Spoiler içeriyor
Kpss sonrası ilk filmimi izleyeyim dedim. Merhabalar:) Aslında filmi dün gece izlemeye başlamıştım ancak aşağıya gidiş yolunu kapayan mazgalı kendi başına çıkartmayı başaran kızın sahnesinden sonra ara verdim. Korkmayı ve gerilmeyi sevmeyen bir insanım. Gündüz vakti izlediğim için fazlasıyla memnunum.…devamıKpss sonrası ilk filmimi izleyeyim dedim.
Merhabalar:)
Aslında filmi dün gece izlemeye başlamıştım ancak aşağıya gidiş yolunu kapayan mazgalı kendi başına çıkartmayı başaran kızın sahnesinden sonra ara verdim. Korkmayı ve gerilmeyi sevmeyen bir insanım. Gündüz vakti izlediğim için fazlasıyla memnunum.
Gelelim filme. İhmal edilen bir kızla daha karşı karşıyayız. Annesinin yanından babasının yanına geliyor. Filmde annesine pek değinmediler ancak o kadarı bile bana yetti.
Örnek vermem gerekirse çocuk kolundaki saate bakarak içmesi gereken ilacı vaktinde içecek sorumluluğa sahip. Bu güzel olayın detayı şurada saklı, ilacı içmesi gerekmiyor. Annesi fazla evhamlı olduğu için Sally sahip olmadığı hastalığın ilacını kullanıyor. (Evham kelimesi doğru bir yorum olmayabilir. Dediğim gibi filmde çok fazla değinmediler anne karakterine. Belki başka bir problem vardır.)
Ya da size bir soru sormama izin verin. Hangi çocuk tatlı yemeyi reddeder? Hemde konsantrasyonunu olumsuz etkilediği için.
Ayrıca gluten tüketmenin zararlı olduğunu da annesinden öğrenmiş. (Bu çocuğa annesi ne yediriyordu acaba??)
Her neyse, küt saçlı ve donuk bakışlı kızımıza geri dönelim. Fareye benzeyen, sözde diş perisi olan minik canavarlarla her karşılaştığında çığlık atıyor. Tam diyorum babası görecek ve film devam edecek ama yok. Olaylar kısır döngüye giriyor, her seferinde çocuğu yatağına geri yatırıyorlar..
Bu tarz durumlarda nedense kimsenin aklına psikolog çağırmak gelmez. Bende bunun için ayrı olarak sinirlenirim. Neyse ki Sally için psikolog geldi. Uyku ilacı yazmaktan öteye gidememiş olsa bile çok güzel bir cümle kurdu kendisi. "Bu evde istenmediğini düşünüyor."
Telefonla annesini arayıp yanına gitmek için çırpınan, babasına derdini bir türlü anlatamayan bu küçük çocuk iki tarafa da yabancı kalmış.
Evden kaçtığı sahnede daha iyi anladım ben çocuğun gücünü. Ebeveynlerinin tavırları yüzünden erken olgunlaşmış. Eşyalarını sırt çantasına koyup evden çıkıp gidebiliyor. İzleyici olarak sinir krizine girdiğim bir sahneydi. Ya çocuğun başına bir şey gelseydi?
Babası ise sadece şu cümleyi kurdu: "Bunu daha önce de yapmıştı."
Adam "duyarsızlaşma" kavramının somut örneği.
Filmin sonu için klasik bir mutlu sahne bekliyordum. Beklentimi karşılamadı. Özellikle de Kim karakteri için çok üzüldüm. Şuan bile vinç kiralayıp o evi yıkasım geliyor.
Ancak son sahnede fareye benzeyen sözde diş perileri çok doğru konuştu.
Onca olan olaydan sonra kimse bu işin peşine düşmeyecek. Onlar sığınaklarını daha dibe çekecekler. İnsanlar ise uzaklaşıp unutmayı tercih edecek. Belli bir süre sonra aynı senaryo farklı kişilerle tekrardan yaşanacak:')
Hadi gelin bu filmden kendi payımıza çok güzel bir ders çıkaralım. Müsadenizle ilk olarak somutlama yapmak istiyorum.
Fareye benzeyen sözde diş perilerine kabullenmek istemediğimiz duygularımız diyelim.
Freud'dan bu yana duyguları bastırmanın hem fiziksel hem de psikolojik semptomlara yol açtığı, duyguları ifade etmenin ise psikolojik sağlamlık için önemli olduğu düşünülmekte.
Biz de bu görüşten yola çıkarak; bundan sonraki hayatımızda duygularımızı bastırmak ve daha derine gömmek yerine, yeryüzüne çıkmalarına izin verelim. Onlarla yüzleşip kabullenelim. Duygularımızı yaşayalım. Çünkü yaşanmayan her duygu fırsatını bulduğu ilk anda dışarıya çıkıp bizim yakamıza yapışacak.
Filmde olduğu gibi tekrara düşmeyelim. O an için hissettiğimiz duyguyu yaşayalım gitsin:)
(Fareye benzeyen sözde diş perilerini bir türlü kabullenemiyorum. Peri denilince aklıma Tinker Bell geliyor. Bu algımı bozmalarına izin vermeyecem!!)
JHDPAHDLQHDPAHDPAJDPAJD