Komedi , drama , gerçek hikayeden ilham... Bolca kahkaha , bolca düşündürme , bolca "Vay Canına" anı...
Filmi üç sebepten dolayı radarıma almıştım. Mark Wahlberg , Rose Bryne ve bu ikilinin komedi türüne harika ayak uyduracağı düşüncesi. İyi ki radarıma…devamıKomedi , drama , gerçek hikayeden ilham... Bolca kahkaha , bolca düşündürme , bolca "Vay Canına" anı...
Filmi üç sebepten dolayı radarıma almıştım. Mark Wahlberg , Rose Bryne ve bu ikilinin komedi türüne harika ayak uyduracağı düşüncesi. İyi ki radarıma yakalanmış ki izledim. Harikaydı. Gerek komedi kısmı gerekse drama kısmı oldukça etkileyici ve yoğundu. Duygular arasında geçişleri etkili ve başarıyla becerebilen güzel filmlerden biri.
Afişinden ve isminden anladığımız şekilde film evlat edinmeyle yani koruyucu ailelik ile ilgili.Diğer yazılarımı okuduysanız bildiğiniz üzere film anlatımına girişimden önce uzun uzadıya anlatım yapardım. Lakin bu konuda konuşacak pek bir şey bulamadığımdan filme ufaktan geçiş yapayım.
Filmi anlatacağım bu önümüzdeki paragrafların bir kısmında can sıkıcı spoiler bulunabilir. Bu sebeplen "SPOILER" uyarımı yapıyor ve keyifli okumalar diliyorum. Atlamak isteyenler puanlama paragrafına (sondan üçüncü paragraf) hoş gelir.
Pete (Mark Wahlberg) ve Ellie (Rose Bryne) çiftimiz kariyer kurmadan çocuk sahibi olmak istememiştir. Yaşları kırkı devirdiğinde ise çocuklarıyla oluşacak olan yaş farklarından dolayı ızdırap çekmektedirler. Bir gün yine bu konuda konuşurlarken Pete şakayla karışık "E madem 5 yaşında çocuk evlat edinelim yaş farkı sorun olmaz" demiştir ve bu fikir önce Ellie'nin daha sonra da Pete'in akıllarına yatar. Koruyucu aile eğitim programına yazılırlar.
Eğitim haftalarına birkaç belirgin dersler haricinde filmde pek değinilmedi. O yüzden ben de pek fazla değinmeden ilerleyiyorum. Eğitim haftalarını tamamlayan Pete ve Ellie tam anlamıyla pazardan çocuk seçer gibi evlat edinilen bir buluşmaya gelirler ( Filmde de bu noktaya değiniliyor zaten çünkü oldukça tuhaf ). Burada akşama kadar başarısız ve komik bir şekilde aradıklarını bulamayan çiftimiz pes etti edecekken Pete dayanamaz ve cüzzamlılarmış gibi uzak durulan "ergenlerle" konuşmaya gider. Buradaki başlıca bir ergenimiz , Lizzy(Isabela Moner) , dikkatlerini çeker ve kararlarını verirler.
Kararlarını vermek ve başvurularını vermek doğal olarak işin kolay kısmıdır. Tabi ilerlemeden önce ufak bir bilgiyi unuttum. Lizzy paket grubundadır.Paket derken? Yani yanında iki kardeşi de var, Juan ve Lita. Başta korksalar da suratlarına bir kez bakmayla buna da rıza veren çiftimiz kabul eder ve olaylar ufaktan başlar. Nasıl baya ufak bir bilgi dimi. Herkes unutabilir böyle şeyleri. Takılmayalım.
Lizzy ve kardeşlerine bakan geçici aileden çocukları teslim aldıklarında , teslim almak demektense favori karakterim Karen ablanın deyimiyle "Çorbalarını kaynatmalarına engel olarak" diyorum. Çünkü dediklerine göre bazı aileler sırf sosyal yardım alma amaçlı geçici ailelik yapıyorlar. E ufak bir yardım için çocuk alıyorlarsa acaba o çocuklara nasıl bakıyorlardır? Tabiki fazlalık veya bir çöp gibi. Teslim almak demememin sebebi ise şu. Bu ifade sanki emaneti geri almak gibi geliyor bana. Emanet de sahibine geri verilene kadar kendi eşyandan daha iyi bakılması gereken bir şeydir. Bu durumda çorba parası için çocuk alanların böyle bir çaba sarf etmediklerini görünce insanın sinirleri hopluyor.Ve ayrıca hala dokunmamama bile sinirlenen olmuştur belki. Lan çocuk bakıyorsunuz çocuk. Sosyal yardım için çocuk mu alınır. Bu kadar da çaresiz olunmaz.
Çocukları teslim alıp deneme aylarına başlayan Ellie ve Pete sonunda evlerine gelirler ve çocuklarla "Cicim ayları" başlar. Her şey dört dörtlük gitmektedir. Hiçbir sorun yoktur. Hepsi melek gibidir. Ta ki... Her birinin istemediği fakat yapmaları gereken şeyler için ufak sürtüşmeler başlar. Ufak derken fazla iyimser söyledim. Ortalık felaket. Lita patates cipsi manyağı, Juan aşırı duygusal ve sakar , Lizzy ise, ergen...
