Türkiye için fazla ağır gelebilecek bir kitap. Kitap adından da anlaşılacağı gibi ağır bir kitap. Ama okuma anlamında bir ağırlık değil, su gibi gider. Kitabın içeriği Türk toplumuna (bilhassa dindar kesime) ağır gelebilecek bir kitap. Kitapta İbrahimi dinlerin kökeninin Sümer…devamıTürkiye için fazla ağır gelebilecek bir kitap.
Kitap adından da anlaşılacağı gibi ağır bir kitap. Ama okuma anlamında bir ağırlık değil, su gibi gider. Kitabın içeriği Türk toplumuna (bilhassa dindar kesime) ağır gelebilecek bir kitap. Kitapta İbrahimi dinlerin kökeninin Sümer olduğunu söylüyor. Bunu bir çok kaynağa oturtuyor (bahsedeceğim). Kitabı kağıt kalemle okudum. Hatta kitabın ilk bölümü hakkında aldığım notları birazdan burayada koyacağım. Öncelikle kitabın içeriğinin çok sert olduğunu söylemeliyim. Adından da ne kadar tepki alacağını anlayabiliyorsunuz zaten. Bu yüzden içerikten önce önbilgi geçeceğim. Yazar:
- Muazzez İlmiye Çığ -
1914'te Bursa'da doğmuştur. Cumhuriyet kurulduğunda 8 yaşındaydı yani. Eskişehir’e tayin oldu.
Atatürk'ün isteği ile 1935‘te Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Sümeroloji bölümüne girdi. İstanbul Arkeoloji Müzesi‘ne tayin edildi. Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazışan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdu ve katalog haline getirdi. Philadelphia Üniversitesi Müzesi Tabletler Bölümü Başkanı Prof. Kramer(bu ismi unutmayın) ile yaptığı çalışmalar ile Sümer edebiyatına yeni konular kazandırıldı, eksik olanlar tamamlandı.
1960 yılında Heidelberg Üniversitesi‘nden aldığı davet üzerine 6 ay burada araştırma yaptı. 1965 yılında Roma‘da sergilenen Hitit sergisine başkanlık ederek sergiyi Londra’ya götürdü. Kısa bir süre kaldığı Londra’da da çalışmalarını sürdürdü.
1972 yılında Arkeoloji bölümünden emekliye ayrıldı ama çalışmalarına ve araştırmalarına devam etti. 1988 yılında Philadelphia Asuroloji kongresine katılan çığ, Prof. Dr. S. N. Kramer’in History Begins at Sumer(Tarih Sümerle Başlar) adlı kitabını çevirdi.
Kadın yıllarını arkeoloji ve sümerolojiye adadı. Yani sırf inancınıza uymuyor diye "uydurma" demeyin lütfen. Ayrıca olay sadece bu da değil. Kitaptaki kaynakları inceledim ve çoğunlukla Samuel Noah Kramer hocanin kitaplarına yer vermiş. Sumerolojinin en önemli isimlerinden. Yani kitaba "sallamıș" demek çok abes kaçıyor.
Kitabın ilk bölümünden çıkardığım özet:
Birinci Bölüm: Dinlerin Karşılaştırması
İbrahimi dinler ve sümerler arasındaki benzerlik ikisinde de tanrı korkusu, tanri gazabı olması. Sümerlerde temizlik çok önemlidir (bkz. islamdaki temizliğin yeri). Sümerlere göre tanrılar bütün her şeyi bir araya getirip insana vermiştir. Aynı şey kuranda da var (bkz. Araf 26 Nahi 81 Yasin 42). Sümer'de Tanrı Enlil, Tanrılar meclisinde Ur şehrinin yıkılmasına karar vermiştir. Şehrin Tanrısı buna ne kadar üzülse de elinden bir şey gelmez. Gelen ordular Tanrının dünyadaki araçlarıdır. Aynı deyimi Kur'an'da da buluyoruz (bkz. Enfal 17). Sümer'de Tanrı kızmaya görsün, kendi ülkesi bile olsa yakıp yıktırır. Tevrat'ta da birçok kez Yahve'nin Yehova insanlara kızarak onlara yok edici felaketler verdiği, seçtiği komşu milletleri İsrail'in üzerine saldırttığı bildirilmektedir.
Aynı olayı Kur'an'da da görüyoruz. Birçok sure içindeki ayetlerde Allah'ın çeşitli milletleri nasıl yok ettiği yazılıyor.
Bunlardan bazıları:
Hacc Suresi, ayet 44:
"Ey Muhammed? Seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, onlardan önce Nuh milleti, Âd milleti, Semûd, İbrahim milleti, Lût milleti ve Medyen halkı da peygamberlerini yalancı saymış, Musa da yalanlanmıştı. Ama ben, kâfirlere önce mehil verdim, sonra onları yakalayıverdim, beni tanımamak nasılmış görsünler?
Ankebût Suresi, ayet 38:
"Âd ve Semûd milletlerini de yok ettik." Sümer'deki "Tanrı evi" deyimi, Kur'an'da "Allah'ın mescitleri" Tevbe Suresi, ayet 17, 18 şeklinde bulunmaktadır. Sümer'de mabet veya saray anlamına gelen "egal" kelimesi Tevrat'ta "hegal" olmuştur. Sümer dininde Ay kültünün önemli bir yeri vardır. Ayın ilk göründüğü gün, 15 günlük olduğu ve görünmediği günlerde törenler yapılır, halta bazı yiyecekler yenilmezdi.
İslamiyette oruç ve bayramlar Ayın görünüşüne göre düzenlenmiştir. Sümer'de bekâret konusu önemli görünüyor. Sümer kanunlarının yazılı olduğu tabletler kırık ve okunamayan yerleri çok. Okunabilen iki madde bunu kanıtlıyor: Bunlardan birinde, bir kölenin zorla bekâretini bozan 5 şekel tahminen 40 gram gümüş vermek zorunda. Diğerinde dul olarak evlenen bir kadın, kocasından boşandığında kız olarak evlenen kadının alacağı tazminatın yarısını alabiliyor. Tevrat'ta kural daha katı. Bir kız evlendiğinde bâkire olmadığı kanıtlanırsa taşla öldürülüyor Tesniye 22: 13-21.
Buna karşın, Kur'an'da bekâret konusu ele alınmamış.
Sümer'de tecavüz de fena sayılmış, "Hür bir adamın kızı yolda tecavüze uğrarsa, anne, babası onun sokakta olduğunu bilmemişlerse, kız onlara, 'Tecavüze uğradım,' derse, anne, baba onu zorla erkeğe karı olarak verecekler." Aynı olay Tevrat'ta. Tesniye 22: 28, 29 şöyle:
"Eğer bir adam kız olan nişanlanmamış bir genç kadınla yatarsa ve onları bulurlarsa, adam genç kadının babasına 50 şekel şekel Sümerlilerden Akadcaya geçen bir ağırlık ölçüsü birimi gümüş verecek ve kadın onun karısı olacak."