polonya başbakanı şöyle diyor: “beş yüz milyon avrupalı, nasıl olur da üç yüz milyon amerikalıdan, yüz kırk milyon rus'a karşı kendilerini korumasını ister?” ve ardından, daha da çarpıcı bir gerçeğe dikkat çeker: “size asıl hayret edilmesi gerekeni söyleyeyim: bir milyar…devamıpolonya başbakanı şöyle diyor:
“beş yüz milyon avrupalı, nasıl olur da üç yüz milyon amerikalıdan, yüz kırk milyon rus'a karşı kendilerini korumasını ister?”
ve ardından, daha da çarpıcı bir gerçeğe dikkat çeker:
“size asıl hayret edilmesi gerekeni söyleyeyim: bir milyar müslüman, yeryüzünün geri kalanından, yalnızca yedi milyon yahudiye karşı kendilerini savunmasını bekliyor.”
donald tusk- polonya başbakanı
"...ama yeterince sevmen için zaman gerekir : Beğenmek kolay, sevmek zordur. Çünkü, İz bırakacak bir şeylerin yaşanmasını bekler sevmek... " iz - canan tan
Tek mekanda geçen filmler 1. 12 angry men(1957) – 12 kızgın adam bir jüri odasında, bir adam diğer 11 kişiyi ikna etmeye çalışır. yavaş yavaş herkesin önyargısı çözülür. gerilim, tempo, zeka: sadece tek oda! 2. buried (2010) – toprak altında…devamıTek mekanda geçen filmler
1. 12 angry men(1957) – 12 kızgın adam
bir jüri odasında, bir adam diğer 11 kişiyi ikna etmeye çalışır. yavaş yavaş herkesin önyargısı çözülür. gerilim, tempo, zeka: sadece tek oda!
2. buried (2010) – toprak altında
bir adam, diri diri gömülmüş. film tamamen tabutun içinde geçiyor. klostrofobisi olanlar dikkat. nefes kesici bir deneyim.
3. the man from earth (2007)
bir akademisyen, arkadaşlarına 14.000 yıldır yaşadığını söyler. sadece konuşma var ama felsefe + ters köşe + zihin açıcı!
4. locke (2013)
tüm film bir arabanın içinde geçiyor. adam telefonda konuşuyor. ama öyle bir yazılmış ki 90 dakika boyunca gözünü ayıramazsın.
5. phone booth(2002) – telefon kulübesi
adam bir telefon kulübesine girer ve orada rehin kalır. dışarıda bir keskin nişancı. gerilim sürekli tırmanıyor. küçük alan, büyük stres.
6. exam (2009)
bir grup aday, işe alınmak için sınava girer. tek bir odada, ama sorunun ne olduğunu bile bilmeden. zeka + psikoloji savaşı.
7. the guilty (2018 – danimarka)
bir polis, acil çağrı merkezinde görev yaparken gizemli bir olaya denk gelir. film sadece telefon görüşmeleriyle seni sürüklüyor.
8. coherence (2013)
bir akşam yemeği. 1 ev. ama dışarıda kuyruklu yıldız geçiyor ve evin içindeki insanlar değişmeye başlıyor. paranoya garantili.
9. cube (1997)
küp şeklinde bir labirentin içinde uyanan bir grup insan… her oda ölümcül olabilir. gizem + hayatta kalma + matematik.
10. carnage (2011)
iki çift, çocukları kavga ettiği için evde buluşur ama meseleler büyür. polite başlayan sohbet bir anda *darmadağın olur. mizah da var, dram da.
11- the platform (2019) – platform
dikey bir hapishane. yemek yukarıdan aşağı iner. yukarıdakiler yer, alttakiler aç kalır. kapitalizm ve sınıf sistemi tokadı.
12. my dinner with andre (1981)
iki eski arkadaş bir akşam yemeğinde buluşur. film boyunca sadece konuşurlar ama ne konuşma! hayat, ölüm, anlam, sanat…
13. the sunset limited (2011)
bir intihar girişimini engelleyen adamla, intihara meyilli bir adamın diyaloğu. iki oyuncu, bir oda, felsefi savaş. (tommy lee jones & samuel l. jackson!)