Filmde bu raddeden sonra tempo hiç düşmez. Sürekli bir sürtüşme ve barışma aşaması olur. Mesela Lizzy arkadaşlarını "simsiyah" odasına çağırır cezalıyken. Başta normal ve anlayışlı yaklaşan ancak bazı haklı sebeplerle çıldıran Ellie ile iyice bozuşurlar ve Lizzy tam basıp gidecekken sakar Juan berbat bir kaza geçirir. Pete ve Ellie'nin canhıraş bir şekilde Juan'la ilgilenmelerine şahit olan Lizzy yumuşar , ufaktan geri adım atar ancak olaylar sanki kısır döngüymüşcesine devamında tekrarlanır.
Her şey yavaştan düzelme aşamasına gelmişken bu sefer de anneleri hapisten çıkar ve ziyaret günlerine riayet etmeye başlar. Birkaç haftada çocuklar tüm düzelme aşamalarını kaybederler ve eski hallerine dönmeye başlarlar. Juan ve Lita istemese de Lizzy annesiyle olmaya oldukça heveslidir ve bu da haliyle Pete ve Ellie'nin canını sıkar. İnsanı ikileme sokuyorlar. Gerçek annesindense koruyucu aileyi tercih ettiriyorlar o sırada. Ne kadar doğru ne kadar yanlış tartışılır.
Olaylar adeta bir rollercoaster misali bir yukarı bir aşağı giderken mahkeme zamanına yakın (zaten araları bozukken)Ellie Lizzy'yi banyoda çıplak selfie sırasında yakalar(Lizzy burada 16 yaşında yani reşit değil). Telefonu ondan kapar ve kimle konuştuğuna bakarlar. Jacob Lizzy'nin etkilemeye çalıştığı elemandır. Burada değinmem gereken başka bir şey Ellie başta Jacob'a onay vermiş ve gayet eli yüzü düzgün bir çocuk sanmıştır. Ancak onayladığı çocuk Jacob ile uzaktan yakından alakası olmayan Charlie'dir. Charlie okulun takdirlik öğrencisi, sevecen ve Lizzy ile yaşıt; Jacob ise okulun hademesi, muhtemel belalı tip ve 22 yaşında.
Lizzy selfielerini göndermeden telefonunu yakalamışlardır ancak tam o sırada Jacob'dan mesaj gelir."Bir şeyler göstermezsen hevesim kaçacak." Ardından bir resim. Ne resmi olduğunu tasvir etmeye gerek yok anladınız. Öfkeden deliye dönen Ellie ve Pete ertesi gün okulda önce Jacob zannettikleri Charlie'yi rezil ederler. Hatalarını fark ettiklerinde gerçek Jacob 'ın ağzını yüzünü kırarlar. Tabi lisede böyle bir olay sonrası hem Jacob hem de çiftimiz nezarete atılır. Çocuklar ve Lizzy okulda kalır. Mahkeme öncesi berbat durum. Kaybedecekleri kesinleşir.
Mahkemede doğal olarak annelerinin çocuklarına kendisi bakma talebinde bulunması sonucu mahlemeyi kaybederler. Son akşam yemeklerini birlikte yerler (duygusallık tavan). Sabah favorim Karen abla ve Sharon gelir. Lakin Lizzy'nin umduğu bir haberle değildir. Anneleri Lizzy'nin baskısı sonucu formları doldurmuştur. Çocuklarına tekrar bakma baskısı dolayısıyla hapse girme sebebi olan uyuşturucuya yine başlamıştır doğal olarak tüm haklarını kaybetmiştir çocuklar üzerine. Yıkılan Lizzy kaçar. Pete ve Ellie de peşinden koşar. Yine duygusal yük dolu bir konuşma sonrası mutlu son.
Şimdik.Geldik puanlama ve yoruma. Filmi izlerken genelde önyargılarım ve ileriye yönelik tahminlerim olur. Önceki yorumlarımda da ufak da olsa değinmiştim. Bunda da sürekli ileride şu olur böyle olur tahminlerim oldu. Misal vereyim. Böyle filmlerde genelde olaylar belli başlı ilerler. Önce olayın sebebi duygu yoğunluğu beraberinde verilir. Sonra başta harika gider. Kötü bir şeyler olur ve durum tepetaklak hale gelir. Herşey dibe vurmak üzereyken karakter gelişimini nirvanaya ulaştırmış başrollerimiz olayı çözer ve mutlu sona ulaşırlar. Bu filmde böyle bir şey bekledim ama bana hop oturup hop kaldırdı. Olaylar mehter takımı gibi. İki ileri bir geri. Hatta bazen iki geri bir ileri. Allak bullak ediyor ama iyi anlamda. Klişeleri kullanmalarına rağmen bir o kadar da kaçmışlar. Komedi kısmı da harikaydı oldukça eğlendim izlerken.
Puanım 10 üzerinden 8. Kırdığım puanların çok belli bir sebebi yok aslında. Ne bileyim 10 luk bir film gibi değil. Olaylar bazı yerde bayıyor. Belki acımasızca davrandım ama her şeye de 10 verirsek tam puanın değeri kalmaz değil mi. Bazen böyle şeylerden kırmak lazım. Neyse üstümden attığıma göre bu yükü , yorumumy bitireyim :)
Komedi türünü ya da Mark Wahlberg'i ya da Rose Bryne'ı ya da fazla duygusallığa gelememenize karşın yine de duygusal yapımları izlemeyi seviyorsanız kesinlikle izleyin. Pişman olacağınıza pek ihtimal vermiyorum. İzlemek isteyenlere iyi seyirler.