ağır vicdansızlık, bu eserini şekillendiren önemli bir unsur olmuş. Dışlanmışlık unsuru eserde çarpıcı şekilde işleniyor. Farklıysan dışlanırsın teması en basit ve acı hâliyle gözler önüne serilmiş. Dikkat çekici ve sürükleyici bir konuya sahip olmasına ve üslubunun akıcılığına rağmen kısa sürede sonuçlandırılmış bir eser. Yazarımızın kitabın bir bölümünde kurduğu, dünyanın daha iyi bir yer olması için Türklerin denize dökülüp boğulması gerektiği, cümlesi tarihin tozlu geçmişinde Türklerin nasıl canlar yaktığını tekrardan gözler önüne serdi ve gurur vesilesi oldu. Hırsınızı ancak kurguladığınız eserlere serpiştirdiğiniz nefret cümleleriyle çıkartırsınız! … KİTAPTAN NOTLAR… Siyahi baş karakterimiz Henry Johnson farklılığına rağmen toplumda yer edinmeyi başarmış biri olarak karşımıza çıkar ve saygın bir adam olan Dr.Trescott’un evinde kalmaktadır. Evde çıkan yangında evin küçük oğlu Jimmie’yi ölümü göze alarak kurtarır ve yüzü tanınmayacak hâle gelir. Toplum tarafından gördüğü saygı kısa sürede unutulur ve korkunç yanıklardan kaynaklı yüzünün tanınmaz hâle gelmesiyle canavar olarak acımasız şekilde dışlanır. Yangın sonrası ilk başta herkes Henry’nin öldüğünü düşünmektedir ve yangın olayından önce kendisine hayran olan Mrs. Fargout ile nişanlandığı bilgisi verilir. Henry şoku atlatıp hayati tehlikeyi de atlatınca Mrs.Fargout’un kendisini insan yerine bile koymayıp yüzüne bile bakmadığını görünce gerçeklerle acı şekilde yüzleşmeye başlar. Oğlunun hayatını kurtaran adama borçlu olduğunu hisseden Dr.Trescott, onu her şeye ve her türlü baskıya rağmen koruyup kollar ve kucak açar. Şehrin ileri gelenlerinin kendisinin saygınlığının azaldığını söylemlerine de kulak asmaz. Toplum tarafından dışlanmış Henry’i en yakın dostuna maaş karşılığı emanet eder fakat o eski dost bile bu karşılaşmadan ilk andan beri hep rahatsızlık duyacaktır. Arkadaşının evinde ailesinde ciddi sıkıntılara yol açtığını düşünen Henry, duyduğu utançtan olsa gerek evden kaçar ve görüntüsüyle sokaklarda kargaşaya sebep olur.

goldenknife 6 months ago

Nasıl Hoşunuza Giderse

William Shakespeare

2 Gönderi

Spoiler içeriyor Tür olarak Pastoral- Komik- Gerçek olarak değerlendirilecek bir oyun. İsminden de anlaşılacağı üzere yazarımız oyunu nasıl değerlendireceğimizi ve hangi değerlendirme hoşumuza giderse öyle okumamız gerektiğini bize bırakmış. Son söz bölümünde de bunu oyun boyunca erkek kılığında gözüken Rosalind adlı karakterden…devamıTür olarak Pastoral- Komik- Gerçek olarak değerlendirilecek bir oyun. İsminden de anlaşılacağı üzere yazarımız oyunu nasıl değerlendireceğimizi ve hangi değerlendirme hoşumuza giderse öyle okumamız gerektiğini bize bırakmış. Son söz bölümünde de bunu oyun boyunca erkek kılığında gözüken Rosalind adlı karakterden yani yazarın ağzından açıklamalı öğreniyoruz. Başlığın anlatılan olaylarla pek ilgisi yok, sizin oyunu nasıl değerlendirdiğinizle alakası var. Konusunu Lodge'un Rosalynd adlı romanından alan oyunumuzun geneline baktığınızda karakter örgüsü bakımından çok fazla tesadüf ögesi olduğunu göreceksiniz ve başından itibaren kötülerin cezalandırılıp veya doğru yolu bulup iyilerin de ödüllendirileceği masalsı yapıyı hissedeceksiniz. … OYUNDAN İPUCULAR… Rosalind ve Orlando aşkı kalıplaşmış bazı ögelerle okuyucuya sunulsa da aşkın işleniş biçimi görülmemiş türden. Rosalind’in erkek kılığında Orlando’yu birçok teste tabi tutması ve Orlando’nun onun Rosalind olduğunu bilmemesine rağmen oymuş gibi aşkını ortaya koymasını bir türlü kafamda oturtamadım. Yazarımız çok değişik düşüncelerle garip diyaloglar ortaya koymuş. Rosalind’in babası Frederick’i yani kendi kardeşini sürgüne gönderen yaşlı dük ile Orlando’nun acımasız kardeşi Oliver saf kötülükler olarak karşımıza çıksa da sonunda onlar da doğru yolu buluyor. Yaşlı dükün kızı Celia ile Oliver aşkı basmakalıp işleniyor. Yazarımız herkesin hikâyesini güzel bir şekilde sonuçlandırmak için çok çaba sarfetmiş. 3.Perde 5.Sahnedeki karakterlerden çoban Silvius’un yine kendi gibi çoban olan Phebe’ye olan delice aşkı ve yüz bulamayışı benim en beğendiğim kısım oldu. Günümüz ilişkilerine daha o zamandan bu kadar gerçekçi göz kırpılması yüz yıllar da geçse kadının kendine vurgun olana değil kendini aşağılayana gösterdiği mazoşist sevginin varlığı çarpıcıydı. Soytarı ve çobanlar arasındaki felsefi diyaloglar benzerine rastlanmayacak aforizmalarla aktarılmış. Çoğunu alıntılamadan geçemedim. Onlar bile oyunda bir şekilde kendi hikâyelerini tamamlıyor.

