yaşamıma gerçeklik ilkesinden çok haz ilkesi yön verir, oysa hazdan çok gerçeklikle yüzleşiyorum. /sf 64 ahlak sorunları bana ilgi çekici gelir. ahlak sorunlarının züppelikle ya da sözde bir genişlikle bir kenara atılmasını anlamam, buna karşın ahlakçılar da bana iç karartıcı…devamıyaşamıma gerçeklik ilkesinden çok haz ilkesi yön verir, oysa hazdan çok gerçeklikle yüzleşiyorum. /sf 64
ahlak sorunları bana ilgi çekici gelir. ahlak sorunlarının züppelikle ya da sözde bir genişlikle bir kenara atılmasını anlamam, buna karşın ahlakçılar da bana iç karartıcı ya da gerici görünür. / sf 65
bilmediğim her şeyin beynimin içinden olduğunu düşünürüm bazen; böyle zamanlarda yoğun biçimde o hafif et parçasını düşünür, ama bir boşluk hissederim, o organ bana hiçbir şey çağrıştırmaz: düşüncelerimin organını düşünmeyi başaramam. / sf 96
neyse ki yaşamdan ne beklediğimi bilmiyorum. / sf 99
saygınlık arayışı içimde acıma duygusu uyandırır. / sf 104
tanrı bir tanrıça olsaydı ona daha çok inanırdım. / sf 105
yaşamımın en güzel günü belki de geçti. / sf 111
:')
izlerken insanı duygudan duyguya geçiren, gerçeklik algımı yitirmemi sağlayan, zaten bozuk olan psikolojimi biraz daha bozan o anime. animenin sonuna kadar mevzuyu anlamadım, en sonunda açığa çıkıyor bazı şeyler. ama yine de kafamda soru işaretleri kaldı. izlediğim hangi olaylar mima'nın…devamıizlerken insanı duygudan duyguya geçiren, gerçeklik algımı yitirmemi sağlayan, zaten bozuk olan psikolojimi biraz daha bozan o anime.
animenin sonuna kadar mevzuyu anlamadım, en sonunda açığa çıkıyor bazı şeyler. ama yine de kafamda soru işaretleri kaldı. izlediğim hangi olaylar mima'nın gerçekliğine aitti, hangileri rumi'nin hayalleriydi? mima'nın gerçekliği olarak düşündüğüm olaylar mima'nın kafasındaki kurgular mıydı yoksa?
ve niyeyse izlerken aklıma "acil gerçekdışılıkta maceralar" kitabı geldi. o kimlik bunalımı, gerçek hayatı anlayamamak, gerçekliğe ve insanlara karşı duyulan o yabancılaşma hissi... bu tarz konulara ilgisi olanlara şiddetle önerdiğim bir kitap, hatta kitaptan bir alıntı bırakayım şuraya:
"Gerçeklik duygum neyden oluşuyor? Bir sonraki rüyamı görene kadar bu hayatı yaşayacağım. Mevcut anıların ve acıların ağırlığı üzerime çöküyor ve ben onlara direnmek istiyorum, onların asla uyanamayacağını uykularına dalmak istemiyorum. Şimdi gerçeklikle boğuşuyorum. Çığlık atıyorum, uyandırılmak için yalvarıyorum, başka bir hayata, gerçek hayatıma uyanmak için yalvarıyorum. Doğru, hem de güpegündüz ve ben nerede olduğumu biliyorum, hayatta olduğumu biliyorum, ama kabusumda olduğu gibi, eksik olan bir şey var. Boğuşuyorum. Çığlık atıyorum. Sarsılıyorum. Beni kim uyandıracak? Çevremi saran şu mutlak gerçeklik beni dibe çekiyor, batırmak istiyor. Beni kim uyandıracak? Hep böyleydi. Hep. Hep."
