Dünyanın en çok okunan kitapları arasında yer alan İki Şehrin Hikayesi yazarının dediği gibi “yazdığım en iyi hikaye” . Gerçekten de okuduğunuzda iliklerinize kadar hissedeceksiniz bunu. Ve neden böyle dediğini de anlayacaksınız okudukça.
Kitap 1700'lü yılları, Fransız İhtilali'ni ve öncesini…devamıDünyanın en çok okunan kitapları arasında yer alan İki Şehrin Hikayesi yazarının dediği gibi “yazdığım en iyi hikaye” . Gerçekten de okuduğunuzda iliklerinize kadar hissedeceksiniz bunu. Ve neden böyle dediğini de anlayacaksınız okudukça.
Kitap 1700'lü yılları, Fransız İhtilali'ni ve öncesini anlatıyor. İhtilal öncesi ezilmiş, sömürülmüş, sefalete sürüklenmiş halk, sefa içinde yaşayan asilzadelere, adaletsizliğe başkaldırmış ve devrimle birlikte yeni bir dönem başlatmıştır. Fakat yıllarca ezilip, sömürülen halk, bundan kaynaklı bir kin ve öfke biriktirmiştir. Monarşi rejimin halka dayattığı katı kuralları, giyotinle kafaları kesilen binlerce masum insanın acısını, ihtilal sonrasında suçlu veya suçsuz katledilen aristokratların dramlarını, dönemin toplumsal koşullarını ve o döneme ait çarpıcı detayları okuyacaksınız.
Fransız İhtilali gibi önemli bir tarihsel dönemi yazar son derece nesnel bir gözle ve edebi bir dille olayları ile aktarıyor. İhtilal öncesi döneme ait adaletsizliği monsenyör ironisiyle etkili bir şekilde eleştirirken, ihtilal sonrası dönemin adalet ve insaniyet açısından daha beter bir hale geldiğini, insan canının her iki dönemde de ne kadar kıymetsiz olduğunu bütün çıplaklığı ile okuyucusu ile paylaşıyor. İnsan canı her koşulda hep acı sonlarla buluşmuş. Eleştirdiği bir dönemin yöneticilerine karşı duyulan öfke eleştirilen dönemden daha çok acımasız olabiliyormuş.
Konu olarak suçsuz yere 18 yıl Paris'te hapis yatan Doktor Mannette’nin hiç görmediği kızını bir bankacı aracılığıyla bulup Londra’ya getirmesiyle başlamaktadır. Akıl sağlığını yitiren Dr. Manette kızı Lucie sayesinde yavaş yavaş iyileşmeye başlamıştır. Bu sırada Lucie, kendisi için asilzadeliğinden vazgeçip tüm aile malvarlığını da arkasında bırakarak hayata yeniden tutunan Charles Darney ile evlenir. Mutlu bir aile hayatı yaşarken yeniden Paris, ve oraya istemeye istemeye sürüklenen Dr. Manette, kızı Lucie ve Lucie'nin eşi Charles Darnay ve yakın dostları Lorry.
Bu karakterler arasında yaşanan çaresiz an'lar ve sonunda kitabın seyrini değiştiren Avukat Sydney Carton. hissettiği platonik bir aşk...
ve kendisini bu aşk için hiç düşünmeden feda eden Carton. beni derinden etkileyen bir karakter.
tabi insanın boğmak istediği karakterler de yok değil hani. Mesela; Madam Defarge.
yazılacak çok şey var ama bence okumalısınız... yazmakla bitmez çünkü. Gerçekten geç kalınmadan okunmalı...
muazzam bir eser...