Uzun yazı! 40k Horus Heresy günlükleri devam ediyor. Istvaan V indirme sahası katliamından sonra XIX. Lejyon Raven Guard ve Corvus Corax’a odaklanıyoruz bu seferde. Istvaan V’te bekleyen Horusun üzerine yürüyecek olan Astartesler bir anda kardeşlerinin Horus’a biat etmelerini savaş alanında…devamıUzun yazı!
40k Horus Heresy günlükleri devam ediyor.
Istvaan V indirme sahası katliamından sonra XIX. Lejyon Raven Guard ve Corvus Corax’a odaklanıyoruz bu seferde.
Istvaan V’te bekleyen Horusun üzerine yürüyecek olan Astartesler bir anda kardeşlerinin Horus’a biat etmelerini savaş alanında üzerlerine ateş açıldığında farkedince işler çığrından çıkmış, Raven Guard kavganın ortasında kalmış, ağır darbeler almıştır.
İmparator’un 19.Oğlu Corax esaret altında büyümüş daha sonra çıkardığı isyanla bulunduğu gezegeni ele geçirmiş bir gerilla kumandanıdır. Diğer bir çok kardeşi gibi yeterince “harbiyeli” değildir bundan olsa gerek ki bu ihanet kendisinin soğukkanlılığını bozmuş kardeşi Lorgar Aurelian’a meydan dayağı attıktan hemen sonra madalyonun karanlık yüzü “Karabasan” Konrad Curze(İbrahim Tatlıses) tarafından Allahına kavuşmak üzere olan Lorgarı (Yıldız Tilbe) adeta pezevenklerin elinden alarak Coraxta travmalara sebep olmuştur. Karabasan ile aralarında “bir kötü gün” olduğunu farkeden Corax İmparatorun şefkat tokadına vakıf olmuş, Terra’ya babasının yanına, katlolan oğullarını yeniden ayağa kaldırmak için yola koyulur.
Ancak ihanetin yeni safhasının haberi Terra’ya ulaşmış kudretli kumandan Dorn askeri vekil tayin edilmiş. Terra’nın tahkimatı başlamış, sıkı yönetim gelmiştir. Katliamdan kurtulan Corax muameleyi beğenmesede Netflix kumandanı olmadığı için rezalet çıkarmamıştır. Mühürdar Malcador ve Dorn’un uyarılarına, ısrarlarına rağmen babamı göreceğim diyen Corax İmparator tarafından zorunlu bir istihareye yatırılır kendisine 14 bin yıl sıtkı ismiynen gezen aslanım, dünya yakışıklısı, karizmatik İmparatorum tarafından Primach Gen Projesinin bilgileri hasıl edilmiştir. Dorn’un ısrarlarına rağmen savunmada kalmak istemeyen ve zaten bu tarz bir savunma savaşına uygun olmayan ekipman ve doktrini sebebiyle Corax “Karayılan der ki harbe oturak, Kilis (Istvaan 5) yollarından kelle getirek, düşman nerdeyse orda bitirek” demekte Malcador ise “e madem öyle al bu Custodes muhafızlarını lazım olur gözümüz üstünde” diyerek yola çıkarır. Bilgileri binbir bela alan Corax evi Delivarence’ye doğru yola çıkar.
Ama daha önce bahsi geçen Alfa lejyonu kalleşçe öldürülen Astarteslerin yerine kendi Fetö yapılanmasını yerleştirmiştir bir kere ve olan bitenden haberdar ağzı sulanmaktadır.
Corax aceleyle gen teknolojisini stabil hale getirip bir ölür bin diriliriz şovu yapmak istemekte, gerilla günlerini düşünmekte, tabancasını helada unutmaktadır. Nereden baksan ahmakça… Fetö ajanı her ne kadar kendinden emin olsada Raven Guard’a saygı duymaya başlamış ancak kahpeliğinden geri kalmayarak gezegenin eski efendileriyle teşkoyu kurmuş yeni nesil Ravenlar gelmeden Corax’a çökmek istemektedir. Sonunda olanlar olur büyük çekişmeler sonucu Raven Guard engellenir. “Vurun ulan kahpeler ben kolay ölmem” diyen Corax kilis yolundan hala kelle getirmekte diretmekte ve bunu yapmaktadır. Ancak savaşın gidişatını değiştirecek bu teknoloji artık Heresy içerisinde dahi Fetöcü olan Alpha lejyonu tarafından ele geçirilmiş, kirletilmiş olarak Horusa sunulmuş, artık sadece Alphariusa aittir.
Hikayeyi geçersek yine bazı yazarların yeteneğinden bahsetmem gerek. Her ne kadar seriye bağlamış bir seri de olsa bazen hala acıtabiliyor ve sizi etkileyebiliyor. Spoiler yemenize gidişatı bilmenize rağmen. Fetöcü Alpha lejyonerini klasik bir kahpe gibi düşünemiyorsunuz. Aklına giriyor şüphelerine tanık oluyorsunuz ama aynı zamanda yazar size bu adam kime ne kadar üzülürse üzülsün,saygı duyarsa duysun görevini tereddütsüz yapacak hissini geçiriyor ve siz olayların sonucunu değil nasıl gelişeceğini takibe başlıyorsunuz. Veya bir noktada Librarian’ın yeteneklerini kullanacağı yerde Custodes’in İmparator’un oğlu da olsan emirlerine karşı gelemezsin çıkışı ile meksika açmazına girilince bizzat İmparator’un mu yoksa Librarianın mı müdahale ettiğini bilmeyişiniz veya Dorn’un yeni zırhları gönderdiği kısımda o kadar iyi örülmüş ve bilim kurgu duvarını kaldıracak gerçeğe yaklaştıran bir anlatım kullanılmış ki bir kez daha “bu, iyi yazılmış” diyorsunuz. Yine aynı şekilde bazı olayların oluş biçimi ve sözcükler tecrübelerinizle orantılı olarak canınızı yakabilecek kadar gerçek olabiliyor. Ben yüzlerce kitabı olan bir seriyi okutan şeyin bu olduğunu düşünüyor ve bu yüzden okuyorum. Çünkü hikayeyi zaten biliyorum.