(@) - Raf

"Defalarca sormaya niyetlendim ama cesaret edemedim. İncinmek istemiyordum."🥀 Bugün bir gençlik aşkı ve melodramı ile Patates bacınız karşınızda👏🏻👏🏻👏🏻 Romantizm temalı melodramların kendilerine özgü anlatıları vardır. 1) Kişinin diğer kişiye karşı hissettiği içsel çekingenlik 2) İki kişi arasındaki sürekli karmaşık duygular…devamı"Defalarca sormaya niyetlendim ama cesaret edemedim. İncinmek istemiyordum."🥀 Bugün bir gençlik aşkı ve melodramı ile Patates bacınız karşınızda👏🏻👏🏻👏🏻 Romantizm temalı melodramların kendilerine özgü anlatıları vardır. 1) Kişinin diğer kişiye karşı hissettiği içsel çekingenlik 2) İki kişi arasındaki sürekli karmaşık duygular 3) Karakterlerden birinin geride kaldığında diğeri hakkında yaşadığı gecikmiş farkındalık Bu üç anlatı da filmde etkili bir şekilde görülmekte. Ana karakterlerimiz Bo-ra ve Woon-ho ilişkilerine çekingenlik ile başlıyorlar. Daha sonrasında ikili birbirlerini beğenmeye başlasalar da olgun bir aşka ulaşamıyorlar. Bunun sebebi de aralarındaki karmaşık duygular. Arkadaşlık ile aşk arasında kalışları bu karmaşık duygulara sebep oluyor ve filmde yer alan iki aşk üçgeni de bunu açıklamakta. İlk aşk üçgenimiz: Bo-Ra👉🏻Woon-ho👈🏻Yeon-du Bo-ra ve en yakın arkadaşı Yeon-du'nun aynı çocuğa aşk olmasıyla dostlukları bozulur. Fakat Yeon-du o kadar olgun bir insan ki diğer ikisinin beraber olmasına göz yumuyor ve geri çekiliyor. (Sen gerçek bir kraliçesin. Filmin başında sana gıcık olduğum için çok özür dilerim küçük civcivim🥹💕) Diğer aşk üçgenimiz ise şöyle: Woon-ho👉🏻Bo-ra👈🏻Hyun-jin Woon-ho ve Hyun-ji oda arkadaşı ve ikisi de Bo-ra'ya aşık. Anladığınız üzere Bo-ra ve Woon-hon birbirlerini seviyor. Şükürler olsun bir çiftimiz karşılıklı aşk yaşıyor. Ancak Bo-ra en yakın arkadaşı için aşkını içine gömüyor ve Woon-ho'ya ona aşık olmadığını söylüyor. Ve yine olan benim üzümlü kekim Woon-ho'ya oluyor. Daha sonrasında dünyanın en olgun insanı olan Yeon-du👸🏻 diyor ki "Ben bir erko için dostumun üzülmesine izin vermem. Ben çekiliyorum aradan. Siz aşkınızı yaşayın🚬" Bo-ra dünden razıymış zaten koşa koşa Woon-ho'ya gidiyor ve seni seviyorum diyor. Ve bizimkiler sevgili oluyorlar(sonunda). Fakaaatt yine yüzleri gülmüyor çünkü Woon-ho'nun Yeni Zelanda'ya gitmesi gerekiyor. Uzak mesafe ilişkisi yaşayacağız ama merak etme ben seni sık sık ziyarete gelirim diyor bizim oğlan. Lakin gidiş o gidiş.Bir daha ne gelen oluyoor ne giden🥲. Bo-ra aylarca telefonun başında çaresizce bekliyor ama boşuna... Aradan tam 20 yıl geçiyor ve bizim kıza bir resim sergisinden davet geliyor. Gidiyor ve tüüm gerçekleri öğreniyor. Gerçekler ne? Woon-ho neden arayıp sormadı? Resim sergisinde Bo-ra ne görecek? Ona davetiye gönderen isimsiz kim?🤔Onu da kendiniz izleyip görün. Normalde hiç tarzım olan bir film değil fakat çok beğendim. Özellikle filmin ikinci yarısı muhteşemdi. Woon-ho'nun gözü dolduğu an ben ağlamaya başlıyorum. Sen bunları hak etmedin kara gözlüm. Filmin sonu beni kahretti, mahvetti. Romantik dram arayışındaysanız bir şans verin. Yer yer içinizin ısınıp, yer yer gözyaşı dökeceğiniz bir film. Yaşadıklarınıza göre filmin derinliği değişir... Yeni filmlerde görüşmek üzeree😚💖