14. circle (2015)
bir odada 50 kişi uyanır. her 2 dakikada biri ölecek, kalanlar kimin öleceğine karar veriyor. sosyoloji + vicdan + panik!
15. tape (2001)
üç eski arkadaş bir otel odasında geçmişle yüzleşir. bağımsız ruhlu, karakter odaklı, tek mekânda geçmişin yıkıcılığı.
16. sleuth (1972 / 2007)
zengin bir yazar, karısını çalan adamı evine davet eder. ama işler sadece bir aldatma hikâyesi değildir. satranç gibi film!
17. death and the maiden (1994)
bir kadının evine gelen adam, onun geçmişindeki işkencecisi olabilir mi? gerilim çok yoğun. sorgulama, vicdan, adalet…
18. room (2015)
anne ve oğlu yıllarca bir odada hapsedilmiş. ama bu sadece fiziksel bir hapishane değil… psikolojik yönüyle yıkan bir hikâye.
19. the invitation(2015)
bir akşam yemeği partisi. eski sevgili, garip tavırlar, artan gerilim… ne oluyor burada hissi gitgide yükseliyor.
20. man in the chair (2007)
yaşlı bir adam ve genç bir çocuğun eski bir film stüdyosunda geçen ilişkisi. daha az bilinen ama karakter derinliği olan bir tek mekân filmi.
black mirror , modern toplumun karanlık yönlerini, teknolojinin etkilerini ve insan psikolojisini keşfeden bir antoloji dizisidir. her bölüm bağımsız bir hikâye anlatır.insan doğası, ahlak, toplum ve teknolojinin etkilerini sorgulayan, çoğu zaman karanlık ve düşündürücü hikayeler ama mükemmelle yakın etkililiyici ve…devamıblack mirror , modern toplumun karanlık yönlerini, teknolojinin etkilerini ve insan psikolojisini keşfeden bir antoloji dizisidir. her bölüm bağımsız bir hikâye anlatır.insan doğası, ahlak, toplum ve teknolojinin etkilerini sorgulayan, çoğu zaman karanlık ve düşündürücü hikayeler ama mükemmelle yakın etkililiyici ve istisnasız herkesin izlemesini öneririm .
`1. sezon (2011)`
`1. the national anthem /ulusal marş
ingiltere prensesi kaçırılır ve kaçıran kişi, başbakan michael callow'dan ulusal televizyonda bir domuzla cinsel ilişkiye girmesini talep eder. hükümet ve halk arasında yaşanan kaos, medya etkisi ve ahlaki soruların işlendiği çarpıcı bir hikaye.
2.fifteen million merits/`15 milyon değer
distopik bir dünyada, insanlar pedal çevirerek enerji üretir ve kazandıkları “kredi”lerle yaşamlarını sürdürür. bing adlı bir adam, aşık olduğu abi'nin bir yetenek yarışmasında ünlü olması için tüm birikimini harcar, ancak sistemin acımasız gerçekleriyle yüzleşir.
3. the entire history of you /tüm geçmişin
her anın kaydedildiği ve izlenebildiği bir teknolojiyle, insanlar geçmişlerini yeniden yaşayabilir. liam adlı bir adam, bu teknolojiyi kullanarak eşinin sadakatsiz olup olmadığını öğrenmeye çalışır ve saplantı haline getirir. ilişkilerde güvensizlik ve mahremiyet temaları ele alınır.
`2. sezon (2013)`
1. be right back/ hemen döneceğim
martha, sevgilisi ash'i bir kazada kaybeder. teknoloji sayesinde, ash'in sosyal medya ve mesajlarından oluşturulan bir yapay zeka versiyonunu kullanmaya başlar. bu “ash”, zamanla daha gerçekçi bir form alır, ancak martha'nın kaybıyla yüzleşmesi karmaşıklaşır.
2. white bear / beyaz ayı
bir kadın, hafızasını kaybetmiş şekilde bir dünyada uyanır ve sürekli kaçmak zorunda kalır. ancak hikaye, izleyiciyi şok eden bir şekilde tersine döner: kadın aslında korkunç bir suç işlemiş ve bu, ona verilen bir ceza biçimidir.
