Spoiler içeriyor
Gecenin bir yarısı uyanıp kafamdaki düşünceleri durduramadığım için geri uykuya dalamadığımda yapılacak en mantıklı şey Rango'ya yazı yazmaktı. Merhaba. Öncelikle bu filmi çocukken izlememiş olmanın getirdiği bir merak vardı üstümde. Badu da baya bir övmüştü. Bana düşen de gidip izlemek…devamıGecenin bir yarısı uyanıp kafamdaki düşünceleri durduramadığım için geri uykuya dalamadığımda yapılacak en mantıklı şey Rango'ya yazı yazmaktı.
Merhaba.
Öncelikle bu filmi çocukken izlememiş olmanın getirdiği bir merak vardı üstümde. Badu da baya bir övmüştü. Bana düşen de gidip izlemek oldu.
Film oldukça renkli bir açılışla başladı. Benlik problemi yaşadığı her hâlinden belli olan bukalemunumuz, kendi yazdığı senaryosunda oynamakla meşguldü. Yaşamak istediği ideal hayatı resmediyordu bize.
Derken bi sarsıntı yaşadı ve içerisinde bulunduğu dünya kelimenin tam anlamıyla başına yıkıldı. Bukalemunumuz tepetaklak oldu.
Yüzleşmesi gereken gerçek bir benliği vardı artık.
Öncelikle korkuyordu. Eski hayatını deliler gibi geri istemesi de derin bir çaresizlik hissi ortaya çıkarıyordu. Ne yapması gerektiğine dair en ufak bir fikrinin olmayışını ekleyecek olursak ortaya pek de güzel bir şey çıkmıyor değil mi?
Filmin başında bize gösterdiği ideal benliğinden ne kadar da uzakta?..
İşte film boyunca Rango karakteri ideal benliği ve gerçek benliğinin arasındaki mesafeyi sürekli kat etmekle uğraşıyor. Kendini gerçekleştirme aşamasına ulaşana kadarki macerasına şahit oluyoruz.
Yazımın bu noktasında devreye Marcia'nın kimlik statüleri giriyor. Rango'da olan durumu burayı referans alarak açıklamak istiyorum.
❝1-Dağınık Kimlik: Araştırma ve kriz bu bireylerde görülmez.Geleceklerine karşı herhangi bir karar vermezler.Verseler bile bu kararlar anlık kararlardır. Yani kimlik bunalımı yaşamamış ve herhangi bir kimliğe bağlanma gerçekleştirmemiş bireylerden bahsediyoruz. Olumsuz bir kimlik olduğunu da göz önünde bulundurursak kendisine bakış açısının kaçınan olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.❞
Bukalemunumuzun terrariumdaki hâlinden bahsediyoruz şuanda. Rango'nun geleceğine dair bir karar vermesi şöyle dursun henüz neyin içerisinde olduğunun bilincinde bile değil.
[Ara ara "ben kimim" sorusunu film boyu kendisine yönelttiği için burda kararsızlık yaşadım aslında. Ancak sonradan dağınık kimlik yaşadığına karar kıldım. Çünkü gerçekten bu soruyu düşünseydi araştırırdı. Demek istediğim o araba herhangi bir sarsıntı yaşamasaydı bukalemunumuz terrariumdaki sorunsuz(!) hayatına devam ederdi. Ve biz bir isme bile sahip olmayan bu bukalemunun filmini izleyemezdik çünkü bukalemunumuz bu yolculuğa hiç çıkmamayı tercih edecekti.]
Her neyse, en nihayetinde içinde bulunduğu araç bir sarsıntı yaşadı ve bukalemunumuz da sorunlarla yüzleşmek mecburiyetinde kaldı. Camların içinde yaşadığı o güvenli alan artık yoktu sonuçta.
Welcome to reality baby:)
❝2-Moratoryum Kimlik: İnsan krizi yaşar ve araştırma yapar ama karar veremez.Olayın üstünde pek durmaz. Yani kimlik bunalımı var ama bir kimliğe bağlanma hâlâ yok. Öncekine kıyasla daha iyi bir durumdayız, olumlu bir kimlik diyebiliriz. Ancak hâlâ bir karar aşamasına varamamış olma hâlinden bahsediyoruz. Bu nedenle kendisine bakış açısı da kararsız olacaktır.❞
Moratoryum kimlik için hiç tereddüt etmedim. Bukalemunumuzun kasabaya varır varmaz sergilediği davranışı gözünüzün önüne getirin lütfen. Hareket hâlindeki her kişinin yürüyüşünü taklit ettiği o mükemmel sahne.. Acaba ben kimim arayışında.