goldenknife 9 months ago

Evlenme - Kumarbazlar

Nikolay Vasilyeviç Gogol

4 Gönderi

Spoiler içeriyor Gogol’un tüm öykülerini geçen sene hayranlıkla okumuş biri olarak sahnelenme tekniğine başarıyla uyarlanabilecek olan bu iki oyununu da yine aynı hayranlıkla okudum. Bireyin ruhsal durumunu oyunlarında da memur statüsü üzerinden inceleyerek bu sefer trajikomik bir eser ortaya çıkarmış. Oyunlarda az…devamıGogol’un tüm öykülerini geçen sene hayranlıkla okumuş biri olarak sahnelenme tekniğine başarıyla uyarlanabilecek olan bu iki oyununu da yine aynı hayranlıkla okudum. Bireyin ruhsal durumunu oyunlarında da memur statüsü üzerinden inceleyerek bu sefer trajikomik bir eser ortaya çıkarmış. Oyunlarda az karakter olmasına rağmen klasik bir Rus klasiği olarak yine bir karakterin 3 zor telaffuz edilen ismine de kitapta yer verilmiş. O kadar sade bir dille ve az karakterle kaleme alınmasına rağmen karakterleri yerli yerine oturtma sürecinde okuma serüvenim biraz zorlaştı diyebilirim. Şimdi kısa özet şeklinde bu iki oyuna biraz değineceğim. Spoiler içerir dikkat! :) EVLENME Yazarımızın, Fekla ve Koçarev adlı iki çöpçatanın soylu bir kızı evlendirme yolundaki mücadelesini anlattığı bu oyunda, yaşı geçkin Kuzmin adlı yedinci dereceden memurun konfor alanının dışından çıkmamak için verdiği mücadele ana olayımızdır. Fekla’nın bulduğu evlilik arzusuyla dolu 3 adama karşın Koçarev, zaman zaman ruhsal dengesizlikler de yaşayan Kuzmin’i evliliğe ikna etmeye çalışır. Üstelik bundan da hiçbir çıkarı bulunmamaktadır. Türlü oyunlarla Fekla’nın bulduğu taliplerin fikrini değiştirır ve evlenecek kızı da Kuzmin’e karşı olumlu bakmaya ikna etmeyi başarır fakat işler istediği gibi gitmeyecektir. Kuzmin’in evleneceği gün ilk başta hayatının güzel yönde akıp gitmeye başladığını hissetmesi hemen sonrasında da birine hayatını adamanın çok zor olduğunu düşünmesiyle yaşadığı ruhsal karmaşa, gelin odasında fırsatını bulduğunda camdan atlayıp kaçmasıyla son bulacaktır. KUMARBAZLAR Kumarbazlığı incelikli hilelerle başka boyutlara taşıyan baş karaterimiz İharev ile başlayan oyunumuz İharev'in yine onun karakter yapısıyla örtüşen 3 kumarbazla aynı masaya oturmasıyla başlar. Birbirlerini kısa süre sınadıktan sonra birbirlerine üstün gelemezler ve dost olmaya karar verip zengin bir adamın hakkından gelmek için birleşirler. Fakat işler hiç de göründüğü gibi değildir. Sonradan gelen üçlü, çok daha zeki bir oyunla İharev'i beş parasız bırakırlar. Oluşturdukları sahte dostlukla kazandıkları güven, her tedbirsiz, hayat tecrübesi az veya kendine gereksiz güvenen insan gibi karakterimizi de bitirir. Son sayfalarda İharev'in kaderinin değişmesiyle birlikte savunduğu düşüncelerin de değiştiğini görürüz. Diğer hikâyeyle kıyaslandığında daha zeka ürünü bir oyun ortaya konmuş diyebilirim. Okurken merak duygum hep tetikteydi ve kısa sürede de oyunu sonlandırdım.