3. the waldo moment/ waldo anı
waldo adında bir animasyon karakter, politik bir figüre dönüşür ve beklenmedik şekilde halkın dikkatini çeker. politik popülizm ve medyanın etkisi üzerine bir hicivdir.
4. white christmas/beyaz loel ( özel bölüm)
üç kısa hikaye anlatılır:
1. bir adam, yapay zeka “eşleşme” sistemleriyle insanların romantik ilişkilerini yönetir.
2. bir kadın, kocasını engelleme teknolojisini kullanır.
3. insan bilincinin bir cezalandırma aracı olarak nasıl kullanılabileceğini gösteren bir trajedi.
`3. sezon (2016)`
1. nosedive/ düşüş
sosyal medya derecelendirmeleriyle şekillenen bir dünyada, lacie adlı bir kadın, puanlarını yükseltmeye çalışırken başarısız olur. sosyal baskılar ve sahte kimlik temaları işlenir.
2. playtest/deneme oyunu
bir adam, sanal gerçeklik tabanlı bir korku oyununun beta testine katılır. ancak oyun, bilinçaltındaki en büyük korkularını tetikleyen bir kabusa dönüşür.
3. shut up and dance/kapa çeneni ve dans et
bir genç, bilgisayar kamerası aracılığıyla kaydedilen özel görüntüleriyle şantaja uğrar. başka kurbanlarla birlikte, bir hacker grubunun talimatlarını yerine getirmek zorunda kalır. şok edici bir sona sahiptir.
4. san junipero
1980'lerde geçen bu hikayede, yorkie ve kelly adındaki iki kadın, dijital bir cennette tanışır ve romantik bir bağ kurar. aşk ve ölüm sonrası hayat konularını işler. daha umut dolu bir black mirror bölümüdür.
5. men against fire / ateşe karşı insanlar
askerlere, düşmanlarını “canavar” gibi görmelerini sağlayan bir teknoloji uygulanır. ancak, askerin biri gerçeği keşfettiğinde etik ve insanlık üzerine büyük bir kriz yaşar.
6. hated in the nation/ ulusun nefreti
sosyal medya nefret kampanyalarıyla öldürülen insanların olduğu bir cinayet zinciri incelenir. mekanik arıların beklenmedik bir rolü vardır.
`4. sezon (2017)`
1. uss callister
bir teknoloji şirketi çalışanı, dna verilerini kullanarak star trek benzeri bir simülasyon dünyası yaratır. ancak, simülasyondaki dijital “klonlar” gerçek bireylerin bilincine sahiptir ve isyan eder.
2. arkangel
bir anne, çocuğunu korumak için beynine bir izleme cihazı yerleştirir. ancak bu aşırı korumacılık, kızının hayatını olumsuz etkiler.
3. crocodile/ timsah
bir kazanın ardından suça bulaşan bir kadın, tüm izleri silmeye çalışır. ancak bir cihaz, insanların anılarını okuyarak polis araştırmalarında kullanılır.
4. hang the dj/ dj'i as
eşleşmeleri kontrol eden bir algoritma ile iki kişi birbirine aşık olur. sistemin mantığını sorgulayan bu hikaye, aşk ve özgür irade temalarını işler.
5. metalhead/ metal kafa
kıyamet sonrası bir dünyada, bir kadın, robot köpeklerden kaçmaya çalışır. hayatta kalma mücadelesi minimalist bir şekilde anlatılır.
6. black museum / kara müze
suçlarla ilgili karanlık teknolojilerin sergilendiği bir müzede, geçmişte yapılan insanlık dışı deneyler anlatılır.
`5. sezon (2019)`
1. striking vipers/ vuran engerekler
eski iki arkadaş, bir dövüş oyununun sanal gerçeklik versiyonunda romantik bir bağ kurar. teknolojinin cinsellik ve kimlik üzerindeki etkisi işlenir.
2. smithereens/ paramparça
bir şoför, sosyal medya bağımlılığını protesto etmek için bir rehin alma olayı gerçekleştirir. teknolojinin insanlar üzerindeki etkisi eleştirilir.
