"Sözgelimi, çok beğenerek aldığınız, henüz bırakmaya değil, her tarafına bakmaya bile fırsat bulamadığınız bir dantel, bir fildişi heykelcik... İşte böyle kırılacak, örselenecek bir şey düşünün. Karşınızdakiler onu sevseler, beğenseler de, sizin o anda verdiğiniz değeri veremezler. Gene de ellerine alıp…devamı"Sözgelimi, çok beğenerek aldığınız, henüz bırakmaya değil, her tarafına bakmaya bile fırsat bulamadığınız bir dantel, bir fildişi heykelcik... İşte böyle kırılacak, örselenecek bir şey düşünün. Karşınızdakiler onu sevseler, beğenseler de, sizin o anda verdiğiniz değeri veremezler. Gene de ellerine alıp bakmak isterler. İşte bu sırada, “düşürecekler, bozacaklar, mahvedecekler!” diye içinize bir titreme gelir ya..."
"Bizim millet ıstıraba katlanmasını iyi beceriyor da ona karşı gelmesini bilmiyor. Bu hal kin tutmamıza da meydan vermemekte.."
"Evvelce hüdayı tanımış olmasa gönlüm, / Billahi güzel sen benim Allahım olurdun"
"İnsanlar acıya sevinçten daha fazla dayanıyorlar"
"Şairler Leyla’lara, kamışlara, âhû’lara dair şiirler yazıyorlardı. Göllerde yıkanan Leyla’lara, o göllerde bir kamış olmaya, dağdan dağa kaçan âhûlara dair büyük şiirler... “Bunlar hep bekâr da ondan galiba, diye düşündü; karısı, çocuğu olmazsa, insan, vatanını asla, yeteri kadar sevemiyor.”
"Birisinden mi duyduğunu, yoksa, bir yerde mi okuduğunu kestiremeden, “Baba olmak biraz da Allah olmaya benziyor” cümlesini birkaç kere tekrarladı."
"Doksanıncı yaşım geçip giderken, onun sayesinde ilk kez olarak kendi doğal halimle yüz yüze geliyordum. Her şeyin yerli yerinde olması, her işin zamanında yapılması, her sözün yakışık aldığı gibi söylenmesi gerektiği şeklindeki saplantımın düzenli bir kafaya yaraşır bir ödül olmadığım,…devamı"Doksanıncı yaşım geçip giderken, onun sayesinde ilk kez olarak kendi doğal halimle yüz yüze geliyordum. Her şeyin yerli yerinde olması, her işin zamanında yapılması, her sözün yakışık aldığı gibi söylenmesi gerektiği şeklindeki saplantımın düzenli bir kafaya yaraşır bir ödül olmadığım, tam tersine doğamdaki düzensizliği gizlemek için kendi uydurduğum bir yapmacıklık gösterisi olduğunu keşfetmiştim; cimriliğimi örtbas etmek için cömert gibi göründüğümü, akılsız olduğum halde ihtiyatlılık tasladığımı, içimde bastırdığım öfkelerime yenik düşmemek için uzlaşıcı olduğumu, sırf başkalarının vaktini ne kadar az umursadığım anlaşılmasın diye dakik davrandığımı da anlamıştım. En sonunda da aşkın ruhsal bir durum değil, bir burç işareti olduğunu keşfettim."
*Enerjinizi tüketen şeylerle ve cesaretinizi kıran işlerle uğraşmak tamamen zaman kaybıdır. Boş zamanlarda bile zeki arkadaşlarla sohbet etmek gibi işlerle meşgul olmak lazım. Yemek yerken bile aktif olabiliriz. Yemeğimizi yeterince çiğneyerek midenin iş yükünü azaltabiliriz. Gencin en sefil hali hareketsiz…devamı*Enerjinizi tüketen şeylerle ve cesaretinizi kıran işlerle uğraşmak tamamen zaman kaybıdır. Boş zamanlarda bile zeki arkadaşlarla sohbet etmek gibi işlerle meşgul olmak lazım. Yemek yerken bile aktif olabiliriz. Yemeğimizi yeterince çiğneyerek midenin iş yükünü azaltabiliriz. Gencin en sefil hali hareketsiz olduğu ve zamanını boş yere harcadığı anlardır. Saatlerce banyoda zaman harcar, sabah esnemekle geçer, başını kitaba gömer, yavaş hareket eder. Ne çalışmak ne de bir şeyle ilgilenmek ister. Nerede olacağına karar verememiş gibidir. Harekete geçmek için fırsat kollamaya da niyeti yoktur. Oysa fırsatları yakalamak uyanık olmayı gerektirir.