goldenknife 9 months ago

Lohusa

Kıvanç Baruönü

81 Gönderi

Evlilik arifesinde bir erkek olarak hayranlıkla izledim. Çok net durum analizleri yapıldığı belli. Güldürürken düşündürmeyi de başarmış. Son sahnelerdeki duygusal kısımlar da baya etkileyiciydi. Senaryosu ve göndermelerinin üst düzeyliğine oyuncular da ayrı renk katmış. Gupse Özay hem çok iyi yazmış…devamı

goldenknife 9 months ago

Paranın Psikolojisi

Morgan Housel

3 Gönderi

Ekonomiyle ilgili birçok kitap okumama ve içeriğin çoğu zaman aynı noktalar üzerinde yoğunlaştığını görmeme rağmen yazarımızın anlatımdaki sadeliğine ve verdiği örneklere hayran kalarak okudum. Okurken içselleştirmem gereken birçok alt başlık olduğunu fark ettim. Tasarruf yapmanın çok zor olduğu bu ekonomik…devamıEkonomiyle ilgili birçok kitap okumama ve içeriğin çoğu zaman aynı noktalar üzerinde yoğunlaştığını görmeme rağmen yazarımızın anlatımdaki sadeliğine ve verdiği örneklere hayran kalarak okudum. Okurken içselleştirmem gereken birçok alt başlık olduğunu fark ettim. Tasarruf yapmanın çok zor olduğu bu ekonomik şartlarda dahi gerektiğinde az az da olsa yapabileceğimiz birikimlerle bileşiklendirmenin gücüne inanarak büyük kazançlar elde edebileceğime büyük yatırımcıların tanık gösterilmesiyle şahit oldum. Yazarımız yapılması gerekenlere ağırlık verdiği kadar yapılmaması gerekenlere de ağırlık vererek farkını ortaya koymuş. Yapılmaması gerekenleri de yine büyük yatırımcıların hayal kırıklıklarından örneklerle okuyucusuna sunmuş. Okuduğum diğer ekonomi kitaplarından farklı olarak, yatırım tavsiyelerinde en iyisinin veya en doğrusunun olmayacağını sürekli vurgulayarak herkesin gelecek planına ve yaşam standartına göre yatırım yapması gerektiğinin altını çizmiş. Kitabın başlığına baktığınızda sıkılacağım izlenimine kapılabilirsiniz fakat kesinlikle öyle değil. Bu kitapta sadece ekonomi anlatılmıyor, ekonomi üstünden insan psikolojisinin hassas noktalarına temas ediliyor. Şiddetle tavsiye ediyorum. - Etkilendiğim bölümlerden kısa notlar - Şans ve Risk İnsanlar başkalarının başarılarını değerlendirirken şans, başarısızlıklarını hata olarak değerlendirirlerken, kendilerini yargılarken kararlarını haklı gösterecek hikâye uydurarak başarısızlıklarını riskin olumsuz sonucu olarak değerlendirirler. Başkalarını değerlendirirken her zaman acımasız davranırız ve onların neyi düşünerek nasıl kararlar aldıklarını bilmemize olanak yoktur. Özgürlük Zamanımızı kontrol etmenin en kıymetli şey olduğundan araştırmalar üzerinden örnekler vererek bahseden aydınlatıcı bir bölüm. Önceki nesillerde daha az çalışılıp daha az kazanılmasına rağmen insanların daha mutlu olduğuna dair rasyonel gerçeklere vurgu yapılıyor. Finansal özgürlük seviyesine eriştikten sonra oluşan kafa rahatlığının hiçbir şeyle kıyaslanamayacağı üstünde duruluyor. Bölümün en sonunda ABD'de yapılan bir araştırmadan bahsediliyor ve 1000 Amerikalının yaşam deneyimlerinden edindiği en önemli şeyin kaliteli ve yapılandırılmamış yani kendine ve ailesine ayırdıkları zaman olduklarını belirterek etkileyici son yapıyor. Para Biriktirin Paranın satın aldığı somut şeylerden çok soyut şeylerin önemine vurgu yapılıyor. Bunda da öne çıkan, harcama hedefi olmayan tasarruflar. Fazla naktin bize zaman konusunda esneklik sağlaması, kendimize zaman ayırıp kariyer hedeflerimiz konusunda yoğunlaşmamızı ve erken emeklilikle finansal özgürlüğe kavuşup ihtiyaç duyulan anda yatırımlarımızı çeşitlendirmemizi sağlar. Kötümserliğin Baştan Çıkarıcılığı İyimser konuşmaların ciddiye alınmadığı, kötümser en ufak söylemin bile büyük ilgi gördüğü insan psikolojisi, yine değişik hikâyelerle örnekleştirilerek anlatılmış. Hayatın her alanında geçerli olan bu durumun finans alanında ne kadar sıklıkla kullanılıp işe yaradığı yatırım yaparken altın tavsiye niteliğinde. Beklentiyi düşük tutmakla eş değer olan bu bölümde anlatılan hikâyelerle zaten bildiğim bir konuda daha da ufkum genişledi. Son Bölümler Sonlara yaklaştıkça yazarımız kendi yatırım tarzından bahsediyor ve herkesin ihtiyacına ve bütçesine göre yatırım yapması gerektiğine vurgu yapıyor. Anlattıklarına tezat oluşturan yatırım tarzından da bunu anlayabiliyoruz. Birden çok doğru vardır ve herkesin doğrusu ihtiyaçlarına göre şekillenir mesajı kitabın özeti niteliğinde. En son bölümde ise ABD'nin değişen ekonomik yapısını dünyayı etkileyen ekonomik krizlere de değinerek anlatıyor. Geleceğin tahmin edilemez olduğunu ve yatırım yaparken kenarda mutlaka hayatımızı idame ettirebilmek için belli miktarda nakit bulundurmamız gerektiğini vurguluyor. Tarihsel birkaç noktaya değinerek (özellikle 2.Dünya savaşı sonrası)sebepsiz zenginleşen kesime ve orta sınıfın zaman içinde borçlanmasıyla ortaya çıkan ekonomik krizle kitabı sonlandırıyor.