3. rachel, jack and ashley too
bir pop yıldızı, kontrolcü menajerleri tarafından istismar edilirken, genç bir kız, onun yapay zeka oyuncağıyla bağ kurar.
`6. sezon (2023)`
1. joan is awful / jon berbat
joan, hayatının bir streaming platformunda dramatize edildiğini keşfeder. hikaye, mahremiyet ve medya kontrolünü sorgular.
2. loch henry
iki belgesel yapımcısı, sakin bir iskoç kasabasındaki geçmişte işlenmiş vahşi bir suçu araştırır.
3. beyond the sea / denizin ötesinde
1960'larda geçen hikayede, iki astronot, kopyalanmış bilinçlerini dünya'da kullanırken bir trajedi yaşar.
4. mazey day
bir paparazzi, sıradan bir ünlü skandalının arkasında doğaüstü bir gerçek olduğunu keşfeder.
5. demon 79/ şeytan 79
bir kadın, dünyanın sonunu önlemek için bir şeytanla iş birliği yapmak zorunda kalır.3 gün içerisinde 3 kişiyi öldürmesi istenir.
black mirror 7. sezon (2025)
1. common people
• konu: distopik bir dünyada, sağlık hizmetlerinin kullanıcı puanlarına göre şekillendiği bir sistemde, sıradan bir çift hayatta kalabilmek için bu adaletsiz düzene karşı mücadele veriyor.
• öne çıkanlar: toplumsal eşitsizlik, sistem eleştirisi ve insan doğasının temel sınavları.
2. hotel reverie
• konu: hollywood'da tanınan bir yıldız, eski filmleri yapay zekâ ile yeniden canlandırma projesine katılır. proje, karakterler arasında duygusal bir bağ oluştururken, sanal ile gerçek arasındaki sınırları bulanıklaştırır.
• öne çıkanlar: gerçeklik algısı, nostalji ve teknolojinin sanatla kesişimi.
3. eulogy
• konu: yalnız yaşayan bir adam, eski fotoğrafların içine girip anılarını yeniden yaşatabilen bir sistemle tanışır. bu deneyim, unutulmuş aşkı ve geçmişte yapılmayanları yeniden gündeme getirir.
• öne çıkanlar: geçmişle yüzleşme, duygusal derinlik ve nostalji temaları.
4. uss callister(into infinity)
• konu: dizinin sevilen “uss callister” bölümünün devamı niteliğindeki bu hikâyede, dijital evrende sıkışıp kalan karakterler, yeni bir tehditle yüzleşirken özgürlük için mücadele ederler.
• öne çıkanlar: dijital esaret, sanal gerçekliğin karanlık yönleri ve özgürlük arayışı.
5. bête noire
• konu: yapay zekâ destekli bir güvenlik sistemi, kontrol dışına çıkarak kullanıcılarını tehdit etmeye başlar. teknoloji insan hayatını müdahaleye başladığında ortaya çıkan tehlikeler ön plana çıkar.
• öne çıkanlar: yz'nın tehlikeleri, insan ve makine arasındaki güç dengesi.
6. plaything
• konu: 1990'larda geliştirilmiş gizemli bir video oyunu, günümüz cinayet soruşturmasında merkezi bir rol oynar. oyun, insan bilincini etkileyerek gerçeklik algısını bozacak kadar derin izler bırakır.
• öne çıkanlar: geçmiş ve günümüz arasında kurulan köprü, dijital dünya ile gerçek yaşam arasındaki ince çizgi.
bu sezon, “black mirror”ın önceki sezonlarına göre daha insancıl ve duygusal temalara odaklanarak, teknolojinin insan duyguları ve ilişkileri üzerindeki etkilerini derinlemesine inceliyor. her bölüm, izleyicilere teknolojinin karanlık ve düşündürücü yönlerini farklı perspektiflerden anlatan dizi gelecekte korkutmaya devam ediyor!!