*Güce hakim olmanın bir yolu da ertesi gün ne yapacağınızı yatmadan önce belirlemekten geçer. İşin miktarı önemli değildir. Yeter ki ertesi gün aniden aklımız başımıza gelince düşünmeye zaman bile bulamadan masa başına geçip apar topar işe koyulmak zorunda kalmayalim
*François de Sales birçok işi aynı anda yapmamak gerektiğini söyler. "Şeytan çok işi aynı anda yapmamızı ama hiçbirini de istediğimiz gibi bitirmeyerek kendimizi kötü hissetmemizi ister. Bazı vazifeleri tekrar tekrar yapmaya çalışmak işten soğumamıza ve işin bitmemesine neden olur."
*Tembel, zamanını değersiz, can sıkıcı kıskançlıklara, hırslara harcarken gerçek mutluluk, faydalı meşguliyetlere zaman ayıranların mükâfatıdır. Mutluluk, sağlık da getirir. Çalışmak insanlığın temelini oluşturan bir kuraldır ve bunu edinen herkes kalıcı ve yüksek mutluluklara kavuşur.
*Maalesef çalışmak için zaten az olan zamanı sistemsizlik nedeniyle daha da azaltırız. Buna rağmen daha önce de belirttiğimiz gibi "az da olsa her gün biraz çalışmak ilerlememizi sağlar." Devam eden sebatkar çalışmanın getirisi muhteşem olabilir. Böyle böyle düzenli çalışma alışkanlığı edinilir. Her akşam ertesi günün çalışma konusunu belirlemeli, başlanan işi bitirmeli, sadece bir işle meşgul olmalı ve en önemlisi de zamanı boşa harcamamalı. Bu alışkanlık en büyük hayallerin gerçekleşmesini sağlar.
Anlaşıldığı üzere çalışmak başımızı ağrıtmaz. Çalışmaktan kaynaklandığı düşünülen yorgunluk, doğrusu aşırı hazlardan, endişelerden, egoist fikirlerden, yanlış metottan kaynaklanır.
*Peki fiziksel etkinliğin zekaya faydası yok denilebilir mi? Alakası yok. Etkisinin olduğu bir gerçek. Fiziksel tembellik fecidir, algılarımızı zayıflatır. Doğal olarak evde kalmak ister, monotonluğu tercih ederiz. Sonra da can sıkıntısı. Bu sıkıcı durumla hepimiz karşılaşmışızdır. Sebebi fiziksel olarak hareketsizliktir ve paralelinde zihinsel yavaşlama gelir. Dışarı çıkıp biraz köy, kasaba, dağ yürüyüşüyle zihin açılır, enerji ve canlılık gelir. Fiziksel hareketliliğin yetilerimizin üzerine etkisi yadsınamaz.
*Dinlenmek tembellik değildir. Ve elbette tembellik, dinlenme olarak ifade edilemez. Dinlenme, önceden çalışmış ve yorulmuş olmayı dolayısıyla istirahati hak etmeyi gerektirir. Tembel insan hak edilmiş bir dinlenmenin zevkini bilemez. Çünkü Pascal'ın dediği gibi ısınmak üşürseniz, dinlenmek yorulursanız güzeldir. Çalışmadan dinlenmek tembelliktir, can sıkıcıdır. Ruskin'in söylediği gibi hak edilmiş dinlenme öküzün ahırda geviş getirmesi değildir.
*
Evet güzeldi güldürdü espriler kaliteliydi ama izlerken film gibi gelmiyor insana yani yutuba her bir bölümü küçük videolar halinde de yükleselermis olurmuş