Spoiler içeriyor
Osamu Dazai'nin içinde otobiyografik ögeler barındıran melankolik kitabı. Kitabı okuma sürem ile üzerine bir şeyler yazma sürem biraz zıt düştü. Kitabı elimden bırakamadım diyebilirim. Ancak gelin görün ki yazmak istediğim şeyleri bir türlü toparlayıp da bir araya getiremedim. Belki yazacaklarımın…devamıOsamu Dazai'nin içinde otobiyografik ögeler barındıran melankolik kitabı. Kitabı okuma sürem ile üzerine bir şeyler yazma sürem biraz zıt düştü. Kitabı elimden bırakamadım diyebilirim. Ancak gelin görün ki yazmak istediğim şeyleri bir türlü toparlayıp da bir araya getiremedim. Belki yazacaklarımın çok incelikli ve kitaba yakışır bir edebi değere sahip olmasını istediğimden yazmaya başlamak zor gelmiştir. Bilemiyorum. Baktım kitabın üzerine başka bir kitap bitirmek üzereyim dedim, artık kafamda belirlediğim standartlara uysa da uymasa da inceleme yazmanın vakti geldi.
Kitabı okurken neredeyse her yerin altını çizdim. Genellikle kendimden bir şeyler bulduğum, kendime benzettiğim kısımların altını çizerim. Fakat İnsanlığımı Yitirirken'de benim düşüncelerimden çok uzakta olan satırları bile etkilenmiş bir şekilde çizerken buldum kendimi. Kitaptaki cümleler karakterin iç dünyasını, zayıflıklarını ve umutsuzluklarını çarpıcı bir şekilde vurguluyordu. Pek de zarif olmayan bir yaşantıyı, korkunç bir melankoliyi incelikli bir şekilde önümüze sunmuş yazar. Osamu Dazai'nin okuduğum ilk kitabıydı ve yazım dilini çok beğendim. Ancak kitabı birkaç ay önce okusam bu dil, karamsarlığıma karamsarlık katardı kesinlikle. Bu yüzden depresif hissediyorsanız okumanızı tavsiye edemeyeceğim.
İlgisiz ve sevgisiz bir ailenin ana karakterimiz Yozo'nun ruhunda oluşturduğu boşluğu ve onları memnun etme endişesinin Yozo'yu kendinden nasıl uzaklaştırdığını yavaş yavaş okuyoruz kitapta. Ayrıca kitabın yazıldığı dönem, ikinci dünya savaşının olduğu döneme denk geliyor. Dolayısıyla yazarın karamsar, melankolik ve umutsuz hallerini anlayışla karşılayabiliriz. Tabii sadece ailesine ve yaşadığı döneme suçu atarak Yozo'yu yaptığı şeylerden sıyıramayız. Sonuçta herkes hayatına kendi seçimleri ile yön veriyor. Bu seçimleri etkileyen faktörler olsa bile sonunda seçimlerin niteliğini kendimiz belirliyoruz. Yazarın kitabı, intiharından hemen önce yazması ve hayatından çokça parça taşıması sebebiyle İnsanlığımı Yitirirken'in bir intihar notu olduğunu düşünenler var. Bence yazar bu kitapla yaptığı onca şeyi aklamak ve yine toplum tarafından kabullenilmek istemiş. Kitapta sık sık kendine acıdığını ve bu yolla sanki bizlerden teselli beklediğini hissettim.
(Sürpriz bozan!!!)
Özellikle hayatına girmiş olan kadınların tümü hakkında kendisini kullandıklarını söylemesine rağmen olay akışına baktığımızda o kadınları umursamadığını, aldattığını, paralarını kullandığını hatta karısının gözü önünde tecavüze uğramasına sesini çıkartmadığını görüyoruz. Öyle ki içinde bu olay hakkında insanlara güvenini tamamen kaybettiğini ve karısını affedip affedemeyeceğini düşünüyor. Yazar, başına gelen diğer olaylarda kendini eleştirir gibi görünse de satır aralarında hep insanları anlayamadığını söyleyerek suçu insanlığa atıp kendini haklı çıkarmaya çalışıyor bence. Kapanış bölümünde Madam'ın, "Hepsi babasının suçu, benim tanıdığım Yo-çan çok nazik ve inceydi. Ah içmeseydi...hayır, içtiği zaman bile...çok iyi bir çocuktu. Bir melekti." dediği cümleleri son veriyor kitaba. Bu son cümleler ile yazarın toplumdan, hayattan kopup, ölmek istemesine karşın hala toplum tarafından onaylanmak istediğini anlıyoruz. Hala birileri tarafından iyi olarak anılmak istiyor. Zaman zaman Yozo'ya acıdığım ve üzüldüğüm oldu fakat çoğunlukla bende tiksinti uyandıran bir karakterdi. Anlayış ya da empati duygularını hissedemedim ne yazık ki.
Sonuç olarak, kitabın insanlığa ve hayata karşı olan bakış açısı bana uymasa da bu bakış açısının sunuluş dilini çok beğendim. İntihara meyilli ve depresif biri değilseniz kitaba bir şans vermenizi öneririm. Ben de hemen kitabın ardından İnsanlığımı Yitirirken'den uyarlama manga serisini okuma listeme ekledim. Manga yazarının konuyu nasıl ele aldığını merak ediyorum doğrusu.