Sonu ters köşe // sürpriz sonlu değişik filmler Ölümcül Oyunlar (Funny Games, 1997/2007) Bir aile tatil evine gelir ama kapılarını çalan iki gençle her şey tersine döner. Seyirciyle dalga geçen, rahatsız edici ve ters köşe. Buried – Toprak Altında (2010)…devamıSonu ters köşe // sürpriz sonlu değişik filmler
Ölümcül Oyunlar (Funny Games, 1997/2007)
Bir aile tatil evine gelir ama kapılarını çalan iki gençle her şey tersine döner. Seyirciyle dalga geçen, rahatsız edici ve ters köşe.
Buried – Toprak Altında (2010)
Bir adam tabutta uyanır. Tüm film bu tabutta geçer ama finali nefes keser.
Exam – Sınav (2009)
Bir şirkette işe girmek isteyen 8 kişi, çok ilginç bir sınava tabi tutulur. Sonunda neyin sınavı olduğunu anladığında şaşırırsın.
The Vanishing (Spoorloos, 1988 – Hollanda)
Bir kadının gizemli şekilde kaybolmasıyla başlayan hikâye, finalde sert ve beklenmedik bir sona ulaşır.
The Invitation – Davet (2015)
Bir adam eski karısının evindeki akşam yemeğine katılır. Davet neden yapılmış? Finalde her şey değişir.
Perfect Blue (1997 – Japonya, Anime)
Bir pop yıldızı oyunculuğa geçerken gerçeklik ve kurgu birbirine karışır. Psikolojik olarak beyin yakan bir film.
Timecrimes – Zaman Suçları (2007 – İspanya)
Zaman yolculuğu ve paradoksların mükemmel örneği. Çok katmanlı bir ters köşe.
The Autopsy of Jane Doe – Jane Doe’nun Otopsisi (2016)
Bir baba-oğul adli tıp uzmanı, genç bir kızın cesedini incelerken doğaüstü olaylarla karşılaşır. Finali hem korkutur hem şaşırtır.
Trance – Trans (2013)
Bir sanat eseri soygunu ve hipnozla açılan hafıza… Gerçek ve illüzyon birbirine girer. Finali sarsar.
— Enemy – Düşman (2013)
Bir adam kendisinin tıpatıp aynısı olan birini keşfeder. Film boyunca ne olduğunu anlamaya çalışırsın, son sahnede… BAM!
Triangle – Şeytan Üçgeni (2009)
Bir yat gezisi kabusa dönüşür. Zaman döngüsü, paralel gerçeklikler… Her şey bir noktada üst üste biner. Sonu fazlasıyla çarpıcıdır.
Coherence – Paralel Evren (2013)
Bir akşam yemeği sırasında kuyruklu yıldız geçer ve gerçeklik bölünür. Aynı evde, aynı insanlar, farklı versiyonlar. Psikolojik bilim kurgu sevenlere ilaç gibi.
Timecrimes – Zaman Suçları (2007)
Bir adam yanlışlıkla zamanda yolculuk yapar. Küçük bir hata, büyük bir paradoksa dönüşür. Finali çok sağlam ve sinsice yazılmıştır.
* The One I Love – Sevdiğim Kişi (2014)
Bir çift, ilişkilerini kurtarmak için inzivaya çekilir ama orada kendilerinin başka versiyonlarıyla karşılaşırlar. Basit başlar, uçuk biter.
— The Invitation – Davet (2015)
Eski karısından gelen bir akşam yemeği daveti. Sıradan başlar, ama yavaş yavaş gariplikler artar. Final çok net ve sert.
— The Machinist – Makinist (2004)
Bir adam uyuyamaz, zayıflar, halüsinasyonlar görür. Gerçekten ne olduğunu anladığında boğazına oturur.
I Origins – Gözlerin Ardında (2014)
Bilim ve ruh arasında kurulan ince çizgi. DNA, gözler, reenkarnasyon… Ters köşesi ruhani boyutta.
The Man from Earth – Dünyalı (2007)
Bir akademisyen, arkadaşlarına 14.000 yıldır yaşadığını söyler. Film boyunca sadece konuşurlar ama sonunda seni “acaba?” diye bırakır.
Primer (2004)
Zaman makinesi keşfedilir ama olaylar o kadar karışır ki ikinci defa izlemek zorunda kalırsın. Anlaması zor ama sonu harika.