koltuk_patatesi 1 year ago

Korkuyu Beklerken

Oğuz Atay

42 Gönderi

Merhabalar elmalı kurabiyelerim😚. Bugün sizlere bende anısı olan ve her denk geldiğimde 974 yerimden bıçaklandığım bir kitapla geldim🥲. Kitabımızın içinde 8 tane hikâye bulunuyor ve Atay, bu hikâyelerde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli…devamıMerhabalar elmalı kurabiyelerim😚. Bugün sizlere bende anısı olan ve her denk geldiğimde 974 yerimden bıçaklandığım bir kitapla geldim🥲. Kitabımızın içinde 8 tane hikâye bulunuyor ve Atay, bu hikâyelerde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlatıyor. Toplum dışına itilmiş, kendini toplumdan uzaklaştırmış, içine kapanık, çıkar yol bulamayan, kimliksizleşmiş bireylerin dünyasını tanıtıyor bize Atay. Yaşamlarını, sıkıntılarını okuduğumuz bireyler aslında bizleriz. Atay'ın kahramanları kendi gölgelerinden bile ürkerken, yaşamak ile yaşamamak arasındaki ince çizgide gidip gelen, sürekli düşünen, sorgulatan kahramanlardır. İçinde yaşadığı topluma yabancılaşan bu insanlar çareyi kabuklarına çekilmekte bulurlar. Kaplumbağa misali içine gizlendikleri bu kabuk kimi zaman bir korunak kimi zaman da ağır bir yüktür. Zamanı gelince kırmak istedikleri bu kabuk onlarla bütünleşmiştir artık. Birkaç hikâyenin konusundan kısaca bahsedelim. 1) Beyaz Mantolu Adam: Kahramanımız hayattan bir beklentisi olmayan, amaçsız, dilenerek geçinen meçhul biridir. Hikâye boyunca tek kelime konuşmayan bu adam, insanlara karşı tepkisini tepkisizlikle aktarmaya çalışıyor. Bu adamın bir adı yok, çünkü nesnelerin insanlardan üstün görüldüğü bu aciz dünyada etiketlerimizin pek de önemi yoktur. 2) Unutulan: Bu öykümüz bir kadının kocasına göstermek istediği eski kitapları almak amacıyla evlerindeki tavan arasına çıkmasıyla başlar. Tavan arasında çocukluğuna dair eşyalar, ailesiyle olan fotoğrafları ve daha birçok anıyla karşılaşır. Bunları incelerken ileride bir karaltı görür. Korkarak yanına yaklaşır ve onun eski sevgilisinin ölü bedeni olduğunu görür. Bir tabancayla kendini orada öldürmüştür. Kadın ölmüş olan sevgilisine onu hâlâ unutmadığını inandırmak ister...(Yazar burada insan zihnini somutlaştırmış. Tavan arasından kasıt kadının zihni.) 3) Korkuyu Beklerken: Kitaba da adını veren bu hikâyemizin kahramanı kaygılı ve ürkek bir adamdır. Bir gün eve geldiğinde mutfağında isimsiz bir mektup bulur. Mektup bilinmeyen bir dilde yazılmıştır. Endişelenen kahramanımız ölü diller uzmanı olan arkadaşına bu mektubu gösterir ve içerisinde yazanı öğrenmek ister. Uzun uğraşlar sonunda mektupta "Bu mektubu okur okumaz asla evden çıkmayınız" yazdığını öğrenirler. Bunu oldukça ciddiye alan kahramanımız birkaç aylığına tatile çıktığını söyleyerek kendisini eve kapatır. Açlıktan, parasızlıktan ve yalnızlıktan delirmeye başlayan adam yaşadığı korkuyu başkalarına da yaşatmak ister ve komşularına da kendisine gelen mektuptan göndermeye başlar. Fakat onların hayatında bir değişiklik olmadığını görünce kafayı yer. En sonunda polise her şeyi itiraf eder ancak polisler dahi kendisini kâle almaz.(Kitaptaki mektup imgesi hayatımız boyunca korktuğumuz şeyleri simgelemektedir.) Umutsuzluk ve karamsarlığın hakim olduğu bu kitabı gerçeklerle yüzleşmek isteyen ve bunalım edebiyatı okumayı seven herkese şiddetle tavsiye ederim. Oğuz Atay okumak isteyenler için de iyi bir başlangıç olur kesinlikle. ✉️"Beni anlamıyorlardı. Zarar yok. Zaten beni daha kimler anlamadı." ✉️"Her şeye yeniden başlamak da mümkün değildi. İstesem de mümkün değildi. Nerede kaldığımı unuttuğuma göre, baştan başlamak için de birtakım yetenekler gerekliydi; daha talihli doğmuş olmak gerekliydi meselâ. Yeni bir dil öğrenebilmek için, hiç dil bilmemek gerekliydi." ✉️"Acaba iyi bir şey olacak mı? Hayır, dedim kendime. İyi şeyler birdenbire olur, bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz." ✉️"Korktum. Çünkü 'demek ki' diyemeyeceğim bir yerlere gelmiştim. İçime bir ağrı saplandı. Ne olurdu bir 'demek ki' daha diyebilseydim." Kitabı okuduktan sonra tiyatrosuna gitmenizi şiddetle tavsiye ederim. Sevgili Doğukan Uludağ harikulâde oynuyor ve her şehire de sık sık geliyor. Kitapla kalın, hoşça kalın🪻🤍