İşte bu noktada Rango karakteri ortaya çıkıyor. İdeal benliğini yaşayabileceği bir kimlik. Ortam da uygun. Bol keseden yalan atıyor bukalemunumuz.
Unutmayınız ki yalan söylemenin birinci kuralı söylediğiniz yalana inanmaktır.
Bukalemunumuz bu kurala uymak için elinden geleni yapıyor ancak Rango adıyla kasabanın şefi olunca ister istemez işler sarpa sarmaya başlıyor. İçten içe insanlara yalan söylediğinin bilincinde çünkü. Kimse bilmese bile Rango olmadığını o biliyor. Hâl böyle olunca da tekrardan ideal benliği ile çatışma içerisinde buluyor kendini. İnsanların yüzüne bakıp yalan söyleyen bir lider olur mu hiç? Ki bu insanlar Rango'yu yeni umutları olarak görürken hem de..
Rango karakteri bu düşüncelerle savaşadursun. Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor gene, bizimkinin Rango olmadığı ortaya çıkıyor. Ve tekrardan o soruyu duyuyoruz "kimsin sen?"
Ve bütün olayların bağlandığı o sahneye geldik. 73926392 kere izlesem de asla tam anlamıyla anlayamayacağım sahneye yani... Araf sahnesi.
(Bu filmi ele alırken benlik kısmıyla değil de varoluşsal anlamda incelemeyi çok istedim. Ancak kendimi asla tam anlamıyla yeterli göremedim. Şuan bile ölüm-hayat kavramlarını düşünmek beni geriyor. Özellikle şuan diyorum çünkü bu filmi varoluşsal anlamda ele almak için belki de en uygun zaman dilimindeyim. Neyse, nasip değilmiş)
Ne diyorduk? Evet. Araf.
"Artık ne aradığımı bilmiyorum. Kim olduğumu bile bilmiyorum."
Dürüst sözleriyle bukalemunumuz bizi karşılıyor.
Tahmin edersiniz ki Araf sahnesini yaşadıktan sonra bukalemunumuz için başarılı kimlik kısmından söz edeceğim. Peki ne oldu burda? Ne değişti?
Öncelikle kabullendi. Bilmediğini kabullendi. Arayış içerisinde olduğu gerçeğini kabullendi. İdeal benliğinin gerçek benliğinden ne kadar uzakta olduğunu kabullendi. Yani demem o ki tüm bu zaman zarfında olmadığı biri gibi rol yaptığı gerçeğini kabullendi.
Rango olmadığını kabullendi.
Ama işin esprisi de bu ya, Rango olmadığını kabullenmek tam da Rango'ya yakışır bir hareket.
Anlatabiliyor muyum?
Tüm bu acı gerçekleri kabullenmek demek sadece kahramanların yapabileceği bir iş.
O artık kendi filminin ana karakteri oldu.
Her zaman istediği şeye ulaştı.
(Ulaşmak istediği hedef için çaba sarf ettiği tüm bir süreç boyunca asıl sorunlardan sürekli kaçıyordu. Kaçmaktan vazgeçip gerçekleri kabullenince onurlu olan davranışı sergilemiş oldu. Kafasındaki ideal benliği sergilemiş oldu yani)
"Hiç kimse kendi kaderini terk edemez."
Bu mottoyla tekrardan Rango olarak ekranlarımızda boy göstermeye başladı ana karakterimiz.
❝3-Başarılı Kimlik: Başlarda bir kriz yaşaması gerekir. Fakat bu krizin ardından nasıl kurtulması gerektiğini araştırmalıdır. Alternatifleri değerlendirdikten sonra en doğru kararı verir. Yani birey kimlik bunalımı yaşar ve bunun sonucunda bir kimliğe bağlanma gerçekleştirir. Tâbi ki olumlu benlikten söz ediyoruz. Doğal olarak bireyin kendine bakış açısı da değerli olacaktır.❞
Bu kez "mış gibi" davranmıyor karakterimiz. O artık Rango. İçi dışı bir. Gerçek benliği ve ideal benliğini birbirine yaklaştırmayı başarmış, kendini gerçekleştirmiş bir bukalemun.
Tahmin edersiniz ki film mutlu sonla bitiyor.
(Şimdi gidin ve bu filmi izleyin. Ardından benim korkup yazımda asla değinmediğim öteki taraf mevzularından kendi yazınızda bol bol bahsedin. Ben de gelip sizin gönderinizin yorumlarında ağlayım. Nasıl ama? Bence mükemmel antlaşma.)
E hadi o zaman.
Öteki tarafta görüşürüz:)
𓆈