Mr. Nobody (2009) – Bay Hiçkimse
Bir adam, hayatındaki kararların milyonlarca olasılığını yaşar. “Doğru seçim var mı?” diye sorduran, hem felsefi hem sürreal bir beyin yakıcı.
Synecdoche, New York (2008)
Bir tiyatro yönetmeni, hayatını bir sahneye taşımaya kalkar. Kim gerçek, kim rol? Hayatın içiyle dışı birbirine girer.
The Double (2013)
Bir adam, tıpatıp kendisine benzeyen birinin işe başladığını fark eder. Kafayı yemelik derecede simgesel ve paranoyak.
Upstream Color (2013)
Bir kadın ve bir adam arasında gizemli bir bağ oluşur. Bakteriler, domuzlar, hafıza kaybı… Çok deneysel ama etkileyici.
Perfect Blue (1997 – Anime)
Gerçeklik ve kimlik sınırları bir pop yıldızı için çözülmeye başlar. Darren Aronofsky’nin Black Swan’ına ilham veren karanlık şaheser.
Possessor (2020)
Gelecekte bir ajanın zihinlere girerek suikast yaptığı bir teknoloji var. Ama bir gün içeride sıkışır. Görsel olarak şiddetli, tematik olarak çok derin.
The Fall (2006)
Bir hastanede yatan adam, küçük bir kıza inanılmaz bir hikaye anlatır. Hikaye mi gerçek, gerçek mi hikaye? Masalsı ama acı.
Inland Empire (2006) – David Lynch
Bu bir film değil, bir kâbus. Kim kimin rüyasında, kim neyin içinde belli değil. Ama kesin olan bir şey varsa o da: Akıl sağlığını zorlar.
The Endless (2017)
İki kardeş eski tarikatlarına geri döner. Ama orada zaman başka akar. Kapanmayan döngüler, Lovecraft havası…
The Jacket (2005)
Bir akıl hastanesinde, straitjacket (deli gömleği) içinde zaman yolculuğu yapan bir adam. Geçmiş ve gelecek arasında sıkışmış bir ruh.
A Serious Man (2009) – Ciddi Bir Adam
Her şeyi çökmeye başlayan sıradan bir adam… Ne oluyor anlamıyorsun ama rahatsız eden bir boşluk var. Coen Kardeşler’den kara mizah içinde existential depresyon.
Take Shelter (2011) – Sığınağı İnşa Et
Bir adam sürekli felaket vizyonları görmeye başlar. Paranoyak mı yoksa gerçekten bir şey mi geliyor? Sessizce içine işler.
The Night House (2020) – Gece Evi
Kocasını kaybeden bir kadın, evde garip şeyler yaşamaya başlar. Gerilim artarken asıl korku içsel bir boşlukta gizlidir.
Melancholia (2011) – Melankoli
Düğün, depresyon ve yaklaşan bir gezegenin Dünya’ya çarpışı… Film resmen ağır depresyon hissini görsel olarak yaşatıyor. Finali hem huzur hem yok oluş.
Martha Marcy May Marlene (2011)
Bir tarikattan kaçan genç kadın, normal hayata dönmeye çalışır ama geçmiş her an peşindedir. Sürükleyici değil, rahatsız edici. Ve gerçek.
We Need to Talk About Kevin (2011) – Kevin Hakkında Konuşmalıyız
Bir anne ve çocuğu arasındaki toksik bağ… Film bittikten sonra sessizlik garanti. Finali iç burkar, kafayı alır götürür.
Dogtooth (2009) – Köpek Dişi
Çocuklarını dış dünyadan tamamen koparan bir baba… Sakin sahnelerin altı şiddetle, manyaklıkla dolu. Final: Yıkım.
The Killing of a Sacred Deer (2017) – Kutsal Geyiğin Ölümü
Rasyonel bir doktor ve gizemli bir çocuk. Gerilim sanki film boyunca değil, senin ensende yükseliyor. Finali mitolojik ve manyakça.
The House That Jack Built (2018) – Jack’in Yaptığı Ev
Bir seri katilin hayatını anlatıyor ama bunu sanat gibi yapıyor. Sorgulatan, mide bulandıran, ama “bu neydi ya?” dedirten cinsten.
