Spoiler içeriyor
Kitabın yorumuna geçmeden önce şunu söylemek istiyorum. Modern klasikler arasında da çok önemli ve çok iyi yazarlar var ve bu yazarların yazmış olduğu gerçekten çok iyi kitaplar da var. Fakat kim ne derse desin ne söylerse söylesin gerçekten klasik okumanın…devamıKitabın yorumuna geçmeden önce şunu söylemek istiyorum. Modern klasikler arasında da çok önemli ve çok iyi yazarlar var ve bu yazarların yazmış olduğu gerçekten çok iyi kitaplar da var. Fakat kim ne derse desin ne söylerse söylesin gerçekten klasik okumanın tadı ve zevki çok ayrı ve çok başka.
Anna Karanina'ya gelecek olursak. Çoğu kişinin güçlü bir kadın karakter olarak nitelendirdiği Anna karakteri benim için tam olarak öyle değil. Çoğu yerde Anna' ya hak versem onu anlasam dahi bazı konularda yaptıklarını tasvip etmedim. Hikayenin geçtiği dönemin şartlarını anlıyorum. Kadın haklarının kısıtlı olduğu, kadınların isteklerine önem verilmeyen, özgürlüklerinin kısıtlandığı, hatta boşanmasının bile çok çok zor olduğu bir dönem. Kocasını sevmeden onunla evlenmiş ve hayatı boyunca ona katlanmış sadece. Sonra Varonski gibi bir adam karşısına çıkınca ona kaptırmış kendisini. Gerçek aşkının peşine düşmesi ve onu bırakmaması, etrafındaki söylentilere ve dedikodulara rağmen toplumdan dışlanacağını bile bile bunun peşinden gitmesi büyük bir cesaret. Tabii yalnızca güçlü bir kadının yapabileceği bir şey.
Fakat oğlu seryojayı arkada bırakabilmesi bana göre çok doğru değildi. Sadece Seryoja değil kızı konusunda da çok vurdumduymaz bir kadın. Erkeklere olan sevgisini evlatlarına olan sevgisinden üstün tutması bana biraz saçma geldi. Üstelik sonlara doğru Kiti ile evli olan Levin'i kendine kolaylıkla aşık edebileceğini söylemesi ve Kiti ile karşılaştığı zaman ona imalarda bulunması kendisini iyice alçaltmasına ve ucuz bir kadın gibi görünmesine sebebiyet verdi.
Bin küsur sayfalık kitabın hepsi tabii ki Anna ve Varonski'nin yasak aşkı üzerine kurulu değildi. Anna ve Varonski' den ziyade beni daha çok etkileyen Levin ve Kiti karakteri oldu. İkisinin arasında geçenleri ilk başlarda pek samimi bulmasam da ilerleyen yerlerde daha gerçekçi olduğuna karar verdim. Ayrıca Levin üzerinden yansıtılmaya çalışılan öbür konularda çok güzel ele alınmıştı. Sosyete ve şehir yaşantısının, kırsal ve köy hayatı ile olan çatışması çok güzel işlenmişti. Doğum ve ölüm zıtlıkları ele alınarak özellikle tanrı ve inanç bağlamında Levin'in yaşamış olduğu iç çatışmalar da kitaba ayrı bir zevk katmıştı. Her karakterin yaşadığı olaylarla birlikte anlatılan psikolojik durumları da ayrı bir güzeldi.
Bu Tolstoy'dan okuduğum dördüncü kitaptı. Sanırım en sevdiğim ve en çok etkilendiğim kitapta buydu. Zaten kendisi sevdiğim bir yazar. Dili, üslubu, kalemi her yönüyle kitapları çok akıcı. Ama bu kitapta en çok dikkatimi çeken şu oldu. Yazar her karaktere eşit uzaklıkta durmayı başarmış. Taraf tutmamış. Okurken bu karakter yazarın gözde karakteri herhalde diye geçmiyor aklınızdan. Hepsine oldukça tarafsız yaklaşmış ve olduğu gibi kabullenmeyi başarmış.
Anna Karanina zaten Dünya Klasikleri arasında yer alan ve önemli bir kitap. Birçok açıdan farklı şeyleri insana aktarmasıylada bana göre okunması gereken bir eser. Ben severek ve beğenerek okudum. Gönül rahatlığıyla da tavsiye edebilirim...📚