koltuk_patatesi 1 year ago

Garez

Takashi Shimizu

12 Gönderi

Hello kuzucuklar😚💞 Bugün sizlere yine bir korku filmiyle geldim. Garez, bir ruhun musallat olduğu eve giren insanların başlarına gelen olayları konu ediniyor. Olayı incelemekle görevlendirilen bir dedektif ve Karen, araştırmalarını ilerlettikçe evin yaşayanları ölüme mahkum eden bir hayalet tarafından lanetlendiğini…devamı

koltuk_patatesi 1 year ago

Büyü

Orhan Oğuz

7 Gönderi

Kapalı, kasvetli, insanı tembelliğe iten,sisli, lanet bir günden herkese hellooo🩶 Yılın ilk filmiyle Patates Hanım karşınızda👏🏻👏🏻 Hemen kısaca filmimizin konusundan bahsedelim. Hikâyemizin geçtiği köyde kız çocuklarının uğursuz olduğuna inanılır ve doğan her kız diri diri gömülür. Yalnızca bir baba kızına…devamı

koltuk_patatesi 1 year ago

Canım Aliye, Ruhum Filiz

Sabahattin Ali

45 Gönderi

Bir yazarı tanımanın en iyi yolunun eserlerinin yanı sıra kaleme aldığı otobiyografisi, günlükleri ve mektuplarının olduğu söylenebilir. Özellikle de günlükler ve mektuplar bir yazarın kalbine ve ruhuna açılan bir pencere gibidir. Zira bir yazar; hikâye, roman ve tiyatro gibi eserlerinde…devamıBir yazarı tanımanın en iyi yolunun eserlerinin yanı sıra kaleme aldığı otobiyografisi, günlükleri ve mektuplarının olduğu söylenebilir. Özellikle de günlükler ve mektuplar bir yazarın kalbine ve ruhuna açılan bir pencere gibidir. Zira bir yazar; hikâye, roman ve tiyatro gibi eserlerinde kendi iç dünyasını kurguyla okura açarken, günlük ve mektuplarında olduğu gibi ortada koyar. O nedenle yazar ve şairlerin sevdikleriyle yaptığı mektuplaşmaların çok değerli olduğunu düşünüyorum. Sabahattin Ali'nin 1935-1948 yılları arasında yazdığı bu mektuplar; onun nişanlılık, evlilik ve sonrasında yaşadığı duyguları, sıkıntıları o kadar güzel resmediyor ki, okurken adeta Sabahattin Ali'yle beraber seviniyor, üzülüyor, sıkıntı çekiyorsunuz. Doyamadığı eşine "Canım Aliye", kızına da "Ruhum Filiz" diye hitap ederken nasıl sevgi dolu bir yüreğe sahip olduğuna şahit oluyorsunuz. Okuduğumuz mektuplar bir yandan Sabahattin Ali'nin iç dünyasının kapılarını aralarken, bir yandan da şair ve yazar olarak yetiştiği dönemin ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi iklimine de ayna tutuyor. Birçok okur gibi ben de, keşke mektupların yazıldığı Aliye Hanım ve Filiz'in mektupları da yayınlansaydı dedim. Ama olsun, bu kadarı da yetiyor yüreği aşkla atan bu adamı, eşini ve çocuğunu tanımaya. Bir oturuşta okunacak fakat içindeki sevginin kalbinizi uzun süre ısıtacağı bir kitap. Şiddetle tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar🌼 💌"Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku...Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz. İnsan muhitin bayağı, manasız, soğuk tesirlerinden kurtulmak istediği zaman yalnız okumak fayda verir." 💌"Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır. Bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler. Fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız." 💌"Düşün, dünyada yalnızlık kadar feci şey var mıdır? Tabii yalnızlıktan kafa yalnızlığını kastediyorum, yoksa dünya bir sürü kuru kalabalıkla dolu."