goldenknife 10 months ago

Oyunlarla Yaşayanlar

Oğuz Atay

15 Gönderi

Spoiler içeriyor Şahsına münhasır anlatımıyla, yine hayata bir yerlerden tutunmaya çalışan bir karakter üzerinden yaptığı bireyel ve toplumsal hicivlerle yer yer komedi yer yer dramla örülü kurgusuyla, toplamda 2 perdeyle okuyucuyu kısa sürede oyunun büyülü dünyasına çekmeyi başarmış. Gerçekle sahnenin iç içe…devamıŞahsına münhasır anlatımıyla, yine hayata bir yerlerden tutunmaya çalışan bir karakter üzerinden yaptığı bireyel ve toplumsal hicivlerle yer yer komedi yer yer dramla örülü kurgusuyla, toplamda 2 perdeyle okuyucuyu kısa sürede oyunun büyülü dünyasına çekmeyi başarmış. Gerçekle sahnenin iç içe geçtiği bu oyunumuz kurgusal ve üslupsal açıdan Tehlikeli Oyunlar kitabıyla büyük benzerlikler taşıyor. Bilinç akışı tekniği ağırlıklı üslubuna ve postmodern anlatım tarzına alışık olmama rağmen oyun ile gerçeğin iç içe geçtiği bir tarzda yazılması okuma sürecimi biraz zorlaştırdı diyebilirim. - SPOİLER- Oyunumuz emekli tarih öğretmeni Coşkun Ermiş'in arkadaşları ve daha çok ailesi ekseninde geçer. Yazdığı oyunları aynı zamanda yaşamasıyla bir yerden sonra gerçekle oyunu ayırt edemez hâle gelir. Tabi okuyucu da onla birlikte ayırt edemez. Eşi Cemile evde dikiş yaparak gelir sağlamaya çalışır ve emekli olduktan sonra kazandığı paraları alkole ve kumara gömen kocası Coşkun'a hep isyan hâlindedir. Coşkun bu durumdan sık sık pişmanlık duyarak yakınır. Oğlu Ümit kendi hâlinde, tiyatroya merak sarmış ve ninesi Saadet üzerinden Albay rolü sergileyen bir gençtir. Saadet Nine de harp zamanı Türkiye'sinde yaşayan ve Cemil adlı bir paşaya hayranlık duyan bir kadındır. Coşkun'un oyun yazmasına destek veren arkadaşı Safffet de oyunla gerçek arasında bocalayan ve Saadet Nine üzerinde her fırsatta prova ortaya koyan bir tiptir. Avrupa tarihiyle ilgili oyunlarla yazma serüvenine başlayan Coşkun, daha sonra bulvar komedisiye yönelir fakat orda da kendini gerçekleştiremeyeceğini anlar. En sonunda kendi tarihine yönelerek milletinin sesini duyurmanın verdiği hazzı yaşar. O kısımlarda toplumsal hicivlerle dolu tiratlar hat safhadadır. Saffet'in tiyatro sahibi arkadaşı Sermet'e Coşkun'dan bahsetmesiyle yazdıklarının sahneleneceğini ve sesini milletine duyurabileceğini hisseden Coşkun artık hayata tutunmaya başlamıştır. Kendi gibi tiyatro oyuncusu olan Emel ile gizli bir münasebet bile söz konusu olmaya başlar. (Bu kısım gerçek mi oyun mu orasını net olarak anlayamadım) Son kısımlarda tam hayallerini gerçekleştirdiğini düşündüğü sırada kendini tiyatro işine fazla kaptırır ve gerçekle oyunu ayırt edemez hâle gelir. O sırada hastalığı da ilerler ve oyunumuz şahane bir dram örneği olarak gösterilen tiratlarla acı bir şekilde son bulur. - Coşkun öldü. Çünkü oyunlar, onun için bir ölüm kalım meselesiydi. Kara mizahla ironiyi tek noktada buluşturan anlatımıyla bireyin ve toplumun psikolojisini bu kadar etkileyici bir şekilde ele alan bu kısa oyunu kesinlikle okumalısınız. Farklı bir bakış açısı katacaktır.

