Amerikalı felsefeci Robert M. Pirsig, 1974 yılında yayımlamayı başarabildiği Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı'nı başlangıçta kısa ve hafif bir felsefi deneme olarak yazmayı tasarlamış ancak 1968'de yaptığı motosiklet gezisinden sonra anlatı çatısını bu gezi üzerine oturtmuş. Pirsig sonradan yazdığı sonsözde…devamıAmerikalı felsefeci Robert M. Pirsig, 1974 yılında yayımlamayı başarabildiği Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı'nı başlangıçta kısa ve hafif bir felsefi deneme olarak yazmayı tasarlamış ancak 1968'de yaptığı motosiklet gezisinden sonra anlatı çatısını bu gezi üzerine oturtmuş. Pirsig sonradan yazdığı sonsözde ise şöyle diyor: "Kitap tam 121 yayımcı tarafından reddedildikten sonra bir yayımcı kitap için standart avans olan 3000 doları ödemeyi kabul etti. Yayımcı, kitabın kendisini niçin yayımcılık yaptığını düşünmeye zorladığını anlatıp kitabı basacağını, ama bu 3000 doların büyük olasılıkla bundan alacağım son para olacağını, bu yüzden de cesaretimin kırılmaması gerektiğini söyledi. Böyle bir kitapta amaç para değildi." Oysa kitap kısa zamanda, beklenenin üstünde satarak bestseller haline geldi ve hem okurlardan hem de eleştirmenlerden çok olumlu tepkiler alarak tam bir "kült eser" oldu.
Tam olarak belli bir türün içine sokulamadığı için çeşitli eleştirmenler tarafından roman, otobiyografi ve felsefi deneme olarak sınıflandırılan eserde, patolojik bir kişilik bölünmesiyle zaman zaman Platon'un kurgusal karakteri "Phaedrus" olarak da karşımıza çıkan adsız anlatıcının (aslında Pirsig'in) 11 yaşındaki oğlu Chris, arkadaşı John ve eşi Sylvia ile birlikte Minnesota'dan California'ya yaptığı on yedi günlük uzun bir motosiklet yolculuğu, aklın ve deliliğin doğasından motorsiklet onarımına birçok konuya ilişkin felsefi tartışmalarla iç içe anlatılır.
Uçsuz bucaksız düzlükler ve sapa dağ yollarından geçip kasabalar, dağlar, vadiler ve kanyonlar aşarak okyanusa dek süren yolculukta Chris'le aralarında geçen diyaloglarına bolca şahit olduğumuz anlatıcı diğer taraftan da hayat, teknoloji, bilgi, inanç, değer, duygu, akıl, nitelik gibi kavramlar üzerine düşüncelerini okuyucuyla paylaşır, geçmişte yaşadıklarını hatırlar, yorumlar ve bir anlamda kendi kendine beyin fırtınası da yapar.
Aslında hem bir motosiklet yolculuğunun hem de bir içsel yolculuğun hikayesi olan eser, Antik Yunan felsefesinden çağdaş felsefeye kadar Batı kültürünün temel felsefi problemlerine ve insanlığın teknolojiyle olan ilişkisine dair derin bir araştırma da içermektedir. Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı'nın felsefi ekseni yalnızca Zen felsefesi üzerinden kurulmamış, varış noktasına ulaşana kadar "Akılcılık" dediği Phaedrus'un hayaletinin peşinde uzun bir yol da kat etmiştir. Zen, tüm bu yolculuk sonunda Phaedrus’un kendini huzurlu hissedip yerleşeceği son duraktır.
Nitelik kavramı üzerinde de fazlaca duran ve buna vurgu yapan eser, Nitelik'in her şeyin kaynağı ve ana maddesi olduğunu, bizim varoluşumuzun nesne ve öznelerini de yarattığını savunur. Bunu da Phaedrus'un, üniversitede retorik dersi verdiği dönemde birlikte çalıştığı akademisyenlerden birinin kendisine, öğrencilere Nitelik’i öğretip öğretmediğini sorması üzerine kavramı temel meselesi haline getirmesi ve Nitelik’i keşfetmenin herhangi bir sanatta ustalık kazanmanın en temel yolu olduğunu keşfetmesinden anlarız. Bunun yanısıra Pirsig de Nitelik'e büyük bir önem atfederek, metin boyunca kelimeyi büyük harfle yazmış ve Nitelik'i bu haliyle özel bir isim yaparak kitabın da özü saymıştır.
Kitabı okumak büyük bir sabır ve emek istiyor. O yüzden okumak isteyenlere tavsiyem başlamadan önce biraz felsefeye hakim olmaları, Platon'un diyaloglarına özellikle Gorgias'ına bir göz atmaları ve retorik konusunda biraz bilgi sahibi olmaları yönündedir. Bu ek okumalar, okuma zevkini biraz daha artıracaktır. Kitabı bitirdikten sonra da ilgili makalelerle okumayı desteklemek çok daha iyi olacaktır. Zorlu ve yorucu bir yolculuk olmasına rağmen kitabın kapağını kapattığımda iyi ki okumuşum dediğim nadide eserlerden biri oldu. Kitapla kalın...
Notum : 10/10