🍂 Karaktere hem kızdım, hem sevdim , hem acıdım hem de nefret duydum. Tıpkı onun Liza'ya karşı duyduğu çelişkili hisleri ve sergilediği tavırları gibi . Okuldaki arkadaşlarıyla arasında geçen olaylar beni aşırı tilt etti. Bu gereksiz insanların gereksiz olduğunu bilmesine…devamı🍂 Karaktere hem kızdım, hem sevdim , hem acıdım hem de nefret duydum. Tıpkı onun Liza'ya karşı duyduğu çelişkili hisleri ve sergilediği tavırları gibi . Okuldaki arkadaşlarıyla arasında geçen olaylar beni aşırı tilt etti. Bu gereksiz insanların gereksiz olduğunu bilmesine ve nefretini , onlara karşı beslediği olumsuz duygularını dile getirmesine rağmen . Onlara devamlı kendini , başarısını bu hayatta ortaya bir şeyler koyabildiğini ve iyi durumda olduğunu kanıtlama çabası beni oldukça rahatsız etti . Bütün bu boş işlerin hayatın içinden olması da cabası . Elbet bir çok insan böyle gereksiz bir şekilde kendini kanıtlama çabası içerisinde bulunmuştur. Ve bunu hayatın içinde fark edince ne kadar kötüyse , tuhaf bir şekilde okurken daha kötüydü. İnsanın düştüğü bu aciz durumu bir mantaliteye uydurması ve kararlılıkla savunarak çabasını sürdürmesi , hem kendini kanıtlamaya çalıştığı kişi için hak edilmez bir durum hem de kendisi için felaket bir seviyede anlamsız , küçük düşürücü bir durumdur. İnsanın kendinde inşa ettiği değer , başarı , kişilik gibi kavramlar asla başkasına kanıtlama zorunluluğunun olmadığı adı üstünde kendine ait olan şeylerdir . Bu baskılanmış genel toplumun , inatla insanı belli kalıplar içine sokup , evire çevire sanki bir eşyaymış gibi durumunu incelemesi ve haklı haksız ya da hadsiz yermesi , hazin bomboş ve sağlıksız bir durumdur. Böyle bir durumda kalmamak için, herhangi bir şeyde kendimi kanıtlama isteğine yakalanırsam hemen silkinip kendime gelir ve hiç kimseye bir şey kanıtlamak zorunda olmadığımı kendime hatırlatırım . Dediğim gibi bu çok acizce , ve karşıdaki kişinin asla hak etmediği yersiz bir çaba ve tutumdur. İnsan yapacağı şeyleri kendi isteği doğrultusunda yapmalı , başkalarının anlam ifade etmeyen fikirleriyle hareket etmemelidir. Dostoyevskı'nin bu karakter çözümlemesi ustaca ve tüm gerçekliğiyle kaleme alınmış. O yüzden bu kitap benim için mükemmel sayılabilecek bir kitap . İlk kısımlardan sonra benim için akıcılaştığı da aşikar . Daha heyecanlı ve durmaksızın sıkılmadan okudum . Ama kitabın ve karakterin ustaca yazılmış olduğu ve hayatın içindeki bu hakikatlerin yüzüme tokat gibi vurduğu , okurken beni buhranlara sürüklediği gerçeğini geçersek karakter hakkında kendi görüşlerimi dile getirmek isterim . Bu karakterin içinde bulunduğu zafiyet ve aciziyet durumunun beni zerre ırgalamadığını belirteyim öncelikle. Her ne kadar empati kurabilsem , ona olan bazı benzerliklerimi fark etsem bile tutumunu ve tavrını hiç doğru bulmuyorum . Çünkü bence asıl zayıflık , zayıf hissetmesinden kaynaklı karanlık düşüncelerle sergilediği tutumu ve uzaklaştığı ahlak ilkeleridir. İnsan kendini dünyanın en işe yaramaz insanı bile hissetse , etrafındaki tüm insanlar onu aşağılasa bile bu doğru olacak değildir . Ya da böyle hissetmek bence utanılacak ya da ayıplanacak bir şey olmamalıdır. Çünkü zayıflık insana aittir . Zayıflığa sahip olduğunu bilme farkındalığı kişiyi tevazu sahibi yapar . Kimi zaman insana insan olduğunu hatırlatıp kendine fazla yüklenmemesini , kimi zaman da kibirlenmemek gerektiğini hatırlatıp haddini bildirir. Sonuç itibariyle karaktere karşı bazı yerlerde hissettiğim sevgi duygusu çürümüş ve yerine sadece acıma nefret duygularını bırakmıştır . Liza’nın, mutluluğu ondan daha çok hak ettiğini düşünüyor, ve en çok Liza’nın haline üzülüyorum . Eminim ki Liza , içinde bulunduğu durumla bile ana karakterden daha onurludur. Belki de karakterle benzeşen yönlerime öfke duyuyorumdur . Ama mühim değil , insanın kendinin farkında olması ve yanlışlarına öfke duyabiliyor olması erdemli bir davranıştır . Umuyorum ki bizim , kendimize karşı duyduğumuz öfkelerimiz , ana karakterin kendine karşı duyduğu öfkeler sonucunda üstünlük duygusuyla yaptığı , hissettikleriyle çelişen davranışlar gibi içi boş olmayacaktır .
Yinede , yeraltı adamına içinde bulunduğu bu keşmekeş , tekdüzelik ve yalnızlıktan ötürü saygı duyuyorum. Çünkü belki bir kerecik saygı duyulması, onu karanlık düşüncelerinden arındırır , yaşamak için sivrilttiği dişlerini kütleştirir.
“bana kuduz bir toplum çok yerimden yeltenmiştir
çocuk yaşta vazgeçtim insana aşılanmaktan
ben seni ısırırsam bil ki af dileyeceğim
sen benim dişlerime çok aldırma ne olur
ben onları bu yaşlara gelmek için sivrilttim”
Alper Gencer ✍🏼
🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂🍂
“Siz şimdi için için gülecek, hatta belki de: “Tokat yemeyenler anlamaz!” diye ekleyeceksiniz. Bunu derken , kibar bir biçimde, tokat yediysem benim de bu işte tecrübeli olduğumu hatırlatmak isteyeceksiniz.”
“Kafasına takılan kuruntuları büyüttükçe büyütür ve bunlara eklemeler yaparak bağışlamayı da aklına hiç getirmez.”
“Bu kişiler yeri geldiğinde öküz gibi böğürerek boğazlarını yırtar dururlar. Bu durum da onları üst konuma getirir.”
“Aldatmaca, yüz boyama ve el çabukluğundan oluşmuş bir dünya yarattığınızı bile bile; kime , neden öfkelendiğinizi bilmeden , tüm bu aldatmacalar ve keşmekeş arasında içiniz sızlar. Bilmedikleriniz arttıkça da iç sızınız çoğalır.”