Geçmişi değiştiremezsin. Olmaz. Tek yapabileceğin yasını, utancını, pişmanlığını kabullenmeyi öğrenmek. Ağır bir yük taşıyoruz. Asla atamayacağımız bir yük. Fakat ben yükümü sevmeyi öğrendim. Beni dibe çekmek yerine daha da güçlü kıldı. Düşen kız kutsaldır. Yeniden ayağa kalkan kız kutsaldır.
"insanlar genelde çocuklardan söz eder. onların ebeveynlerini dinlemediklerini ve onlara karşı isyan ettiklerini... aynı "piçler" gibi. eğer bu bir piç olmak anlamına geliyorsa, o zaman seve seve onlardan biri olurum."
"Gerçeği görebiliyorum." "Kafayı bulmak deniyor ona. Ama söyle dâhi, neymiş gerçek?" "Gerçek yok." "Nasıl yani?" "Her şey... Her şey bakış açısına bağlı. Şu anda gördüğün şeyler dışında hiçbir şey gerçek değil. Yani gerçeği kovalayamazsın." "kısa bir an için böyleydi. zaman…devamı"Gerçeği görebiliyorum."
"Kafayı bulmak deniyor ona. Ama söyle dâhi, neymiş gerçek?"
"Gerçek yok."
"Nasıl yani?"
"Her şey... Her şey bakış açısına bağlı. Şu anda gördüğün şeyler dışında hiçbir şey gerçek değil. Yani gerçeği kovalayamazsın."
"kısa bir an için böyleydi. zaman durmuştu. bedenimin dışına çıkmıştım. kontrolü tamamen kaybetmiş gibiydim. sanki artık göremiyordum. artık hissedemiyordum.
kendimden başka kimsem yoktu. kendim korkumun üstesinden gelmenin, kendimi kurtarmanın yolunu bulamazsam... başka kimse bulamazdı.
hız treni asla durmazdı."
"Bitsiy, bütün hayatımızı ölümü durdurmaya çalışarak geçiriyoruz. Yemek yiyerek, icat ederek, severek, dua ederek, savaşarak, öldürerek... Ama ölüm hakkında gerçekten ne biliyoruz ki? Sadece hiç kimsenin geri gelmediğini. Ama hayatta öyle bir nokta geliyor ki, o an, zihin bütün arzuları…devamı"Bitsiy, bütün hayatımızı ölümü durdurmaya çalışarak geçiriyoruz. Yemek yiyerek, icat ederek, severek, dua ederek, savaşarak, öldürerek...
Ama ölüm hakkında gerçekten ne biliyoruz ki? Sadece hiç kimsenin geri gelmediğini. Ama hayatta öyle bir nokta geliyor ki, o an, zihin bütün arzuları ve tutkuları yeniyor. Alışkanlıklar hayallerden ağır basıyor. Ve kayıplar...
Belki de ölüm bir armağandır."
"Çok yüce bir Tanrı, tüm kainatı yaratıp daha sonra var olduğuna dair delil vermedi mi? Yoksa.. O hiç yoktu da kendimizi küçük ve yalnız hissetmememiz için O'nu biz mi yarattık?"
İyiyi, "güzel ve yüksek şeyleri" ne kadar çok anladıysam, o kadar derinlerine battım, sıkıştım kaldım içlerinde. Bundaki önemli nokta, bu halimin tesadüfi değil de, adeta kaçınılmaz bir nitelik taşımasıydı. Sanki bu hal bir hastalık, bir düzensizlik değil, benim doğal halimdi;…devamıİyiyi, "güzel ve yüksek şeyleri" ne kadar çok anladıysam, o kadar derinlerine battım, sıkıştım kaldım içlerinde. Bundaki önemli nokta, bu halimin tesadüfi değil de, adeta kaçınılmaz bir nitelik taşımasıydı. Sanki bu hal bir hastalık, bir düzensizlik değil, benim doğal halimdi; sonunda buna karşı koyma isteğim bile kalmamıştı.