goldenknife 10 months ago

Anlat Bakalım

Chuck Palahniuk

1 Gönderi

Spoiler içeriyor Chuck yine sağlam eleştirilerle bezeli harika bir kurguyla, ters köşeleriyle ve kendine has üslûbuyla sürükleyici bir eser ortaya çıkarmış. Her kitabında kendine has, kitabın bütününe serpiştirdiği ilginç karakter replikleri bu kitabında da bir hayli fazla var. Lilly Helmann karakterini 'Tourette…devamıChuck yine sağlam eleştirilerle bezeli harika bir kurguyla, ters köşeleriyle ve kendine has üslûbuyla sürükleyici bir eser ortaya çıkarmış. Her kitabında kendine has, kitabın bütününe serpiştirdiği ilginç karakter replikleri bu kitabında da bir hayli fazla var. Lilly Helmann karakterini 'Tourette Sendromu' olan biri bünyesinde ilginç bir şekilde kaleme almış. (İsterik absürt kelime tekrarları) Ve sahne sahne işlediği bölümlerde geçmişle gelecek arasında hızlı geçişler uygulayarak değişik bir akıcılık yaratmış. Okurken yorulduğum ve sıkıldığım tek yer oldu o da ağırlıklı olarak 60 ve 70'li yılların ünlülerini neredeyse her sayfada kurguya dahil etmesi. İsmi tanıdık gelen çok az ünlüye denk geldim ve yabancı isimleri okurken hem zorlandım hem de sıkıldım. Özgün üslubu bazen yorabiliyor :) - SPOİLER- Birinci Plan On Birinci sahne bölümü yazarımızın en çarpıcı eleştirilerinin yer aldığı bölümlerden biri. Aşık olduğu adamla basına bir çocuk evlat edindiklerini duyurmak isteyen ana karakterimiz Kathie, yazarın tabiriyle ‘kinder çocuk seçmeleri’ tarzında kimsesiz çocuklarla kapıda sıra olan rahibeleri ve hemşirelerle evindeki duvarlara uygun tende, gün boyu kusursuz bir çocuk arayışı sürdürür. Bu kısımlar öyle çarpıcı cümle öbekleriyle anlatılmış ki okurken kanım dondu. Hollywood dünyasının iç yüzünü korkusuzca gözler önüne seren Chuck’ı taktir etmemek elde değil. İkinci Plan, Hollywood'un kirli yüzünü açıkça ortaya seren ana karakterimiz Katherine Kenton'un bilmem kaçıncı sevgilisi Üçüncü Webster Carlton Westward'ın adından söz ettirmek adına tasarladığı hain cinayet planıyla başlıyor. Bunun için estetik açıdan uzun zamandır şov dünyasından uzak kalan kraliçemizi eski ününe kavuşturup öldüğünde kaleme alacağı 'yalanografisinin' çok ses getirmesi için onu tekrar gündeme getirme planları yapmaktadır. Ölüm taslaklarını Kathie'nin eli ayağı Hazie Coogan ele geçirince olaylar çok ilginç yerlere varacaktır. Üçüncü planda tüm taşlar yerine oturuyor gibi görünse de son sahnelerde yazarımız yine muhteşem ters köşeleriyle okuyucuyu sarsıyor ve kitabı baştan okuma isteği uyandırıyor. Çoğu kitabında bu hisle kitabı sonlandırıyorum. Tüm cinayet planlarının aslında Katherine Kenton'un eli ayağı olan Hazie Coogan tarafından gerçekleştirilidiğini çarpıcı bir şekilde elinde taslaklarla Katherine yardımcısını suçlarken öğreniyoruz. Hazie'nin asıl amacı onu yaşlandırmadan, oyunculuğunun zirvesindeyken öldürerek ölümsüz yapmaktır. Bu amacına da ustalıkla ulaşıyor. Webster'ın onu öldüreceği oyunuyla onu tedirgin etmesi sahnede sürekli tedirgin hâle gelmesini sağlayarak hem onu dinç tutuyor hem de performansına canlılık katıyor. Son sahnesinde kariyerinin zirvesine çıkıyor. Ölümü de aynı şekilde kusursuz bir planla gerçekleşiyor. Hazie hem hazırladığı taslakta ününe ün katıyor hem de yarattığı şahaseri kalıcı hâle getiriyor. Şahane kurgulanmış bir eser.