koltuk_patatesi 1 year ago

Psikiyatrist

Wulf Dorn

29 Gönderi

"İnsan bazen kendine yalan söylemekte o kadar uzun süre başarılı olur ki, sonunda kendi uydurduklarına inanmaya başlar." Ellen, Orman Kliniği'nde çalışan bir psikiyatristtir. İş arkadaşı yurt dışına çıktığı için ona yönlendirilen ve "Özellikle İlginç Vaka" olarak adlandırılan bir vakayla karşı…devamı

koltuk_patatesi 1 year ago

Kuşlar da Gitti

Yaşar Kemal

13 Gönderi

"İnsanlık öldü mü?" dedim. "Yok" dedi. "Ölmedi, ölmedi ama bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde." İstanbul'un kararan yüzünü "azat buzat" kuşları üzerinden anlatan eser, Yaşar Kemal'in en çok okunan eserlerinden biridir. Eserde toplum, kent ve taşra olarak…devamı"İnsanlık öldü mü?" dedim. "Yok" dedi. "Ölmedi, ölmedi ama bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde." İstanbul'un kararan yüzünü "azat buzat" kuşları üzerinden anlatan eser, Yaşar Kemal'in en çok okunan eserlerinden biridir. Eserde toplum, kent ve taşra olarak ikiye ayrılarak kişilerin kendilerine ve doğaya yabancılaşması işlenmiştir. İslamiyet öncesinden bu yana kuş, Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Özgürlüğün simgelerinden biri olan kuşa uçabilme yeteneğiyle özel bir anlam yüklenmiş ve Tanrı'ya yakın olması, yeryüzü ve gökyüzü arasında serbest bir şekilde gezebilmesi nedeniyle kuş kutsal görülmüştür. Özellikle kutsal olarak kabul edilenler kırlangıçlar, güvercinler, serçeler ve leylekler olmuştur. Romanın ana karakterleri Florya düzlüğünde bir çadırda yaşayan Hayri, Süleyman ve Semih'tir. Eser boyunca bu üç arkadaşı gözlemleyen anlatıcı onlardan bir atmaca yakalamasını ister fakat gençler ilk seferde yakalayamazlar. En sonunda uzun uğraşlar sonunda yakalanan atmacayı Semih alıp kaçar. Anlatıcı atmacanın parasını önceden verdiği için Hayri ve Süleyman çok mahcup olurlar. Anlatıcımız çocuklara azat buzatçılık yapmalarını teklif eder fakat çocuklar kimsenin artık azat buzat kuşu almadığını söyleyip bu işi yapmak istemediklerini söylerler. Fakat en sonunda ikna olup para için kuşları yakalamaya başlarlar. Kuş yakalamada olduğu gibi azat buzat kuşları satmakta da başarısız olan gençler eserin sonunda satamadıkları kuşları yemek zorunda kalacaklardır. Yazar burada bizlere kuşçuluğun artık yalnızca maddi bir değere sahip olduğunu, gençlerin hayat hikayeleriyle hissettirir. Romanın bazı bölümlerinde yazarın ve anlatıcının sesi birbirine karıştığı için ayırt etmekte oldukça zorlandım. Fakat verilmek istenen mesaj oldukça netti. Eser, kuşçuluğun ölmesini insanlığın ölmesiyle ilişkilendiriyor. Yaşar Kemal, geleneği kentten kovarak taşraya yakınlaştırıyor. Bunu yaparken de "yabancılaşma" tekniğinden yararlanıyor. Yabancılaşma eserde iki şekilde mevcut: İlki, teknolojinin getirmiş olduğu değişimler çerçevesinde somut olarak görülebilen yabancılaşma (uçak ve helikopterlerin uçurulduğu Florya düzlüğü), diğeri ise romanın sonunda çocukların satamadıkları kuşları yemesiyle görülen bireyin kendine yabancılaşması. Oldukça anlamlı, kısa ve akıcı bir romandı. Herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Patates iyi akşamlar diler😚🩶