Saint Maud (2019)
Dindar bir hemşire, Tanrı ile birebir iletişim kurduğuna inanır. Ama her şey yavaş yavaş deliliğe evrilir. Sessiz finali iç burkar.
irreversible (2002) – dönülmez
olaylar sondan başa doğru anlatılır. içerik ağır şiddet, psikolojik travma, ama sinema diliyle kusursuz bir tokat.
antichrist (2009) – deccal
lars von trier'in en manyak işlerinden. cinsellik, ölüm, doğa, delilik… izlerken huzursuzluktan koltuğa yapışırsın.
climax (2018)
bir dans grubu gece prova yaparken lsd'li içecek yüzünden her şey çözülmeye başlar. gerçek mi kâbus mu? gaspar noé'den halüsinasyon gibi bir film.
martyrs (2008 – fransız versiyonu)
bu listeye giren filmler arasında en travmatik olan olabilir. izledikten sonra bir süre hayata küsebilirsin. ama felsefesi sağlam: acı, aydınlanma yaratır mı?
the house that jack built (2018)
bir seri katilin zihnine giriyorsun ama bu zihin sanat ve katliamla bozulmuş. filmin sonunda dante'nin cehenneminde yürüyorsun resmen.
`
possession (1981)
bir kadının boşanma sonrası yaşadığı psikoz… ama öyle böyle değil. film boyunca “ne izliyorum lan?” hissi garantili. delirme sahneleri efsane.
tetsuo: the iron man (1989)
japon çılgınlığı. et ve metalin birleştiği bir beden dönüşümü hikâyesi. cyberpunk manyaklık. siyah beyaz ama şizofren gibi.
begotten (1990)
diyalog yok. tanrının intiharı, ölüm, doğum, çürüyen bedenler… resmen sanatla delilik arasında ritüel. sadece çok sağlam sinir sistemi olanlara.
come and see (1985) – gel ve gör
savaşın en gerçek, en rahatsız edici hali. bu film “eğlencelik” değil, kafanı yere çakmak için çekilmiş.
`solaris` (1972 / 2002)
uzay istasyonunda bir gezegen insanlara zihinlerinin derinliklerinden figürler yaratıyor. varoluş, bilinç, suçluluk… tarkovsky versiyonu çok derin, 2002 versiyonu daha modern.
`stalker` (1979)
“bölge” adı verilen gizemli bir yere 3 kişi yolculuk yapar. gerçekte ne var orada? bu bir bilim kurgu değil, zihinsel meditasyon. ağır ama tokat gibi.
`annihilation` (2018)
bir bölgeye giren insanların dönüşümü anlatılıyor. bilim, doğa, ölüm ve evrim… psikolojik, görsel ve felsefi bir çöküş.
`coherence` (2013)
akşam yemeği + kuyruklu yıldız + paralel evrenler. küçük bir mekânda dev fikirler. izledikten sonra hayatına kuantum sorgularıyla devam edersin.
`arrival` (2016)
uzaylılar dünyaya geliyor ama dil üzerinden iletişim kuruluyor. film “zaman” kavramını felsefi biçimde yeniden tanımlar. sonu hem duygusal hem ters köşe.
`paprika` (2006 – anime)
rüyalara girilebilen bir teknoloji… ama ne zaman gerçek, ne zaman rüya? nolan'ın inception'ına ilham veren, çok daha çılgın bir anime.
`the fountain `(2006)
bir adam aşkını kurtarmak için zamanda ve bilinçte yolculuk yapar. 3 farklı zaman çizgisi, tek bir duygu: ölüm ve sonsuzluk.
`world of tomorrow` (2015 – kısa film)
15 dakikada kalbine de, zihnine de işler. gelecekteki bir klon, küçük haline geçmişten seslenir. felsefi, duygusal, sade ama vurucu.
`the congress` (2013)
gerçek ile dijital dünya arasındaki sınır kalkarsa ne olur? robin wright kendisini oynuyor. animasyon ve gerçek dünya iç içe geçiyor.
`predestination` (2014)
zaman yolculuğu ve kimlik üzerine kurulmuş tam anlamıyla beyin eriten bir film. finali duvara çakar. net