goldenknife 10 months ago

Üç Ölüm

Lev Nikolayeviç Tolstoy

6 Gönderi

Spoiler içeriyor Kitabımız 5 kısa hikâyeden oluşuyor. Tolstoy, betimlemedeki ustalığıyla ve çarpıcı anlatımıyla yine güzel bir iş ortaya koymuş. Zaman zaman halk dilindeki söyleyişlerle okumakta güçlük çeksem de bir yerden sonra ona da alıştım. Hikâyelere ayrı başlıklar altında hem kalıcı olması adına…devamıKitabımız 5 kısa hikâyeden oluşuyor. Tolstoy, betimlemedeki ustalığıyla ve çarpıcı anlatımıyla yine güzel bir iş ortaya koymuş. Zaman zaman halk dilindeki söyleyişlerle okumakta güçlük çeksem de bir yerden sonra ona da alıştım. Hikâyelere ayrı başlıklar altında hem kalıcı olması adına hem de okumak isteyenlere fikir olması bakımından kısa kısa yer verdim. - HOLSTOMER Yaşamı güçlüklerle ve yer yer mutluluklarla geçen alacalı iğdiş bir atın hazin sonlu hikâyesini fabl tarzında, atın kendi ağzından kaleme almış yazarımız. Çok sıkıcı ve sadece at meraklılarının ilgisini çekebilecek üslupta başlayan öykü, sonlara doğru hikâyenin içine çekti beni. 40 sayfayı bir haftada okuyabildim ama son sayfalardaki betimlemeler o kadar iyiydi ki direnip bitirdiğime sevindim. Ağır ama etkileyici bir hikâyeydi. - ÇÖMLEK ALYOŞA Söz dinleyip de kimseyi gücendirmeyince rahat bir yaşam sürüleceğinin aldatmacısını anlatan kısa bir hikâye. Küçük yaşta iş hayatına atılmaya mecbur kalmış olmasından ötürü insanların isteklerine boyun eğmek ile hayatını idame ettiren Alyoşa’nın aşkını da bu sebepten kalbine gömüp ölümüne kadar itaatkâr bir şekilde yaşaması konu eden minik bir hikâye. - BALODAN SONRA Aşık olmasıyla birlikte oluşan duygusal yoğunluğunun sonradan geçirdiği dönüşümünü anlatan bir adamın hikâyesini okuyoruz. Sırılsıklam aşık olduğu kızın baloda kendisiyle ilgilendikten sonra kendisinden geçen gencimiz, kızın albay babasının baloya teşrif edip kızıyla dans ettiğini görünce aralarındaki uyuma hayran kalarak aşkı daha da şiddetlenir. Ertesi gün albayın suçluya ve ona yumuşak davranan askerine gösterdiği acımasız yüzüyle karşılaşınca deliler gibi aşık olduğu kızla da arasında mesafe koyar. - KÖYDE ŞARKILAR Üslup ve olay örgüsü bakımından kitabın en kötü hikâyesi diyebilirim. Savaş için askere çağrılan beş delikanlı gereksiz ayrıntılara boğularak anlatılmış. Erken saatlerde köydeki şarkılı eğlenceye anlam veremeyen karakterimiz sorgulamaları sonucunda bu gençlerin savaş için askere çağrıldığını öğrenerek derin bir üzüntü duyar. Bu savaşın daha uzun yıllar süreceğini ve mazlum gençlerin savaş oyunun piyonları olmaya devam edeceğinden yakınır. - ÜÇ ÖLÜM Kitaba ismini veren bu öykümüzde adından da anlaşılacağı gibi üç tane ölümden bahsediliyor. Biri akciğer yetmezliğinden ölümü yaklaşan, yurt dışına gidebilse iyileşeğini düşünen fakat kocasını ikna edemeyen soylu bir