koltuk_patatesi 1 year ago

Merhabalaaaarr soslu fıstıklarımm😚💞 Bana Ahmet Ümit kitabı önerir misiniz? Yazarın daha önce hiçbir kitabını okumadım hangi kitapla başlamalıyım? Şimdi 2-3 kitabını alacağım hemen favorinizi yoruma yazın onu alayım

koltuk_patatesi 1 year ago

Sıradan Gökyüzü

Cameron Crowe

35 Gönderi

"Seni tekrar bulacağım. Biri sana baktığında, serin bir yaz günü bir rüzgâr estiğinde, bir yerde bir kahkaha duyduğunda bu duyguyu hatırlayacaksın ve o ben olacağım." David, ailesinin bir trafik kazasında ölmesi üzerine babasının yayıncılık işini devralır. Zengin, yakışıklı ve geniş…devamı"Seni tekrar bulacağım. Biri sana baktığında, serin bir yaz günü bir rüzgâr estiğinde, bir yerde bir kahkaha duyduğunda bu duyguyu hatırlayacaksın ve o ben olacağım." David, ailesinin bir trafik kazasında ölmesi üzerine babasının yayıncılık işini devralır. Zengin, yakışıklı ve geniş bir çevresi vardır. Gittiği her ortamda dikkatleri üzerine çekmekte, ilgi odağı olmaktadır. Bütün bunlara rağmen yine de hayatında bir şeylerin eksik olduğunu hisseder. Derken arkadaşı Brian'ın, kendisinin verdiği partiye getirdiği Sofia'ya aşık olur. Sofia'yla ilişkisinin heyecanına kendini fazla kaptıran David, ona aşık olan dostu Julie'yi ihmal eder. Julie ise ondan intikam almak için "ya benim olursun ya kara toprağın" diyerek birlikte içinde bulundukları aracı köprüden aşağı yuvarlar. Bu kaza ile birlikte asıl olaylar başlar. David'in hayatı, kimliği, benliği altüst olur. Yüzü ileri derecede deforme olmuştur ve aynada kendine bakmak dahi istememektedir. Bundan sonra hayatına bir maske ile devam edecek olan David, hakikât ile rüya arasında gidip gelmeye başlar. Filmde verilmek istenen asıl mesaj, zenginlik ve güzelliğin/yakışıklılığın geçici olduğu. David bunların hepsine sahip fakat içinde büyük bir boşluk var. Gerçek, samimi ve içten bir ilişki. İşte bu da zenginliğin bir laneti. David kaza sonrasında yeni kimliği ve yüzü ile bir türlü yüzleşemez. Kayığın özgüveni sebebiyle Sofia ile de işler istediği gibi yürümez. Gelecekte bir gün sahip olduğu bu hastalığın tedavisinin bulunacağına inandığı için iyileşmeyi hep erteler. İşte burada kendisine iki seçenek sunulur: Ya derin bir uykuya dalacaktır ya da kendisine lucid dream, yani bilinçli rüya görme imkanı sunulacaktır. Hangisini tercih ettiğini ve sonrasında neler yaşandığını siz kendiniz izleyip görün. Şiddetle tavsiye ediyorum efendim beğenmeme ihtimaliniz yok. "İkimizin de kedi olduğu başka bir hayatta görüşmek üzere" Patates iyi seyirler diler😊💕

koltuk_patatesi 1 year ago

Bay ve Bayan Smith

Doug Liman

55 Gönderi

"Mutlu sonlar, sadece bitmemiş hikâyelerde olur."🥀 Uzun zamandır izlemeyi ertelediğim bu filmi sonunda izledim dostlarım. Tamamen yalan dolan üzerine kurulmuş bir evlilik izliyoruz. Çiftimiz gayet düzgün(!) bir ilişki sürerken birden birbirlerinin katil olduğunu öğreniyorlar. Bunu öğrendikten sonra ajandan bozma, katilden…devamı