Rus Edebiyatı okumalarını hedef aldığım bu yılda Puşkin, Gogol, Lermontov, Gonçarov ve Turgenyev'in külliyatlarını okuyarak ön hazırlık yaptıktan, dönemin Rusya'sının siyasal ve toplumsal hayatını, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısını da artık iyice özümsedikten sonra nihayet Dostoyevski külliyatına başlamış bulunmaktayım. Dostoyevski'ye…devamıRus Edebiyatı okumalarını hedef aldığım bu yılda Puşkin, Gogol, Lermontov, Gonçarov ve Turgenyev'in külliyatlarını okuyarak ön hazırlık yaptıktan, dönemin Rusya'sının siyasal ve toplumsal hayatını, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısını da artık iyice özümsedikten sonra nihayet Dostoyevski külliyatına başlamış bulunmaktayım. Dostoyevski'ye geçmeden önce şunu söylemek isterim ki şu ana kadar okumuş olduğum yazarlarla oldukça güzel bir yolculuk yaptım ve Rus Edebiyatı'na, Rus toplumunun bakış açısına ve edebiyatının gelişimine de şahit oldum.
Dostoyevski'ye gelecek olursak; 11 Kasım 1821'de Moskova'da altı çocuklu ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen yazar, Petersburg Mühendis Okulu'na gitmiştir. 1839'da okulda okuduğu sırada babasının ani ölüm haberini alan Dostoyevski, depresyona girmiş ve ilk sara nöbetini de hayatının bu evresinde geçirmiştir. Okulunu başarıyla tamamladıktan sonra asteğmen olarak memurlukta göreve başlayan yazar, buna ancak bir yıl dayanarak istifa etmiş ve yazarlığa başlamıştır.
Yazarlığa başladığı yoksulluk, parasızlık ve buhranlı bir dönem içinde arayışları sürerken ek gelir kazanmak için çeviri yapmaya başlayan Dostoyevski, bir yandan da Balzac, Schiller, Hoffman ve Scott'la ilgilenmiştir.1843 yılında Petersburg'a gelen Balzac, Dostoyevski'nin bir çeviri tasarısına esin kaynağı olmuş ve Dostoyevski onun "Eugéne Grandet" adlı romanını çevirmiştir. 1844 yılında yayımlanan bu çeviri eser, Dostoyevski'nin adının geçtiği ilk edebiyat ürünü ve aynı zamanda kendi eserini de yazmaya sürükleyen çalışma olmuştur.
1844 Eylül'ünde memurluktan istifa eden Dostoyevski, kardeşine yazdığı bir mektupta "İnsancıklar" ın doğacağını şöyle haber verir:
"Eugéne Grandet" büyüklüğünde bir roman tamamlamak üzereyim... Biraz değişik bir roman... Onu Oteçestvenniye Zapiski (Nekrasov'un yayımladığı) dergisine vermeyi tasarlıyorum."
1844 Kasım'ında roman hazırdır, ama Aralık ayında neredeyse yeniden yazılır. 1845 Mayıs'ında roman son bir kez daha yazılır. Dostoyevski romanı ilk kez ev arkadaşı ve yazar Grigoroviç'e okutur. Grigoroviç duygularını daha sonra şöyle anlatır:
"İnsancıklar'ı okumaya başlayınca daha ilk sayfalarda Dostoyevski'nin yazdığı şeyin benim yazdıklarımdan çok daha iyi olduğunu anladım; okudukça güçlendi bu izlenimim..."
Ertesi gün romanı alan Grigoroviç, yazar ve yayımcı Nekrasov'a götürür ve baştan sona okur. Nekrasov'da romanı eleştirmen Belinski'ye götürür ve "Yeni Gogol doğdu!" der. "Bizde mantar gibi Gogol yetişir!" diyen Belinski yine de romanı alır. Aynı gün içinde Belinski'ye uğrayan Nekrasov onu heyecan içinde bulur. Belinski hemen Dostoyevski'yle tanışmak ister ve böylece Dostoyevski'nin ilk kitabı "İnsancıklar" da 1846 yılında yayımlanır.
23 yaşında yazdığı "Zavallı, Yoksul İnsanlar" adlı roman hem kendisi için, hem de Rus Edebiyatı'nın gelişimi için bir dönüm noktası olmuştur. Dostoyevski'nin daha ilk kitabında Gogol'ün etkileri görülse ve Gogol'den etkilendiği söylense de zamanla kendine has bir tarzının oluşacağı daha o zamanlarda hissedilen bir yazar olmuştur.
Peki herkesi bu kadar etkileyen İnsancıklar'ın konusuna gelirsek; öncelikle kitap ne kadar kurgusal olsa da insanların durumu, yaşananlar, betimlemeler öylesine gerçekçi bir üslupla okuyucuya aktarılmış ki bana göre kitabın en etkileyici kısmıdır diye düşünüyorum. Petersburg'da geçen roman, katip Makar Devuşkin ile öksüz bir genç kız olan Varvara Alekseyevna'nın birbirlerine yazdığı mektuplardan oluşuyor aslında. Yoksulluk içinde kıvranan ve toplumda hor görülen insanların yaşadığı acıları, önlerine çıkan engelleri, içinde bulundukları çıkmazları ve bu durumda dahi içlerinde bulunan, kaybetmedikleri sevgiyi okuyoruz mektupların satır aralarında.
Büyük bir keyifle ve hüzünle okuduğum bu eserle Dostoyevski'ye başladığım için mutluyum. Kesinlikle okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. Kitapla kalın...
Notum : 8/10