kadın, diğeri ölüm döşeğinde eski bir arabacı -soylu kadının arabacısı yırtık çizmelerinden kurtulmak için ölüm döşeğinde bu eski arabacının yeni çizmelerini ister, arabacının tek şartı ise öldüğümde kendisine bir mezar taşı yaptırmasıdır. Çizmeyi alır fakat vasiyeti gerçekleştirmez. Son ölüm ise bir ağacın ölümüdür. Canlı ağaç tasviriyle karşılaştırmalı anlatılan devrilen bu ağacın ölümü en etkilendiğim ölüm oldu. Betimleme çok başarılıydı. Bu ağacın ölümüne de adamın mezarına en azından haç yontmak isteyen çizmeli genç sebep olmaktadır.

goldenknife 10 months ago

Gulyabani

Hüseyin Rahmi Gürpınar

19 Gönderi

Spoiler içeriyor Filmi ile hafızalara kazındığını düşünüp okumakta tereddüt ettiğim fakat son kısımlar hariç en ufak bir benzerlik olmadığını görüp iyi ki okumuşum dediğim bir eser oldu. Araştırmalarımda film için bu kitaptan uyarlama olduğu söyleniyor fakat sadece esinlenme söz konusu. Hüseyin Rahmi'nin…devamıFilmi ile hafızalara kazındığını düşünüp okumakta tereddüt ettiğim fakat son kısımlar hariç en ufak bir benzerlik olmadığını görüp iyi ki okumuşum dediğim bir eser oldu. Araştırmalarımda film için bu kitaptan uyarlama olduğu söyleniyor fakat sadece esinlenme söz konusu. Hüseyin Rahmi'nin üslubuna ve olayları ele alış biçimine hayranım. Sonunun nereye bağlanacağına emin olmama rağmen yine de çoğu yerde olayların nasıl gerçekleştiğini merak ettiğim için heyecan içinde okudum. Muhsine Hanım'ın genç yaşta başına gelenleri sohbet ortamı eşliğinde dostlarına anlatmasıyla başlayan, yer yer güldürürken yer yer de ürperten, sürprizlerle dolu bir roman. Absürt kısımlarda, özellikle ev sahibesini delirtmek için yapılan anlaşılmaz kelime cümbüşlerinde sıkıldığımı da söylemeden edemeyeceğim. - Bu kısım, kitapla ilgili ipuçları içerir! - Dul kaldıktan sonra bir akrabasının aldatmacısıyla Üsküdar'da bir çiftliğe hizmetçi olarak giden Muhsine ile birlikte biz de o ilginç ortama şahit oluyoruz. Ev sahibesinin mirasına gözünü dikenlerin, onu delirtip varisleri olarak parayı yönetmek isteyenlerin kurdukları akıl almaz cin, peri ve ahu baba adıyla anılan Gulyabani düzeneği, Muhsine'nin konağa gelmesi ve kahya Hasan'ın ona aşık olmasıyla bozulacaktır. Evin Muhsine ile birlikte iki hizmetçisi daha vardır. Onlar da uzun zamandır bu oyunun kurbanı durumundadırlar. Hasan, türlü oyunları başarıyla sergileyen bu düzenbazların oyununu bozar ve dirayetli hanımefendi akıl sağlığını kaybetmeden bu gözünü para hırsı bürümüşlerin ipliğini pazara çıkarır ve halk önünde onları rezil eder. Romanın başında Muhsine'yi arkadaşının evine bırakan, aşık olduğu genç, işte bu Hasan'dır. Tiyatro oyunu olduğunu da öğrendim, sahnesini yakalayabilirsem mutlaka izleyeceğim. İyi yönetmenlerce sahneye uyarlamasının inanılmaz keyifli olacağını düşünüyorum.

