|7 Günde The Witcher Maratonu: 2. Gün ✔️| ~23.11.2023 İkinci kitabı bitirerek ikinci günü de tamamladım. Seriyi dün sevmiştim, bugün bayıldım. Witcher serisi benim için çok değişik bir seri. Okuduğum tüm fantastik serilerin içinde ana karakterin net bir misyonu, hayat…devamı|7 Günde The Witcher Maratonu: 2. Gün ✔️|
~23.11.2023
İkinci kitabı bitirerek ikinci günü de tamamladım. Seriyi dün sevmiştim, bugün bayıldım. Witcher serisi benim için çok değişik bir seri. Okuduğum tüm fantastik serilerin içinde ana karakterin net bir misyonu, hayat amacı olmadığı tek seri. Genelde fantastik serilerde ana karakterin içinde olduğu tüm dünyayla ilgili sırtlandığı bir amacı olur, o seçilmiş kişidir :) Kitabın ortalarına doğru her ne kadar okuma çok keyifli geçse de bu yüzden acaba sonu nereye varacak diye düşünmedim değil. (Sonradan öğrendim ki ilk 2 kitap zaten karakteri ve evreni tanıtma amaçlı gibiymiş. Asıl seri 3. Kitap sonrasında başlıyormuş :)
Serinin kendine, ana karakterine has bir ilerleme tarzı var ve ben buna bayıldım. Dünyadaki gelişmelere göre değil, tamamen Gerald'ın hayatındaki gelişmelere göre ilerliyor ve sayfalar geçtikçe karakteri daha da tanıyoruz. Kendi dünyasında nasıl zor tanınan, kapalı bir kişilikse kitapta, biz okurken de aynı öyle. Yavaş yavaş aşina oluyoruz.
Daha önce gri karakterleri çok okudum ve izledim ancak Gerald tüm bunların arasında bana hislerini en çok geçiren. Gerald, Witcher olma yolunda duyguları alınmış bir karakter. Kitapta geçene göre yaşadığı her his sadece somatik beyninin öğrenilmiş tepkileri. Ancak nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama ana karakterin yaşadığı bazı durumlarda kendinin bile dile getirmediği şeyleri ben hissettim, onun yerine üzüldüm, yas tuttum ve sevindim. Kendiyle ilgili düştüğü ikilemlerde, derin düşüncelerde ben de anlayamadığı şeylerin çaresizliğini yaşadım. Dediğim gibi tam anlatamıyorum ancak çok etkilendim. Bir gün düşüncelerimi toparlayabilirsem revize ederim.
Bu kitabı ilk kitaba göre her bakımdan daha çok sevdim. Yaşanılan gelişmeler, anlatılan hikayeler, giren karakterler (Özellikle Ciri)... Yarın üçüncü kitapla devam edeceğim, okumak için sabırsızlanıyorum.
"Doğada varlıklarını sürdüremeyen canlılar, yalnızca efsanelerde başarırlar bunu. Yalnızca efsaneler ve mitler olasılıklarda sınır tanımaz."
"Şarkı, aşklarının güzelliğini ve gücünü anlatıyordu. Bu aşkı yenmeye ve onları ayırmaya ölüm dâhil hiçbir şeyin kudretinin yetmediğini söylüyordu.
Şarkıda geçen hikâyeye kimsenin inanmayacağını biliyordu Dandelion ama umurunda değildi. Balatların insanları inandırmak değil, duygulandırmak için yazıldığını biliyordu çünkü."
(Essi- Witcher hikayesi en sevdiğim hikayeler arasına girdi, bu bölümü çok sevdim. Sonunda da yüreğim burkuldu :')
"'Yazgıyla alay ediyorsun,' dedi kadın hâlâ gülümseyerek. 'Alay ediyor ve oynuyorsun yazgıyla. Kader kılıcı çift ağızlıdır. Bunlardan biri sensin. Diğeri... ölüm mü? Ama ölen, senin elinden ölen biziz. Ölüm sana ulaşamadığı için bizimle idare ediyor. Ölüm adım adım peşinde, Ak Kurt. Ama ölenler daima başkaları oluyor. Senin elinden.'"
"Bizim kışımızdan sonra bahar gelmez, yeniden doğmayız, biten şeyler bizimle birlikte son bulur."
"Mecburum, diye düşündü Witcher. Mecburum, Ciri. Çünkü...
çünkü ben hep giderim."
"Kader diye bir şey yok, diye düşündü Geralt. Yok öyle şey. Tek bir kader var, o da ölüm. İki ağızlı kılıcın öbür ağzı ölüm. Biri de benim. Öbürü de adım adım peşimi bırakmayan ölüm.
Seni bu kadere terk etmem, edemem, Ciri.
Tepeden ona doğru gelen ses, 'Ben senin kaderinim!' dedi ama gitgide zayıflıyor, daha umutsuz çıkıyordu.
Geralt atını mahmuzlayıp yoluna devam etti ve derin bir suya gömülürcesine kapkara, buz gibi soğuk ve nemli ormana daldı. Tanıdığı, ona sıcak gelen ve bitmeyecekmiş gibi duran
derin bir karanlıktı bu."
"'Ne yapacaksınız, çevremiz iğrenç bir dünyayla sarılı,' diye mırıldandı sonra. 'Ama bu, bizim de iğrenç davranmamızı gerektirmez. İyiliğe ihtiyacımız var bizim. Babam bana böyle öğretti, ben de oğullarıma öğreteceğim.'"
"Vazgeçiyorum. Feragat ediyorum. Bu erkek çocuktan feragat ediyorum. Kaderin gözünün içine bakmak istemiyorum çünkü inanmıyorum ona. Çünkü biliyorum ki iki insanı birleştirmek için tek başına kader yetmez. Kaderden biraz fazlası gerekli. Kaderle dalgamı geçiyorum; elinden tutulup götürülen, hiçbir şeyden anlamayan saf körler gibi kaderin peşinden gitmek istemiyorum. Bu benim kesin kararım, Cintra Kraliçesi Calanthe."
"'Oğlunun da böyle kuşkular taşımasını ister miydin?"
'Olabilir,' dedi tacir ciddi bir ifadeyle. 'Oğlum da taşıyabilir. Çünkü insanca ve iyi olan tam da budur.'
'Nedir o?'
'Kuşku. Sadece kötü olan kuşku duymaz. Ama kimse kaderinden kaçamaz."'
"Yurga, Witcher'in gözlerinin içine baktı ve çok şaşırdı. Zelinda'nın ağladığını duydu, omuzlarının sarsıldığını hissetti. Witcher'a bakıp merakla yanıtını bekledi. Bu yanıtı anlamayacağını bilse de duymak istiyordu. Ve duydu.
'Sen biraz fazlasısın, Ciri. Biraz fazlası.'"
(Bu son sahneye kalbimi bıraktım :')