Spoiler içeriyor
La havle ve la guvvete illa billah Filmi izlerken sinirden başıma ağrı girdi. Yarısında bırakacaktım ama sonunu merak ettiğim için ve belki aldığı puanı hak ediyordur diye düşünerek devam ettim. Ama yok, hak etmiyor kesinlikle. Gönderide, sinirlerimi bozan olayları yazdım,…devamıLa havle ve la guvvete illa billah
Filmi izlerken sinirden başıma ağrı girdi. Yarısında bırakacaktım ama sonunu merak ettiğim için ve belki aldığı puanı hak ediyordur diye düşünerek devam ettim. Ama yok, hak etmiyor kesinlikle. Gönderide, sinirlerimi bozan olayları yazdım, nefretimi kustum. Bir bütünlük yok yazıda, maalesef. Film de bunu hak etmiyor zaten (bahane bulmada eiivitsi gibi ol...).
Allah aşkına, size sorarım a dostlar, telefonda geçmiste yaşayan biriyle konuşuyorsunuz ve bu konuştuğunuz kişi, evden dışarı salınmayan, üvey annesi tarafından içine şeytan kaçtığı düşüncesiyle her gün işkenceye uğrayan bir insan ve siz bu kişinin, üvey annesi tarafından öldürülmesini engelleyip hayatını kurtararak kaderini 180 derece değiştiriyorsunuz. Ortada fazlasıyla yüksek ihtimalle bozuk bir psikolojiye sahip biri var, yani Sherlock olmağa gerek yok bunu tahmin edebilmek için. Ardından birtakım olaylar yaşanıyor ve siz polis kayıtlarından bu kişinin, katil olduğunu ve tutuklandığını öğreniyorsunuz. Bir sonraki telefon konuşmanızda huyuna gidip bir şey olmamış gibi mi davranırsınız, yoksa -5 iq'lu biri gibi, sanki geçmişi değiştirmek sizin elinizdeymiş gibi telefonu açar açmaz sen katilsin diye mevzuya giriş mi yaparsınız???? Ki bu kişinin, geçmişteki size ve ailenize istediği zaman ulaşma imkanı olduğunu biliyorsunuz ve olayları değiştirmek tamamen onun elinde, gelecekte yaşayan biri olarak sadece onun yarattığı gerçeklikte yaşayabilirsiniz. Cevap çok aşikâr aslında, di' mi? Yok, işte bizim Seo-yeon için değilmiş. İşte tam olarak o telefon konuşmasından sonra izlemeyi bırakmayı düşündüm, keşke bıraksaymışım.
Seo-yeon, kızı kurtardıktan sonra annesiyle arasında ne geçtiğini bile sormadı. ALOO annesi kızı öldürecekti ve bunun haberini sen verdin. Nasıl sormuyorsun ya bu konuyu. Sanki basit bir kavgayı engellemiş gibi görmezden gelindi bu konu.
Young-sook, geçmişi değiştiriyor ama bundan sadece Seo-yeon'un ve onun haberi oluyor. Nası yani pardon? Aynı zaman çizgisinde ilerliyor olaylar. Zaman sapması yaşanmıyor asla. Yani ben de zaman sapması profesörü değilim, bu işler nasıl yürür pek bilmiyorum ama bu olayın bayağı saçma olduğunu anlayabiliyorum. Her şey aynı anda değişiyor ama herkes hayatına kaldığı yerden devam ediyor. Mesela beraber oturup sohbet ederlerken geçmişte içlerinden biri öldürülüyor ve herkesin hafızası ona göre yenileniyor. Bir tek başroller biliyor değişen geçmişi. Çok saçma değil mi?
Bir de başlangıçta kadın hemen geçmişteki biriyle bağlantı kurduğunu anladı şakkadanak ve sıfır korku, sıfır şüphe. Valla şu şekil zihnine güvenecek insan işte... Ben olsam biri beni işletiyor diye düşünürdüm ilk başta. Hatta kadının bunu çok normal karşıladığı ve olayı hemen anladığı için acaba kadının geçmiş travmalarını mı izleyeceğiz diye düşündüm. Geçmişteki kendiyle konuşup bastırdığı travmaları açığa çıkaracak falan sandım.
Patlama sahnesi de aynı şekilde çok saçmaydı. Young-sook patlamanın dibindeydin, havaya uçtun, ne ara o sarsıntıyı atlatıp evine gidip 5 dakika sonra kızı geri aradın?
Seo-yeon'un gelecekte yaşayıp geçmişte ne yaşandığını bilme avantajına sahip biri olmasına rağmen, bayağı kritik olaylardan sonra zahmet edip de Young-sook'un adını aratmamasından bahsetmiyorum bile... Zaten filmin başında, babanı kurtardıktan sonra, Young-sook'a geçmişte tutan bir piyango bileti, at yarışı sonucu falan söylesen ikinizin de hayatı kurtulmuştu şimdi, aptal.
Kızın annesinin, katilden kaçıp kendini odaya kilitlediği ve kızının sesini duyup dışarı çıktığı sahne de ayrı sinir etti. Hadi duydun çıktın, gayet normal, annesin sonuçta. Peki sence kızın ortada yokken kim onu yukarı çıkarıp kapının önüne bıraktı? Elindeki yangın söndürme tüpünü atıp kızına sarılırken hiç mi düşünmedin, bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü, bu kız şimdi nereden çıktı, katil nerede diye?
Bir de her yerden çıkan yangın söndürme tüpleri... G.O.R.A.'daki havalandırma olayı gibiydi.
Hele sonu... sonunda şaşırtmacalı bitirmeye çalışmışlar ama yaşanan olaylar İM-KAN-SIZ. Ben mi anlamıyorum olayları, anlayan biri beni aydınlatsın lütfen. Young-sook, o gelecek henüz yaşanmadan sen nasıl geçmişinle iletişime geçip haber veriyorsun pardon? Seo-yeon annesini arayıp haber vermeden geleceği görüp geçmişteki kendini uyarman imkansız. Henüz yaşanmamış bir olayı, ikinizde aynı zaman dilimindeyken değiştiremezsin. Cidden yazarken bile sinirlerim tepeme çıkıyor.
Neyse, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olan bir aklı evvelin, durduk yere milleti canından etmesini izledik. Nefretimi kustum ama yine de rahatlayamadım.