Üç Renk: Mavi (Three Colours: Blue) Renk üçlemesinin ilk filmi. Bu üçleme Krzysztof Kieślowski'nin yönettiği üç filmin toplu adlandırmasıdır. Bu filmler sırasıyla Üç Renk: Mavi (1993), Üç Renk: Beyaz (1994) Üç Renk: Kırmızı'dır (1994) Üç film de Fransızcayken Beyaz Fransa…devamıÜç Renk: Mavi (Three Colours: Blue) Renk üçlemesinin ilk filmi. Bu üçleme Krzysztof Kieślowski'nin yönettiği üç filmin toplu adlandırmasıdır.
Bu filmler sırasıyla
Üç Renk: Mavi (1993),
Üç Renk: Beyaz (1994)
Üç Renk: Kırmızı'dır (1994)
Üç film de Fransızcayken Beyaz Fransa ve Polonya ortak yapımı, Mavi ve Kırmızı ise Fransa, Polonya ve İsviçre yapımıdır.
•••
Üç Renk: Mavi filminde kahramanın elinde bir kesme şeker tutup bunu kahve fincanına batırdığı bi sahne var. Bu sahneyi neden yakın planla çektiğini şöyle anlatıyor filmin yönetmeni Krzysztof Kieślowski.
"Çok basit, kadın kahramanın dünyayı nasıl algıladığını göstermeye çalışıyoruz. Onun küçük şeylere, yanındaki şeylere nasıl odaklandığını göstermeye çalışıyoruz. Uzağındaki şeylerle ilgilenmiyor. Dünyasına sınır koymaya; dünyasını kendisi ve yakın çevresiyle sınırlamaya çalışıyor. Filmde buna benzer çok detay var. Kahveyle ıslanan şekeri yakın plandan çekmemizin sebebi, onun etraftaki hiçbir şeyle ilgilenmediğini göstermek. Başkalarıyla, yaptıkları şeylerle. Kendisini seven ve uzun bir arayışın ardında bulan adamla ilgilenmiyor. Hiçbir şeyle ilgilenmiyor, sadece şekerle ilgileniyor. Başka şeylere sırtını dönebilmek için şekere konsantre oluyor. "
E haliyle beş saniyelik sahnenin anlattığı bu kadarsa bu filmin daha neler anlatıyor olabileceği konusunda aydınlandık sanıyorum. Sinema severler ve sanat filmi yorumlayıcıları tarafından oldukça çok yorumlanmış bu üçleme.
Bense çok basit dille sıradan bir insanın ne derece etkilendiğinden bahsetmek istiyorum. Zira öneriler ve hakkındaki yorumlar sürekli karşıma çıksa da yeni tanıştığım bir yönetmen oldu kendisi, üslubunu şairane buldum ve sevdim diğer filmlerini de izlemeyi düşüyorum.
Bu renklere geleyim şimdi. Tanıdık gelmiştir malum Fransız bayrağının renkleri. Mavi, Beyaz, Kırmızı ki bu bayrağın oluşturuluş anlamı da renklerin temsil etmiş olduğu “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” fikirlerini yansıtmak."Evrensel öyküler ve temalar anlatmak istiyorum, ama özel yaşamdan parçalarla.” diyor keza Kieslowski. Mavi, özgürlük teması barındıran filmimiz.
1994 yapımı
IMDb: 7,9/10
Dram/ Romantik
Çok sevdim. Yapım ve yazım aşamasında hep Krzysztof Kieślowski (Kristof Kilovski/Kişlovski) yer almış. Her şeyi düşünmüş. Mavinin filmin her yerine sirayeti muazzam. Histerik, hüzünlü, dramatik, açmazlı bir film.
Ünlü bir besteci olan kocasını ve 5 yaşındaki kızı Anna’yı bir trafik kazasında kaybeden Julie’nin bu üzüntüyle yaşamaya çalışmasını, yaşayamayışını, sırt çevirişini, hayata yeniden müzikle tutunuşunu; iyiliğini, algılarını, çevresini gözlemleyişini, etkilerini, etkilenmelerini yani kendini bulmaya ve anlamaya çalışışını konu ediniyor film. Filmde çalan besteler cidden muazzam ki bu besteler ciddi manada filme entegre besteci Zbigniew Preisner 'in eserleri.
Başrol oyuncusu Juliette Binoche, kendisini Milan Kundera'nın aynı isimli kitabından uyarlanan, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği filmden çok severim. Ki daha sayısını bilmediğim pek çok filmde de oynamıştır. Muazzam bir oyuncu.
Sanat filmi olması sebebiyle sıkılabileceğinizi düşünebilirsiniz fakat zaten tutkulu olan tarafı bu. Bu tarz filmler vakit öldürmez, vakti kaliteli hâle getirir. İzlenebildiği için şanslı hissetmemiz, üzerine yorumlar okuyup, hakkında ne söylendiğine kulak kabartmamız gerekir. Entelektüel açıdan kendini geliştirmek gibi bi girişim de olmaz bu. Bu yaşamdan zevk alma meselesi. Bu tarz filmler üzerine kafa yorulur. E güzel olan da bu. ✨
Beyaz ve Kırmızıya kafa toplamak gerek. 🤞