goldenknife 10 months ago

İki Şehrin Hikayesi

Charles Dickens

61 Gönderi

Spoiler içeriyor Kitabı çok kötü bir yayınevinden okumama rağmen yine de neden 200 milyondan fazla satış yaparak en çok satanlar listesinin başında yer aldığını her sayfada daha iyi anladım. Muhteşem kurgusunu tarih dokusunda çok sağlam bir karakter derinliğiyle harmanlayarak beni çoğu yerde…devamıKitabı çok kötü bir yayınevinden okumama rağmen yine de neden 200 milyondan fazla satış yaparak en çok satanlar listesinin başında yer aldığını her sayfada daha iyi anladım. Muhteşem kurgusunu tarih dokusunda çok sağlam bir karakter derinliğiyle harmanlayarak beni çoğu yerde sarsmayı başardı ve çok kısa sürede bitirmemi sağladı. Fransız İhtilali'ne zemin hazırlayan aristokrasiyi en merhametsiz hâliyle gözler önüne seren yazarımız, yoksullaştırılmış ve eziyet görmüş halkın intikamını da o derece merhametten yoksun şekilde kaleme almış. Tarihi gerçekler öncülüğünde, ayarı kaçmış iki zıt sınıfın mücadelesini kan dondurucu kurgusal potada eritmiş. Fransız Devrimini https://1000kitap.com/kitap/sefiller-kutulu-2-cilt-takim--133692 'den sonra en çarpıcı anlatan kitap diyebilirim. Tüm olaylar, kitabın ana karakterlerinden on sekiz yıl suçsuz yere hapis yatıp ölüden farksız bir duruma gelen ama sonradan bir halk kahramanı olarak nitelendirilecek Doktor Manette, kızı Lucie Manette, Fransız aristokrat bir aileye mensup fakat ailesinin acımasızlığının aksine hayatı boyunca yoksullara yardım etmiş Charles Darnay, Fransa ile İngiltere'de şubesi olan, aristokrat kesimin mal varlığını güvence altına aldığı, kitapta sıkça adını duyacağımız Tellson bankasının en eski memurlarından Jarvis Lorry ekseninde geçer. Bu ana karakterler kadar önemli sayılabilecek, devrimde büyük rol oynayan ve rollerinin neden bu kadar büyük olduğunu son sayfalarda anlayacağımız Madame Defarge ve eşi Ernest Defarge. İlk sayfalarda itici görüp hiç hazzetmeyeceğimiz ve yine son sayfalarda kendisine hayran olacağımız, belki de en sevdiğimiz karakter olacak olan Charles Darnay'a benzerliğiyle onu romanımızın başında ve sonunda ipten alacak olan Sydney Carton. Lucie'nin bakıcısı Pross, bankanın kapıcısı Jerry Cruncher ve ajanlar John Barsad ile Roger Cly. Beni bu efsanevi kitapta kendine en çok çeken şey, olayların sürekli çok önemli yerlere bağlanacağı hissiyatıyla sürükleyiciliğin doruklarına çıkarması. Bazı durumlar az çok tahmin edilebilir görünse de sonrasında gelen ters köşelerle nefes kesiyor. Kesinlikle herkesin ölmeden önce okuması gereken başyapıtlardan.