Sondaki fotoğraf acı bir tebessüm taşımıştı... Ufacık konusunu aktarıp düşüncelerime geçeyim; Güney ve kuzey Kore arasında sular durgundur. Bir gece kuzey tarafındaki nöbet kulübesinden silah sesleri gelir. Sesin duyulmasıyla tetikte olan kuzey ve güney tarafları birbirleriyle çatışmaya girer gün aydınlandığında…devamıSondaki fotoğraf acı bir tebessüm taşımıştı...
Ufacık konusunu aktarıp düşüncelerime geçeyim;
Güney ve kuzey Kore arasında sular durgundur. Bir gece kuzey tarafındaki nöbet kulübesinden silah sesleri gelir. Sesin duyulmasıyla tetikte olan kuzey ve güney tarafları birbirleriyle çatışmaya girer gün aydınlandığında anlaşılır ki silah sesleri güneyli bir askerden gelmiştir, asker kuzey sınırına geçip nöbetteki iki askeri öldürmüştür. Kuzey tarafına kendi iradesi ile mi geçmiştir yoksa birileri tarafından mı götürülmüştür? Suçlu bellidir ama suçu neden işlemiştir?
Song Kang ha ve Lee Byung Hunun başrollerini paylaştığı mükemmel film. Tabi Byung Hun bir hayli genç, ama o zamanlardan belliymiş nasıl iyi bir oyuncu olacağı. Kendisi güneyden bir askeri canlandırıyor bu filmde, evet evet malum asker o. Song kang ha ise kuzeyli askerlerden biri, olaydaki yeri ise görgü şahidi olması. Her iki oyuncuyu da çok çok severim.
Ya filmi neresinden tutup da övsem bilemiyorum, sanki diyeceğim her şey spoilermış gibi. Çok güzel bir filmdi, ters köşe filmi değil sonu için izletmiyor, her dakikası değerli, süpriz yok haliyle çok da spoi barındırmıyor ama işte... İşler 40lı dakikalarda aydınlanıyor. O 40lı dakikalarda başlayan huzuru hiçbir cümlemle bozmak istemiyorum. Siz de 40lı dakikalarda sessizce hissetmeye başlayın istiyorum.
Birbirleri arasına serpilmiş giriş gelişme sonuç bölümleri var, çok iyi sıraya dizilmiş olay örgüsü fazlasıyla dizi havası veriyor filme. Tekrar ediyorum Değerli bir sona sahip ama sonu için yazılmış bir film değil.
Başta acaba sonra mı izlesem, 2000in koresinde çekilmiş çok da iyi olmayabilir, Byung Hun da toymuş belki değmez diyerek başlamıştım. Ne ara kendimi kaptırdım bilmiyorum. Bitince tekrar tekrar izledim, tekrar tekrar izledim. Nasıl desem, filmin sonunda hissettirdiği şey 'bilinçsiz bir yenilgiydi' sanırım ya. Beklenmedik bir anda baştaki taşın devrilmesi ile durdurulamayan domino taşları gibiydi. O askerlerle birlikte ben de bir anda sürüklendim o sona.
Hele bir sahne vardı, camdan ışık yansıyordu da asker gözleri kamaşınca gözlerini yumuyordu, biz seyirciler de yumuyorduk. Ne güzel bir sahneydi o. Karda kışta geçen sahneler vardı, baharda yabani otların arasında geçen sahneler.. hepsi çok güzeldi.
Bittikten sonra yaşadığım boşluk.. Çok güzeldi ya, çok iyiydi. Bağırmak istemiştim film bitince, fırıl fırıl etrafa bakmıştım, bir şey yapmam gerekiyormuş gibi bir his yayılmıştı tüm bedenime. Ay şuan bile bağırmak istiyorum. Hani bir de trajik filmler sizi film boyunca bir şekil de eğlendirir ama film bitince her nasıl oluyorsa elinizden bütün kahkahaları alır ya. İşte o filmlerdeki eğlendiğimiz sahneler daha bir değerli olur, buruk bir gülümseme ile anımsarsınız güzel sahneleri.
Bir de değinmeden edemeyeceğim, o çatışma sahnesinde çalan mükemmel şarkıya diyecek laflarım var. Sözlerinin ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yok ama harika bir düşüş şarkısıydı. Şuana kadar izlediğim hiçbir filmden bunun kadar güzel bir şarkı kapmamıştım. Giriş bir mızıka eşliğindeydi, o yukarıda bahsettiğim 'sürükleniş'i dibime kadar hissettiriyordu. Kim Kwang Seok- Unsent Letter şarkının adı. Sanatçıyı biraz araştırınca 1996 yılında 31 yaşında şüpheli bir ölümle yaşamını yitirdiğini öğrendim, üzüldüm. Döneminin popüler rockçılarındanmış, anadolu rock gibi bir tarzı var.
Yönetmeni ise Chan Wook Park, ben o olduğunu bilmeden izlemiştim ama izlerken gerçekten de çekimlerini Old Boya benzetmiştim. Kuş bakışı bir şekilde sekizgen siyah şemsiyeden sekizgen siyah bir binaya keskin bir şekilde geçiyordu sahne. 'Bu koreliler de bunu ne kadar çok yapıyor' demiştim, meğer hep yapan chan wook parkmış
Kusurları vardı filmin, fazlaca gözüme batan birkaç kusur. ama bu kısmı izleyenlerle konuşmak daha iyi .d
Şuan filmi bulabilir misiniz bilmiyorum, ben son baktığımda bulamamıştım.