Ra’nın güncesi,
Bir kumaş parçasını hissetmek çıplak tende, bu bile bir teselliydi özünde. Yalnızlığı avutmaktı, umuda tutunmak ve o kumaş parçasına sarılmaktı. Bir insanla yapamayacağın şeyleri yapmaktı; güvenmekti bir kumaş parçasını hissetmek,
İnsan bazen düşüncelerini birine söylemek ister doğru mu yanlış mı diye ama kimsesi yoktur işte bir şey görünce bile onu gördüğünden tam emin olamaz gösterecek kimsesi olmadığından.
"Aramızda bir akrabalık mı var," diye sorardım, "bütün bunlar ne demek oluyor? Belki sevdiğin birini hatırlatıyorum sana. Fakat böyle yapmamalısın, hiç hoşuma gitmiyor. Seni tanımıyorum.
Sen bu şekilde bakınca, böyle konuşunca kendimi de tanıyamıyorum."
Hiçbir insan yüzü görmüyor, bir insan sesi duymuyordum; gözler, kulaklar, bütün duyular sabahtan geceye ve geceden sabaha kadar hiçbir şeyle masa, yatak, pencere, lavabo gibi dört veya beş dilsiz beslenmiyordu, insan kendi kendisiyle, bedeniyle ve nesneyle umarsız bir biçimde yalnız…devamıHiçbir insan yüzü görmüyor, bir insan sesi duymuyordum; gözler, kulaklar, bütün duyular sabahtan geceye ve geceden sabaha kadar hiçbir şeyle masa, yatak, pencere, lavabo gibi dört veya beş dilsiz beslenmiyordu, insan kendi kendisiyle, bedeniyle ve nesneyle umarsız bir biçimde yalnız kalıyordu; bu suskunluğun kapkara okyanusunda camdan yapılma çanı içerisindeki bir dalgıç gibi yaşıyordu ve dahası, dış dünyaya uzanan halatın koptuğunu ve sessiz derinliğin içinden hiçbir zaman dışarıya çıkarılmayacağını şimdiden sezen bir dalgıç gibi yaşıyordu. Yapacak hiçbir şey yoktu, duyacak hiçbir şey yoktu, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli olarak insanın çevresinde hiçlik, zamandan ve mekândan mutlak anlamda yoksun bir boşluk vardı. İnsan bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu ve onunla birlikte düşünceler de bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı gidip geliyordu, sürekli gidip geliyordu.
Fakat sonuçta düşüncelerin de, ne kadar herhangi bir özden yoksunmuş gibi görünürlerse görünsünler, bir destek noktasına ihtiyaçları vardır, aksi takdirde dönmeye ve anlamsız bir biçimde kendi etraflarında çember çizmeye başlarlar.
Onlar da hiçliğe dayanamazlar.
"İnsanlar nerede? Çölde biraz yalnızlık duyuyor kişi..."
"İnsanların arasında da yalnızlık duyulur," dedi yılan.
Gökyüzüne bakın ve sorun kendi kendinize: Evet mi? Hayır mı? Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi? Bakın nasıl her şey değişecek.
Ve hiçbir büyük, bunun ne…devamı"İnsanlar nerede? Çölde biraz yalnızlık duyuyor kişi..."
"İnsanların arasında da yalnızlık duyulur," dedi yılan.
Gökyüzüne bakın ve sorun kendi kendinize: Evet mi? Hayır mı? Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi? Bakın nasıl her şey değişecek.
Ve hiçbir büyük, bunun ne denli önemli olduğunu anlamayacaktır!